Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-24-2011, 04:00 PM   #1
tarıkziyad
Tecrübeli Üye
 
tarıkziyad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Mesajlar: 916
Tecrübe Puanı: 271014
tarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond repute
Standart Kaşıkçı Elması

Gelelim "Kaşıkçı Elması"nın hikâyesine... Bu günlerde sahte olup olmadığı tartışılan ve hakkında çeşitli fikirler ileri sürülen Kaşıkçı Elması hiç kuşkusuz Topkapı Müzesi'nin en değerli mücevherlerinden birini teşkil ediyor. Ziyaretçilerin en fazla ilgisini çeken bu pırlanta hakkında birkaç rivayet dolaşıyor. Kimilerine göre elmas, bir kaşık ağzına benzediği için bu adı alıyor. Diğer bir rivayete göre ise bu kıymetli taşı, bir Fransız subayı, 1774 yılında Hindistan'dan alıp Fransa'ya götürüyor. Elden ele dolaştıktan sonra elması Napolyon'un annesi satın alıyor. Napolyon'un sürgünden kurtarılması için elmas satılıyor. Elması Tepedelenli Ali Paşa'nın askerlerinden biri satın alıyor. İkinci Mahmud devrinde Tepedelenli öldürülünce, hazinesi de ele geçiriliyor. Böylece Kaşıkçı Elması da Osmanlı Hazinesi'ne intikal ediyor. Eray Canberk - Rüknü Özkök imzalarıyla yayımlanan, "Ömür Biter İstanbul Bitmez" adlı kitapta hikâye böyle anlatılıyor.
"Zuhur-ı Elmas-ı zi kıymet" başlığıyla bu konuyu işleyen vak'anüvis Raşit, ünlü tarihinde "Kaşıkçı Elması"nın hikâyesini şöyle dile getiriyor:
İstanbul'da Eğrikapı çöplüğünde yuvarlak bir taş bulunuyor. Bulan "gafil-i bi baht", bir yaymacıya üç kaşık karşılığı veriyor. Sonra bir kuyumcu, "taş"ı on akçeye kaşıkçıdan satın alıyor ve hemen meslektaşı olan başka bir kuyumcuya gösteriyor. Derhal, bunun kıymetli bir elmas olduğu anlaşılıyor. Hisse konusunda iki kuyumcu arasında anlaşmazlık çıkıyor. Derken durum kuyumcubaşıya intikal ediyor. Kuyumcubaşı, her iki kuyumcuya da birer kese akçe vermek suretiyle elması ellerinden alıyor. Daha sonra durumdan haberdar olan veziriazam Mustafa Paşa da - tabii ki - böyle bir hazineye sahip olmak istiyor. Sonunda olay padişah tarafından duyulduğu için, emir verip getirtiyor. Kısa bir süre sonra , bunun seksen dört kıratlık eşi benzeri görülmemiş bir elmas olduğu anlaşılıyor ve devrin padişahı Dördüncü Mehmet tarafından zapt ediliyor. Bu arada kuyumcubaşı da, kapıcıbaşılığa yükseltiliyor.
İşte ünlü "Kaşıkçı Elması"nın kısa hikâyesi böyle.
Eklenen Resim Ön İzlemesi
Dosya tipi: jpg kaş100.jpg (92,6 KB (Kilobyte), 4x kez indirilmiştir)
__________________
Ölüm var YAAA ÖMER
Edeple gelen lutufla gider
bir gemileri yakanı sevdim birde gemileri karada yüzdüreni
tarıkziyad isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Facebook'ta Paylaş