Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-11-2009, 09:41 PM   #5
AYDIN
Tecrübeli Üye
 
AYDIN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2009
Mesajlar: 239
Tecrübe Puanı: 157016
AYDIN has a reputation beyond reputeAYDIN has a reputation beyond reputeAYDIN has a reputation beyond reputeAYDIN has a reputation beyond reputeAYDIN has a reputation beyond reputeAYDIN has a reputation beyond reputeAYDIN has a reputation beyond reputeAYDIN has a reputation beyond reputeAYDIN has a reputation beyond reputeAYDIN has a reputation beyond reputeAYDIN has a reputation beyond repute
Standart

[I][B][COLOR="Blue"]ÖLÜLER KİTABI.
http://


Yirmi dört saatlik günler ve yedişer günlük haftalar tertipleyen ilk takvimin günümüzden yetmiş yüzyıl önce (İ.Ö. V'nci bin yıl) eski Mısır'da yapıldığını hatırlarsanız, gök bilgisinin eski Mısır'da ne kadar gelişmiş bulunduğunu bütün gerçekliğiyle belirtmiş olursunuz. Kont de Volney, gök ölçüsünün kaynağını Mısır

topraklarında bulmakta haklıdır. XVi'ncı yüzyılda Paris dolaylarındaki Issy köyünde bir İzis tapınağının bulunduğunu da hatırlayınız. Eski Mısır tanrıları İzis, Oziris ve Serapis'e eski Yunan'da, eski Roma'da, Latin İtalyasında, dünyanın hemen her köşesinde rastlayacağız. Güneşin çevresinde toplanan bir gök sistemi akımı, eski

Mısır'dan yola çıkarak dünyaya yayılmıştır.






Bütün dinlerdeki erdem kurallarını toplayınız. Sonra da bunları papirüs tomarlarında gizlenen eski Mısır Ölüler kitabının, ölümden sonra Oziris'in muhakemesinde okunan, şu bölümüyle karşılaştırınız: Hiç kimseye kötülük etmedim. Yakınlarımı bahtsızlığa sürüklemedim. Gerçek evinde alçaklık etmedim. Kimseyi gücünün dışında çalıştırmadım. Benim yüzümden kimse korku duymadı, yoksulluk ve acı çekmedi, bahtsız olmadı.






Tanrıların kötü gördükleri şeyleri hiçbir zaman yapmadım. Kölelere kötü muamele ettirmedim. Kimseyi aç bırakmadım. Kimseye göz yaşı döktürmedim. Kimseyi öldürmedim. Kimsenin kahpece öldürülmesini emretmedim. Kimseye yalan söylemedim. Hiçbir utandırıcı davranışta bulunmadım. Zina etmedim. Yiyecekleri pahalı ve eksik satmadım.



Terazinin dirhemi üzerine hiçbir zaman elimi bastırmadım. Teraziyle tartarken hiçbir zaman hile yapmadım. Süt çocuklarının ağızlarından sütü uzaklaştırmadım.




Hayvanları çalmadım. Tanrı'nın kuşlarını ağ kurup avlamadım.Ölmüş balığı tutmadım. Hiçbir arkın suyunu başka yöne çevirmedim. Ben temizim, temizim, temizim.



Eski Mısır'ın ölümden sonra yaşama düşüncesi, gök ölçüsünün bu en çekici yanı, yeryüzü erdemini güçlendirmektedir. Çünkü, ölümden sonra sonsuza kadar mutlulukla yaşayabilmek için dünya üstündeki çok kısa süreli erdem sınavını başarıyla vermek gerekir. Bu sınavı başarıyla veremeyenler, öldükten sonra yeniden öldürülüp

yok edilirler. Tanrı Oziris tahtında oturmaktadır. Önündeki terazinin bir kefesinde dirhem yerine gerçek (hakikat)vardır. Ölünün , tartacaktır. Ölü, hayatının hesabını doğru vermişse cennetlik olur ve sonsuz mutluluğa kavuşur. Eski Mısırlılar buna inanmaktadırlar. Şu halde, erdemli bir yaşayış, eski Mısır dininin temelidir. Nitekim dünyanın dört bucağındaki çeşitli dinler de hep bu temele dayanmaktadırlar.






