DefineBurada.CoM

DefineBurada.CoM (http://www.defineburada.com/forum/index.php)
-   Ege Bölgesi (http://www.defineburada.com/forum/forumdisplay.php?f=40)
-   -   Kütahya (http://www.defineburada.com/forum/showthread.php?t=192)

hira_pc 06-13-2008 11:05 AM

Kütahya
 
Anadolu ‘nun eski yerleşim yerlerinden birisi olan Kütahya ’nın kuruluş tarihini kesin olarak belirlemek mümkün olmamıştır. Ancak tarihinin çok eskilere dayandığı anlaşılmaktadır. Sırasıyla Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Makedonya, Bitinya ve Bergama krallıklarının hakimiyetinde bulunmuş daha sonra Roma İmparatorluğu ve onun ikiye ayrılmasından sonra Bizans İmparatorluğunun hakimiyetine girmiştir.

Kütahya için kesin bir kuruluş tarihi verilememekle birlikte; Hitit metinlerinde geçen Assuva tarihiyle ilgili IV. Tuthaliya (M.Ö. 1256–1220) yıllıklarına dayanarak M.Ö. II. binin ortalarında kurulduğu söylenebilir. Kütahya, bugün de işletilen zengin maden yatakları dolayısıyla tarihin her devresinde ilgi görmüş, bu sayede geniş ticaret yollarına sahip olmuş, hızla gelişmiştir. Malazgirt Zaferi’nin ardından XI. yüzyılın sonunda Türk uygarlıklarıyla tanışan Kütahya, Germiyanoğlu Beyliği’ne başkentlik yapmış olup Osmanlı Devleti bu topraklar üzerinde kurulmuştur. Ayrıca Kütahya “Türk ve dünya askerlik tarihi” nin en büyük zaferinin kazanıldığı yer olarak zengin bir kültürel mirasa sahiptir.

Eski kaynaklara göre; Kütahya ’nın Antik Çağ’ daki adı Katiaenion’dur. Ünlü Antik Çağ coğrafyacısı Strabon ’a göre bu ad “Kotis’in Kenti” anlamına gelmektedir. Kotiaeion adı temel sözcük aynı kalmak şartı ile, farklı dönem ve yazılışlara göre “Kotiaion”, “Cotyaeum” ve “Cotyaium” olarak da kullanılmıştır. Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, ilin tarihi MÖ VI. yüzyıla dayanmaktadır. İl toprakları içinde yerleşen en eski halk Frigler’dir. MÖ 1200 yıllarında, Anadolu' ya gelen Frigler, Hitit İmparatorluğu’nun topraklarına girdiler. MÖ 676’da Kimmerler Frigya Kralı III. Midas’ı bozguna uğratarak, Kütahya ve çevresine egemen oldular.

Makedonyalı Büyük İskender ‘in tarih sahnesine çıkması ve Persleri mağlup ederek Anadolu ‘yu hakimiyeti altına almasıyla Kütahya el değiştirmiştir. (M.Ö. 333) Büyük İskender ‘in genç yaşta ölmesi üzerine imparatorluk parçalanmış ve Kütahya İskender ‘in kumandanlarından Antigonos ‘un eline geçmiştir.


M.Ö. 278 yılında Bitinya Krallığı Kütahya ‘yı topraklarına katmış ve daha sonra da Bergama Krallığını eline geçirmiştir. M.Ö. 62 yılında Sezar ‘ın damadı Pompoeus Kütahya ‘yı Roma İmparatorluğu topraklarına katmıştır. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Kütahya Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğunun hakimiyetine girmiştir.Kütahya, Romalılar zamanında hiristiyanlığın önemli merkezlerinden birisi haline geldi. Takibata uğrayan hiristiyanlar Kütahya ‘ya sığındılar. Putperest Roma şehrin tahsisatını kesti ve şehir ihmale uğrayarak bir süre bakımsız kaldı.


Roma ‘nın hiristiyanlığı resmen kabul edilmesinin ardından piskoposluk merkezi oldu. Bizans döneminde ise Kütahya ‘nın önemi çok arttı. Bizanslılar şehre hakim ve kale inşasına elverişli buldukları sarp tepeye burçlar ile tahkim edilmiş iki kat sur içinde bir şato yaptılar. Bu şato, Germiyanoğulları ve Osmalılar döneminde yapılan Kütahya Kalesinin esasını teşkil etmiştir.

