Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-03-2017, 10:12 PM   #5
behçet
Profesyonel Defineci
 
behçet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 209
Tecrübe Puanı: 52016
behçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Hepsi bir arada bir kaç alıntı.

Sayıların Erdemi.


Sayıların Erdemi.

Yazan :Kemal Menemencioğlu

"Omnia in numeris sita sunt"

(Latince... "Her şey sayılarda gizlidir")



KONUYLA İLGİLİ DİĞER YAZILAR:

Sayıların Sembolizmi



KİTAPLAR

Sayıların Gizemi - Annemarie Schimmel

Doğanın Sayıları - Ian Stewart

Matematik Yalan Söylemez Vahşi Sayılar -Philibert Shogt



Kadimlere göre sayıların nicelik (sayısal) değerleri dışında, bir de nitelikleri (kalite) vardır. Adeta nesnel varlıkları vardır ve çeşitli soyut kavramları içeren ideal yönleri vardır. Platon'a göre bizim her gün temasta olduğumuz duyu aleminden başka birde bir idea’lar (mânâ) alemi vardır. İdea’lar aleminde de, duyu aleminde temas ettiğimiz her şeyin bir modeli olduğu farz edilir. Bu modellere arşetipler de denilir. O halde, kaba bir örnekle bir masayı ele alsak idea’lar aleminde bütün masaların ideal bir maketi olan bir masa arşetipi bulunduğu farz edilir. Aynı şey sayılar için de geçerlidir.

Platon'un sayılara verdiği önemi Pythagoras öğretilerine dayanır. Atina'da kurduğu "Akademi"nin girişinde "Bu kapıdan içeri geometri bilmeyen girmesin" asılıydı. Sayılar konusundaki doktrinler sır olarak saklanırdı. Epinomis adlı eserinde bu konuda bazı ip uçları vermişti, "İlk ve en önemli inceleme sayıların kendileri üzerinedir. Somut olanlar değil de, tek ve çift sayıların hepsinin kaynakları ve realite üzerindeki tesirlerinin büyüklüğü üzerinedir. Ondan sonra sıra, o son derece saçma sözcük `geometri' altında toplananlar gelir. Ve o zaman görülür ki, birbirinden farklı sayılar, bulundukları düzeylerde ilişkide bulunurlar. Anlayan için açıkça görülür ki, bunlar beşeri kaynaktan değil, ilahi kaynaktandır. Ondan sonra sıra üç kez çoğaltılmış, üç boyutlu özelliğe sahip şekillere gelir. Sonra da birbirine benzemeyen şeyler, başka bir sanatla birbirine benzetilir. Bu sanata ustadlar Stereometri derler. Her şema ve sayı sistemi, her ahengin terkibi ve gezegen yörüngelerin uyuşmaları doğru bilen için Tek'in ifadesi olarak idrak edilmelidir. Ve dikkatini birlik üzerine çeken için, bu bilgi kendiliğinden ortaya çıkar. Çünkü tefekkür ettiğimiz zaman anlıyoruz ki, bütün şeyleri birleştiren tek bir bağ vardır." (1)



"Evrim hayatın yasasıdır.

Sayı evrenin yasasıdır.

Birlik'te Tanrı'nın yasasıdır."

Pythagoras'a addedilen bir söz



Ustad Pythagoras

Pythagoras (Pitagor) kimdi? Bazı tarihçilere göre ilim, matematik ve felsefenin babasıydı. Arthur Koestler'e göre, Pythagoras büyük bir olasılıkla bilimin gelişmesinde en etkin kişiydi(2). Öğrencileri ve taraftarları ona "ustad" derlerdi. Onun sözlerini iletirken "ustad şöyle der..." diyerek başlarlardı. Onun doğa-üstü güçlere sahip, olağanüstü, hatta yarı-tanrı bir insan olarak görürlerdi.

Pythagoras erken yaşta bilgi edinmek üzere ülkeden ülkeye tam 34 yıl sürecek bir keşif yolculuğuna çıkmıştı. Bu yolculuk onu Mısır'ın gizemli mabetlerine insiye olmaya, Galler ülkesinde Druidler'in sırların öğrenmeye, Mezopotamya'da Keldani astrologlar yanında eğitim görmeye ve rivayetlere göre İran, Orta-Asya ve Hindistan'a kadar ***ürecekti.

M.Ö. 580 senesinde Samos (Sisam) adasına doğan Pythagoras, yurduna döndüğünde, oranın Polykrates adında despotun züllümü altında olduğunu görünce (M. Ö. 529), güney İtalya'da Croton'a yerleşmişti. Etrafında topladığı müritlerle "Kolej" adını verdiği kardeşlik ve sade yaşama dayanan gizemci bir kömün kurmuştu. Yaydığı öğretiler tüm dünyayı aydınlatacaktı. Aslında, Pythagoras çoğu kez, iddia edildiği gibi, birçok bilimlerin ve felsefenin kaşifi değildi. O gezilerinde kadim bilgeliğin kırıntılarını toplayarak, Batı'nın aydınlanmasını sağlamıştı. Peter Tompkins, bu konuda şöyle yazmıştı, "Mısır hiyeroglif ve Babil ve Sümer çivi yazıları üzerinde son araştırmalar saptamıştır ki, M. Ö. en az 3000 sene önce Orta Doğu'da yüksek seviyede bir bilim mevcuttu ve matematiği icat etmekle itibar edilen Pythagoras, Eratosthenes, Hipparchus ve başka Grekler sadece bilinmeyen ataların geliştirdiği kadim bir bilimin kalan parçalarını toplamışlardı" (3).

Pythagoras, boylu ve iri cüsseli olduğu, ilerleyen yaşına rağmen genç görünüşlü ve çok güçlü olduğu kaydedilmiştir. Vejetaryendi ve müritlerine et yemeğe men ederdi. Bu yüzden Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi onu takip eden birçok filozof da aynı diyeti uyguladılar. Reenkarnasyon veya tekrar-doğuş (tenasüh) olarak bilinen doktrini öğretirdi, ve geçmiş hayatlarından 20'sini hatırladığı söylenir.

Felsefe sözcüğü ilk Pythagoras ortaya atmıştı. Bu sözcüğün aslı "Philosophia" olup iki Grek kelimenin birleşiminden meydana gelmiştir: sevgi anl***** gelen "philo" ve bilgelik anl***** gelen "sophia". Dolayısıyla "bilgelik sevgisi" anl***** gelir". Aynı şekilde matematik sözcüğünü ilk ortaya atan Pythagoras'tır. Ayrıca Matematik sözcüğünü ilk günümüzde anladığımız şekilde kullanan Pythagoras'tı.

Pythagoras müzik notaların arasındaki matematik orantıları inceleyerek müziğe sistem getirmişti. Kopernikus'den (1473-1543) 2000 sene önce Dünyanın yuvarlak olduğunu, döndüğünü ve güneşin güneş sistemin merkezi olduğunu ortaya attığına dair göstergeler var. Ayrıca güneş sistemin görülmeyen merkezi bir ateş etrafında döndüğünü iddia etmişti. Onun öğretilerinin izleyicisi ve onun gibi Samos'lu olan Aristarchus bu astronomik savları kaleme alarak şu anda kayıp olan bir kitap yazmıştı. Pythagoras ayrıca gezegenlerin yörüngelerinde bir matematik ahenk olduğunu ortaya atmıştı. Gezegenler arasında bir matematik orantı olduğu Johann E. Bode (1747-1826) tarafından saptanmıştı ve adına Bode kanunu veya Titus-Bode serisi Pythagoras'dan asırlar sonra verilmişti.

Pythagoras'un bilimsel teorileri gizemci bir sentez oluşturuyordu. Gök mekanizması mükemmel bir ahenkle, her gezegenin bir müzik notasına tekabül etmesiyle kozmik bir senfoni yaratıyordu. Onun, sayıları konusundaki ezoterik öğretileri büyük çapta, onun kurduğu komünün, Croton halkı tarafından yok edilmesi ve taraftarlarının öldürülmesi ile kayıplara karışmıştı.





"Ne mutlu Sırlar öğretisinden

geçmiş kişiye. O kişi, hayatın

kaynağını da bilir, hedefini de."

Pindar



Sayı, Harf ve Sembol

İnisiyeler tarih boyunca gizli bilgileri aktarmak için sembollere, simgelere baş vurmuşlardır. Bu şekilde semboller efsanelere, kutsal metinlere ve menkibelere işlenmiştir. Onların anlamını bilenler, onları deşifre ederek gizli anlamlarına kavuşmuşlardır. Ayrıca, harfleri sayılara ve sayıları harflere çeviren çeşitli şifreler, çeşitli kavramları ifade eden geometrik şekiller, piktogramlar ve ideogramlar geliştirildi. Her nesneye ve canlıya çeşitli mecazi anlamlar verildi.

Tamamen kuramsal olarak gelişen bu ilimi, ameli / pragmatik bilimlerle karıştırılmaması gerekir. Ameli ilimlerin kökeni insanın duyu ortamından kaynaklanıp, belirli bir evrim sürecinde gelişmiştir. Beşeri bir yapıya sahiptirler. Kuramsal bilimler ise, duyu ötesi bir ruh aleminden kaynaklandığı varsayılır. Hatta ruhsal bir aydınlanmada bu sembollerin çözümümü desteksiz olarak gerçekleştiği inanılır (gnosis). Bu konuda tarihte Jacob Boehme gibi nice örnekler var. Platon'a göre, ruhun yeri mana (idea-fikir) alemindedir ve ruh "stereometri" denilen bir sanatla birbirine tekabül eden farklı şeylerin arasındaki bağı görür ve sembollerin dillini çözer.

Pythagoras'ın öğretilerinin tamamı bize intikal etmediği halde, klasik yazarların aktardığı fragmanlar sayesinde doğru veya yanlış bir sentez kurmak mümkündür. Pythagoras, sayıların manevi içeriği olduğu, her şeyin sayılardan türediğini, sayılarla geometri, müzik ve astronomideki ilahi düzen ve ahengin çözülebileceğini öğretiyordu.

Pythagoras ekolünün birden ona kadar sayı isimleri şöyledir: Monad, Duad, Triad, Tetrad, Pentad, Hexad, Heptad, Ogdoad, Ennead ve Dekad. Tek sayılar (1,3,5,7, v.s.) erkek sayıları, çift sayılar (2,4,6,8, v.s.) dişi sayılar olarak addediliyordu. Bu sayıların dışında çift cinsiyetli androjen (hermaphrodit) sayılarda addediliyordu. Bunlar hem erkek, hem de dişi rakamları içerir. Örnek olarak 6, 2 çarpı 3'e eşittir. Bunların dışında daha nice sayı türleri ele alınmıştı.

Pythagoras öğretisinde sayılar noktalarla gösterilirdi. Tek nokta bir, iki nokta iki, üç nokta üçü vs. gösterirdi. En kutsal sayı Dekad olduğu kabul edilirdi ve sembolü simetrik olarak on noktayı içeren Tetraktys idi.



*

* *

* * *

* * * *



TETRAKTYS







"Oluşmamış öz kaynak saf varlıktır.

Onun için, yoktur diyemeyiz. Ama

tecelli etmemiÅ£ demek mümkün. O

her şeyin geldiği öz kaynaktır. Tek

`Gerçek' odur. Yegane cevher odur."

Kozmik Doktrin, Dion Fortune (4)



Sıfır

Sıfır, sayıları içeren bu bölüm açısından, sayı olmamasına rağmen, ilk sırayı alır. Sıfır boşluğu, yokluğu ifade eder. Yokluk her yerdedir, uzayın uçsuz bucaksız derinliklerinde bütün nesnelerin aralarını doldurur, yenide o nesneleri oluşturan taneciklerin aralarını doldurur. Bizim anladığımız şekilde bir yokluğun dışında birde metafizik anlamda yokluk da vardır. O zaman ve mekan sınırlarının dışında saf varlıktır. Bunu idrak etmek gerçekten güçtür, çünkü beyin ekranı bir şeyi görüntülerken belirli nitelik ve nicelik arar, yarattığı suni görüntüyü onlarla inşa eder. Sıfır gibi bir kavramı algılamak için, bu mekanizmanın ters işlemesi gerekir.


Birçok eski kozmolojide evrenin ilk hali yokluk olarak tasarlanır. Grek mitolojisinde bu aynı zamanda düzensizlik anl***** gelen Kaos ile ifade edilir. Hindular'ın en eski kutsal kitabı Rig Veda şöyle yazar, "O zamanda ne varolmayış vardı, ne de varoluş vardı. O zamanda ne mekan vardı, ne de uzay... O zamanda ne ölüm, ne de ölümsüzlük vardı. Gündüzü geceden ayıran herhangi bir işaret yoktu. Sadece kendiliğinden havasız nefes alan O vardı. Onun dışında hiç bir şey yoktu. Başlangıçta karanlık karanlığı gizlerdi" (5).

Söylentiye göre 2500 yıl önce, Lao-Tzu 90 yaşında ölmek üzeriyken Çin sınırlarını geçip Tibet’te doğru yol almıştı, bir sınır nöbetçisi de eser yazmadan ona geçit vermeyeceğini söyler. Bunun üzerine Lao-Tzu, bir iki günde, Taoizm'in temel ve kısacık eserini "Tao Teh King"i yazmıştı. Bu kitap şöyle başlar:

"Sözle açıklanan Tao, gerçek Tao değildir. Sözler O'nu açıklayamaz. Adsız olarak yaratılışın kaynağıdır; bir adla, bütün varlığın Ana'sı olur. Yoklukla, gizini kavrar; varlıkla, yoluna yaklaşırız"(6).

Patanjali 2,000 sene önce Yoga Sutra'larını şöyle başlamıştı, "Yoga düşünce nesnenin (çita) çeşitli şekillere girmesini durdurmaktır" (7). Zen Budizm'de gaye zihinsel fonksiyonların üstünde bir boşluk alanına (şunyata) erişmektir. Bunun gerçekleşmesi, akıl ve mantık çarklarının durması ve şuurun saf haline erişmesiyle olur. O anda, satori denilen, ani ve gelip geçici, içsel bir şimşek çakması gibi bir aydınlanma ve şuurlanma yaşanır.

İbranilerin gizli ilimlerini içeren Kabala'da bütün feleklerin üstünde evrenin en yüksek mertebesinde "negatif varlığın peçeleri" vardır. Bu peçeler üç tanedir: Ayin (boşluk), Ayin Sof (sonsuzluk) ve Ayin Sof Aur (sonsuz ışık). Bu peçeler insan kavrayışını aşmakta olduğundan onları boşluk olarak ifade edilmeleri, gerçeğe uygun en yakın kavram olarak kabul edilir.

İslam'da fenâ, yokluk, yok olma, fenâ hali de Allah içinde eriyip yok olma anl***** gelir. Hz. Mevlana şöyle yazar, "Varlığın aynası nedir? Yokluk. Ahmak değilsen yokluğu seç...Bir yerde yokluk, noksan var mı, orası, bütün sanatların, hünerlerin aynasıdır" (8). Yine Mevlana'dan:

"Ben de cansız varlıktan öldüm [maden olarak], biten, boy atıp gelişen nebat [bitki] oldum; nebatken öldüm, hayvan şekliyle baş gösterdim.

"Hayvanlıktan öldüm, insan oldum; artık ölüp azalmaktan, noksana düşmekten ne diye korkacakmışım?

"Bir daha hamle edeyim de insanken öleyim; böylece melekler âleminde kol kanat çırpayım.

"Melek olduktan sonra da ırmağa atlamak gerek; `Her şey yok olur gider, ancak O'nun zâtıdır kalan'.

"Bir kere daha melekken kurban olayım da o vehme gelmeyen yok mu, o olayım.

"Yok olurum, yok olurum da erganon [org] gibi, `Gerçekten de biz dönüp ona varanlarız' derim." (9)





"Monad bütün nesnelerin başlangıcıdır."

Pythagoras ekolün bir deyimi



Monad

Monad Tek'in ifadesidir. Zihnimizi Tek üzerine almamız için Sıfırı algılamakta kullandığımız yönteminden farklı ve hatta tamamen ters bir yöntem uygulamamız gerekir. Konsantrasyon, zihni tek bir noktaya toplamak, onun dışında hiçbir şeyi düşünmemek, hiç bir şeyin farkında olmamak anl***** gelir. Monad'ı algılamak için bu yöntem uygulanabilir.

Birlik kavramı, İslam felsefesinde en önemli yeri tutarı. Bu konuda Hz. Mevlana şöyle der, "İnanlar kardeştir ve `Bilginler bir tek adamdır sanki' sözlerin anlatışı; hele Davut'la Süleyman ve başka peygamberler, selam onlara, birdir; onların birini inkar edersen hiçbir peygambere inancın doğru olmaz; bu da birlik belirtisidir; hani bin evden birini yıktın mı, hepsi yıkılır gider, bir tek duvar bile ayakta kalmaz; çünkü `Onların aralarından hiçbirini ayırt etmeyiz.'... İnanlar sayılıdır ama inanç bir; bedenler sayılıdır ama canlar bir... Hani gökteki bir tek güneşin ışığı da evlerin içlerine vurdu yüz olur ya. Fakat ortadan duvarı kaldırdın mı, hepsinin de ışığı bir olur gider.' (10)

Modern kuramsal fizik'de "büyük patlama" savı, evrenin tek bir noktadan ortaya çıktığını varsayıyor, son zamanlarda, bu görüş "sabit durum" savına karşın ağırlık kazanmaktadır. Nedeni de evrenin sürekli genişlemesi ve uzaya doğru yayılmasıdır. Bu durumda evrenin varoluşu bir yaratma olayına bağlıdır. Tabii, bu yaratmanın akılcı bir kaynaktan gelip gelmediği ayrı bir tartışma konusu olmuştur. Ancak bulgular bunu yanıltmak yerine desteklemektedir.

Ahadiyyet, İslam felsefesinde Allah'ın bir oluşu anl***** gelir. Ahad ayrıca İbranice'de de Bir anl***** gelmektedir. Panteizm her şeyin Tanrı olduğunu kabul eden bir görüştür. İslam'da karşılığı "Vahdet-i Vücut"tür. Her şeyi canlı olarak kabul eden doktrin de Hilozoizm'dir. Ezoterik öğretilerde Kozmos bütün canlıları içeren büyük bir canlıdır. Bazı fizikçiler büyük patlamadan sonra evrenin iyice genişleyip, sonra tekrar küçülerek merkezinde yoğunlaşacağını ve ondan sonra tekrar bir patlama olup yayılacağını, ve bu işleminde sonsuza dek tekrarladığını ve tekrarlayacağı tezini ileri sürerler. Bu görüş Hindular tarafından binlerce sene önce ortaya koyulmuştu. Onlara göre, Evrenin varoluş, yok oluş çarkı Tanrı Brahma'nın nefes alış verişinden başka bir şey değildir.

Ezoterik nümeroloji ve kutsal geometri açısından, sonsuz olan sıfır tek bir noktada yoğunlaşarak Monadı doğurmuştur. Kabala'da da oluşmamış sonsuzluk bir noktada yoğunlaşıp, sayısal değeri Bir olan Keter küresini (sefira) oluşturur. Keter'den de bütün diğer sefirot (sefira'nın çoğullu) tecelli ederek, bütün varlık türemiştir. Monad bütün sayıların türediği kaynaktır. O halde, BİRLİK YASASI'nı da Hermetik Yasalarının bünyesine ilave edebiliriz

- - - Flood Önleme Sistemine yakalandınız - - -

"Duad, Birlik ve çoğul

arasında bir köprüdür"

Proklus

Duad
Zollar şöyle yazar: "Birinci ilke Gizli Fanustan, Her Şeyin Kaynağından geldiğinden bütün olasılıkları içermektedir. Ancak Tek ve Aynı olduğu için, bütün olasılıklarını tezahür edebilmesi için farklılaşmaya tabi olmalıdır. Böylece Mutlak Birliğini inkar ederek Birlik İkiliğe hareket etmektedir, Böylece Aynılık ve başkalık karşılaşması ile birici ilkedeki olasılıklar ortaya çıkabilir. İkilik veya Duad'ın gelişi ile sayı ve ölçü doğar, zira Platon ve başkalarının da belirttiği gibi bütün sayılar Bir ve İki'nin karşılıklı etkileşimlerinden ortaya çıkar" (11)

Elinize bir dosya kağıdı alarak, onu ikiye katlarsanız ve katlı kenarından bir yarım daire şeklinde keserseniz. Tek bir dosya kağıdı, iki parçaya bölünmüş olur. Bunlardan biri yuvarlak bir kağıt parçası, diğeri ise, ortasında yuvarlak bir delik olan bir dosya kağıdı şeklindedir. Bunlardan biri pozitif, diğerini de negatif olarak düşünebiliriz. Aynı şekilde, bir fotoğrafı negatifinin yanına koyduğunuzda, fotoğrafta aydınlık olan kısımlar negatifte karanlıktır, karanlık kısımlar da aydınlıktır. Eğer elinizdeki fotoğraf renkli ise, göreceğiniz ki, negatifinde bütün renkler zıt renklerine bürünmüştür.

O halde, birçok nesneyi negatif ve pozitif olarak ayırmak da mümkündür. Matematikte, negatif ve pozitif sayıları biliriz. Aynı şekilde, bir çok somut ve soyut kavram ve ilkeler zıt takımlar şeklinde görülür: iyi ve kötü, doğru ve yanlış, erkek ve dişi, sıcak ve soğuk, artı ve eksi, borçlu ve alacaklı vs. gibi. Tabii, bazı ayırımlar izafidir. Örneğin, bizim sağımız, karşımızda duran başkasının solu olabilir; bizim için soğuk olan, kutupta yaşayan biri için sıcak olabilir; bize iyi olan başkası için kötü olabilir. Nitelikler, ancak birbirine kıyasla zıttır ve karşılıklı tezatlı iletişimler kutuplaşma yaratırlar. Bu yasa en bariz şekilde mağnetizm, elektroliz ve yerkürenin magnetik kutuplarında görebiliriz. Kutuplaşmada zıtlık kavramının bir yasa olarak işlediğini görebiliriz, o halde KUTUPLAŞMA YASASI'nı burada kaydedilim.

Kadim Çin Tradisyonunda gelişen Taoizm'de Ta Ki, dişi prensibi içeren Yin ve erkek prensibi içeren Yang'in ahenkli ve dengeli birleşimini görüyoruz. Taocu sıralamada, her zaman dişi Yin önceden gösterilir ve başlangıçta var olan kara denizi simgeler. Yang ise, gök ve aydınlığın sembolüdür. Doğa'da bütün olaylar bu iki ilkeye dayandırılır. Vadiler Yin ise, dağlar Yang'dir. Biri su ise, diğeri ateştir. Biri alıcı ve diğeri vericidir. Bu ayırımlar geleneksel Çin tıbbında önemli bir rol alır ve bazı organlar Yin olup, diğerleri Yang'dir. "Ta ki" şemasındaki karşılıklı beyaz ve siyah noktalar şöyle izah edilir: Bu ilkeler saf değildir, Yin'de biraz Yang vardır ve aynı şekilde Yang'da da biraz Yin vardır. Bu kavram, Jung (Yung okunur) psikolojisinde yer alan anima ve animus'a tekrarlanır. Jung'a göre her erkeğin ve kadının şuur derinliklerinde karşı cinsin bir unsuru vardır ve o unsur sayesinde onda karşı cinsin bir ideal imgesi oluşmaktadır.

Çinlilerin "Değişimler Kitabı", Yi King, dünyanın en eski eserlerden biri olduğu kabul edilir(12). Bu kitapta, Trigram denilen şekillere evrendeki olaylar bağdaştırılır. Trigram üç işaret anl***** gelir, aslında Yi King'de gerektiğinde iki, veya altı işaret de kullanılır. Bu işaretler iki şekildedir: Yin ilkesini içeren kesik çizgi (- -) ve Yang ilkesini içeren tam çizgi (¾ ). İki tek şekilli işaret vardır.

Trigram:

1) ¯¯¯ 2) ¯ ¯ 3) ¯ ¯ 4) ¯¯¯

¯¯¯ ¯ ¯ ¯ ¯ ¯¯¯

¯¯¯ ¯ ¯ ¯¯¯ ¯ ¯





5) ¯ ¯ 6) ¯¯¯ 7) ¯¯¯ 8) ¯ ¯

¯¯¯ ¯ ¯ ¯ ¯ ¯¯¯
__________________
HAYATTA EN DEĞERLİ HAZİNE SEVGİDIR..
behçet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla