Go Back   DefineBurada.CoM > FOTOĞRAFLI VE FOTOĞRAFSIZ İŞARETLERİNİZE YORUMLAR > Fotografsız İşaretlerinize Yorumlar
alan tarama | dedektör | toprak altı görüntüleme sistemleri

 
 
Seçenekler Thema bewerten Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 03-03-2017, 10:10 PM   #1
behçet
Profesyonel Defineci
 
behçet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 219
Tecrübe Puanı: 52016
behçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond reputebehçet has a reputation beyond repute
Standart Hepsi bir arada bir kaç alıntı.

7'nin Sihri ve Gizemi

7'nin Sihri ve Gizemi
7'nin Sihri ve Gizemi

Yeryüzünde uğurlu rakam diye bir şey varsa eğer, şüphesiz o rakam 7'dir. Zaten pek çok insanın da "uğurlu rakamın ne?" sorusuna verdiği yanıt 7'dir...


7 rakamının kutsallığı, hemen hemen her dinde ve inanışta yer alır. Kutsal metinlerde ve efsanelerde, 7 rakamı çeşitli şekillerde sürekli işlenir...


* Kuran'da 7 rakamı 15 defa, "7 gök ve 7 deniz" ifadesi ise tam 7 defa geçiyor...

* Kelime-i Tevhid, 7 sözcükten oluşur...

* Fatiha Suresi 7 âyettir...

* İslâm dinine göre kâinat 7 safhada yaratılmıştır...

* Hac ibadeti sırasında Kâbe'nin etrafı 7 defa tavaf edilir...

* Müslümanlıkta 7 kat cennetten bahsedilir...

* Hem İslâm, hem de Hıristiyan inanışında önemli bir yere sâhip olan Ashab-ı Kehf de 7 Uyurlar olarak bilinir...

* Hıristiyanlar için mükemmelliği simgeleyen 7 rakamı, tamlığı temsil eder ve Tanrı'nın sözünün yerine gelmesi demektir...

* Hıristiyanlıkta İsa'nın son 7 sözünden bahsedilir...

* Katoliklerde de 7 sakrament (kutsal sır) esastır...

* Musevilikte 7'nci cennete "Araboth" denir ve şan, şeref, zafer tahtının evidir... Bu taht 7 tane baş meleğin gözetimindedir...

* Yahudilerde Kutsal Şamdan 7 mumludur...

* İbranice de 7 anl***** gelen "şabo" sözcüğü aynı zamanda bolluk ve tatmin olma anl***** da gelir...

* Hindu geleneklerine göre insan vücudunda 7 temel çakra bulunur...

* Budist efsanesine göre Buda doğduktan sonra ayağa kalkıp 7 adım atmıştır...

* Mısır'da Güneş Tanrısı RA 7 ruhludur...

* Tibet'te 7 Buda vardır...

* Çin'de 7 kutsal element vardır...

* Feng Shui'de iletişim sayısı 7'dir...

* Afrikalıların Kwanza Bayramı 7 sembollüdür...

* Zulu halkının süsleri 7 renklidir...

* Eskimolarda kar 7 isimlidir...

* Antik Yunan döneminde belirlenen 7 ana sanat vardır.


Mistik numara olarak adlandırılan 7, şansı, sihri ve kudreti ifade eder ki, birçok kültürde de şans numarasıdır...

* Uğur böceğinin beneklerinin sayısı 7'dir...

* Kızılderililer ile Avustralya yerlileri Aborjin ve Kulinlere göre mevsimler 7 tanedir...

* Japonlarda rakamların en uğurlusu 7'dir...

* Tarot falında 7 zaferdir...

* İrlanda folklorüne göre 7'nci çocuğun 7'nci çocuğunun sihirli bir güce sâhip olacağına inanılır.


Ayrıca...

* Soyumuz 7 göbek...

* İstanbul 7 tepe...

* Roma ve Rio'da 7 tepe üzerinde kurulu...

* Dünyada 7 kıta...

* Haftada 7 gün...

* Gökkuşağında 7 renk...

* Müzikte 7 nota...

* Dünyanın 7 harikası...

* Dünya çevresinde 7 gezegen...

* Yunan mitolojisinde 7 esas Tanrı...

* Büyük Ayı'da 7 yıldız...

* Pamuk Prenses'te 7 cüce...

* Hürmüz'de 7 koca.



Yazar Aytunç Altındal ve Melek terapisti Tuğçe Işınsu 7 sayısının gizemini aktuel.com.tr’ye anlattı...

Söz insan icadıdır ancak rakamlar tanrısaldır. Matematik her nekadar insan yapımı gibi dursa da hep vardı. Tıpkı rakamlar gibi. Bazı rakamlar diğerlerinden daha metafiziktir. Örneğin tüm dünyada şansın sembolü olarak bilinen 7 gibi... 7 rakamının peşinden gittikçe birçok sırla karşılaşırsınız. Çünkü 7 bu dünyanın dışından gibidir.