Malezgirt’ te Sultan Alparslan yenilen Romanos Diogenes tahtını geri almak için giriştiği mücadelelerde yenilip esir düşünce, Kütahya ‘ya getirilip gözlerine mil çekilerek hapis edilmişdir. (Romanos daha sonra sevk edildiği Kınalı Ada ‘da vefat etmiştir.)

KÜTAHYA 'NIN TÜRK HAKİMİYETİNE GİRMESİ
Malazgirt Muharebesinden sonra Türkler, hızla Anadolu 'nun fethine giriştiler. 1071 yılından sonraki bir kaç yıl içinde Anadolu 'nun hemen hemen tamamı Türkler tarafından fethedildi. Anadolu Selçuklu Devleti 'nin ilk hükümdaro Kutalmışoğlu Süleyman Şah 'ın kardeşi Melik Mansur, 1074 yılında Kütahya 'yı fethetti. Kütahya, Anadolu Selçuklu Devleti 'nin bir uç şehri oldu.
Yirmi yıl kadar Türk hakimiyetinde kalan Kütahya, 1096 yılında başlayan Birinci Haçlı Seferi sonunda tekrar Bizans İmparatorluğu hakimiyetine geçti. (1097)
Sultan 2.Kılıçarslan 1182 yılında yeni bir fetih hareketine girişerek Uluborlu ve Kütahya 'yı ikinci defa topraklarına kattı.
Sultan 2.Kılıçarslan 'ın, ülkesini on bir oğlu arasında paylaştırması sırasında Kütahya, Gıyaseddin Keyhüsrev 'in hissesine düştü. Daha sonra kardeşler arası taht kavgaları sırasında durumdan yararlanan Bizans, Kütahya 'yı ele geçirdi ise de Sultan Alaattin Keykubat zamanında Selçuklu kumandanlarından İmaüddin Hezar Dinarı tarafından üçüncü defa ele geçirildi. (1230)
Uzun yıllar "Kale Muhafızı" olarak Kütahya 'da kalan Hezar Dinarı Kütahya 'nın imarına çalışmış, bir çok eser bırakmıştır.
Kütahya 'nın Melik Mansur tarafından fethedildiği yıllarda şehir Büyük Selçuklu İmparatorluğuna bağlı bulunuyordu. Melik Mansur 'un Büyük Selçuklu İmparatorluğu hükümdarı Melikşah' a karşı ayaklanması üzerine Melikşah Ümera' dan Emir Porsuk Bey komutasında bir ordu göndermiş, yapılan savaşta Melik Mansur öldürmüştür. (1090)
Bu olaydan sonra Emir Porsuk Bey kuvvetleri Kütahya 'da yerleşti. Porsuk Bey bir müddet Kütahya 'da "Kale Muhafızı" olarak görev yapmıştır. Kütahya 'nın önemli akarsularından Porsuk Çayı 'nın adı buradan gelmektedir.


Kütahya tarihi eserleri ve tabiî güzellikleri, kaplıcaları bakımından zengindir. Selçuklular veOsmanlılar zamanında çok sayıda tarihi eserlerin bulunduğu Kütahya’da önemli sayıda cami, mescit, türbe, medrese ve çeşitli tarihi eserler günümüze kadar gelebilmiştir.

Balıklı Câmii: 1236-1237 senesinde yapılmış olup, Selçuklu eseridir. Kütahya’da Türklere ait en eski eserdir. Selçuklu Sultânı Alâeddin Keykubat’ın oğlu İkinci Gıyâsüddin Keyhüsrev zamanında Serasker ve ümerâdan İmâmüddin Hezâr Dinârî tarafından 1236’da yaptırılmıştır. Germiyanoğulları ve Osmanlılar tarafından tâmir edilmiştir. Hezâr Dinârî Savunma Bakanı (Emir Sipehsâlât) idi.