İ.Ö. ondördüncü yüzyılda Mısır'da Thebae kentinde çok akıllı genç bir kral yaşadı. Bu kralın adı dördüncü Amenotep(ya da Amenofis)'tir. İnsanları tek tanrıya bağlamayı düşündüğü sırada henüz yirmi yaşındaydı. Tarihçiler, onun bu ileri ülküsüne çeşitli nedenler yakıştırıyorlar. Kimine göre Amenotep, Thebae rahiplerinin siyasal egemenliklerini,kırmak istemiştir. Kimine göre de Mısırlı olmayan uyrukları bağlamak amacını gütmüştür. İçinden gelen bir tektanrı sevgisine uyduğunu söyleyenler de var. Nedeni ne olursa olsun, dördüncü Amenotep'in başarmak istediği iş,tarih çapında önemli bir iştir.






O zamanlar Mısır'da her kentin, her kasabanın ayrı tanrısı vardı. Bu tanrılar, totem düşüncesinin kalıntılarıydı.Nasıl totem sadece kendi klanını koruyup gözetiyorsa, kasaba tanrıları da kendi kasabalarını koruyup gözetiyordu.



Thebae kasabasının da Amon adında bir tanrısı vardı. Thebae başkent olmadan önce önemsiz bir tanrıydı bu.Büyük tanrı Ra'nın yanında adı bile anılmazdı. Thebae başkent olunca Amon baş tanrı oldu, gene de Ra'yı bir kalemde silemediği için, adına Amon-Radendi. Amon, artık her adın başında ya da sonunda yer alıyordu. Kendisiyle savaşacak olan Amenotep'in adı bile onunla süsleniyordu. Amenotep, Amon hoşnuttur anlamına geliyordu.Amon'un ondan hoşnut olup olmadığı bilinemezdi ama, bu genç adamın Amon'dan hoşnut olmadığı pek yakında görülecekti.






Bütün tanrılar güçlerini güneşten alıyorlardı. Ra da Doğan Güneş Tanrısıydı. Amenotep, evrensel güneşinevrensel bir din yaratmaya yeteceğini düşünmüş olmalıdır. Güneş yuvarlağını kişileştiren Aton genç, kral tahta çıkıncaya kadar pek önemsenmemişti. Amenotep, egemenliği eline alır almaz büyük din devrimine Amon'un yerine Aton'u getirmekle başladı. Başta Amon olmak üzere bütün tanrıların adlarını sildiriyor, onlara tapmayı kesinlikle yasak ediyordu. Genç kralın korkusundan bütün Amonlu adlar Atonlaşmaya başladılar. Kendisi de Amenotep adını bırakarak Aton'un büyüklüğü anlamına gelen Akhnaton adını aldı.




Bu büyük devrimi Thebae kentinde dilediği çabuklukla başaramayacağını anlayan genç Akhnaton, krallığının dördüncü yılında başkenti de değiştirdi. Orta Mısır'da güneş yuvarlağının ufku anlamına gelen Akhhetaton adlı yeni bir başkent kurdu. Bu yeni başkent, Aton tapınaklarıyla süslenmişti (bu kentin bugünkü adı Tel-el-Amarna'dır). Artık bütün Mısır'da tek tanrı egemendi.Aton'dan başkasına tapmak yasaktı. Çoktanrıcılık bir akıllı delikanlının özel gücüyle bir anda silinivermişti ortadan.



Amenotep'in tek tanrısı Aton için yazdığı şu şarkı, onun bu kocaman devrimle ne büyük bir amaç güttüğünü açıkça anlatıyor: Sen ki eşyanın oluşu sırasında zaten yaşamaktaydın ey canlı Aton, ufukta parlayarak yükseliyorsun.




Güzelliğin bütün ülkeleri aydınlatıyor. Güçlü büyüklüğünle dünyanın üstünde göründüğün zaman ışıkların, yarattığın alemin son uçlarına kadar bütün ulusları kucaklıyor...





