06-12-2008, 12:38 PM | #1 |
Administrators
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 1.482
Tecrübe Puanı: 10 |
Muş
Anadolu’da bilinen târih devrini açan ve yine Anadolu’da ilk defâ siyasî birlik kuran Hititler, Muş bölgesine erişemediler. Sâmi Asurlular bu bölgeye ulaşmışsa da uzun müddet ve tam olarak bu bölgede hâkimiyet kuramadılar. Hurri-Mitanni Krallığı ve bölgede bulunan Urartu kitabelerinden Urartu Krallığının bu bölgeye hâkim olduğu anlaşılmaktadır. M.Ö. 7. asırdan îtibâren Medler ve bilâhare Persler bölgeyi ele geçirdiler. Babilliler bu bölgeye gelmişlerse de, tamâmen ele geçiremediler. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender, Anadolu ve İran’ı istila ederek Pers Devletini ortadan kaldırarak bölgeyi Makedonya Krallığına bağladı. İskender’in ölümünden sonra Makedonya Krallığı, bu topraklarda hâkimiyetini devam ettiremedi. Partlar yeniden İran Devletini kurunca, İran asıllı Ermeni derebeyleri bu bölgeyi Partlar adına idâre ettiler. Bölge, M.S. 1 ve 2. asırda Roma İmparatorluğu ile Partlar arasında; sonra da Partların yerine geçen Sasaniler ile Doğu Roma(Bizans) arasında defâlarca el değiştirdi. Yedinci asır ortalarında hazret-i Osman zamânında İslâm orduları Muş ve çevresini fethettikten sonraki devirlerde İslâm devleti zayıflayınca Ermeni Derebeyleri Bağdat’taki Abbâsî halifelerine tâbi olarak Muş’u idâre ettiler. İslâm Devleti iç karışıklıklar ve bölücü faaliyetlerle zayıflayınca, Bizans; Muş ve Doğu Anadolu’daki birçok şehri ve Malazgirt kalesini de fevkalâde bir şekilde tahkim ettiler. Selçuklu Hakanı Sultan Tuğrul Bey, Malazgirt Kalesini kuşattıysa da alamadı. Tuğrul Beyin halefi ve yeğeni Sultan Alparslan, Bizans İmparatoru Romanos Diogenes’in emrindeki çok kalabalık Bizans ordusunu Malazgirt sahrasında 26 Ağustos 1071’de yenerek Anadolu’nun kapısını Türklere açtı ve bu zafer Türkler için târihî bir dönüm noktası oldu. Alparslan’ın yeğeni Kutalmışoğlu Süleyman Şah, yedi yıl içinde bütün Anadolu’yu feth etti. 1077’de Türkiye Selçukluları Devletini kurdu. On ikinci asırda Erman Şahlar ve Artukoğulları gibi Türk Atabeyleri, Selçuklulara tâbi olarak Muş ve civârını idâre ettiler. On ikinci asır sonlarında bir müddet Eyyûbîlerin elinde kalan bölgede Türkiye Selçukluları Devleti Hükümdarı Sultan AlâeddinKeykubâd, Selçuklu hakimiyetini yeniden tesis etti. Devletinin 1243 yılında Kösedağında Türkleşmiş Moğolların kurduğu İlhanlı Devletine yenilmesi üzerine Türkiye Selçukluları Devleti yıkıldı. Bundan sonra sırasıyla İlhanlılar, Celâyirliler ve Tîmûr Han Muş’u zaptederek kendi devletlerine bağladılar. Tîmûr’dan sonra Karakoyunlular ve bilâhare Akkoyunlular Muş’a hâkim oldular. On altıncı asır başlarında Akkoyunlu Devletini yıkan Şah İsmail Safevî İran’da yeni bir Türk Devleti kurdu ve Muş gibi Doğu Anadolu’daki bazı şehirleri Tebriz’e bağladı. Şah İsmail’in Anadolu’da Şiîliği yayarak Osmanlı Devletini yıkmak ve Anadolu’yu kendi devletine ilhak için emperyalist bir siyâset tâkibini şehzâdeliği zamânından beri endişeyle tâkip eden Yavuz Sultan Selim Han, 1514 Çaldıran Savaşında Şah İsmâil’i yendi ve Tebriz’e kadar bu bölgeyi Osmanlı Devletine yeniden kattı. Osmanlı devrinde Muş Sancağı, Van Beylerbeyliğinin (eyâletinin) 14 sancağından biri oldu. Malazgirt Sancağı ise, Erzurum Beylerbeyliğinin 12 sancağından biri oldu. Tanzimat’tan sonra Muş sancağı, Bitlis vilâyetinin 4 sancağından biri oldu. 5 kazası vardı. 