Hıdırlık Mescidi: Bir mesire yeri olan Hıdırlık Tepesindedir. İmâmüddîn Hezâr Dinâr 1243’te yaptırmıştır. Kare plânlıdır. Kubbesi tuğladandır. Kitabesi vardır. 1980’de tâmir edilmiştir.

(Meydan) Aslanbey Câmii: İl merkezindedir. 1413 yılında Aslan Bey tarafından yaptırılmıştır. Kare plânlı tek kubbelidir. 1954’te tâmir edilmiştir. Aslında kiremit olan üst kısmı kurşunla kaplanmıştır. Aslan Bey, Sultan İkinci Murâd Han ümerâsından, Kütahya ve Tavşanlı Muhafızı Bicâroğlu Aslan Beydir.

Ali Paşa Câmii: Şehreküstü Mahallesinde bulunan câmi ile on iki hücreli medrese, sıbyân mektebi, sebiller ve şadırvândan meydana gelen külliyeyi, Anadolueyalet Vâlisi, Seyyid Süleymân Ağanın oğlu Seyyid Ali Paşa yaptırmıştır. Hâlen, yalnızca câmi ayaktadır. Hiçbir ilmî izahı olmadığı ve kitâbelerde Seyyid Ali Paşa geçtiği hâlde, caminin adı, çok farklı ve mânâsız bir şekilde Alopaşa telaffuz edilmektedir. Bu telaffuz hatâsının giderilmesi yolunda, câminin adının aslına uygun olarak düzeltilmesi için çalışmalar sürdürülmektedir. 1797’de tâmir görmüştür.

Câmi-i Kebir (Ulu Câmi): Şehir merkezinde, Vâcidiyye Medresesi ile İkinci Yâkub Çelebi İmâret Külliyesi arasındadır. Ortalama 45x25 m’lik bir sahayı kaplamaktadır. Kütahya’nın en geniş iç hacmine sâhip câmidir. Kuzeydoğu dış köşesinde bir minaresi vardır. Bugünkü şekli, iki kubbe ve yarım kubbeden müteşekkil olup, dikdörtgen mekânı bu kubbeler örtmektedir. Kuzeyinde beş bölümlü son cemaat yeri vardır. Sultan Yıldırım Bâyezid Han (1381-1389) bu câmiyi yaptırmaya başlamıştır. Ankara Muharebesi ile, yarıda kalan câminin yapımını 1410’da oğlu Mehmed Çelebi tamamlamış, Fâtih Sultan Mehmed Han zamanında tâmir edilmiş, Rodos Seferine çıkan Kânûnî Sultan Süleyman Han Kütahya’da konaklamış ve câminin tâmirini Mîmar Sinan’a emretmiştir. IrakSeferinde (1534) Kütahya’da dört gün kalan Kânûnî Sultan Süleyman Han, namazlarını bu câmide kılmıştır. Kubbe kapısına yakın orta yerde, dört mermer sütun üzerinde müezzin mahfili ve altında şadırvanı bulunmaktadır. Tamâmen kesme taş olan yapının kubbe saçakları altında tuğlalar görülmektedir. Minarenin de kaidesi kesme taş, gövdesi tuğladandır. Çeşitli zamanlarda tamir edilmiştir. Câmi Sultan Abdulmecid Han ve Sultan İkinci Abdülhamîd Hanın tâmir ettirdiği kitâbede ifâde edilmektedir. İlk yapıldığında ahşaptı.

Kurşunlu Câmi (Kasımpaşa Câmii): Germiyanoğulları zamanında 1377’de yapılmıştır. Mihrâbı bezemeli ve minaresi orijinaldir. Kurşunlu mahallesindedir. Şeyh Mehmed tamir ettirmiştir. Son tamiri 1975’te olup, üzeri kurşunla kaplanmıştır.

Dönenler Câmii (Mevlevîhâne Dergâhı): Şehrin merkezinde Câmi-i Kebir civârındadır. Özel bir mîmârî tarzı vardır. Hâlen câmi olarak kullanılmakta olup, içi daire şeklindedir. Kubbeyi çeviren bir balkonu vardır.

İshak Fakih Külliyesi: 1433’te Germiyanoğulları ulemasından Cemâleddin İshak Fakih yaptırmıştır. Külliye câmi, zâviye, türbe ve medreseden meydana gelmiştir. Aynı ismi taşıyan mahallededir.