Evrensel güneşi evrensel bir düşünce olarak bütün uluslara yaymak... İşte Amenotep'in büyüklüğü buradadır. Ne yazık ki ömrü bu büyük devrimin kökleşmesine yetmemiştir. Öldüğü zaman yirmi dokuz yaşındaydı. Ölümünden pek az sonra gericiliğin tepkisi başladı, birkaç yıl içinde de insanları birleşmeye ve özgürlüğe çağıran bu düşünce,yobaz ve çıkarcı kafaların saldırıları karşısında yıkılıp gitti.


Düsünce evreninin besigi kabul edilen Yunanlilar, Thales ya da Euclid'e ragmen yine de zaman ve saat matematigin'! yeterince çözümleyememislerdi, çok daha farkli bir kültürel konumda bulunan Misirlilar'in pratik çözümü sasirticidir. Gerçekten de Misir'in Yunan'da oldugu gibi bir matematik felsefesi, düsünürleri yoktu. Astronomik tüm bilgileri dinsel törenlerle kisitliydi ama Misirlilar MÖ 3000 civarinda, günesin dogusunu ve batisini hesaplayarak bir dikilitasin neresinin günün hangi saatinde isik alacagini, bir tapinagin bir yerindeki penceresinden içeri girecek olan günes isigi ile bir yazi sifrelemeyi biliyorlardi. Günesin disinda, Eski Misirlilar, gökyüzününün en parlak cisimlerinden Sirius' un da, yilda bir kez sabah saatinde günesle ayni konuma geldigini de kesfetmislerdi. Bu astronomik konum, Nil'in tasmasiyla ilgili olarak Nil yilinin baslangiciydi, Misirlilar için bu günler Misir tanrilari Osiris, Horus, Seth, isis ve Neftis'in dogum günleriydi. Nil yili daha da dogrusu Nil Nehri'nin varligi Misirlilar için öylesine önemlidir ki, ölüm ötesiyle ilgili inançlari da dogurmustur.



Firavun bir Tanri'ydi...

Fransiz Moret'e göre, Nil Nehri Misir'i Akdeniz ve Afrika Misir'i diye ikiye ayirir, gerçekten de bu cografi konum bin yillarca Misir'i Yukari ve Asagi Misir ya da Krallik olarak jeopolitik olarak böldü. Bu bölünme ve temeldeki krallik kavgalari Misir'in tek kralinin yani Firavun'un varligim da böldügünden önemlidir, zira tüm eski uygarliklarin içinde kendisinin tanri oldugunu ileri süren tek kral, Firavundur. Gerek Mezopotamya'da, diger Orta Dogulular'da daima krallar tanrilarin seçtigi temsilcilerdiler, ancak ölümlerinden sonra tanrilastilar ama Misir'da Firavun, tanri demekti. Yasarken Horus, öldügünde ise Osiris'ti. iste bu inanç topyekün Misir mitolojisi ile, kralligin dogrudan iliskisi demekti. Misirlilarin mumyalama ve mumyalama ile ilgili mitler, uygulanan ritüeller hep bu temelin üzerindeydi. Ölüm ve ölüm ötesi yasama böylesine bir takinti sadece Firavun'un ölümsüzlügü ve tanriligi nedenine baglidir. Ama Misir'da Osiris kültünün hemen yaninda kökeni çok daha eskilere giden bir de Ra kültü yani Günes-Tanri veya dini vardi, ikisinin kokteyli ve yasamin kökeni olan Nil inançlari Misir dinini olusturuyordu, Çok kisa olarak Osiris'i tanimamizda yarar var.



Bilim kurgu romanina benzeyen bir mitoloji,

Osiris bitkiler evreninin tanrisidir, ölür ve yeniden dirilir ama ayni zamanda da yeralti dünyasinin da hakimidir, ruhlarin yazgisina karar veren kurulun basidir ve salt bu yönüyle mumyalama ritüellerinin kaynagi olur. Osiris'in erkek kardesi Seth ile olan kavgasi ise Yukari-Asagi Misir ayriminin simgesidir. Böylece Osiris'in sosyal, dinsel ve siyasal üç kimligi ortaya çikar, isis, Osiris'in kizkardesi ve ayni zamanda da karisidir, kayinbiraderleri olan Seth ve Typhon 72 ihtilalciyle beraber iyi Kral Osiris'i parçalara ayirip, Misir'in 42 eyaletine bu parçalari atacakti. isis, Seth'in dagittigi parçalari bulacak ve kizkardesi Neftis'in yardimiyla yeniden yasama döndürecektir. Osiris, bundan sonra yeralti ülkesinde yasayacak ve oglu Horus öcünü alacaktir. Horus daima sahinle simgelendi ve firavunlarin baslarinda sahin armasi bulunurdu. Ama firavun ayni zamanda da Misir'in ilk krali ve dünyanin yaraticisi olan olan Ra'nin da ogluydu. Osiris ve Ra kültlerinin karisimi burada açikça görülür. Bir bilim kurgu öyküsüne benzeyen kisa ama temel giristen sonra Misir'in ölüm ve ölüm ötesiyle ilgili inançlarim daha iyi anlayabiliriz.

Simdi ölüme dogru yol alalim...



"Ölüler Kitabi" ve ötesi...

Eski Misir'da ölüm ve ötesiyle ilgili kaynaklar Piramit ve Tabut yazitlaridir, bütün bunlar "Ölüler Kitabi" denen ölüm, ölüme geçis ve ölümden sonra yasamla ilgili kurallari ve düzeni anlatan bütün bir bilgi veya inanç sisteminin parçalaridirlar. Misirlilar ölümden sonra yeniden dirileceklerine inanirlardi, Osiris'in yeniden dogmasi ve onun kisiliginde simgelenen KIS ve BAHAR örneklerindeki gibi. ?nsan beden ve ruhtan olusuyordu, her ikisi de ölümden sonra ebedi olarak kalabilirdi, yeter ki ölümden sonra insan Osiris'in önünde günahlarini bagislatsin ve saf olarak cennette kalabilsin. Osiris, insanin kalbini bir tüy ile tartarak samimiyetini ölçerdi, eger ölü insan bu ölçümde basarisiz olursa aç, susuz ve günessiz olarak ebediyen mezarinda kalirdi. Osiris'in sinavlarindan basariyla geçebilmek için bazi yöntemler uygulanirdi, örnegin mezarlara yiyecek ve tanrilari sevindirecek tilsimlar konurdu. Ayrica, balik, yilan, hamamböcegi gibi böcekler rahipler tarafindan kutsanarak ölüye yardimci olurlardi. Ama en önemlisi, "Ölüler Kitabi" nin satin alinip mezara konmasiydi. "Ölüler Kitabi" ölüm rahiplerinin yazdiklari dua ve yöntemlerle, Osiris'i sakinlestirecek ve hatta aldatacak önerilerle doluydu. "Ölüler Kitabi" örneklerinden yüzlercesi papirüs rulolar halinde mezarlardan çikarilmistir ve en eskileri Piramitler Dönemi'ne aittir, yani M.Ö. 2500'lere. Misir inançlarina göre tüm bilgiler veya bilim bilge tanri ve yazman Toth tarafindan yazilmistir. Bugün dahi bazi mistikpagan çevreler Tarot Kartlari'nin kökeninin Toth kültünden kaynaklandigina inanirlar.



Tek Tanri'nin pesindeki Kral

Tüm bu yöntemlerin sonucunda ölen bir insan, öteki dünyada yasamak için hak kazanabilir, günahlarini affettirebilir, istenilen yasama kavusurdu. ?lginçtir tüm Eski Misir ölüm inançlarinda ahlaki ögütlere pek rastlanmaz, rahipler halkin dinsel törenleriyle ugrasirlar ama genelde onlarin ahlaki düzeyi ile ugrasmazlardi. Ölüler Kitabi'nda eger rahipler çözüm getirdiyse, iyi ve ahlakli biri olmanin pek üzerinde durulmaz. Sihir ve büyü Misir inançlarinda çok etkin ve yaygindir, Firavun'un özel büyücü ve sihirbaz danismanlari vardi, özetle Misir dini tüm zengin ögelerine ragmen, ahlaki bir ögreti içermedigi veya ruhsal egitmeyi içeren bir yaklasimda bulunmadigi için kutsal bir kitaba sahip degildir, bilindigi kadariyla dinsal metin olarak ortada sadece "Ölüler Kitabi" nin bölümleri vardir. Ama "Ölüler Kitabi" ndan örnekleri görmeden önce bir dönem Misir'i etkileyen dinsel reformu unutmamak gerekir. Reformun babasi MÖ 14.Yüzyil'da yasayan IV.Amenofis'ti, bu Firavun monoist bir temeli olan ve yaratici ilah Aton'un disinda tüm tanrilari reddeden yeni bir dini kurdu. IV.Amenofis, tahta geçtiginde rahip sinifinin gücünün kralliktan fazla oldugunu ve yönetimi ellerinde tuttuklarini fark etti, bundan kurtulmak istemisti, bir baska kaynaga göre ise Firavun, bir günes rahibi olan amcasinin etkisindeydi. önce baskenti Orta Misir'a Amarna'ya tasidi, Amarna'ya "Aton'un Ufku" anlamina gelen "AknetAton" adi verildi, sonra Amon'un büyük rahipligi makamim kaldirdi ardindan Teb'de isyan çikti ama ordu bastirdl, IV.Amenofis kararliydi. Yeni dinin esaslarini belirledi ve mistik siirler yazdirdi, inancin temelinde yalana karsi gelerek gerçege ulasma düsturu vardi ve Tek Tann'ya olan sevgi derin duygularla anlatiliyordu; mezar taslannda "Ey. biricik Allah senden baskasi yoktur." yazilari bulunmustur.



Bin yillar dinleri bagliyor mu?

IV.Amenofis. büyü ve sihri yasakladi, ölümden sonra da tek hakimin Aton olduguna inanildi. Yeni dine inanan, Aton'un büyüklügü ve tekligme iman eden kisi, öte dünyada da mutlu olacakti. Buna ragmen. IV. Amenofis tanri ogullugu sifatini reddetmedi ve yüzyillar sonraki Hz isa'yi animsatan bir tür peygamberlik yaklasimi içindeydi. Ama önemli bir yön daha vardi, kisi Tanri'ya asla bir ihtiyacini karsilamak için hitap etmezdi. aksine doganin güzelligine ve Yaratici'nin iyiligine heyecan ve ask duyan biri olmaliydi, gökten akan ve yasamin kaynagi olan Nur'a tapilirdi. esit olarak yayilan aydinlik adalet kavramim simgelerdi ve bu Nur Gerçeklik Ülkesi'ne bagliydi, burada da Anadolu Tasavvufusun bazi çizgileri ister istemez akla gelir. Bir yazitta söyle denir; "Ey yasamin baslangici olan Aton, yeryüzünü güzellikle doldurursun, isigin yarattigin her seyi aydinlatir ve her sey senin askinin baglariyla baglanir, her göz kendi üstünde seni görür, Ey Sen ki, tek ilahsin ve hiçbir benzerin yoktur, sen dünyayi kalbinin istedigi gibi yarattin..." Anlasiliyor ki, IV.Amenofis Tek Tanri düsüncesinin simgesi olarak günesi ve isinlarini seçmisti. Tapilan bir heykel veya put yoktu. Bu yeni din, yuvarlak kirmizi bir günes ve ondan çikarak yere inen ve uçlannda el sekilleri bulunan isinlar olarak simgelendi. Buradan çikan bir sonuç var...



Simgeler bilinmeyen gerçegi sakliyor

Tarihçi ve arastirmaci Arthur Weigall' a göre, Hz Musa'nin kavmiyle beraber Misir'i terk etmesi M.Ö. 1346'da Firavun Tutankamon dö