Ana rakamlar içinde, hiçbiri yediye tam bölünemiyor, sonuç her zaman sonsuz tekrarlardan oluşan ondalık sayılar oluyor. 7'nin bölünememesi ve diğer rakamlarla herhangi bir işleme girememesi bakire halinin oluşumunu sağlayan nedenlerden sadece biri... Haftanın 7 gün olması, 7 gezegen olması, 7 metal parçanın olması ve 7 tane Kıt'anın olması gibi pek çok sır var… Bunların imkansız olması bu sayıya fazlasıyla gizem katıyor. Orijinal yedi gezegen, metal ve haftanın günleri yedi sayısının etrafında dönüyor: Ay/gümüş/Pazartesi; Mars/demir/Salı; Merkür/civa/Çarşamba; Jüpiter/kalay/Perşembe; Venüs/bakır/Cuma: Satürn/kurşun/Cumartesi; ve Güneş/altın/Pazar. Eski dünyanın Yedi Harikası var- en ihtişamlı mimari yapı ve sanat eseleri. Yedi tane kıta var: Asya, Afrika, Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Antarktika ve Avustralya; yedi okyanus ve spritüel değişim için gidilecek yedi dünya var.

AYTUNÇ ALTINDAL
"Hitler de 7 sayısının peşindeydi!"
7 Sayısı özellikle Yahudiler için çok önem taşıyor. Tam olarak Yahudi dininde değil ama... Kabbala dediğimiz Yahudi felsefesi için geçerli. 7 ile başlayan olaylar Yahudiler için çok önemlidir. 7 Sayısının bir başka gizemi de Tanrı'nın insanı 6 günde yaratıp 7. günde tatil yapmasıdır. Tanrı 7. günde tatile çıkıyor. Enteresan olan bir şey var 6. günde insanı yaratıp tatile çıkmadan biraz önce eşeği yaratıyor olması. İnsan nasıl olsa eşekten daha azdır diye onu daha sonra yaratıyor. Bunlar Yahudi inancına göre böyle. Eşek insandan sonra yaratılmış olan bir varlıktır. Tanrı'nın 7. güne başlamadan önce yaptığı ilk ve son iş bu! Ayrıca Tarihte 7 sayısı Hitler için de çok önemliydi. Hitler, 7 sayısının uğurlu olduğuna inanıyordu. Hitler için 7 sayısı şans ve talihi simgeliyordu.Bunun dışında Kapadokya'da yer alan yedi uyurlar var. Bunlardan 6 tanesi erkek 1 tanesi köpektir. Bu köpeğin isimi de Kıtmir'dir. Bunların hepsi uyuyup yıllar sonra uyanmış çok önemli insanlarmış. Bu hem Hıristiyanlık hem Müslümanlık anlayışında var olan bir şey. İki inanca göre 7 uyurlar çok mühim kişilerdirler. Bunların Kapadokya'da olması da önem taşır. Dünyayı düzeltmeye kalkışmışlar.

TUĞÇE IŞINSU
"Baş melekler 7 tanedir"
Melek terapisinde 7 sayısı çok önemli bir yer tutar. 7 tane baş melek vardır. Kuran-ı Kerim'de de bu melekler geçer. Kuran-ı Kerim'deki surelerin 7 ve katı okunması da önemlidir. Bu hem evrensel hem de ruhani duruma yakın olan bir sayı. 7 sayısının ruhani boyutu var. Ben melek terapisti olduğum için meleklerle iletişime geçenlerin 7 sayısını görmeye başladıklarını biliyorum. Araba plakasında, bir işe başlarken veya bir otel odasında 7 numaralı odada kalmak gibi… Bunların üzerine hayatlarında değişiklikler olduğunu söylüyorlar. 7 sayısı ruhani ve mistik bir sayı. Kuran-ı Kerim'de 7 sayısı kutsaldır. Örneğin; büyü bozma ritüellerinde de bazı sureler 7 kez ya da 7'nin katları olarak tekrarlanır. 7'nin büyük bir enerjisi vardır. Bazı duaları 7'nin katı olarak okursunuz ve bu duaların enerjileri daha yüksek olur. Esmaül Hüsna'da da Allah'ın isimleri zikredilir ve onların birçoğu 7'nin katıdır. Bir tanesi 7 kez ya da 7'nin 40 katı gibi okuma durumları vardır. 7 rakamının mistik bir etkisi de var. Bu açıklanmaz ama insanlık bunu bilir. Melek mesajlarında korkmamanız gereken anlar vardır. 7 rakamı ile ilgili çok fazla mesaj alırsınız

aslında 7 rakamı bıraz daha evrensel bır rakamdır paylaşımlarınıza ek olarak 12 ve 13 rakamlarıda dınsel rakamlrdır . şöylekı 12 rakamı yahudı ve hrıstıyan dınlerı için uğurlu bır rakamdır mesela 12 yahudı kavmı , hz meryem hz isanın doğacagı gun gece ruyasında gördügü 12 yıldız (yanı zamanda avrupa bırlığı bayragıdır) ,hz isanın doğduğu gun şukran yemegı yılın 12. ayının tamamlanması kuzey guney doğu ve batıda 3er melegın (toplamda 12 melek yapar ) bulunması gıbı vs islam inanışın da ise bazı papazların 13 rakamınıislam dını için uğurlu kendı dınlerı için ugursuz kabul ederler örnek olarak 571 yanı peygember efendımızın doğum tarihi rakamları toplamı 5+7+1=13 fatih sultan mehmet hanın istanbulu feth ettği tarih 1453 1+4+5+3=13 tur gibi vs ek bılgı olarak bılgılerınıze sunarım saygılar

. http://www.youtube.com/watch?v=lf-wdtau2dc/IZLESENE]
ağaçlar ve işaret
selam
yep yeni bir konu ve beraber öğrenelim
ilk önce konu başlığını biraz konuşalım
ağaçlara işaret yapılırmı
evet
yapmıyormuyuz
delikanlıyken be aşıkken sevdiğimizin adını hangimiz bir kalp içinde yazmadık
içinden ok geçirmedikmi?
şaka bir yana ağaçların işaret olarak kullanılıp kullanılmadığı konumuz
şimdi şöyle başlayalım
bildiğimiz doğrular ne kadar doğru?
İlk önce işareti mantıklı yorumlamayı bilmeliyiz
Ustam Rahmetli beni çok severdi zor yürürdü amaüşenmezdi
birgün bana bir işaret gösterdi
baktım....baktım...b aktım..çözemedim
ne dediysem tutmadı ...ustam mantıklı bir yorum istiyor bende artık atmaya başladım...bir ara elini işaretin üstüne kapattı...bu ne dedi?
birden koptum...sır burdaymış..!!!
bana gösterdiği işaret bir geğik resmi. ben yuvası olabilecek yerleri saydım olmadı...yem yediği yerleri saydım olmadı..avcı aradım olmadı...olmadı...ol madı...
Rahmetli Ustam geğik resmini kapattı eliyle..ne gördüm bilin?
iri dalları olan iki tane yan yana AĞAÇ..
bunu görmemi istemiş..
neyse işaretin baktığı yöne gittik
iki tane iri asırlık MEŞE AĞACI bulduk yan yana..
işte bu gözümü açtı
şimdi dedi burada ne arayacaksın?
aldı beni bir düşünce..ağaçların etrafında 20 kere döndüm durdum
bak şuraya dedi ..baktım ağaç ağlamış..
hani bir ağaca çivi çakarsınız suyunu buradan salar ya
işte öyle ama sanırım yıllardır ağlıyor..etrafı epey iri bir çıban gibi duruyor
işte buraya iri bir çivi..bir ok...bir hançer saplanmış..olabilird i
elimizdeki yüzey tarama dedektörüyle o ağlayan yere tuttuk başladı ötmeye..
Ustamın ellerine sarıldım öptüm..
sırtını bu ağlayan dala daya dedi
dayadım .. ileri baktım.. yürüdüm...ilerde bir dübek taşına benzer bir taş
devrilmiş..
ustam gülümsedi
ben almadım ..dedi
ama ne demek istediğini anlamıştım
sizde böyle bir ustaya çırak olmak isterdiniz değilmi

saygılar


ağaçlar hakkında bildiklerimi ve yaşadıklarımı bende paylaşmak istedim
1- uzun ömürlü ağaçlar( kestane, ceviz, incir, çınar) direkt işaret belirtmesede asıl işareti bulmak için yardımcı nokta olarak seçilebilir. bu ağaçların olduğu bölgeler emaneti saklamak için seçilebilir
2- yaşanmış bir olaydır. aranan işaretler şöyleydi 1- doğu batı yönünde iki kurnalı çeşme 2- agaçta çivi 3- 3 kollu çınar ağacı bir kolu kesik ( biz aradık bulamadık 3-5 sahtekar çobanın birini kandırıp malı ***ürdü) müjdesi çeşmenin gövdesinde, malın kendisi çivili ağaçla 3 kollu çınar arasında çıktı. çivi yerden yaklaşık 20 cm mesafede idi . biz aptal aptal göz hizasında aramıştık. çınarında kesik olan kolu çok dikkaltli olmadıkça görünmüyor. biz sadece spor yapmışız elin oğlu aldı gitti
3- işaret çözümlerine bir kaç gün önce eklediğim ve yardım istediğim bir konu var. ( kesma kaya ve murç izleri başlıklı) . o mekan ise öylesine gezinirken alakasız bi yerde incir ağacı dikkatimizi çekti ve devamı geldi. işareti bulduk. şu an etüd etmeye devam ediyoruz. Yüce Rabbim izin verirse muvaffak olacağız.
4- Bozuk orman olarak tabir edilen bir bölgede 400 yıllık olduğu tahmin edilen bir çınar ağacına yaklaşık 30 m mesafede su şebekesi çalışması yapılırken dozer operatörü dozeri çalışır vaziyettte bıraktı gitti. 3 yıldır haka kayıp. kalanlarıda işçiler kavga ederken karakolluk oldu. jandarma topladı.
5- yine bir mekan tarifinin içinde bir tepeden ve tepeden bakıldığında başka bir mevkide ki çatal armutların (4 tane) görüleceğinden bahsediliyor). biz bulamadık hala.
Altin oran nedir? kutsal gizemler belgeseli

Altın Oran Nedir?

Doğada sayısız canlının ve cansızın şeklinde ve yapısında bulunan özel bir orandır. Doğada bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, yüzyıllarca sanat ve mimaride uygulanmış, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır. Doğada en belirgin örneklerine insan vücudunda, deniz kabuklulularında ve ağaç dallarında rastlanır. Platon'a göre kozmik fiziğin anahtarı bu orandır. Altın oranı bir dikdörtgenin boyunun enine olan en estetik oranı olarak tanımlayanlar da vardır.

Eski Mısırlılar ve Yunanlılar tarafından keşfedildiği, mimaride ve sanatta kullanıldığı düşünülmektedir. Göze çok hoş gelen bir orandır.

Altın Oran, pi (Ï€) gibi irrasyonel bir sayıdır ve değeri şudur: 1.618033988749894
Bu oranın kısaca gösterimi: (1+kök5)/2
Altın Oranın sembolü: PHI yani Φ'dir.

Altın Oran, Fibonacci isimli İtalyan Matematikçinin bir dizideki sayıların arasındaki ilişkiyi bulmasıyla ortaya çıkmıştır. Fibonacci sayıları olarak da adlandırılan bu sayıların özelliği, dizideki sayılardan her birinin, kendisinden önce gelen iki sayının toplamından oluşmasıdır.

Fibonacci Sayıları:
0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584 ..

Dizideki bir sayıyı kendinden önceki sayıya böldüğünüzde birbirine çok yakın değerler (oranlar) elde edilir. Serideki 13. sırada yer alan sayıdan sonra bu oran sabitlenir. İşte bu oran "altın oran" olarak adlandırılır.

ALTIN ORAN = 1,618

233/144=1,618
377/233=1,618
610/377=1,618
987/610=1,618
1597/987=1,618
2584/1597=1,618 -Alinti dir...

simdi verecegim link: http://www.youtube.com/watch?v=C-r5ELA0mFc Kutsal gizemler belgeselinin fragmanidir,altin oran ve RAbbimizin mucizelerine muhtesem bir örnektir.

- - - Flood Önleme Sistemine yakalandınız - - -

Mezar Taşları üzerındekı Sembolik Ifadeler

MEZAR TAŞLARI ÜZERINDEKI SEMBOLİK İFADELER



Kültürel miras, milletlerin hafızasıdır. Hafızalarını kaybeden milletler; şahsiyetlerini, geçmişle bağlarını, kısacası kimliklerini kaybederler Mezar taşları ve mezarlıklarımız, geçmişimizle kurduğumuz köprünün en önemli ayaklarından birini meydana getirir ve vazgeçilmez kültür miraslarımızdandır

Ziyaretgah, ziyaret edilen yer anlamlarına gelen mezar, Türkçe'de eşanlamlı olarak makber, kabir, medfen ve merkad olarak ta kullanılır Mezara Türkistan'da "gavr" denilir Bu yüzden "kabir" tabiri buradan gelmektedir. Mezarların bir arada bulunduğu yerlere ise hazıre, mezarlık, mezaristan veya kabristan denmektedir.

Mezar taşları, mezarın baş ve ayak tarafında bulunur ve "şahide" adını alırlar. Baş taraftakine "baş taşı",
ayak tarafındakine "ayak taşı" adı verilir. Bazen baş taşı tek başına olabildiği gibi, ikisi beraber de bulunabilir
islamiyette vefat eden müslümanın mezarına taş kitabe ve ayaktaşı dikme ananesi yoktur insanı ölümünden sonra anıtlaştıran somut taş simgeler ve yapılar meydana getirme düşüncesi şüphesiz bu geleneğin islamiyet öncesi Türkler'in hayat tarzında mevcut olan 'Ata Kültü" nden ve özellikle Şamanizm inancından geldiğini ortaya koymaktadır Bu somut simgeler, Türkler'in tarih boyunca atalarına, ecdadına ve hatta geçmişine gösterdiği saygının değişmez ifadesinin tezahürüdür.
Osmanlı mezar taşları üzerine kabartma veya oyma olarak işlenmiş motif ve şekillerin sembolik anlamları vardır. Sembolik ifadelerin çokluğu hayatı anlama ve yorumlama hususundaki zenginliğin mezar taşına yansımasıdır Bu zenginliği görmek için eski mezar taşlarıyla günümüz mezar taşlarını karşılaştırmak kafidir. Türk kültür coğrafyasında önce Göktürk balbalıarı şeklinde ortaya çıkan, Anadolu'da Selçuklu ve Beylikler döneminde, gerek içerik gerekse form açısından zenginleşen mezar taşları, 15. yy.da Osmanlı etkisiyle klasik çizgilerini kazanmaya başlar.

Kültürümüzde çok önemli bir yere sahip olan ve yerli ve yabancı herkesi etkileyen mezarlıklarımız, açık hava müzelerimiz denecek kadar güzel taşlarla süslüdür. Mezar taşları yalın olduğu gibi çok süslü de olabilmektedir Mezarda yatan kişinin sosyal hayattaki konumu, ekonomik durumu mezar taşına yansımaktadır Ölen kişinin ekonomik ve sosyal durumu iyi ise; mezar taşı kitabeleri devri n en namlı şairlerine sipariş edilir, yazısı meşhur hattatlara yazdırılıp usta hakkaklaraişletilir ve ortaya çıkan mezar taşları da birer sanat eseri olurdu. Türk mezar taşı işçiliği bilhassa Edirne, Bursa ve istanbul' da en yüksek seviyesine erişmiştir
Bir şeyin yerine geçen, onu temsil eden ve onu hatırlatan şeye simge denir. Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret remiz, rumuz, timsal, simge'ye de sembol denir Mesela bayrak vatanın, tilki kurnazlığın, köpek sadakatin, pervane ve bülbül aşkın, aslan cesaretin sembolüdür. Sembolün şekliyle muhtevası
arasındaki ilişki her zaman kolay anlaşılmayabilir. Bu yüzden bazı sembollerin anlaşılması için merak ve eğitim gereklidir

Gizli olanı keşfetmek, bilmek ve öğrenmek için perdeyi aralayabilmek ve öğrenmeye çalışmak söz konusudur. Mezarların biçimleri, taşları üzerinde bulunan yazılar ve sembolik işaretler bize mezarda yatan kişi hakkında çeşitli bilgiler vermektedir Mezar taşlarından kabirde yatan kişinin kadın, erkek yahut çocuk mezarı olduğu kolayca anlaşılabilir. Çocuk mezarlarının boyları küçüktür Kadın mezar taşlarının en dikkat çeken yönü çiçeklerle süslü olmalarıdır Ayrıca mezar taşlarında takı olarak kullanılan gerdanlıklar ve kolyeleri sembolize eden şekiller de bulunur. Erkek mezar taşları ise, başlıklarından tanınır Mezar sahibinin mesleği, bağlı olduğu tasavvuf1 neş'esi taşın formunun belirlenmesinde önemli göstergelerdendir. Erkek mezar taşları üzerinde en sık görülen başlıklar sarık, kavuk ve fes formundaki başlıklardır. Osmanlı mezar taşları üzerinde kişinin kimliğini belirten sembolik ifadeler çokça kullanılmıştır.

Osmanlı mezar taşlarının, Anadolu Selçukluları ve Beylikler Devri mezar taşlarına göre en bariz özellikleri daha sade ve yalın oluşlarıdır Son dönem mezar taşlarında natüralist anlatımın daha fazla öne çıktığı görülür.

Mezar Taşlarında Sembolik ifadeler:

Mesleki Semboller:

Devlet ve din adamlarının, askerı kurum mensuplarının, esnafın, sanatkarın, ilim adamlarının başlıkları birbirinden farklıdır. "Mevlevı, Selimi, Yusufi, Celalı, Mücevveze (sarayda yüksek makam sahibi kişilerin tören kavuğudur ve istanbul'da 17. yüzyılın ortasından itibaren görülmektedir), Edhemi, Ahmedi, Cüneydi, Kallavi, Örfi, Serdengeçti, Düzkaş, Kalafat, Dardağan, Mollayı, Paşayı, Zaimi, Katibi (19 yüzyılda istanbul'da en çok kullanılan katibı kavuk biçimini toplumun bütün katmanlarında görmek mümkündür), Kafesı, Perişani, Çatal, Horasanı (hacegan), ve Silahşor gibi isimler alan serpuşlar devleti oluşturan sosyal sınıflar tarafından giyilirdi. Hayattayken giyilen serpuşlar, mezar taşlarının başlık kısımlarında kültürel sembol olarak kullanılmıştı.

"Kallavı kavuk"lar, Osmanlı yönetiminde Sadrazam, Kubbealtı vezirleri ve Kaptan-ı deryalar tarafından kullanılırdı. Bu kavuklar yalnızca orduyla birlikte sefere çıkıldığında ve arefe günlerinde giyilmekteydi En görkemli kavuk türü olan bu kavuk, büyük boyutluydu ve aşağıdan yukarıya doğru daralmaktaydı.
"Katibı kavuk"lar, istanbul mezarlıklarında en sık rastlanan başlıklardandır Baş kapı kethüdaları kapıkulu görevlileri ve üst düzey yeniçeriler tarafından kullanılmıştır.

Mezar taşlarında 1828 yılından itibaren giyilmeye başlanan Fes'ler de çok görülen başlık biçimlerindendir. Fesler hangi padişaha ait ise mezarda yatan kişi de zamanın padişahının döneminde yaşamış kişidir. II.Mahmud döneminde "Fes" lerin en güzel örneklerini görmek mümkündür. Bu dönemde giyilen feslere "Mahmud[ fes" denir Sultan Abdülaziz döneminde kullanılan feslere "Azizı", Sultan i. Abdülhamid devrinde giyilen feslere de "Hamidı fes" adı verilmiştir.

Mezarlıklarda en çok görülen fes "Azizı fesi"dir. Yeniçeri mezar taşları, üzerlerindeki simge ve başlıklarla, Osmanlı mezar taşları içerisinde ayrı bir yere sahiptir. 101 Yeniçeri ortasıyla 61 Yeniçeri bölüğünün damgaları birer simge olarak taşlar üzerine işlenmiştir. "Nalıncı keseri, ters kılıç, çizme, çark-ı felek, çifte makas, nalın, fener, süpürge, merdiven, dama, üç balık, üç bayrak, zurna" gibi isimler alan bu simgeleri yeniçeriler kol ve bacaklarına da işletiyordu. Yeniçeriler'in Sultan Mahmud devrinde ortadan kaldırılmasıyla izleri mezarlıklardan da silinmiştir.

Mezar taşları üzerinde kişinin mesleğine ve uğraştığı işlere ait sembollere de rastlamak mümkündür. Ressamın paleti işlenirdi mezar taşına askerin madalyası. Mesleği ile birlikte meşrebi de taş üzerinde yerini alırdı.

"Cellat" mezarları ayrı bir yerde bulunur ve ahalinin defnedildiği mezarlıklara gömülmezdi Cellat mezar taşları üzerinde beddua edilmesini engellemek için herhangi bir bilgiye de rastlanmazdı. 170 - 190 cm boylarında bulunan taşlardan günümüzde Eyüp'ten Piyerloti'ye çıkarken yeni defin yapılan mezarların arasında kalan 4 adet mezar taşından başka örnek kalmamıştır. Bunlar da kaybolmak üzeredir.

Dini Semboller:
Tarikat mensuplarına ait taşların başlıklarında mistik sembolizm oldukça barizdir. Hayattayken giyilen başlık, mezar taşının üst kısmında yer alır. Mesela, Mevlevi mezar taşlarının başlık kısmı, tarikatın sembolü sayılan "sikke" formu şeklindedir. Mevlevi taşlarında kişinin tarikat içindeki statüsü çok belirgin şekilde ifade edilir. Tarikata intisap edip derviş olanların taşlarında "destarsız dal sikke" vardır. şeyhlerin taşları "destarlı sikke" şeklinde olup birkaç çeşide ayrılırlar Tarikata intisap edip yalnız "muhıb" derecesinde kalanların mezar taşlarında ise, başlık olarak sikke yoktur. Bunun yerine sikke bir sembol şeklinde taşın gövdesine işlenmiştir. Bu uygulama diğer tarikatlarda da mevcuttur.

Bektaşı şeyhlerinin mezar taşlarında çoğunlukla 12 terkli yani dilimli "Hüseyn!" ve 4 terkli "Edhem!" başlık kullanılmıştır. Bektaşılere ait mezar taşlarında ayrıca 12 köşeli "teslim taşı" ile "teber" ve "keşkül" gibi tarikat eşyalarına da rastlamak mümkündür Kadirı ve Nakşı tarikatlarına ait mezar taşı başlıkları ise "müjganlı"dır. Ayrıca Kadiri mezar taşlarında "18 köşeli yıldız" ile "8 yapraklı gül" motifli kabartmalar vardır. Diğer tarikatlara ait mezar taşları ise, başlarındaki "terk" sayısına göre ayırt edilirler. Bayrami' lerde 6, halvetı'lerde 13 terkli başlık bulunur.


Tarikat taşları arasında en ilginç mezar taşları "Melami Hamzavi"lere ait olanlardır. Bu tarikat, özel derviş kıyafet ve taçlarını reddettiği için mezar taşlarında başlık bulunmaz. Melamıler bütünüyle gizlilik esasına uydukları için ancak ölümlerinden sonra başsız-ayaksız anl***** gelen "bı ser ü bı pa" denilen değişik taş formuyla rahatlıkla ayırt edilebilirler. Taşların üzerinde kişinin tarikatla ilişkisine ait bir bilgi yoktur. Yalnız isim ve mesleğinden bahsedilir.
Sembolik Şekiller ve Motifler:

Mezar taşlarında en yaygın kullanılan ağaç sembollerinden biri "Hayat ağacı" motifidir. Bu motif, orta Asya kökenli bir motif olup, kullanımı M.Ö. 8. yıllara kadar iner. Hayat ağacı ve dalındaki kuş figürleri ölünün kendisini temsil etmekte ve onun Allah katına yükselmesini sembolize etmektedir. Hayat ağacı bolluk ve bereketin simgesidir. "Meyveli ağaç" ise, insan-ı kamili temsil etmektedir.
Ölüm ve faniliğin sembolü olarak kullanılan "servi ağacı" da mezar taşlarında en çok rastlanan motiflerdendir. Kendine has bir kokusu olan ve yaz-kış yeşil kalan servi, vahdeti, yani birliği sembolize eder. Allah lafzının ilk harfi olan Elif'e de benzetilen servinin rüzgarda sallanırken çıkardığı "HO" sesiyle Allah'ı zikrettiğine inanılır Servinin dalları başka cins ağaçlardaki gibi, rüzgarda kolay kolay sallanmaz .

Bu hali ile servi, sabrın ve temkinin de sembolüdür Dik ve doğru duruşu ile doğruluğu ve dürüstlüğü simgelerken şairlere ilham verir 17. yy. şairlerinden Tebrizli Saıb'in bir vecizesinde olduğu gibi:
"Sen bir fakirin bir yerine batmış olan dikeni çıkartırsan, o diken bir gün senin medfeninin servisi

olur .. " derken, Mevlana da Mesnevi'sinde

"Cömertlik cennet servisi'nden bir daldır" diyerek
servinin kutsallığından bahseder.

Servinin en üst dalının eğri durması yaratanın karşısında boynu bükük kalmayı, aczi yeti ifade eder. Mezar taşlarında görülen boynu bükük servi yitirilenin ardından boynu bükük kalmayı ve sabretmek gerektiğini de hatırlatır. "Servi kurak denebilecek, hatta başka ağaçların tutunamayacakları kireçli yerlerde dahi çok az su ile idare edebilen kanaatkar bir ağaçtır Bunun yanında servinin yeşil kısımlarının zamanla görünüş farklılıklarına uğraması bu ağacın dikkati çeken başka bir özelliğidir. Genç servinin yeşilliği yere yakın ve gövdesinin görülen kısmı ise daha kısadır. Yaşlı servide yeşil kısmın zamanla yerden yukarıya doğru uzaklaştığı, yeşilliksiz gövde kısmının da daha uzun bir manzara gösterdiği göze çarpar adeta gözle fark edilmeksizin, çok uzun yıllar süresince havalanan yeşil bir balon gibi. Bu keyfiyeti ağacın alt dallarında ki (tabii budanma) denilen ve servide uzun seneler sonra etkisi fark edilen olay ile ilgilidir Yeni sürgünler daima dalların uç tarafındadırlar. Geçmiş yıllardan kalan ve sürelerini dolduran pul yapraklar, dökülmeye başlayınca yerleri boş kalmaktadır. Tabii budanma neticesi bir yandan alt dallar eksilirken bir yandan da pul yaprakların azalması servinin yere bağlılıktan sıyrılıp göklere doğru yönelen bir manayı ilham eder. Tebrizli Saıb yine bir beytinde:
Kes izi kayd-ı hazô.n u bahar şud azô.d Ki hem çu serv ez ın bag çıd dô.men ra
(Hazan ve bahar kaydından azad olan kimse, servi gibi, bu fani dünyadan eteğini çeker) der.
Bazı mezar taşlarında sembolizm çok fazla ileri gitmiştir.
Mesela mezar taşı üzerindeki "servi içinde servi motif!" doğumda ölen kadını ve doğurduğu kız çocuğunu sembolize etmektedir'

"Haşhaş bitkisi ve çam kozalakları" ebedı uykuyu ve cenneti temsil eder.
"Meyve" motifi ölümsüzlük sembolüdür. Müslüman için hayatın meyvesi cennettir Bu sebeple meyve, sembol olarak Allah'a dönüşü ifade eder. Zira meyve geleceğin tohumunu içinde taşır, çünkü o özdür. Eski toplumlarda da çiçek ve meyveleri verimlilik, üreme ve berekete ulaşmak için adak olarak kullanılmıştır Mezar taşlarındaki meyve tabağı içinde yer alan "nar, armut, üzüm, erik, kayısı, kavun, karpuz, ceviz, limon, hurma, incir" gibi meyve örnekleri, hayat, bereket ve bolluk sembolü sayılmaktadır. Zira nar, incir, ve hurma Kur'an'da cennet meyvesi olarak anılmaktadır. Ayrıca, Hz Muhammed'in (sav) hutbe verirken hurma ağacına dayanması ile ilgili olay da Müslümanlarca bu ağaca gösterilen sevginin tezahürünün sebeplerindendir

Taşlar üzerinde sıkça görmeye alıştığımız "geometrik biçimlerin kökü Orta Asya'ya ve inanç olarak Taoizm'e bağlanır Eşkenar dörtgen, altıgen, kare ve dairevi sonsuzun, kainatın sembolleridir iç içe geçmiş çok kenarlı geometrik biçimler her dönemde sevilerek kullanılmış olmasına rağmen Anadolu' da daha çok Selçuklular Devri' nde kullanılmıştır islam sanatında geometrik biçimler, sonsuzluk ve süreklilik göstererek Allah fikrini hatırlatırlar. Bir düzen içerisinde süre giden geometrik çizgiler (tek, ve sonsuz olan) gücün, adaletin, genişliğin, sonsuzluğun sembolüdürler.
Anadolu mezar taşlarında yaygın kullanılan motiflerin başında "kandil" motifi gelir. Bu motif, ö[ünün yolunu aydınlatıcı bir ma na ile yüklü ve bazı örneklerde kandilin gövde kısmında 'Allah" yazdığı için "Yaratıcı" yı sembolize eder.

Nur suresi 35. ayette: "Allah, göklerin ve yerin nuru'dur O' nun nurunun misali tıpkı içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir O lamba kristal bir fanus içindedir o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur Onun yağı neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir.

(Bu) nur üstüne nurdur. Allah, dilediği kimseyi nuruna eriştirir." buyurulmaktadır. Anadolu' da ilk örneklerinin Selçuklular döneminde görüldüğü kandil motifi, günümüze kadar değişik kompozisyon ve biçimlerde sevilerek kullanılmış bir motiftir. Mezarda yatan kişinin kabrini aydınlattığına, onu karanlıklardan yani bilinmeyen tehlike ve felaketlerden koruyacağına inanılır.

12. yüzyıldan itibaren çokça kullanılan "Lale" motifi ise, vahdet-i vücudu yani Allah'ı sembolize etmektedir. Zira Allah ismindeki harfler ile lale kelimesinin yazılışındaki harflerin ebcet hesabına göre sayı değerleri aynıdır. Hilal kelimesi de bu cümledendir. Lale ile gülün bir arada kullanıldığı örnekler de mevcuttur.
"Gül"ün süsleme sanatlarında ve özellikle mezar taşları üzerinde görülmesinin sebebi ilahi güzelliği sembolize etmesi ve Hz. Muhammed'in remzi olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden "verd-i Muhammed!" veya "gül-i Muhammed!" isimleri de verilen gülün kokusunu n, Hz. Muhammed'in kokusu olduğuna inanılır.

Sarıklarda, kavuklarda ve diğer başlıklarda bu motife sıkça rastlanır. Goncai gülün açılmamışı, yani "halvet" halidir. "Yakası dar, teng-dil, yüzünü dürmüş, uykuya varmış" gibi sözlerle de ifade edilen gonca "mahzen-i esrar" diri dudaklarda "hem-raz" dır. Gonca sırrını sakladığı halde gül açılıp saçılarak sırrını aleme faş eylemektedir. Başların tacı olan gül, aynı zamanda cennet çiçeğidir. ibrahim Peygamber'in, ateşe atılınca gül bahçesine düştüğüne inanılır.
"Sümbül" motifi, Halvetıliğin ve Sümbüllüye tarikatının sembolü olarak kullanılmıştır.
"Yasemin çiçeği", Hz. Fatıma'nın sembolüdür.
Mezar taşları üzerinde çok çeşitli çiçeklerin stilize edilerek kullanıldığı görülür. Bunun yanı sıra çiçeklerin natüralist yani tabiattan olduğu gibi alınarak ta kullanıldığına şahit oluruz. "Lale, gül, sümbül, karanfil, yıldız çiçeği, buhur-ı Meryem, şakayık, küpe çiçeği, haseki küpesi, nergis, süsen" ve birçok çiçek taşların üzerinde açmaya devam etmektedir.

16 ve 17. yüzyılda bulaşıcı hastalıktan ölen çocuk sandukalarının üzerleri kumaş desenleriyle kaplıdır ve bel kısımlarına işlenen kemer üzerindeki 'lama" ya da "hançer" hayatlarının kısa kesildiğini anlatır. Hançer motifi, ruh ve bedenin alakasının kesilmesini de ifade etmektedir. Bu motif Orta ve iç Asya' da tasvir edilmiş olup kurban, yemin, itaat, sadakat gibi önemli konuların sembolü olması ve ölünün ruhunu şeytan ve kötü ruhlardan koruduğu na inanılması bu motifin mezar taşları üzerinde tasvirine sebeptir. Taun yani vebadan ölenlerin mezar taşlarına dairevi işaretler hakkedilirdi.

Kadın mezar taşlarında kadının takıları ve özellikle kadını simgeleyen süs motiflerine yani "gerdanlık, küpe, broş, çiçek" gibi motiflere oldukça sık rastlanır. Kadın mezar taşlarında ıs. yüzyıldan sonra Batı tesiri süsleme çok fazla hissedilir ve çok süslü mezar taşları görülür. Gelinlik çağına gelmeden ölen kızların mezar taşlarında kitabenin
üzerinde gelinin boynunu ve hotozunu andıran kabartma ve işlemeler görülür. Taşın boyun kısmına çeyiz sembolü olan "gerdanlık ve küpeler" işlenir. Yüzün olduğu boşluğu da çiçekler doldurur. Uzaktan bakıldığında çiçeklere sarılmış bir kadın heykelini andıran taş, sembolizm açısından bir zirvedir. Yine gelinlik çağında ölen genç kızların mezar taşlarına işlenen "Ters Lale" yahut 'Ağlayan gelin" çiçeği Doğu ve Güney

Doğu Anadolu'da baharda açan, çiçekleri aşağıya bakan bir bitkidir. Ters lale, Hristiyanlar'ca da kutsal bir çiçektir. Hz. isa çarmıha gerildiğinde Hz. Meryem'in döktüğü gözyaşlarıyla yetiştiğine inanılan bu çiçek, Asurlularda her sabah göbeğinden su akıttığı için "Ağlayan lale" adıyla anılmaktaydı.

"Mühr-i Süleyman"motifi; bolluk, bereket ve güç sembolü olarak kullanılır. iç içe geçmiş iki üçgenden oluşan altıgen yıldız şeklindeki motifin, Süleyman Peygamber'in yüzüğünden mülhem olduğu ve üzerinde ism-i azam'ın yazılı olduğu rivayet edilir. ism-i azam ise, Allah'ın en büyük adıdır. Yahudiler bu motifi meydana getiren üçgenlerdeki her açıya: ibrahim, ishak, Yakub, Musa, Harun ve Davud peygamberi isnat ederler. Yüzüğün üzerindeki üçgenler tılsımı i kabul edilir. Bir inanışa göre, üçgen stilize edilmiş bir gözdür. Bu açıdan ele alınca üçgenleri her yöne bakan gözler olarak ta kabul etmek mümkündür. Halk arasında kullanılan "vakitsiz ölüm" tabiri de anne ve babasından önce vefat eden kişiler için kullanılırdı.

Mezar taşları üzerindeki simge ve semboller muhakkak bu kadarla sınırlı değildir. Bugün bazı insanlarımızın yanlarından geçerken sadece "bakıp geçtikleri" mezar taşlarımız kültür ve medeniyetimizin tapu kayıtlarıdır. Kısaca, mezar taşları herkesin bir gün fani olacağının simge ve sembolleridir.,
__________________
HAYATTA EN DEĞERLİ HAZİNE SEVGİDIR..
behçet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Facebook'ta Paylaş


 

Etiketler
Yok


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı



WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:51 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.