Süleymanşah, Kal’a-i Bâlâ (Yukarı Kale) Câmii: Hisarda bulunan câminin Germiyan Beyi Süleyman Şah tarafından tamir ettirildiği bilinmekte, kimin tarafından ve hangi tarihte yapıldığı bilinmemektedir.

Takkeciler (Demirtaş Paşa) Câmii: Kavaflar çarşısında bulunan câmi mîmârî bakımından dikkati çekmektedir. Fil ayakları ve silindir kubbeler altında bir takım hücreler ve ortada bulunan büyükçe kubbesi orijinaldir. Anadolu Eyâleti Vâlisi ve Kütahya Muhâfızı Demirtaş Paşa yaptırmıştır.

Hisar Bey Câmii: Saray Mahallesindeki eski hükümet konağı arkasındadır. Hisar Bey oğlu Mustafa Bey 1749’da yaptırmıştır.

Karagöz Ahmed Paşa Câmii: Küçük Çarşıda, ahşap dükkanların arasında iken bu dükkanlar yıktırılmış, câmi ortaya çıkmış ve restore edilmiştir. Câmi, medrese, sıbyân okulu ve imâretten meydana gelen bu külliyenin yapımına, Anadolu Eyalet Vâlisi Karagöz Ahmed Paşa tarafından 1509 yılında başlattırılmış, hanımı tarafından inşaatı bitirilmiştir. Mîmar Sinan’dan öncekiOsmanlı mîmârî tarzının tipik örneklerinden biri ve en güzelidir. On iki köşeli üç kasnak üzerine oturtulmuş şahane ve orijinal kubbesi vardır.

Lala Hüseyin Paşa Câmii: Aynı isimle anılan mahallede, Sultan İkinci Selim Hanın Lalası Hüseyin Paşa tarafından (1566-1568) yıllarında yaptırılmıştır.

Hâtûniye Câmii: Hâtûniye Mahallesinde olup, hangi târihte, kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Ancak, Râbi’a Hâtûn isimli hayırsever bir hanım tarafından minâresinin yaptırıldığı ve esaslı bir şekilde tâmir ettirildiği bilinmektedir.

Özbek Câmii: Tahminen 1699’da ormanlık ve otlak hâlinde bulunan Müderris Yaylası sırtlarında çadır kuran Özbek Aşiretinden İbrahim Ağa tarafından câmi ve çeşme yaptırılmıştır.

Kadîdler Câmii: Samanpazarı (Hasır Pazarı) mevkiinde bulunan câmi, Halil Kâmil Ağa tarafından başlatılmış, Hafız Mehmed Paşa tarafından bitirilmiştir.

Molla Bey Câmii ve Külliyesi: Balıklı Mahallesindedir. Bu külliye, İbrâhim Edhem tarafından 1845 yılında yaptırılmıştır. Câmi, kütüphâne, medrese, sıbyan mektebi, şadırvan ve sebillerden meydana gelen külliyenin her birini, bir akrabası adına inşâ ettirmiştir.

Seâdeddîn Câmii: Câmi, Selçuklu Devletinin serasker ve ümerâsından İmâdüddîn Hezâr Dinâr tarafından ahşap olarak yaptırılmış, Anadolu VâlisiÖmer Paşa, 1238 yılında da yine Anadolu Vâlisi Derviş Mehmed Paşa tarafından tekrar ele alınarak bugünkü hâle getirilmiştir.

Yeşil Câmi: Hükümet Caddesinde bulunan câmi, Kütahya Mutasarrıfı Ahmed Fuad Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mîmârisi Arap tarzıdır. Nakışları ve çinileri ile meşhurdur. Dört mermer direk üzerine oturtulmuş tek kubbeden meydana gelmiştir.

Çinili Câmi: Kütahya’nın en yüksek semtlerinden Maltepe’de yapılan bu câminin dışı tamâmen çinilerle kaplıdır. 30 bin çini plaka kullanılmış olup, 500 kişiliktir. Son senelerin en güzel câmilerindendir. Dünyâda dışı tamâmen çini ile kaplı ilk câmidir.

Paşam Sultan Türbesi (Seyyid Nûreddin Zâviyesi): Ulu Câmi Caddesinden İshak Fakih Câmii yönüne giderken, duvarı cadde üzerinde görülebilen, girişi Kurşunlu Câmi sokağından sağlanan türbe, çeşitli değişiklik ve tâmirler görmüştür.

Karagöz Ahmed Paşa Türbesi: Ahırardı Mezarlığındadır. 6 yuvarlak sütun üzerinde, kademeli ve taşkın başlıklara oturtulmuş yuvarlak tuğladan kubbe bindirilmiştir. 6 kenarlı açık bir türbe şeklindedir.

Şeyhî (Hakim Sinan) Türbesi: Germiyanoğulları zamanında yaşayan devrin tıbbî imkanları ile 182 adet katarakt (göz perdesi) ameliyatı yapacak kadar mâhir bir cerrah olan “Şeyhî” mahlâsı ile şiirler yazan meşhur “Harnâme” şiirinin sâhibi, âlim, fâzıl Hakim Sinan, Kütahya-Tavşanlı yolu üzerindeki Dumlupınar Köyü’nde medfundur.

Hayme Hâtûn Türbesi: Osman Gazinin annesi Hayme Hâtûn Türbesi, Domaniç ilçesinin Çarşamba köyündedir. Domaniç 1281’de Ertuğrul Beye yayla olarak verilmiştir.

Vâcidiye Medresesi: 1314’te yaptırılan Vâcidiye Medresesi, kültür yuvalarının başında gelmektedir. Kapalı avlulu, tek katlı, iki eyvânlı ve kesme taştan mâmûl bir medresedir. Restore edilmiş ve hâlen Kütahya müzesi olarak kullanılmaktadır.

Hamamlar: Kütahya’da tarihî kıymeti haiz 9 hamam vardır. Başlıcaları: Saray Hamamı (14. yüzyıl), Küçük Hamam (14. yüzyıl başı), Eydemir (Elvan Bey) Hamamı(15. yüzyıl), Balıklı (Rüstem Paşa) Hamamı (15. yüzyıl), Lala Hüseyin Paşa Hamamı (16. yüzyıl), Kemer Hamamı(16. yüzyıl), Şengül Hamamı (16. yüzyıl), Yenimahalle Hamamı (19. yüzyıl). Küçük Hamam: Eski Hükümet Konağı Caddesi başlangıcı ile, Cumhuriyet Caddesi köşesindedir. Bu tarihî hamamda, Ankara Savaşından sonra, Timur Hanın yıkandığı rivayet edilmektedir. Hamam hâlen faal bir vaziyettedir. Balıklı Hamamı: Vezir-i âzam Damad Rüstem Paşa 1550’de yaptırmıştır.

Müzeler: Müzelik eserler önceleri Vâhid Paşa Kütüphanesinde ve bahçesinde toplanmaya başlanmıştır. Böylelikle müzenin ilk nüvesi teşkil edilmiştir.

Kütahya Müzesi: Hâlen, Germiyanoğullarından kalma Vâcadiyye Medresesindedir. Müzede tarih öncesi devirlere âit bakır, bronz ve demir çağları eselerinden, seramik eşyalar, taş âletler, kolye parçaları bulunmaktadır. Hellenistik, Bizans ve Roma eserleri yönünden zengin bir müzedir. Osmanlı devrine ait pekçok eserler de müzede korunmaktadır. Medrese, astronomide gök gözlemevi olarak kullanılmıştır. Bu medresede müderrislik yapan Molla Vâcid’in çinili sandukası vardır.

Çavdarhisar Açık Hava Müzesi: Kütahya’ya 60 km uzaklıktaki Çavdarhisar kasabasında bulunan açık bir müzedir. Burada Frigyalılara âit eski eserler sergilenmektedir. Bu müzede bir de açık hava tiyatrosu mevcuttur. Takriben 20.000 kişilik olan tiyatronun oturma sıralarının bir kısmı yerinde durur vaziyettedir. Bunun önünde güney tarafında tiyatroya bitişik olan stadyum ise oldukça haraptır. Burada şeref locasının kalıntılarını görmek mümkündür.

Macar (Lajos Kossuth) Evi: (1848-1849) Macar İstiklâl Savaşını yöneten Macar Cumhurbaşkanı Lajos Kossuth’un Kütahya’ya sığınması adına yapılan “Macar Evi” hâlen müze olarak kullanılmaktadır.

Dumlupınar Anıtı: 30 Ağustos 1922’de Başkomutanlık Meydan savaşının kazanıldığı Dumlupınar’da bulunur. Çalköy’ün Zafertepe adı verilen sırtındadır. 1924 yılında “Meçhul Asker Âbidesi” adı altında yapılmış, daha sonra görünüşü değiştirilmiştir. Önceki figür Adatepe mevkiine yakın bir yere yerleştirilmiştir. Ayrıca Gediz ilçesinde, ilçenin kurtuluşunun sembolü olan bir âbide vardır.

Hükümet Konağı: 1907’de Kütahya Mutasarrıfı Ahmed Paşa yaptırmıştır. Çinilerle süslü güzel bir binâdır.

Büyük ve Küçük Bedesten: Osmanlı devrinden kalma binalardır.

Eski eserler: Tarihî devirlerin beşiği olan Kütahya, kuruluş tarihinin çok eski çağlara dayanması sebebiyle, antik eserler bakımından da oldukça zengin sayılır.

Kütahya Kalesi: Antik devirden başlamak üzere yerleşmenin yer aldığı sanılan tepe üzerinde, bir iç kale, hisar ve Osmanlı devrinde, aşağıdaki suyu da içine almak üzere eklenen, üçüncü bir kısımdan meydana gelmektedir. Evliya Çelebi’ye göre 70 burca sahip olup, şehrin su ihtiyâcı buradan karşılanmakta idi. Kalenin çevresi 3500 m’dir. Selçuklular ve Osmanlılar tâmir etmiştir.

Aizani (Çavdarhisar) Harâbeleri: Kütahya’ya 60 km’lik asfalt bir yol ile bağlı olan Aizani ören yeri, eski Anadolu’da, Frigya bölgesinde (Rhydakos) Bedir Deresinin üst kıyısında Pankalos denilen yerde bir şehirdi. Dikkate değer tarihi bir âbidedir. Frigya Aizani şehrinin M.S. ikinci yüzyılda, Anadolu’daki birçok şehirler gibi zenginleştiğini gösteren Zeus Tapınağı, Stadion, tiyatro ve Agora, Romalılar tarafından Bedir Deresi kıyısında yapılmış olan iki rıhtım döküntüsü dikkati çekmektedir. Anadolu’daki en sağlam Roma tapınağı Çavdarhisar’daki Zeus Tapınağıdır. İçinde 124 sütun vardır.

Aesami (Aizani) kentinde kralların yıkandığı “Kral Hamamı”nı Alman Prof. Rudolf Navman ortaya çıkarmıştır. Çavdarhisar, Çandarlı Türk Boyları bu bölgeye yerleşmiştir. Çavdarhisar kazılarında Çandarlılara ait eserler de ortaya çıkmıştır. Bedir Deresi üstünde Karabulut Değirmeni arkasındaki mağara Anadolu’nun ilk mabedlerindendir.

Taş Köprü: Kütahya-Uşak karayolu üzerinde ve Bedir Çayı (o zamanki ismi Rinadakos Çayı) üstünde Romaİmparatoru Hadrianus zamanında (2 bin yıl önce) yapılmıştır. Kemerli olan bu köprü üstünden halen en ağır tonajlı araçlar geçmekte ve köprü hizmet görmektedir. Köprü Romalıların önemli yerleşim ve ticaret merkezi olan “Aizani” kenti (Çavdarhisar) yanındadır. Domaniç Elmalı köyünde Frigyalılara ait eserler, Bayat köyünde 8 milyon sene önceye ait hayvan fosilleri bulunmuştur.

Ansir ve Sieaus: Eski Simav şehrinin kalıntıları arasında tepede bir kale vardır. Simav, Frigyalılara ait Ansir ve Sieaus şehir kalıntılarının üzerine kurulmuştur.

Mesîre yerleri:

Kütahya ormanları, yayları, mesire yerleri ve kaplıcaları ile meşhurdur.

Murat Dağı: Anadolu’nun en güzel çam ormanları buradadır. Soğuk suları yanında sıcak sular fışkıran bir yerdir. Gediz ilçesine 23 km mesâfededir. 1400 m’yi aşan yükseltisiyle bir yayla özelliği taşır. Şifâlı sıcak suların fışkırdığı yerde Koca Hamam, Hacettepe Hamamı ile üç yüzme havuzu, yeterli ve modern tesisleri vardır.

Çamlıca: Merkez ilçeye 5 km uzaklıkta asırlık sık ağaçları, bol ve tatlı suları, geniş çimenlik sahası, temiz havası ile güzel bir piknik yeridir. Turistik tesisleri de vardır. Yolu iyidir.

Hisarlıktepe: Emet ilçesine 3 km mesafede 1000 (bin) kişinin istifade ettiği bir dinlenme yeridir.

Porsuk kıyıları: Kütahya’nın 6-7 km uzağında Porsuk Çayı kıyıları güzel dinlenme ve piknik yeridir.

Nafia Pınarı: Simav ilçesine 35 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir. Soğuk suları çok güzeldir.

Gölcük Yaylası: Simav ilçesine 19 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir. Serin su kaynakları ve güzel manzaraları ile meşhurdur.

Döner Gazino: Belediye tarafından Hisar’da yaptırılmış olan, Türkiye’nin ilk döner gazinosu 1972’de açılmıştır. Gazinodan YeşilKütahya Ovası seyredilir.

Kaplıcaları:

Kütahya şifalı içme suları ve kaplıcaları ile çok zengindir. Başlıcaları şunlardır:

Ilıca: Kütahya-Eskişehir asfalt yolunun 23. km’de, turistik motel ve benzin istasyonundan ayrılan 4 km’lik bir asfalt yolla gidilir. Husulsas, ılıcada bulunan açık yüzme havuzu olup, suyu sıcaktır. İçme suyu olarak karaciğer, safra yolları ve böbrek rahatsızlıklarına faydalıdır. Banyo kürleri ise ağrı dindirici özelliklere sahiptir.

Erkekler Hamamı: Kayaların içine oyulmuş tabiî bir hamamdır. 43°C sıcaklıktaki tabiî su arslan ağzındaki bir oluktan hamamın içine dökülür.

Yoncalı: Kaplıcanın efsanesi şöyledir: Selçuklu Sultânı Alâeddin Keykûbâd’ın perdedârı Ramazan Beyin kızı Gülümser Hâtûn bir cild hastalığına yakalanır. Devrin hekimleri bütün gayretlerine rağmen çare bulamazlar. Gülümser Hâtûn’u maiyyeti ile birlikte, Yoncalı’nın bulunduğu yere çadır kurarak bırakırlar. Cildindeki yaralardan büyük üzüntü duyan Gülümser Hâtûn ve çevresindekiler, birgün oralarda dolaşan tüyleri dökük, etleri yara içinde bir tilki görürler. İlgilenirler ve hasta tilkinin hergün o çevrede bulunan bir batağa girdiğini müşahade ederler. Gün geçtikçe tilkinin yaralarının kapandığını, tüylerinin yeniden çıktığını gören Gülümser Hâtûnun mâiyeti, Hâtûn’un çamur banyosu yapmasını teklif ederler. Neticede çamur banyosu yapan Gülümser Hâtûn, eski sağlığına ve güzelliğine kavuşarak oradan ayrılır. Şükrânının bir ifâdesi olarak da hamamları ve câmiyi yaptırır (1233).

Yoncalı’da erkekler hamamı, kadınlar hamamı, kükürt banyosu, radyoaktiviteli çamur banyoları, çelik banyosu, dübecik havuzu ve banyosu mevcuttur. Erkekler hamamı ile hemen yanındaki câmi, Selçuklu eserlerindendir.

Emet Kaplıcaları: Kütahya’ya 102 km uzaklıktadır. Emet, başlıbaşına bir kaplıca bölgesidir. İlçenin içinde asırlık ağaçlar arasında “Yeni Hamam, Kaynarca ve Dâvûdlar Hamamı” gibi kaplıcalar meşhurdur.

Yeni Hamam, geniş yüzme havuzu, hususî banyoları ve oteli ile dışarıdan gelen turistlerin her türlü ihtiyaçlarına cevap verebilir. Şifâlı suları, sükûneti ile herkese elverişli bir dinlenme yeridir. Radyoaktivite nisbeti 21,8 eman’dır.

Kaynarca Kaplıcası: 40°C-50°C sıcaklıkta olup, radyoaktivitesi 26° sıcaklıktadır. Zelzeleden büyük zarar görmüştür. Yeniden tanzim edilmiştir. Bunlara ilaveten, Dâvûdlar ve Yeniceköy Hamamı ile, Emet-Tavşanlı arasında yer alan Dereli Kaplıcaları, romatizma, cilt hastalıkları ve her türlü ağrı ve sızılara şifâ olan kaplıcalardır.

Gediz Kaplıcaları: Gediz’in 30 km güneydoğusunda bulunan Murad Dağının kuzey yamaçlarında 2000 m yükseklikte kaplıcalar bulunmaktadır. Temmuz-eylül ayları arasında halka açık bulunan kaplıcalar şifâlı sıcak suları ve hemen yanında, insana zindelik veren soğuk su kaynakları, tabiat güzellikleri ile dünyada nâdir bulunan özelliklere sâhiptir. Arapoğlu yaylasındaki soğuk mâden suyu, böbrek ve idrar yollarındaki kumları temizler.

Gediz Ilıcası: Gediz-Simav yolu üzerinde, Gediz’e 25 km mesâfededir. Çamlıklar arasında, bir vâdi içindedir. Buğuldak, Kara Hasan ve Traverten adı verilen menbalarından çıkan suyun sıcaklığı 60°C’dir. Her türlü adale ve spazm ağrılarına iyi geldiği müşâhade edilmiştir. Kaplıca mevsiminde, çevre illerden pekçok ziyâretçi gelmektedir.

Simav-Eynal Kaplıcası: Yeşil Simav’ın 5 km kuzeyindedir. Gölcük Dağının eteklerinde kurulmuştur. Simav-Eynal Kaplıcası büyük hamam, okul, motel, yirmi adet müstakil banyo, dört kademeli yüzme havuzu, çamaşırlık ve câmiden müteşekkildir. Suyun sıcaklığı 90°C olup, radyoaktivite, kükürt ve çelik ihtivâ etmektedir. Kaplıcada romatizma, siyatik ve böbrek hastalıklarının tedavisinde müsbet neticeler alınmaktadır.

HsynRcn43 04-14-2009 11:52 PM

Yolu düşen olurSa kütahya'mıza misafir ederim :)

DAYI 04-15-2009 12:18 AM

:DKütahyalilar Siraya Girmiş Maşallah:D ELİNE SAĞLIK HİRA EMEKLERİN BOŞA GİTMEZ İNŞALLAH

Mağaracı16 04-15-2009 11:34 AM

Hira ustacım bu yazı senin çalışman mı öyleyse valla bravo.Harika bir çalışma olmuş.

yilmaz_ff_43 10-29-2011 08:35 PM

emet den selamlar

gizemli_KRAL 10-29-2011 09:03 PM

kutahyada 3 ay kaldım askerlık sebebıyle.guzel şirin bir sehır gök dagına cıkmıstık. Butun sehıre tependen bakkıyosun cok guzel bır manzarası war.meydanda buyuk bır porselen waar hatıra fotografı cektırmıstık ınsanları sıcak kkanlıdır kutahyanın askere sahıp cıkıyrlar yardımcı olmaya calısıyorlar.ana caddenın etrafında guzel dınlendırıcı cay bahcelerı war yesıllıkler ıcerısınde.bıde bır gunde dort mewsım yasadıgım bır memleket.sabah erkken saatlerda yagmur yagdı ogleye dogru kar yagdı ogleden sonra bı sıcak oldu aksamda donduk ama hersey guzeldı bırdaha gıtmek kısmet olur ınsallah.paylasımın ıcın tesekkurler


WEZ Format +3. Şuan Saat: 03:03 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.