neminde olmalidir. Özgün adiyla "Manethon" yani Musa, tarihi bir kisiliktir, IV.Amenofis'in din reformu döneminde yasamis ve bu düsüncelerden yola çikmistir. Buna karsin, IV.Amenofis'in din reformu Misir'da köklesmemis, yirmi yil sürmüs ve ölümünden sonra eski inançlara dönülmüstür ama Tek Tanri inanci farkli bir yerde, Filistin'de köklesecek ve baska bir dinin temeli olacaktir. Biz yine "Ölüler Kitabi" na dönelim; birçok çagdas uzmana göre "Ölüler Kitabi" çok büyük ve çok derin bir sirdir. 1758'de Fransiz Cyprianus, derinligine zor varilan gerçek kutsalligi bu kitapla tanidigim belirtirken, bir diger uzman Lucien; "Misir dini bilmecelerle doludur, konuyu iyice bilmeden ve hatta mistik deneylerden geçmeden asla alay etmemeli veya küçük görmemeliyiz, tanrilarin gerçekten tanri, köpekbaslilarin ne oldugunu bilmek için bu sirlari tanimak gerekiyor" diyordu.



Ölüm ötesine geçis...

"Ölüler Kitabi"nin anlamini iyi bilen ruh, Evrenin Büyükleri'ne meydan okuyabilirler ve hakimlerin karsisina korkmadan çikabilirler. Her ölünün ruhunun tartilisi adli korkunç sinavda savunma yapabilecekler, Osiris'in önünde yeri öptükten sonra ruhlarini pisliklerden koruyacaklar. Çünkü ruh hem bir kadinin karnindan çikarken, hem de yasami süresince kapildigi tutkular yüzünden kirlenmistir ve ruh bedeninin kirlendigini hisseder. Ancak "Ölüler Kitabindaki dua ve formüller sayesinde ruh Ra'nin atesinde tutusmadan, 42 hakimin önüne çikmaktan korkmayacaktir. 42 hakimin her birisi Misir'in bir bölgesin! ve 42 günahtan birisini temsil ederken ölüyü sorgularlar, ölü o anda Thot'un önünde yanlislari itiraf etmelidir, Thot gizlilerin sahibidir, bilinmeyen bir nedenle bir sebek olarak resmedilir. Peki ölü ne diyecektir veya nasil olmalidir? Thot ve çakal kafali tanri Anubis teraziyi dikkatle izlerlerken ölü, insanlara karsi günah islemedigini, mevkilere saygili oldugunu, tanrilari kizdiracak bir sey yapmadigini, öldürmedigini ve öldürmek için emir vermedigini, kimseye aci çektirmedigini. tapinaklardan bir sey çalmadigini. kimsenin topragini çalmadigini. hileli tarti kullanmadigini, tanrilarin kuslarini ve kutsal göllerin baliklarini çalmadigini dogru olarak söyleyecek ve kendini temize çikaracak.



Cennet'te yasam

Tanrilarin yazicisi olan Thot ve mezarliktan koruyan Anubis, ölüyü dinledikten sonra teraziye bakacaklar ve eger Thot terazinin iki kefesinin dengede oldugunu yazabilirse. kefenin birisinde ölünün vicdaninin ve iradesinin simgesi olan kalbi, digerinde ise Maat'in yani gerçegin tüyü vardir, yani gerçek tüy kadar hafiftir. O zaman ibis kusu kafali Thot, ölüler tanrisi Osiris'e dönecek ve ölünün kalbinin dogru oldugunu ve kalbin tüyden agir olmadigini söyleyecektir. ?ste o zaman ölü, ebediyen istedigi

yerlere gidebilir, canlilarin arasina,yerin altina, Sa manyolunun derinliklerine... Artik o bir ölü degildir ,ölümsüzlerle beraberdir,bulundugu yerde yiyecek tarlalari vardir.incir agaçlarinin gölgesinde serinligi tadacaktir ve tanriçalarin sütünden içecektir. Bu arada kötülerin yerinide görecektir,

orada kendi iç organlarini yiyen krallar, iskenceci tanrilar, kafatari kesik ama vücutlari olan belleksiz ruhlar vardir". Ama o onlardan uzaktir ve isik ruhlarin arasinda. ebediyen yükselmistir, ?ncil'de yazdigi gibi; "..onlar cennette isik saçan yildizlar gibi olacaklar"dir.



"
__________________
Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi
ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.




http://img694.imageshack.us/img694/5396/emeesaygj.gif
AYDIN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla