| 
			
			 Tecrübeli Üye 
			
			
			
				
			
			
				 
				Üyelik tarihi: Jan 2012 
				
				
				
					Mesajlar: 263
				 
				
				
				Tecrübe Puanı:  108014 
				
				     
			 
	 | 
	
	
	
		
		
			
			
				 
				Definecilikte sayısal işaretler ve çözümleri
			 
			 
			
		
		
		
			
 
 
			Define  işaretlerinin hemen yanlarında bir  işaret daha varsa, bunlar mutlaka  sayısal değerlerdir. Defineye ne  kadar mesafe içinde ulaşılacağını ne  kadar derinlikte olduğunu  gösterir.  
  
Sembol sözcüğü etimolojik olarak Latince Symbolum sözcüğünden   Fransızca’ya, oradan da Türkçe’ye geçmiştir. Sözcüğün ilk anlamı tanınma   işaretidir. Kökeni ise Yunanca’daki, sumbolon sözcüğüdür.   İşaret,sembol, alegori anlamına gelen sözcüğün kökeninde zaten   birlikteliği belirten sum- ön eki vardır.  
Sözcük anlamı olarak sembol , “Biçimi ya da doğası ile bir düşünceyi ya   da düşünceler bütününü çağrıştıran nesne ya da resim” demektir. Meydan   Larousse ise sembol tanımını “Duyularla algılanamayan bir şeyi belirten   somut şey veya işaret” şeklinde vermektedir : 
Yine Meydan Larousse’a göre sembolizm, “Olguları yorumlamaya veya   inançları anlatmaya yarayan semboller sistemi” olarak tanımlanmıştır. 
İnsanlar ilk çağlardan beri sembolleri kullanagelmişler, dönemlerinin,   kendilerine göre özel ve gizli kalması gereken, bilgilerini bazı   semboller aracılığı ile anlatmışlardır. İlk çağlarda evren ile ilgili   bilgiler, psikoloji ile ilgili bilgiler, ezoterik bilgiler hep semboller   aracılığı ile aktarılmıştır. 
, efsaneler, folklorik öyküler, hatta masallar ve çeşitli sanat eserleri bizlere bu sembollerin aktarılmasını sağlamışlardır. 
Burada karıştırılmaması gereken işaret ile sembol arasındaki farktır.   Sembol belli bir düşünceyi ve olguyu ifade etmek için kullanılır. İşaret   ise bir düşünceden çok bir hareketi ya da eylemi ifade eder. Örneğin   kırmızı, trafikte dur işaretidir, ama kanı sembolize ettiği için   durulması, dikkat edilmesi gereken yerlerde kullanılır. A, harf olarak   bir nidayı işaret eder, ancak sembol olarak boğa çağından beri boğayı   sembolize eder, çünkü ters dönmüş düşünürsek V, boğa başına benzer.   Örnekleri çoğaltabiliriz, ancak bu konuya vakıf olması gereken bazı   yazarların da bunu karıştırması üzücüdür. 
Sembollere geri dönersek, her sembolün, kendi döneminde bir düşünceyi   anlatmak için kullanıldığıdır. Başka bir deyişle bir sembolü yorumlarken   kendi döneminde ele almak gerekmektedir. Bunun bir istisnası ezoterik   sembolizmdir. 
Ezoterik öğretiler yıllar boyu üstatlar tarafından aktarılarak geldiği   ve olabildiğince bozulmadığı için semboller uzun süreler anlamlarını   korumuşlardır 
Bunun tam tersi olarak sembol anlam değiştirmiş de olabilir. Yunan   kültüründe Athena’ya ait olup aklı ve bilgeliği temsil eden baykuş ,   yine aynı coğrafyada, Anadolu’da uğursuz bir haberi de, uğursuzluğu da   sembolize etmektedir. O dönemde rüyasında baykuş gören biri bunu   bilgelik olarak yorumlarken, günümüzde uğursuzluk olarak   yorumlanmaktadır. 
Sembollerle ilgili olarak bilinmesi gereken bir husus da, bir sembolün   birden fazla anlamı olabileceğidir. Kişinin tekamül seviyesine göre   sembollerin içindeki derin anlamı anlaması olanaklı olacaktır. Bir başka   deyişle sembollerin açıklamaları çeşitli seviyelerde olabilir,  bunların  anlaşılması ancak o yolda alınan yol ile orantılıdır. Bu da  semboller  yoluyla aktarılan ezoterik öğretilerin sadece inisiye olanlar  tarafından  anlaşılması açısından önemlidir. 
Semboller üzerine çok şey yazılabilir ancak bunları başka yazılara bırakıp konumuz olan sayıları inceleyelim . 
Eşyaların niceliklerini belirtmek için kullanılan sayılar çağlar içinde   sembolik anlamlar kazanmışlar ve bunları günümüze taşımışlardır. Burada   şimdilik ilk on sayının sembolizmine bakarak konuyu daha iyi   anlayabiliriz. 
  
BİR : 
Bir sayısı sembolik olarak herkesin ilk defada söyleyebileceği gibi TEK olanı, MUTLAK olanı sembolize etmektedir. 
İslam’da bir olan, tek olan Allah’tır. Allah sözcüğünün ilk harfi olan elif 1 şeklindedir ve ebcet hesabındaki değeri 1’dir. 
Bir sayısının bir başka özelliği de kendinden önce başka sayı   gelmemesidir. Kendinden önce gelen sıfır hiçliği sembolize eder. Bir ise   hiçliği takip eder ve diğer sayılar ondan türer. Burada Bir’in   yaratılıcılık işlevi de ortaya çıkar. Tarot destesindeki bir numaralı   kart olan Büyücü de başlangıç ve yaratılış anlamındadır. 
Bu bağlamda Yunan alfabesindeki alfa (a) da başlangıcı temsil eder.   İbrani alfabesindeki alef ise başlangıç olduğu gibi, bir inanışa göre   diğer bütün harfler ondan türer. 
Bir sembolizmi üretkenlikte de ortaya çıkmaktadır. Ataerkil toplumlarda   üreme sembolü olan fallus da 1 şeklinde sembolize edilir. 
Bazı yazarlar göre 1 ayakta duran insanı da sembolize etmektedir. Bir   için başka sembol açıklamaları da vardır. Güneş de bir tanedir ve bu   yüzden Mutlak Bir’in sembolü olarak Güneş de kullanılmıştır. 
  
İKİ : 
İki sayısının sembolizminde akla gelen kuşkusuz evrendeki düaliteyi sembolize ettiğidir. 
İlk toplumlarda etraftaki en ulu kavramlar tekti ; Dünya, Güneş, Toprak   Ana..gibi. Ancak erkeğin üremedeki rolünün ataerkil toplumlar  tarafından  ön plana çıkartılması evrendeki düailitenin de ön plana  çıkmasına neden  olmuştur. Dünya/öteki dünya , Güneş/Ay, Toprak  Ana/Erkek Tanrı  (Kybele/Attis gibi) düalite, hatta kadın/erkek,  dişil/eril, sıcak/soğuk,  gündüz/gece gibi ikilikler vurgulanmaya  başlanmıştır. 
  
 ÜÇ : 
“Allah’ın hakkı üçtür”. Küçüklüğümüzden beri duyduğumuz bu söz üç   sayısının kutsallığı hakkında gereken bilgiyi vermektedir. Hıristiyan   toplumda yetişen biri ise kutsal üçlemeden bu sayının kutsallığına   aşinadır. 
Üç sayısı eski toplumlarda gök-yer-yeraltı üçlemesi ile kutsaldı. Üçleme   Mısır mitolojisinde İsis-Osiris-Horus şeklindedir. Yunan mitolojisinde   ise bu Zeus-Poseidon-Hades (Gök ve yer-Deniz-Yer altı) şeklinde   varolmuştur. Hristiyan inancında ise Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesine   dönüşmüştür. (Bazı yerlerde Baba-Oğul-Meryem şeklinde). Bu üçleme   İslam’da bazı mezheplerde Allah-Muhammet-Ali şeklinde görülmektedir. 
Üçlemenin bir sembolik yanı da kutsal birleşme ve doğan çocuktur , bir başka deyişle baba-anne ve çocuk da bir üçlemedir. 
Bir başka üçleme de Beden-can-ruh üçlemesi olarak gösterilebilir. 
Sayı olarak üç kendisinden önce gelen iki sayının toplamı olarak da (1+2=3) önemlidir. 
Üç sayısı sembolik anlamlarının bir bölümünü üçgen şekline de   devretmiştir. Üçgen sembolizmi ile üç sayısının sembolizmi arasında   benzerlikler vardır. 
  
 DÖRT : 
Dört sayısının sembolizmi çok ilginçtir. Dört bir çok farklı şeyi ifade edebilir. 
Bir masayı gözümüzün önüne getirebileceğimiz gibi en sağlam denge dört   ayak üzerinde olur. Bir çok hayvan da dört ayağı üzerinde durmaktadır.   İnsan da emeklerken dört ayağı üzerinde emekler. Böylece dört sağlamlığı   düşündürtmüştür. Dilimizde varolan “dört elle sarılmak”, “gözünü dört   açmak” gibi deyimler de yapılan işin sağlamlığını belirtmektedir. 
Dört ayrıca dört temel yön ile de alakalıdır. Böylece etrafımızın dört   parçaya ayrıldığını kabul edebiliriz. Aynen “dünyanın dört bucağı”   deyiminde olduğu gibi. 
Dört sayısı aynı zamanda dört elementi de (Ateş-Hava-Toprak_su)   sembolize eder. Böylece dört, dünyanın yapı taşı olarak da yer alır. 
Hıristiyanlıktaki haç, dört İncil, İslam’daki dört büyük melek, dört halife bu sembolizmle alakalıdır. 
  
 BEŞ : 
Beş genelde yaşadığımız dünyayı ve insanı sembolize eder. Teozoflara göre günümüzdeki insanlık beşinci kök ırktır. 
Beş, elimizdeki beş parmaktan dolayı da önemlidir. Eski mağara   yerleşimlerine bakarsak insanların erleştikleri bölgelerde beş parmak   izlerini de görürüz. 
Beş sayısı dört elementle de ilgilidir. Eski çağlarda dört elementi bir arada tutan bir beşinci elementin varlığı düşünülmüştür. 
Sembolizmde beş köşeli yıldız yaşamın sembolü olarak da kullanılmıştır. 
Beş vakit namaz, İslam’ın beş şartı, beş ile ilgili sembolizme örnek olarak verilebilir. 
  
 ALTI : 
Altı sayısının sembolizmi üzerinde düşününce kuşkusuz akla ilk gelen   Süleyman’ın mührü olacaktır. İçiçe geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşan bu   şekil altı köşelidir. Çok eski çağlardan beri kullanıldığı   düşünülmektedir. 
Yukarı bakan üçgenin tekamül ederek tanrıya ulaşan ruhu, aşağıya bakan   üçgenin ise toprağa dönüşü temsil ettiği düşünülmektedir. Bir başka   açıklamaya göre ise yukarı çıkan ateşi ve aşağıya akan suyu sembolize   etmektedir. 
Altı sayısı 3+3 ‘tür. Bir özelliği de 1x2x3 olmasıdır. 6 sayısının   ayrıca bölenlerinin {1,2,3} toplamı da kendisine eşittir. Böylece altı   mükemmel bir sayı olarak düşünülmüştür. 
Tanrının dünyayı altı günde yaratması da altının mükemmel olma özelliği ile alakalı olabilir. 
  
 YEDİ : 
Yedi ile ilgili sembolizm her ana karşımıza çıkmaktadır. 
Yedi sayısı ile ilgili sembolizmin kökeninde eskiden yedi gezegen   olduğuna inanılması vardır. Dünya sabit, bütün gezegenlerin onun   etrafında döndüğüne inanıldığı için bu gezegenler Merkür, Venüs, Mars,   Jüpiter, Satürn, Ay ve Güneş’tir. Eskiden her gezegenin bir gök katında   olduğu düşünülmekte olduğundan “Göğün yedi katı” deyimi o günlerden   kalmadır. Aynı şekilde “yukarıda olan aşağıda olanla aynı olduğu” için   yerin de “yedi katı” vardı. Bazı ezoterik öğretilerdeki yedi basamaklı   inisiyasyon da sembolik olarak göğün yedi katına ulaşmayı ifade   etmektedir. 
Eskiden her gezegene bir kutsal gün olduğu için bir haftada yedi gün   vardır. Haftanın günlerinden Pazartesi Ay, Salı Mars, Çarşamba Merkür,   Perşembe Jüpiter, Cuma Venüs, Cumartesi Satürn , Pazar ise Güneş ile   alakalıdır. 
  
 SEKİZ : 
Sekiz , yedi kat gökyüzü inancının bir uzantısı olsa gerek tanrı katını   temsil etmektedir. İslam’da sekizin Cennet’i temsil ettiği de   düşünülmüştür. Ayrıca sekiz cennet ve yedi cehennem olduğu inancı da bu   sembolizmle alakalıdır. 
Hıristiyanlıkta ise gökyüzü tahtını sekiz melek taşır. Aynı inancın benzeri İslam’da da vardır. 
Sekiz aynı zamanda tutulan yolda sonuna gelmeyi de, mükemmelleşmeyi de   ifade eder. Budizm’deki sekiz yapraklı lotus çiçeği de sekiz aşamalı bir   sistemin sembolüdür. Aynı şekilde Tapınakçılar arasında da sekiz   aşamalı bir inisiyasyon sistemi de vardır. 
  
 DOKUZ : 
Dokuz eski sembolizm de bir bitişi göstermektedir. Zaten tek haneli   sayıların sonuncusudur. Dokuz üçün karesi olduğundan da bir erişilen   noktayı , tamam olmayı göstermektedir. 
Ancak dokuz sonun olduğu yerde başlangıcın da olması gibi başlangıcı da haber verir. 
Eskiden göğün dokuz katı olduğu inancı da yaygındı. Buna göre dünya + 7   yıldız katı + sabit yıldızların olduğu kat , dokuz kat etmekteydi.   İlginç olan bir başka husus da eski Türk inançlarında da göğün dokuz   katı olduğuna inanılmasıdır. Aynı inanç Meksika’da da vardır. Aztekler   yerin dokuz kat altı olduğuna da inanmaktaydı. 
  
 ON : 
On en eski zamanlardan beri belki de ilk dört sayının toplamı olmasından ötürü mükemmelliği temsil ediyordu. (1+2+3+4=10) 
İki elin parmaklarının sayısı olması da tamlığı ve mükemmelliği gösteriyordu. 
Musa’ya gelen on emrin de bu sembolizmle alakası vardır. Ayrıca Zohar’da ifade olunduğu gibi evren on sözcükle yaratılmıştır. 
Mayalarda on sayısı bir destenin sonu olduğu için sonu da sembolize   etmekteydi. Ancak her kültürde olduğu gibi bu bitiş aynı zamanda bir   başlangıcı da göstermekteydi. 
Sayılar hakkına yazılacak çok şey var. 0,11,12,13,16,17,19,33,41 gibi   sembolik yönü ağır basan bir çok sayıyı burada inceleyemedik. Bu sayılar   da ancak başka bir araştırmanın konusu olabilirler. 
Saygılarımla
		 
		
		
		
		
		
		
		
	 |