1901’den îtibâren Rusya’nın yardımı ve İngiltere’nin teşvikiyle Ermeni Taşnak Komitesi, Muş çevresinde Müslüman-Türk köylerini basarak çok büyük katliamlar yaptılar. Osmanlı Devleti bu isyanları şiddetle bastırdı. Birinci Dünyâ Harbinde Rusların teşvik ve yardımı ile yine Ermeniler, Ermeni Devleti kurma hayâliyle büyük katliamlar yaptılar. Müslümanlara âit binâlar, ağaçlar, hattâ mukaddes kitabımız Kur’ân-ı kerîm dahil her türlü dinî eserleri yaktılar. 18 Şubat 1916’da Ruslar, Muş’u işgal etti. 26 Temmuz 1916’da Türkler Muş’u yeniden ele geçirmesine rağmen, takviye alan Rus birlikleri, 9 Ağustos 1916’da yeniden Muş’u işgal ettiler. Böylece 5 ay 6 gün ve 8 ay 23 gün olmak üzere toplam; 1 sene 1 ay 29 gün devam eden işgal esnâsında Ruslar ve Ermeniler çok büyük katliamlar yaptılar. Muş ve çevresini tamâmen tahrip ettiler. Câmi, türbe, medrese, mezarlık ve nice târihî eserleri yakıp yıktılar. Mayıs 1917’de Türk ordusu Muş’u düşman (Rus) işgalinden kurtardı. Ruslar geri çekilirken Ermeniler de Ruslarla berâber geri çekildiler. Cumhûriyet devrinde bütün sancaklara (mutasarrıflıklara) vilâyet (il) denilince Muş da vilâyet merkezi oldu. 1929-1935 arasında Bitlis bu vilâyete bağlandı. MUŞ'TA BULUNAN HÖYÜKLER 1-Yağcılar (Evran) Höyüğü : Yağcılar Höyüğü, Muş’un 24 km. kuzey-batısında, Muş-Elazığ yolu üzerinde Murat Köprüsünü 1700 m. geçtikten sonra kuzeye ayrılan yolun 7. km.’sinde, Yağcılar Beldesi sınırları içinde yer almaktadır. 2-Mercimekkale Höyüğü Muş merkez İlçe sınırları dahilinde Muş-Varto Karayolu üzerindedir. Tespit edilen 28 höyükten biri olmakla birlikte Doğu Roma (Bizans) döneminde de haberleşme amaçlı kullanılmıştır. Halk arasında yaygın bir rivayete göre Muş ilinde korkunç bur kuraklık yaşanmıştır. Yaşanan bu kuraklık döneminde Muş ovasında sadece Sekavi beyinin ekmiş olduğu mercimekten başka hiçbir ürün yetişmemiştir. Sekavi Beyi topladığı mercimekleri üst üste kale gibi yığmıştır. Bir gün yanına oldukça ihtiyar biri gelmiş. Rivayete göre bu ihtiyar Hz. Hızır’dan başkası değilmiş. İhtiyar Bey’e “Allah rızası için bir avuç mercimek ver” demiş. Sekavi Beyi mercimek vermemek için bin bir yalan uydurmuş ve “eğer benim mercimeğim var ise taş olsun” demiş. Bunun üzerine Hz. Hızır “Allah’ım bu beyin Mercimeklerini taş et” diye beddua etmiş ve bütün mercimekler taş olmuş. O gunden sonra bu yere Mercimekkale adı verilmiş. 3-Dolabaş Höyüğü : Malazgirt İlçesinin Dolabaş Köyü’ndedir. Bir Urartu yerleşmesidir. 4-Bostankale Höyüğü: Malazgirt İlçesinin Botan Köyündedir. Bir Urartu yerleşmesidir. Birinci derecede Sit alanı olarak gösterilmektedir. 5-Kepenek Höyüğü İlimiz Kepenek köyündedir. Arkeolog Yr.Doç.Dr. Nurettin KOÇHAN’ın araştırmaları devam etmektedir. Nurettin KOÇHAN tarafından burada bulunan Urartulara ait olan taş üzeridneki yazıt Mirjo SALVINI tarafından çözülerek “Studı Mıceneı Ed Egeo-Anatolıcı” dergisinin FascılcoloXLII/2-2000 sayısında yayınlanmıştır. Yazıtın Türkçe’si:
“Haldi’ye (Urartular’ın baş tanrısı), kral (Efendi, Tanrı), Menua oğlu Argişti bu Susi-tapınağı ve (kaleyi) inşa edip tamamlattı. (Ona) ben Argiştihinili adını verdim. En büyük Haldi sayesinde ben Menua oğlu Argişti, güçlü kral, Bianili kralı, Tuşpa kentinin efendisi” Muş’ta Urartular’a ait iki önemli yazıt bulundu: ikisi de Menua dönemine ait. İlki bir stelin alt kısmıdır ve Tiflis arkeoloji müzesindedir. Bu yazıt Muş’un 18 km. doğusunda Trmerd mezarlığında bulunmuş. Bu yazıtta askeri bir seferden, Atauni kentinden ve Urme ülkesinden bahsediliyor ve stelin Arhi kentine dikildiği bildiriliyor. İkinci yazıt oldukça eksiktir, yine Urme ülkesinden ve bir yerden bahsediyor. |
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Etiketler |
Yok |
Seçenekler | |
Stil | Konuyu değerlendir |
|
|