Go Back   DefineBurada.CoM > DEFİNECİYE GEREKLİ OLAN BİLGİLER > Arkeoloji
alan tarama | dedektör | toprak altı görüntüleme sistemleri

Cevapla
 
Seçenekler Thema bewerten Stil
Alt 07-18-2011, 04:11 PM   #1
tarıkziyad
Tecrübeli Üye
 
tarıkziyad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Mesajlar: 916
Tecrübe Puanı: 271015
tarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond repute
Standart Maya uygarligi

Maya uygarlığı
« : Aralık 06, 2010, 12:03:47 ÖS »
________________________________________
Mayalar, M.Ö 300 M.S 1500 yılları arasında hüküm süren medeniyet.M.Ö 600 dolaylarında yükselişe geçti ve Milat'tan kent devletlerinin çoğunun siyasi kargaşalar sonucunda çöktüğü MS 900'e dek, günümüzde Orta Amerika ve Meksika sınırları içinde kalan geniş bir alana hükmetti.

M.S. 600 - 800 yılları arasındaki Post-Klasik dönem ve sonraki birkaç yüzyıl dünyadaki en önemli sanat eserlerinden bazılarını üretmişlerdir. Fakat hala tam olarak anlaşılamayan bazı sebeplerden dolayı, Maya Uygarlığı çökmüş ve kabile, kentlerini terk etmek zorunda kalmıştır.

Bugün Meksika ve diğer yerlerdeki Mayalar dağlarda yaşar, 4000 yıl önceki ataları gibi.


Maya Pramitleri


Köken ve Tarih

Mu Uygarlığının ilk kolonilerinden birisi olduğu sanılan Meksika'nın güneyi, Honduras,Guatemala ve Belize'nin kuzeyindeki coğrafyada yaşamış olan eski bir uygarlıktır.

Yucatan'da Mu Kıtası anısına inşa edilmiş Uxmal tapınağındaki yazıtlar yaklasik 12.000 yıllıktır. "Bu tapınakta geldiğimiz yer olan batı ülkelerinin anısını korumak için inşa edilmiştir" yazılı kabartmalar bulunmaktadır.

Araştırmalar Mayalar'ın tarihlendirilebilen ilk MU kolonisi olduğunu göstermektedir.Ne zaman kurulduğu hakkında kesin bir tarih bulunamamasına rağmen doğu yönünde ilk kolonilerin, bugün Kuzey ya da Orta Amerika'nın Batı sahilleri olarak bilinen coğrafyaya yerleştiklerini göstermektedir.Mısır'daki Nil deltasında yerleşmiş olan 'Maya Kolonisinin yaklaşık 16. 000 yıl önce kurulduğunu belirtmektedirler.


Palenk piramidi (Maya,Meksika)

Dayanıksız malzemelere yazılmış olduğu düşünülen bütün edebiyat metinleri arasında, bugün incelemeye elverişli sadece birkaç örnek var. Bunların da en iyi bilinenleri, William Niven'in Meksiko City yakınlarında bulduğu 2600 adet tablet arşivi içinde bulunan tabletlerden birinin üzerinde çok özel bir işleme bulunmaktaydı. Bu, yüz bin yılı aşkın süredir Kutsal Dörtlü olarak bilinen simgesel bir figürdü. Bu büyük Kutsal Dörtlülere, eskiler birçok farklı isim vermişler ve bu figürler insanlığın dinsel anlayışlarında hep önemli bir yer tutmuştur.


Çiken-İtza piramidi,Maya-Toltek,Meksika

Maya dili

Bu dil, eski Mısır dili ve modern Japonca da olduğu gibi kelimeleri ve fikirleri belirten ideogramların ve sesleri belirten fonetik sembollerin bir karışımından oluşmuştur.


Quirirgua yazıtından detay,Maya,Guatemala

Dil uzmanları tarafından ancak dörtte biri çözülebilmiş, yaklaşık 800 hiyeroglif işaret kullanmışlardır. Bugün, günlerin isimleri, aylar, tanrılar, rakamlar, renkler ve pusula yönleri rahatlıkla okunabilmektedir.

Yönetim

Bilimsel ve dini literatürleri ve bilgileri son derece ileri, askeri ve dini liderler olan kral tarafından yönetiliyorlardı.Yöneticilerin ve çevrelerindeki asillerin altında görevli olarak daha küçük bir uzman zanaatkar grubu bulunmaktaydı.



Tikal, Maya, Guatemala

Bunlardan sonra da kalabalık bir sıradan çiftçiler grubu geliyordu.Yaşamsal gereçler haricinde pek fazla kişisel mala sahip değillerdi. Mısır ve diğer mahsulleri yetiştirmek için basit tarım araçları kullanırlar, bununla beraber toprağın verimliliğini sağlamak amacıyla, tuhaf ve acı verici majik ayinler düzenlenmesi gerektiğine inanırlardı. Maya kabilesi hiyerarşik bir toplumdu. Kanun adamları da köylüler de yerlerini bilirlerdi.

Sosyal hayat

Yazıtlardan, kentlerin, yaşamak için değil dinsel ayinler, özel durumlar ve çalışmalar için yapıldığı anlaşılmaktadır.


Basketbolu ilk oynayanların Mayalar olduğu kabul edilir.

Zamanlarını sadece tarımla geçirmiyorlar, piramitler ve tapınaklar inşaatında çalışıyorlardı. Genelde dügün törenlerine, kutlamalara, astrolojik ve takvimsel çalışmalara katılıyorlardı. Böyle zamanlarda kral kurbanlar kesiyor ve top oyunları düzenliyordu.

Din

Mayalar'ın ve onların devamı niteliğinde olan Aztek ve İnka'lar çok üstün seviyeli dinsel bilgilere sahiptiler. Tek tanrı inancındaki eski Mu Güneş Dinine bağlı bir topluluktular.


Adı Aztekler'de Kuetzalkoatl, Mayalar'da Kukul-kan olan ilah tüylü yılan

Bugün, genellikle Meksika ve Guatemala’da yaşayan yaklaşık 2 milyon Maya Yerlisi vardır. Çoğu çiftçidir. Hemen hepsi Katolik olmakla birlikte, inançları geleneksel Maya dininden çok etkilenmiştir; yağmur ve bereket için putperest ayinler düzenlerler.

Kayıp Şehir

Fransız bilim adamı Dr. Augustus Le Plongeon Maya İmparatorluğu'nun kayıp şehirlerini fotoğraflayan ilk kişi oldu.Arkeolog Le Plengeon'un Kutsal Sırlar Mabedi dediği Yukatan'daki Uxmal Mabedi'nde James Churchward'ın İnsanlığın İlk Dini Diyagramı dediği MU kozmogonik diyagramı bulunmuştur. Bu diyagramda merkezdeki dairenin Güneş'in, Ra'nın ve Tanrı'nın kolektif simgesi olduğu belirtilmektedir.


MU kozmogonik diyagramı



Bilim ve Sanat

Mayalar'a göre yeryüzünde meydana gelen en önemli değişimlerden biri de eksen açısıyla ilgiliydi. Günümüz bilimsel bulguları Mayalar'ın bu bilgisiyle tam anlamıyla örtüşmüş durumdadır.



Palenk "arslan tableti"

Maya yılı her biri 20 günlük 18 aydan oluşuyordu. Ayrıca haab adı verilen 5 ekstra gün daha vardı. 360 günlük periyoda tun deniyordu ve bu periyot, takvimin temelini oluştururdu.


Maya takvimi

Mayaların 584 gün olarak buldukları Venüs yılı, bugünkü hesaplara göre 583.92 gündür

Mayalar özellikle astronomi, mimarlık, matematik, heykel ve [hiyeroglif]] yazı gibi birçok alanda ilerlemişlerdi.Çok karmaşık bir takvim sistemleri vardı.El sanatlarında da ileriydiler, güzel boyaBir çeşit güneş dinine inanırlardı. Bu din, insan kurban etmek gibi dünya tarihindeki en vahşi uygulamaları barındırıyordu. Çok başarılı takvim hesaplamaları, piramitleri, altın işlemedeki başarıları inceleyenleri hayrete düşürmüştür. Nasıl yok oldukları dahil olmak üzere, pek çok gizem barındırılar.

Mimari

Mayalar (ters çatı kemeri Kimmerler tarafından yapılan ve Camdodia'da Ankgkor'da bulunan dirsekli kum taşı kemerlere benzemektedir) güçlü bir kireç harcı ile yapılandırılmışlardır. Bu tip l. Ve 12. yüzyıllar arasında yapılan Maya binalarında görülebilmektedir.Büyük boyutlu yapılar binalar inşaa etmişlerdir.En büyük boyutlu binalar Yucatan'ın en büyük şehri Uxmal'dadır.


Bonampak piramidi(Maya,Meksika)

Bilimsel Belgeler

1.Yucatan'da hazırlanmış eski bir Maya kitabı olan 'Troano El Yazması, bugün British Museum'da bulunmaktadır.

2.Troano El Yazmasıyla ayni yaşta olan bir baska Maya kitabı 'Cortesianus Kodeksi'dir. Madrid Ulusal Müzesinde bulunmaktadir.



Kan Balam-II,Palenk

3.Paul Schlieman tarafindan Tibet'te bir Budist tapınağında bulunan 'Lhasan Belgesi

4.Yukatan'da Mu Kıtası anısına inşa edilmiş [Uxmal Tapınağı]]ndaki Yazitlar yaklasik 12.000 yıllıktır. Bu tapınakta 'Geldigimiz yer olan Bati ülkelerinin anisini korumak için insa edilmistir,' diye kabartma yazilar bulunmaktadir.



Maya hiyeroglif yazısı

5.Meksiko sehrinin 96 km güneybatisinda yer alan 'Xochicalo Piramiti Yazıtları'. Bu piramit, üzerindeki kabartma yazılara göre Batı ülkelerinin yıkımının anısına inşa edilmiştir.

6.Dr. Niven'in Alaska'da buldugu Mu kıtası sembolleriyle islenmiş bir totempol.

7.Eflatun'un Timeus ve Critias adlı eserinde batık kıtaya dair şu sözler geçer: 'Mu ülkesinde 10 halk vardı.'


Maya, Kolombiya

Bir zamanlar muazzam piramitler inşa edip, yıldızlar ve gezegenler üzerine çalışma yaptıkları bölgenin büyük bir kısmı şu anda ormanın ve toprağın derinliklerinde yatmaktadır.

ASTORONOMİ BİNASI

PİRAMİT
__________________
Ölüm var YAAA ÖMER
Edeple gelen lutufla gider
bir gemileri yakanı sevdim birde gemileri karada yüzdüreni
tarıkziyad isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Facebook'ta Paylaş


Alt 07-18-2011, 04:18 PM   #2
tarıkziyad
Tecrübeli Üye
 
tarıkziyad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Mesajlar: 916
Tecrübe Puanı: 271015
tarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond repute
Standart Maya pİramİtlerİ İle tÜrk pİramİtlerİnİn karŞilaŞtirilmasi

Türk Piramitleri, Çin

Öncelikle 54 adet Türk Piramitleri fotoğraflarını bilgisayarınıza buraya
tıklayarak bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Ayrıca Google Earth'e
(34.390380,108.739579) bu koordinatları girerek yüze yakın piramitin bugünkü
hallerini inceleyebilirsiniz.

(Bu başlık alıntıdır.)

Mısır piramitleri :M.Ö. 3000
Sümer piramitleri:M.Ö. 4.500
Maya piramitleri :M.Ö. 4.500
Türk piramitleri :M.Ö. 4.500 (M.Ö. 10000 olduğu düşünülmekte)

Bu tarihlerden Mısır ve Sümer piramitleri ile Maya piramitleri hakkında verilen
tarihler, yapılan araştırmalar ve elde edilen bilgiler doğrultusunda
verilmiştir. Ancak, Türk piramitleri hakkında verilen tarih tamamen hayalidir.
Çünkü Türk piramitleri şu anda sadece uzaktan çekilmiş resimleri ile
gündemdedirler. Bırakın üzerlerinde detaylı bir araştırma yapmayı, yakınına
sokulmak bile yasaklanmıştır.(Eğer söylenenler doğruysa! Bu konuda Çin Halk
Cumhuriyeti Elçiliğinin veya doğrudan Çin hükümetinin bilgilendirmelerine
açığız.) Dolaysıyla da bu piramitler hakkında tarih belirtmek için çok erkendir.

Eğer bu piramitlere bir tarih belirleme konusunda araştırma yapacak isek bu
araştırmanın temeli Hunlar , Hiong Nu’lar vs. değildir. Bu araştırmanın temeli
Bütün Asya kıtasını kapsayan Büyük Uygur Türk İmparatorluğu dönemidir. Bu
imparatorlukla ilgili tarihlendirmeyi ise Çinliler kendileri yapmışlardır. “Çin
efsaneleri Uygurlar’ın 17.000 yıl önce medeniyetlerinin zirvesinde olduklarını
anlatır. Bu tarih jeolojik fenomenlere de uygunluk göstermektedir.” (J.
Churchward, Kayıp Kıta Mu, s.123)

Bilindiği üzere, Mu kıtasını batıran büyük depremler ve tufan sırasında Büyük
Uygur İmparatorluğunun doğu kesimi de büyük ölçüde tahrip olmuştur. Bugün Gobi
çölünde en az 15 metrelik kum tabakasının altından çıkarılan eserler gerçektende
tek kelime ile muhteşem olarak ifade edilebilmektedir. Bu eserler üzerindeki
resimler ve yazılar ise Mu Uygur ilişkisini açıkça gözler önüne sermektedir.
Uygur Türk İmparatorluğu kültür sahası çok büyük bir medeniyete ev sahipliği
yapmıştır. Bugünkü Çin’in tamamına yakını da bu Türk kültür sahası içinde yer
almaktadır.Bu durumu dikkate aldığımızda, Xi’an kenti yakınlarında bulunan 100
kadar piramitin de kimler tarafından ve hangi tarihlerde yapılmış olduğu
hakkında bir kanaate ulaşabiliriz. Kanımızca bu piramitler Büyük Uygur Türk
İmparatorluğu zamanında yapılmış piramitlerdir. Yıpranmışlıkları da dikkate
alınırsa, yapım tarihleri M.Ö. 4000-5000değil, ancak M.Ö.5000 ila 15.000
tarihleri arasında bir tarihle tarihlendirilebilir. Çünkü o dönemler Büyük Uygur
Türk imparatorluğunun medeniyetinin zirvesinde olduğu dönemlerdir.

Gerçek sonuçlara ulaşmak ise ancak, bu piramitlerin uluslar arası bilim
kurumlarının ve gerçek bilim adamlarının incelenmesine açılmasıyla mümkündür.
Biz Çin’in, bu piramitlerde kendi çapında araştırmalar yaptığını ve bu eserlerin
kendi kültürüne ait olmadığını görünce bu yasaklamayı getirdiğini düşünüyoruz.Bu
arada, Çin tarihini inceleyenler, bugün Çin sınırları içinde yaşayan halkların
hangi kökenden geldiğini ve hangi ortak kültürün içinde yoğrulduklarını da
incelemelidirler. Çin’de kurulan medeniyetlerin ne kadarının bugünkü Çine ait
olabileceği o zaman daha iyi anlaşılır düşüncesindeyiz.


(Conspiration.cc web sitesinden aldığım Türk Piramitleri)


Beyaz piramit olarak anılan Türk Piramidinin uçaktan çekilmiş fotoğrafı. Bu
piramit 300metre yüksekliği ile dünyanın en büyük piramidi konumunda. Yukarıda,
1994 yılında Hartwig Hausdorf adında bir alman araştırmacının, Shensi
eyaletindeki yasak bölgeyi ziyaret etmesiyle demiştik. Ancak bu ziyaret hiç de
öyle bilimsel bir ziyaret gibi olmamış anlaşılan. Çünkü Hausdorf’un çektiği
piramit fotoğrafları, piramitlerin epeyce uzağından çekilebilmiş. Bunu
fotoğraflardan anlayabiliyoruz. Çok fazla detaylara yer verilmemiş. Çin
devletinin bu bölgeyi yasak bölge ilan ettiğini buradan da anlamak
mümkün.Aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi, Çin yetkilileri, bu uygarlık
belgelerini dünyanın gözünden gizleyebilmek için, üzerlerine sürekli yeşil kalan
ağaçlar dikmişlerdir. Böylece yıllar sonra bu piramitler, üzeri ormanla kaplı
tepeciklere dönüşeceklerdir.Böylece, Çinlilere ait olmadığı kesin olan bu
uygarlık şaheserleri belki bir yüz yıl daha insanlığın bilgisinden uzak
tutulacaktır. Eğer böyle olmasaydı, yani, bu piramitler Çinlilere ait olsaydı,
Çin turist çekebilmek için, kendi uygarlığının eskiliğini dünyaya anlatabilmek
için, bırakın üzerlerine ağaç dikmeyi, her piramidin her taşını tek tek
parlatırdı. Çin hükümeti tarafından ağaçlandırılmış piramitlerin fotoğraflarını
aşağıda görebilirsiniz.




(Bir piramit üzerindeki ağaçlandırma çalışmasının görüntüsü.)



Zaten piramitlerin bazılarının üzerlerine, sürekli yeşil kalan, yaprak dökmeyen
türden ağaçların dikilmiş olması da bu yasağı daha anlamlı kılıyor. Çünkü,
hiçbir devlet , kendi geçmişine ait bu kadar önemli yapıları yok saymaz. Bu hem
tarihi açıdan hem de turizm açısından o ülkeye zarar demektir. Buradan anlıyoruz
ki, bu piramitlerin Çin tarihi ile bir ilişkisi yok. Peki Asya’da bulunup, eski
Türk toprakları üzerinde yer alan bu eserlerin kiminle ilgisi olabilir? Elbette
ki Türklerle! Ama bu durum da onların ve Türkleri yok saymaktan büyük zevk alan
ırkçı batının işine gelmemektedir. Bu bölgenin Kadim Türk toprakları olduğu bir
gerçektir. Hem de çok eskiden beri. Bu durum Çin kaynaklarınca da teyit
ediliyor. “Uygur İmparatorluğu Mu’nun en başta gelen koloni imparatorluğuydu ve
doğu yarısı Tevratta sözü geçen Tufan sırasında mahvolmuştu. Çin efsaneleri
Uygurlar’ın 17.000 yıl önce medeniyetlerinin zirvesinde olduklarını anlatır. Bu
tarih jeolojik fenomenlere de uygunluk göstermektedir.” Mu devletinin Asya’daki
uzantısı olan Türk Uygur İmparatorluğu haritalarına bir göz atılırsa, bu
toprakların kimlere ait olduğu daha iyi anlaşılır. Aşağıdaki haritayı bizler
yapmadık. 900’lerin başında Batık Mu kıtasını araştıran bir bilim adamı yaptı.



Aşağıdaki fotoğraftan da anlaşılabileceği üzere, devasa beyaz piramidin hemen
içinde sayılacak yakınlıkta tarım yapılmasına izin verilmektedir. Yabancı
araştırmacılara yasaklanan bir bölge, böyle tarıma açık şekilde kullanılıyorsa,
Çin’li yetkililerin piramidin zarar görmesinden bir endişeleri bulunmamaktadır.
Tek endişeleri piramitle ilgili bilgilerin detaylandırılarak insanlığa
sunulmasıdır.



Şimdi aşağıdaki Maya pramidine bakalım.




Meksika’da bulunan bir Maya piramidi. Yapım biçimi Orta Asya’daki Türk piramidi
ile aynı. Aralarındaki tek fark, Orta Asya’daki Türk piramidi daha çok yıpranmış
ve bakımsız. Bu ise daha az yıpranmış ve iyi korunmuş.

Sonuç Olarak;
Piramit kültürünün bir süreç izlediğini düşünürsek, bu sürecin başında yer alan
piramitler Orta Asya’daki Türk piramitleridir. Yani piramit kültürünü
geliştirenler Büyük Uygur Türk İmparatorluğunu kuran atalarımızdır. Eğer yabancı
bilim adamları ve araştırmacılar, Orta Amerika’da Maya, İnka ve Aztek
harabelerinde bulunan kuş sembollerini dahi Uygurlar tarafından çizilmiş
sembollerdir diye açıklıyorlarsa, bu boşuna değildir. Orta Asya Uygur,
Mezopotamya Sümer ve Orta Amerika da Maya, İnka, Aztek kültürleri aynı kültürün
farklı coğrafyalarda ortaya çıkışıdır. Artık her şey gün yüzüne çıkmaya
başlamıştır. Mızrak çuvala sığmamaktadır. Dürüst bilim adamları gerçekten yana
tavırlarını daha net olarak koymaya başlamışlardır. Avrupa’da ve dünyanın başka
bölgelerinde yılardır okunamayan yazılar okunuyor ve Türkçe oldukları
anlaşılıyor. Bizlere de düşen çok şey var. Her şeyi yabancılardan beklememek.
İmkan ölçüsünde kendi geçmişimizi araştırmak, kendimizi aramak. Çünkü geçmişini
bilmeyen bir toplumun geleceği de olmaz. Çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakmak,
çok para bırakmak, büyük servet bırakmak değildir. Onlara kendi öz kimliklerini
bırakmak, ömür boyu onları yönlendirecek moral değerler bırakmaktır. Gerisini
onlar halledecektir zaten.

MAYA PİRAMİDİ


MAYA PİRAMİDİ
[URL=http://www.ressim.net/i/4692878][IMG]
[URL=http://www.ressim.net/i/4692878][IMG]
__________________
Ölüm var YAAA ÖMER
Edeple gelen lutufla gider
bir gemileri yakanı sevdim birde gemileri karada yüzdüreni
tarıkziyad isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 07-18-2011, 04:29 PM   #3
tarıkziyad
Tecrübeli Üye
 
tarıkziyad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Mesajlar: 916
Tecrübe Puanı: 271015
tarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond repute
Standart Maya kehanetlerİ

Maya Kehanetleri'ne göre 22 Aralık 2012 tarihi dünya için çok önemli.

2012 yılı insanlığın yükselişinin başlangıcı olacak, bu dönemde içinde
yaşadığımız çağ sona ererek yeni bir çağ başlayacak.

Mayalar'ın kriptoyu andıran tabletlerinde dünyanın son çağına gireceği ancak
bunun büyük bir tufandan sonra olacağı yazılı.

Büyük tufanla gelecek olan yeni çağın ipuçlarını ise bilim adamlarına göre
iklimsel değişimler sayesinde şimdiden gözlemleyebiliyoruz.



Mayalar'ın kehanetlerle dolu takvimi kendi sonlarını da ayrıntılı bir
şekilde anlatıyordu. Mayalar'ın bu öngörüsüne, modern insan sadece 12 yıl
önce bilimsel açıklama getirebildi.


Maya Uzmanı Astrofizikçi Cotterell, "Vatico Latin Kitabesi"ne göre
Aztekler'in Mayalar'dan farklı olarak daha önce yaşanılan dört çağı farklı
ezoterik (gizli öğreticilik) ve sembolik üsluplarla anlattığını söylüyor.
Üstelik Cotterell bu çağlarda adı geçen tanrıları Yazıt Tapınağı'ndaki
mezarların üstündeki "Palanque Kapağı"nda da keşfetmeyi başardı. Bu çağlara
ilişkin bilgilerin ayrıntıları şöyle;


* Birinci Güneş Çağı: (Matlactili) 4008 yıl süren bu çağda yaşayanlar
mısırla beslenen devlerdi. Güneş, su tarafından yok edilmişti. İnsanlar
balıklara dönüştürülmüştü. Bazıları bu afetten sadece Nene ve Tata adında
bir çiftin, su kenarında yaşayan bir ağaç tarafından kaçırılıp
kurtarıldıklarına inanmıştı. Diğerleri ise, sular çekilinceye kadar bir
mağaranın içine saklanarak kurtulan yedi çift olduğunu savundu. Bu çağda
hüküm süren tanrıça Tlaloc'un karısı (Yeşim Etekli Tanrıça)
Chalchiuhtlicue'dir.

MAYMUN İNSANLAR

* İkinci Güneş Çağı: (Ehecatl) 4010 yıl süren bu çağda yaşayanlar Acotzintli
diye bilinen yabani bir meyve yiyerek besleniyorlardı. "Güneş Ehecatl"
(Rüzgâr Güneşi) tarafından yok edilmişti. İnsanlar maymuna çevrilmiş,
ağaçlara tutunmak suretiyle hayatta kalabilmiştir. Bir kadın ve bir adam,
bir kayanın üzerinde durarakyıkımdan kurtulmuşlardı. Bu çağa "Altın Çağ"
denir ve "Rüzgâr Tanrısı" hüküm sürerdi.



* Üçüncü Güneş Çağı: (Tleyquiyahuillo) 4081 yıl süren bu çağda insanlar
"İkinci Güneş"ten kurtulanların torunlarıdır. Tzincoacoc adlı bir meyve
yiyerek beslenen bu insanların yaşadığı dünya, Chicunahui Ollin günü denilen
yangınla yok oldu. Bu çağa "Tzonchichiltic" (Kırmızı Kafa) adı verilmiştir
ve "Ateş Tanrısı" tarafından yönetildiğine inanılırdı.

* Dördüncü Güneş Çağı: (Tzontlilac) 5026 yıl önce başladı. Tula'nın
kurulduğu bu çağa Tzontlilac (Siyah Saç) adı verilir. İnsanlar kan ve ateş
yağmuru sonrasında açlıktan ölmüşlerdir.


MAYALAR'IN ÇÖKÜŞÜ

Maya uzmanlarından Brooks, Mayalar'ın çöküşünü, M.S. 600 ve 1100 yılları
arasında tropikal enlemlerde baş gösteren iklimsel nemliliğin değişimine
bağladı. 10 derece ve 20 derece Kuzey enlem bölgelerinin, sert iklim
dalgaları bakımından oldukça hassas olduğu bugüne kadar pek çok araştırmacı
tarafından dile getirildi. Harvard Üniversitesi araştırmacılarından Sheret S
Chase de benzer şekilde M.S. 790 ve 810 yılları arasında Maya Uygarlığı'nın
kuraklığa maruz kaldığını iddia etmiştir. Mayaların çöküşüyle ilgili merak
uyandıran asıl konu Mayalar'ın çöküşSIRLARIN TAKVİMİ... Mayalar gün
isimlerinde çeşitli hayvan sembollerini kullanıyorlardı.dönemi sırasında
Güneş'le ilgili manyetik bir tersinirlik bekledikleriydi. Onlar bu
tersinirliği güneş ışın bombardımanının artışı, bebek ölüm oranı artışı ve
nesil tükenmesi olarak gösterdi. Ancak Mayalar daha bu olaylar baş
göstermeden böyle bir şeyle karşılaşacaklarını biliyordu ve bu bilgilerini
takvimlerine işlemişlerdi.




260 GÜNLÜK DÖNGÜ
Mayalar'ın ağaç kabuklarına yazdıkları günümüze kalabilmiş en eski kitapları
olan Dresden Kitabesi'nde de Mayalar'ın 260 günlük döngü üzerinde
yoğunlaştıkları görüldü. İlk başta kimi uzmanlar belirli bir periyotta
kendini tekrar eden günler zincirinin, herhangi bir göksel ritimle
alakasının olmadığı yorumunu yaptı. Ancak, bu döngünün güneşin değişen kutup
ve ekvatoral manyetik alanlarıyla yakından ilişkili olduğu, daha sonra
yapılan bilimsel çalışmalarla net bir şekilde ortaya kondu. Fakat yine de bu
döngünün kesin bilimsel temellere oturtulabilmesi, sadece, son on iki
yıldaki uzay çağı araştırmaları ve uzay yolculukları sayesinde yapılabilen
modern astronomik gözlemler kullanılarak mümkün oldu. Bizim en son uzay
araştırmalarımızın sonunda fark ettiğimiz 'güneşin manyetik tersinirliğinin
zamanını ortaya çıkaran döngünün önemini ve varlığını' Mayalar'ın
anlayabilmeleri gerçekten nasıl gelişmiş bir uygarlık olduklarının
kanıtıdır.


Hormonlar mı etkili oldu?


Maya uzmanı Cotterell güneşin manyetik değişimini Maya uygarlığının
zayıflamasının önemli sebeplerinden biri olarak gördü.

Mayalar'ın kullandığı "Uzun Dönem Takvimi" nin genelde M.Ö. 12 Ağustos
3114'te Venüs gezegeninin doğuşu diye bilinen bir olayla başladığı kabul
edilir. Bu olay Mayalar için o kadar önemlidir ki bizim Hz. İsa'nın doğumunu
kendi takvimimizin başlangıcını ilan ettiğimiz gibi onlar da bu olayı
takvimlerinin temeli olarak kullanmışlar. Maya Uzmanı Cotterell güneşin
manyetik değişiminin ve düşük güneş lekesi aktivitesi sürecini Maya
uygarlığının zayıflamasının önemli sebeplerinden biri olarak gördü. Bunu da
üzerinde çalıştığı başka bir konuyla bağlayarak güneş lekeleriyle insan
üremesi arasındaki ilişkiyi ortaya çıkardı.

GÜNEŞLE ÜREME İLİŞKİSİ
Cotterell "güneş etkisi" ile insanların hormon üretmesi arasındaki ilişkiyi
içeren bir teorisi vardı. Bu teze göre, dolaşan güneş partiküllerinin
seviyesi "hipofiz guddesi" (beynin yüzeyinde bulunan) tarafından salgılanan
"hormon melatoninin" (renk hücresi) seviyesini etkiler. Bu durumda içe dönük
ve dışa dönük davranışlarda etkilidir. Güneş döngüsüyle renk hücresinin
üretimi arasındaki bağlantıyı keşfettiğinde Cotterell bunun başka
hormonların salgılanmasında etkili olup olamayacağını merak etti. Şaşırtıcı
bir biçimde hippotalamus tarafından kimyasal bir uyarılmaylaBir iddiaya göre
Mayalar güneşin üreme sistemi üzerindeki etkisinin kurbanı.yine "hipofiz
guddesi"(beynin yüzeyinde bulunan) tarafından üretilen folikül uyarıcı
hormonu (FSH) arasında direk bir ilişki keşfetti. Bu hormonunda insan
üremesi arasında direk bir bağlantı vardı.



HORMONLARI ETKİLİYOR
Erkeklerde FSH testisteki sperm hücrelerinin gelişimini kontrol ediyor.
Kadınlarda ise yumurtaların olgunlaşıp dışarı atılmasını sağlıyor. Güneş
döngüsü grafiğini dişi hormon seviyelerindeki artış ve düşüş grafiğinin
karşısına getirdiğinde Cotterell adet döngü ve güneş rüzgarıyla taşınan
yüklü partiküller arasında direk bir bağlantı olduğunu gördü. Öyle
anlaşılıyordu ki güneşten gelen partiküllerin dünya manyetik alanında
yaptıkları etki FSH üretimini ve kadın üremesini etkiliyordu. FSH üretimi
ile güneşin manyetik alanındaki değişiklikler arasında bir bağlantı varsa
aynı zamanda güneşin nötr manyetik tabakasındaki değişimlerle de bir
bağlantı olmalıydı. İlk önce nötr tabakanın M.Ö. 314 civarında (Maya
takviminin başlangıç yılı) kutup değiştirdiğini ve çok ilginç bir rastlantı
olarak da benzer bir değişiminde M.S. 627'de tekrar ettiğini buldu.

Bunlardan ilki Mayalar'ın takvimlerinin başlangıcı diğeri ise Mayalar'ın
ortadan kayboldukları tarihlerdi. Cotterell bunu bir adım daha ileriChichen
İtzadaki Caracol Gözlemevi.götürerek gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan
üreme oranındaki mevcut düşüşün yaşam tarzındaki değişimler, kimyasal
kirlilik, ve gebelikten etkili korunma yolları ile ilgili değil de yine
manyetik alanlardaki değişiklikle ilgili olduğu varsayımını yaptı. Tüm bu
bilgiler ışığında iki şey göze çarpıyordu. Mayalar güneşe bağlı manyetik
değişimlerden dolayı üremelerinde bir düşüş yaşadıkları için yok olmuş
olabilirlerdi. Ancak diğer toplulukların yok olmaması akla iklimin
kuraklaşmasını getirdi. Mayalar'ı yeryüzünden silen etken hangisi olursa
olsun şurası bir gerçek ki iklimde büyük ve ani değişimler olmuştu. İşte bu
da hayati derecede önemli bir noktadır. Şu anki yaşadığımız uygarlık da bunu
dikkate almalı. Çünkü geçmişte iklim değişiklikleri olmuşsa gelecekte de
olacak demektir. Şu anda biz de benzer iklimsel değişimler ve gezegenimizin
bazı bölgelerinde büyük çölleşmeler yaşıyoruz. Örneğin bir zamanlar son
derece ılıman bir iklime sahip olan Mısır'ın artık büyük bir bölümü
çölleşmiş durumda. Bu durumda bize sundukları 22 Aralık 2012 tarihine biraz
daha dikkatli bakmak gerekiyor.


Yeni Atlantis ABD sahilleri olacak

Çözüldükçe yeni sırları aydınlatan Maya takvimine göre, 2012'de beklenen
tufan ABD'nin doğu ve batı kıyılarını Atlantis gibi sular altına gömecek.

"Beklenen Tufan Yılı" olarak kabul edilen 2012'yi tarihler gösterdiğinde
dünyada ne gibi değişimler yaşanacağı merak edilen en önemli konu.
Mayalar'ın kehanette bulundukları gibi içinde bulunduğumuz "Beşinci Çağ"ın
sonu geldiğinde dünya tamamen mi yok olacak yoksa bir bölüm mü bu tufandan
etkilenecek? Maya takvimine ve bugüne kadar yapılan araştırmalara göre bu
tufandan en çok Amerika ve Avrupa'nın kıyı şeridi etkilenecek

Dünyada o gün fiziksel anlamda neler yaşanacak? Toplu bir yok oluşa doğru
gitmiyoruz. Tahminlere göre 2000'li yılların ilk çeyreğinde bir zamanlar
yaşanan tufanın bir benzeri ile karşılaşılacak. Uzmanlar uzun yıllardır
manyetik alandaki bir değişimin büyük doğal afetlere neden olacağına
inanıyor. Bunların çoğu tarihte olageldiği üzere belirli periyotlarda tekrar
eden fenomenler gibi görünüyor. Bununla beraber dünya hiçbir zaman bu kadar
yoğun nüfuslu olmamıştı. Bu nedenle son tufan insanlık için tahmin
edilemeyecek ölçüde hasara neden olabilir.

Özellikle hangi ülkeler tehdit altında?
Amerika'nın doğu ve batı sahilleri boyunca uzanan geniş alan Atlantis gibi
suların altında yok olacak. Aynı zamanda Avrupa'nın birçok sahil şeridi de
bundan büyük ölçüde etkilenecek. Beklenen bir diğer büyük değişiklik ise,
iklimler üzerindekendisini gösterecek. Bilim adamı Cayce kutupların yer
değiştireceğini ve böylelikle bugünkü kutup ve tropik bölgelerdeki iklimsel
değişimleri yaratacağını söylemişti. 1900'lü yılların sonlarında elde edilen
bilimsel veriler de buna benzer bir senaryoyu ortaya koyuyor. Tüm bu kehanet
niteliğindeki tahminler şu an yaşadığımız dünya çağının hemen hemen aynı
tarihte yani M.S. 22 Aralık 2012 tarihinde biteceğine dair Maya inanışı ile
örtüşüyor.



BÜYÜK KEHANET
Peki takvimlerdeki tüm bu sırlar nasıl açığa kavuştu?
Mayalarla ilgili araştırma yapan uzmanlar önce Mayalar'ın zaman ve takvim
sistemini çözmeye çalıştılar. Sonra da bunu şu anda kullandığımız Gregorian
takvimine uyarlama çalışmaları geldi. Joseph T. Goodman'ın çalışması Maya
araştırmacılarından Thompson tarafından adapte edilerek de büyük kehanet
ortaya çıkarıldı. Buna göre Gregorian takvimiyle M.Ö. 13 Ağustos 3114
tarihine karşılık gelen "Büyük Devir"in 13 Baktun yani 1.872.000 gün sürdüğü
düşünülürse, şu anda içinde bulunduğumuz çağın M.S. 22 Aralık 2012 tarihinde
sona ereceği hesaplandı.

1.872.000 sayısı dünyanın kilometre saati mi? Maya rahiplerinin
kehanetlerine göre 1.872.000 sayısı büyük önem taşıyor. Çünkü dünyanın
döngüsü bu sayıya ulaştığında dünya büyük bir yıkım yaşayacak.


2012 son mu başlangıç mı?


Mayalar 2012 için 'zamanların sonu' diyor. Ancak bu yok oluş anlamında değil
fiziksel bir değişim. İnsanoğlu dört kez geriledi ve artık değişim zamanı.
Mayalar'a göre; 2012 yılı insanlığın yükselişinin başlangıcı olacak.

Maya Kehanetleri'ne göre 22 Aralık 2012 tarihi dünya için çok önemli. Çünkü
bu dönemde içinde yaşadığımız çağ sona ererek yeni bir çağ başlayacak. Büyük
bir tufanla gelecek olan bu yeni çağın ipuçlarını ise bilim adamlarına göre
iklimsel değişimler sayesinde şimdiden gözlemleyebiliyoruz. "Beşinci
kutupsal kayma" olarak adlandırılan bu değişimde daha önceki değişimlerde
olduğu gibi yine kutupların manyetik alanının değişmesiyle meydana
geleceğini söyleyen Sınır Ötesi Yayınları'nın Genel Yayın Yönetmeni Ergun
Candan, dünyadaki iklimlerin değişimini de buna bağlıyor. Candan, "Kutuplar
yer veya açı değiştirdiğinde kutuplarda buzlar eriyor. Kaldı ki, küresel
ısınma sonucu şu anda Kuzey Kutbu'ndaki buzullar zaten erimeye başlamış
durumda. Mayalar'a göre de daha önce yaşanan dört çağda tıpkı bu şekilde
sona erdi" diyor.

* Peki tüm bu bilgiler bilimsel olarak ortaya konup kanıtlandı mı? Dünyanın
en az dört kez kutupsal kayma (kuzey ve güney kutbu) yaşadığı bilimsel
verilerle kanıtlandı. En son Discovery kanalında dünyanın manyetik alanının
belirli periyotlarla nasıl değiştiğini bilimsel çevreler açıkladı. Hatta
bilgisayar ekranındaki üç boyutlu animasyonlarla gösterimi yapıldı. Şu anda
dünyanın manyetik alanında muazzam bir değişim var. Bunun da en büyük nedeni
güneşte meydana gelen değişimler. İlginç olan Mayalar bunu biliyordu.
Konunun bir diğer yanı da Mayalar'ın bununla da yetinmeyip, gelecekte tüm
insanlığı etkileyecek trajediyi bizlere şifreli bir şekilde duyurmuş
olmalarıdır. Bu şifreye göre dünya için 2012 yılı çok önemli.

NİRVANA'YA DOĞRU

* Yani bu görüşe göre 2012 yılındadünya yok mu olacak? Mayalar 2012 için
'zamanların sonu' diyor. Fakat bu dünyanın top yekun yok oluşu değil, bir
fiziksel değişim. Daha önce yaşanan sanki tufan gibi düşünebiliriz. Bu
fiziksel değişimlerle birlikte ruhsal değişimler de birbirleriyle orantılı
devam ediyor. Her bir büyük fiziksel değişimlerle birlikte insanlık ruhsal
değişimde yaşıyor. Şu ana kadar insanlar aşağıya inişi yaşadı. Birincisinde
biraz daha kabalaştı, ikincisinde biraz daha, üçüncüsünde biraz daha...
Dördüncünün sonunda tam anlamıyla bir dip yaptı. Bu yüzden 2012'yi Mayalar
insanlığın yeniden yukarı çıkışın yaşanacağı bir çağ olarak tanımlıyor.
Hatta çeşitli dinler bundan Altın Çağ, vaat edilen cennet veya Nirvana gibi
bahseder. 2012'nin önemi burada. Aşağıya inen insanlık tekrar yukarı
çıkacaktır. Bunun da ilk basamağı 2012'dir diyor Mayalar.

* 2012 yılında başlayacak olan bu yukarıya doğru çıkış ne kadar zamanda
tamamlanacak? Bildiğimiz kadarıyla bu yukarı çıkış süreci başladı. Belki
2012 bir final olabilir. Bu bir süreç. Ancak tufanla kıyameti birbirine
karıştırmamak lazım. Kıyamet ruhsal bir değişim, tufan ise fiziksel bir
değişim demektir. Kıyamet hem tasavvufi hem de ezoterik (gizli öğreticilik)
anlamda ayağa kalmak ve uyanmak demektir. Bu uyanıştan kastedilen ruhsal
aydınlanmadır. Böylelikle dinsel metinlerin içindeki sembollerin anlamları
da çözülebilecek ve dinsel metinlerde gizlenen gerçeklerle herkes yüz yüze
gelebilecektir.

İKİ YILLIK HATA PAYI...

* 22 Aralık 2012 tarihi konusunda hiç şüphe yok mu? Mayalar'ın yakın
geleceğimize ilişkin kehanetleri tüm ezoterik bilgilerle örtüşmektedir. Bu
nedenleFİLM GERÇEK Mİ OLACAK? Felaketi anlatan The Day After Tomorrow
(Yarından Sonra) filmi gösterime girdiği günden beri çok konuşuluyor. Son
zamanlardaki belirtiler de �acaba mı� dedirtiyor.verilen tarihin önemi çok
büyüktür. Ancak bu tarihlemede iki yıllık bir hata payı bulunabileceği de
gözardı edilmemelidir. Bunun sebebi Maya Takvimi'nin bizim kullandığımız
Gregoryen Takvimi'ne çevrilişinde MÖ 1'den MS 1'e geçilmiş olmasıdır.
Aradaki 0 atlanmıştır. Yaptığı araştırmada Astrofizikçi Cotterel de bu
konuya dikkatleri çekmiştir.



* Bugüne kadar Mayalar'ın hangi kehanetleri yerini buldu? Şu anda bilimsel
olarak ispat edilen dünyanın dört kez kutup değişimi geçirdiği. Bugün bu
durum ispatlanmış durumda. Günümüz insanları bunu yeni keşfetse de, Mayalar
bunun farkındaydılar. Bu bile başlı başına önemli bir şey.

* Mayalar'la ilgili tüm bu bilgilere nasıl ulaşıldı? Bütün bunlar dünyaca
ünlü astro fizikçi Coterelli'nin bilgilerini bir BBC muhabiri Adrian
Gilbert'in derlemesi sonucunda dünya kamuoyuna duyurdu. En önemli buluş da
eski Maya kenti Palanque'deki Yazıt Tapınağı'nda buldukları mezar taşının
kapağındaki şifreyi çözmeleriyle oldu.

* Şifre nasıl çözüldü? Simetriyle ilgili bilgileri çözerek çok önemli
sonuçlara ulaştılar. Kapağın üzerindeki şerit motiflerini simetrik bir
şekilde yan yana getirdiklerinde ortaya Jaguar ve bunun üzerinde de bir
Yarasa sembolünün ortaya çıktığını gördüler. Mayalar'ın sakladıkları bu
sembollerin bir anda belirmesi Cotterel'i şaşkına çevirmişti. Çünkü
Mayalar'ın mitolojik yazıtlarında Jaguar beşinci yani bizim çağımızı, yarasa
ise ölümü sembolize etmekteydi!... Kapağın üzerinde açık bir şekilde görülen
"Güneş Haçı"nın üzerindeki ilikler ise Güneş'in manyetik iliklerini temsil
etmekteydi. Bu da Mayalar'ın gizli mesajıydı. Yaşanacak trajedinin sebebi
Güneş'te meydana gelecek olan manyetik değişimlerdir!..



__________________
Ölüm var YAAA ÖMER
Edeple gelen lutufla gider
bir gemileri yakanı sevdim birde gemileri karada yüzdüreni
tarıkziyad isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 07-18-2011, 04:33 PM   #4
tarıkziyad
Tecrübeli Üye
 
tarıkziyad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Mesajlar: 916
Tecrübe Puanı: 271015
tarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond repute
Standart Antİk oyun basketbol

BASKETBOLL un mayalar tarafından oynandıgı savı var bu resim de destekler nitelikte


__________________
Ölüm var YAAA ÖMER
Edeple gelen lutufla gider
bir gemileri yakanı sevdim birde gemileri karada yüzdüreni
tarıkziyad isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 07-18-2011, 06:00 PM   #5
tarıkziyad
Tecrübeli Üye
 
tarıkziyad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Mesajlar: 916
Tecrübe Puanı: 271015
tarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond repute
Standart degişik resimler

1-yerleşik hayat

2-güneş takvimi

3-menhir

4-astronomik su aynası

5-yerleşik hayat

6-menhir

7-tablet

8-tablet

9-güneş takvimi
__________________
Ölüm var YAAA ÖMER
Edeple gelen lutufla gider
bir gemileri yakanı sevdim birde gemileri karada yüzdüreni
tarıkziyad isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 07-18-2011, 06:11 PM   #6
tarıkziyad
Tecrübeli Üye
 
tarıkziyad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Mesajlar: 916
Tecrübe Puanı: 271015
tarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond repute
Standart maya uygarlıgı neden yok oldu

Mitolojinin en unutulmaz efsaneleri--Mayalar neden yok oldu?



Mitolojinin en unutulmaz efsaneleri

Yüzyılın başından beri bilim adamları Mayalar´ın kim olduklarını, nasıl
yaşadıklarını, ve uygarlıklarının bir anda neden yok olduğunu
araştırıyorlar. Bu garip uygarlık MS 300´lerde dünyanın en gelişmiş
uygarlığıydı ama dünyanın güneşin çevresinde 365 günde döndüğünü dahi
bilen Mayalar tarihin en kanlı kasaplarıydılar ve yemeklerini dahi yarım
bırakarak birden yok oldular. Bilim Mayalar´ın bilimi ve kültürü vardı,
onlara bu bilgiyi kim öğretmişti?

Guetamala ormanlarındaki, kan kırmızı rengindeki piramidin önünde, büyük
bir kalabalıklar saatlerdir ayakta bekliyordu. Kimse kıpırdamıyordu; tüm
gözler, piramidin doruğundaki ataların bilgileriyle dolu süslü
kafatasındaydı. Kalabalık kralın hareketlerini göremiyor fakat dinsel bir
ayin olduğunu anlayabiliyordu. Kral yanardağda oluşan keskin taşları alıp
penisini delecek ve sonra yaranın üstünü bir iple bağlayıp; kanın ağaç
kabuğundan yapılmış kaba akmasını sağlayacaktı. Daha sonra bunu alıp, bir
ateş yakacak, bu ateşten yükselen duman aracılığıyla iblisle konuşacaktı.
Ve Kral, ortaya çıktı peştemalinin altından kanlı elini göstererek,
atalarının mesajını daha öncelerde de olduğu gibi yine haykırdı; ”Savaş
için hazırlanın” Kalabalık, neşe içinde tekrarladı. Artık kan dökme zamanı
başlamıştı.






Savaş, onların yaşamıydı...

Mayalar kimdi? İnanılmaz büyüklükteki piramitleri Amerika’nın ortasına
inşa eden ve sonra birdenbire terkedip kaybolan bu insanlar kimdiler?
Neden o garip dinsel kurallara inanıyorlardı? Bu sorular bugüne kadar
sayısız bilim adamının zihnini kurcaladı.150 yıl geçtikten sonra Maya’lar
daha anlaşılır olmaya başladılar. Artık, Maya’ların MS. 250-900 arasında
yaşadıklarını, dönemlerinin en gelişmiş yazı sistemini bulduklarını,
matematikle ilgilendiklerini , astrolojik takvimler oluşturduklarını ve
piramitler inşaa ettiklerini biliyoruz. Bugüne örnek olacak mimari
örnekler bulundu. İnşaatlarını, yağmur ormanlarına zarar vermemek belli
zamanlarda yapıyorlardı. Mayalar doğallığın bozulmaması için bize iyi bir
ders vermişlerdir, Güney Belize’nin orman kaplı dağlarında; yeni bulunan
dört Maya kenti gösteriyor ki; Maya’lar buralarda yaşamaktan
kaçınmışlardı, işte buraları 900’lü yıllarda yokolan Maya’ların toplumsal
yaşamları hakkında henüz çözülememiş bir çok soruya ışık tutacaklardı.
”National Geographic” yazarlarından arkeolog George Stuart; ”Her sabah
uyandığımda Maya’lar hakkında ne kadar az şey bildiğimizi düşünüyorum, bu
tropik iklimde nasıl yaşadıklarının %1 ini ancak biliyoruz” diyordu.
Kısıtlı imkanlara rağmen, arkeologlar, sanat tarihçileri, yazıt uzmanları,
antropologlar, coğrafyacılar, ve dil uzmanları yıllardır Maya’ların
peşinde. Ortada, Mayamanik bir durum var; Tennesse Üniversitesi
arkeologlarından Arthur Demarest son 4 yıldır Kuzey Guetemala’da Maya
kenti Dos Pilas’ı inceliyor. Demarest´e göre ormanın içinde kayıp kentler
var; buralarda çözümlenemeyen yazıtlar bulunuyor ve bu yazıtlar Maya’ların
ani yok oluşunu açıklayabilir. Ortaya çıkan bilgi patlaması, şiddetli
tartışmalar yarattı. Herkes kimin kuramının doğru olduğunu tartışıyor.
Yine de uzmanlar bir görüş üzerinde fikir birliğine vardılar; savaş, Maya
halkının oluşmasında ve yaşamında kilit noktaydı.



Maya kentleri yaşamak için değil miydi?

Maya’ların spordan dine kadar her konuda işkence ve kurban törenleri
düzenliyorlardı. Meksikalı Antropolojist Carlos Navarette “Bu, Mayayla
ilgilenenleri şok edecek bir iddiadır” diyor. Klasik Maya Kültürü’nün
oluşmaya başladığı MS 250´den sonraki yüz yıllarda, küçük çatışmalardan,
büyük savaşlara dönüşen kabile çekişmeleri, görkemli kentlerin hayalet
kasabalara dönüşmesine neden oldu. İlk batılı araştırmacılar olan Stephens
ve Latherwood, büyüleyici diye tanımladıkları Copan, Palenque, Uxmal ve
diğerleri hakkında kitaplar yazmaya başladılar. Stephens’in yazdığı
başarılı kitaptan sonra onu, Catherwood ve diğer yazarlar takip etti.
Sonraki yarım yüzyılda Popol Vuh (Mayaları anlatan kutsal kitap) ve
"Relacion de las Cosas de Yucatan" adlı kitaplar yayımlandı. 16. yüzyıldan
sonra piskopos Diego de Landa, Maya kültürüne karşı İspanyol zaferlerini
anlatan bir kitap yazmıştı. 1890’larda ise, İngiliz araştırmacı Alfred
Maudslay değişik kaynaklardan derleyerek, Maya kentlerinin mimarisini
anlatan bir kataloğu oluşturdu. Tüm bilgiler, 19. Yüzyıl bilginlerini
hiyeroglif yazılarını yorumlamaya, Mayaların tarihini yeniden incelemeye
ve bu toplumun neden yok olduğunu araştırmaya itti. 20. yüzyılın ilk
yarısında daha çok kazılar ve kataloglar yapıldı ama hala ortaya ciddi bir
şey çıkmamıştı. 1950’lerde Carnegie Enstütüsü’nden J. Eric Thompson ve
Slyvanus Morley, bölgeyi incelemeye aldılar onlara göre bulunan kentler,
yaşamak için değil dinsel ayinler için yapılmıştı. Yazıtlarda astronomi ve
takvim çalışmaları yer alıyor fakat tarihi olaylar, çiftçilik yöntemleri
ve tarımdan bahsedilmiyordu. Böylece bu mekanların sadece özel durumlar ve
çalışmalar için yapıldığı kanıtlanıyordu. Morley ve Thompson; Mayaların
yok oluşlarına ait bilgileri antik kentlerden elde edemeyeceklerini
düşünüyorlardı. Çağdaş bilginler ise, daha iddialı ve umutludur ama modern
teknoloji gibi bir de avantajları var; radyo karbon testi gibi... Dos
Pilos’ta çalışan Arthur Demarest MS. 761’den önce ve sonra olarak
Mayaların tarihçesini iki bölüme ayırdı. 761’den önce savaşlar düzenliydi;
kabileleri tek bir yönetim altında toplamak için yapılırdı. Ama 761’den
sonra savaşlar; kabile üstünlüğüne ve malların yağmalanmasına dayanmaya
başladı. O yıl, Dos Pilos Kralı kabilelere dur demek için savaş açtı ama
Tamarindito’da yakalanarak kurban edildi. Demarest’e göre; bu dönemden
sonra ortaya çıkan soylu kanun yapıcıları, çıkar uğruna birbirlerini
yemeye başladılar ve güçleri çok arttı. Böylece sivil iç savaş başladı;
işte bu da Mayaların sonu oldu ve buna benzer olaylar başka bölgelerde de
yaşandı.


Susuzluk ve nüfus patlaması kuramları;

Florida Üniversitesi arkeologlarından Arlene ve Diana Chase’e göre
Belize’de yaptıkları araştırmaların sonucunda, kabile savaşları Mayaların
sonunu hazırlamıştı. Bu iki arkeolog, kazılarda binalar üzerinde hasarlar
tespit etmişler ve gömülmemiş bir çocuk iskeletiyle, silahlar bulmuşlardı.
Bir çok uzman yok oluşun nedenini savaşlara bağlarken, başkaları bunun tüm
hikaye olmadığını düşünüyorlar. Diğer neden; yağmur ormanının ekolojik
dengesindeki ani bir bozukluk olabilirdi. Arizona Üniversitesi arkeoloğu
Patrick Culbert; “Yeraltı çalışmalarından anladığımıza göre, neredeyse
orman tamamen yok olmuş” diyordu.Su sıkıntısı, yok oluşlarında rol oynamış
olabilirdi. Cincinnati Üniversitesi arkeologlarından Vernon Searborugh
ise,

Tikal’deki kazısında gelişmiş kanalizasyon sistemleri buldu. Yılın 4 ayı
yağmurlu bir bölgede yaşayan bu insanların ani bir susuzluğa uğramaları
gerçekten yok oluş nedeni olabilirdi. Bir başka neden nüfus patlaması
olabilir, yirmi kentten toplanan verilerden anlaşıldığına göre km kareye
200 insan düşüyordu. Culbert’e göre; endüstrisi olmayan bir toplumda nüfus
bir sorun olabilir. Araştırmacılar, kazılarda, iyi gelişmemiş çocuk
iskeletleri buldular, bu da yetersiz beslenmenin göstergesiydi. Yine
Culbert, böyle karmaşık ve kalabalık bir toplumun çöküş nedeninin; savaş,
çılgın bir kral, açlık ya da susuzluk olabileceğini düşünüyor ve ekliyor
"Böyle bir toplumun çöküşü için milyonlarca neden söylenebilir." .

Takvimi ve diş dolgusunu bilen insanlar;

Bu çöküşten çıkarılacak ders nedir? Birçok uzman, çevreci mesajlar
veriyorlar; Culbert; “Nüfus patlaması, ekolojik rengeyi bozdu ve
milyonlarca insan öldü.” diyor. National Geographic dergisi yazarı George
Stuart; bu fikre katılıyor ve bu bilgilerin günümüz dünyasının sorunlarını
yeterince çözemese bile önemli uyarılarda bulunduğunu düşünüyor. Ona göre
en önemli mesaj, yağmur ormanlarını kesmemek ama diğerleri bundan pek emin
değil. Hiyeroglif uzmanı Stephen Houston de, Mayalardan daha pek çok ders
alınacağı düşüncesinde; ”Çok farklı bir toplumdular ve onları bir arada
tutan çok başka bir şeydi”. Arkeologlar, Mayaların gerçekten farklı bir
toplum olduğunu, onların günlük yaşamlarından çıkarıyorlar. Mezarlarda
bulunanlar, gömütler, alelade evlerin mimarisi ve bulunan duvar resimleri;
ortalama bir Maya gününün nasıl geçtiğini bizlere gösteriyor. 5-7 kişiden
oluşan tipik bir Maya ailesi kahvaltıda sıcak çukulata, yeterince zengin
değillerse haşlanmış mısır ve şeker kamışı yiyorlardı ve “atole”denilen
bir içki içiyorlardı. Genelde evler tek odalı ve çamur sıvalıydı. Büyük
olasılıkla gün içinde mısır, bezelye, tavşan ve hindi yiyorlardı. Hasat
mevsimi erkekler tarlalarda çalışırken, kadınlar evde yemek
pişiriyorlardı. Günün sonunda tüm aile evde toplanıyor ve evin reisi küçük
bir dini ayinle atalara dua ediyordu. Zamanlarını sadece tarımla
geçirmiyorlar, piramitler ve tapınaklar inşa ediyorlardı. Genelde düğün
törenlerine ve kutlamalara katılıp, astrolojik ve takvimsel çalışmalara
katılıyorlardı. Böyle zamanlarda kral kurbanlar kesiyor ve top oyunları
düzenliyordu. Kaybedenler piramide asılıyor ya da kurban ediliyordu.

Çiftçiler bu günler için yemek hazırlayıp, standlar açıyorlardı.
Mayalar´ın gelişmiş bir estetik anlayışı vardı. Yale Üniversitesi
antropoloğu Michael Coe “Mayalar” adlı kitabında; ”Aileler çocuklarının
burunlarına onların gücünü artırıcı süsler takarlardı” diye yazıyor.
Mayalar aynı zamanda bebeklerin iskeletlerine şekil vermek amacıyla onları
sararlar ve koni şeklinde bir şapka takarlardı. Belki de günümüzün beşik
ve kundak alışkanlığı onlardan miras kalmıştır. Bazı araştırmacılar, bu
şekildeki kafataslarının bu alışkanlığın sonucu olduğunu ileri sürüyorlar.
Mayalar dişlerini bazen “T” şeklinde bazen de delerek doldururlardı
(anestezi yapıp yapmadıkları kesin değil). Dişlerini çoğunlukla değerli
taşlarla en çok da yeşimle kaplarlardı. Coe’ya göre; genç erkekler
evlenene kadar kendilerini siyaha boyuyorlar daha sonra ise değişik
dövmelerle süsleniyorlardı. Bu bilgiler sadece bulunan nesnelerden değil
geride bıraktıkları hiyerogliflerden de öğrenildi.

"Birden beyin kanallarım açıldı..."

Maya yazıtları, çeşit ilgi alanları oluşturdu. Güney Alabama Üniversitesi
sanat öğretmeni Linda Schele eski yazıtlar konusunda birdenbire ortaya
çıkan ilginç bir örnektir. 1970 yılında Meksika ziyaretinde, Palenk
konferansında Schele; 7. Yüzyıl başlarından 8 Yüzyıl sonlarına kadar
yaşayan yasa yapıcıların kanunlarını 2.5 saat süren bir konuşmada açıkladı
ve bunlar doğruydu. Bu nasıl olmuştu? Çünkü Schele bir amatördü;
Profesyoneller kabartmaların açıklamasının bir çeşit içgüdüye ve sezgiye
bağlı olduğunu söylüyorlar. Verilen yazı sistemine uyularak çözülmüş
olabileceğini de ekliyorlar. Linda Schele; "Aydınlanma dakikaları
kariyerimin dönüm noktasıydı. Birden beyin kanallarım açıldıve herşey
yerli yerine oturdu” diye anlatıyor. Bu olaydan sonra, bir çeşit dil çözüm
devrimi başladı. Bölge genç tarihi yazıt uzmanları ile doldu. 34 yaşındaki
Stephen Houston ile 28 yaşındaki David Stuart’da bunlara dahildi.
Kariyerlerine çok küçük yaşlarda başlamışlardı. Maya arkeoloğu George
Stuart’ın oğlu ilk Maya gezintisini 3 yaşındayken yapmıştı ve1984’de 18
yaşındayken çözdüğü bir Maya grafiğiyle, Mac Arthur Derneği tarafından en
genç yazı çözücüsü ve dahi ilan edildi. Stuart’ın sonraki projesi şimdiye
kadar çözülmüş tüm Maya yazıtlarını inceleyen bir katalog yapmak.
Neredeyse yüzyıllık bir çalışma bu ve genç Stuart; ”Bu çalışma benden
sonra da aranan bir kaynak olacak” diyor.


Bir uygarlığın umutsuzluğu ;

Bir çok örnekte görüldüğü gibi kabartmalarda propaganda da var; düşünün,
Körfez Savaşı’ını anlamak için Saddam’ın konuşmalarının duvarlara
yazıldığını... Arlen Chase; Mayalar´ın politik ve sosyal yaşamlarını
çözmek için bu yazıtları okumanın yeterli olduğunu, arkeolojinin bunların
sağlamak için gerekli olduğunu ifade ediyor. Houston ise, yazıtların
propaganda ile dolu olduğunu ama yine de bir toplumu anlamak için yararlı
olduğunu söylüyor. Maya yazıtlarını deşifre etme üzerindeki tartışmalar
sürüyor, ve hiçbir zaman nihai çözüm bulunmayacak. Çünkü yeni bulgular
farklı bakış açıları getiriyor. Chase’in araştırmalarına dayanarak
söylenebilir ki, Mayalar orta sınıf bir toplumdular. Mezar kazıları, yaşam
tarzlarının, bilimsel yönleri kadar gelişmediğini gösteriyor. Kimyasal
toprak araştırmaları, iskelet incelemeleri bize onların hastalıklarını,
tarım yöntemlerini hatta iklim koşullarını bile gösteriyor. Birçok
araştırmacı ve bilim adamı hala Mayalar´ın yokoluş gizeminin peşinde.
David Freidel, Mayalar´ın tarihte eşine az rastlanan bir umutsuzluğa
düşmüş oldukları görüşünde; ona göre, geçmişe bakıldığında Mayalar´ın
ulaştığı bilimsel ve toplumsal düzeyin nedeni, hayalgücü ve reel eylemin
dışındadır çünkü onlar yaşamı anlamlı kılmak istiyorlardı. Mayalar´ın
birden yokoluş nedeni veya nedenleri hala bilinmiyor, dev bir uygarlık
nasıl ve neden kayboldu? Uxmal´da yarısı yenmiş yemek tabakları hala
durmaktadır; kimden ya da neden kaçtılar ve en önemlisi şu anda onların
kalıntıları nerede?

Meksika’daki tur rehberleri bir öykü anlatırlar. Bir turist, korku içinde
piramitlere bakar ve rehbere dönüp; ”Bu binaların hepsi çok güzel, fakat
tüm insanlar nereye gitti?” der. Rehber kafasını alaycı bir şekilde
sallayarak cevap verir; “Şu anda bir Maya ile konuşuyorsun, bizler hala
buradayız hiç bir zaman burayı terk etmedik. Yaşanan karmaşa,Maya
bilmecesinin kalbindedir. Bilim adamları binlerce yıl öncesindeki Maya
İmparatorluğu´nu araştırırlarken bugün Guatemala çevresinde 1.200.000,
Belize çevresinde ise, 5.000.000 Maya insanı yaşıyor. Etnik olarak, onlar
dünyanın en gelişkin imparatorluğunu, Orta Amerika’da kurmuş insanların
soyundan geliyorlar. Maya kalıntılarını gezmeye gelen birçok turist Orta
Amerika’da eski Mayaların torunlarının yaşadığını öğrenseler şoka
girerlerdi. Yüzyıllardır olagelen kültür etkilenmesinden sonra Orta
Amerika’da Mayaların torunları yeni bir kültür yaratarak yaşamlarını
sürdürüyorlar. Orta Amerika’da yaşayan Mayaların torunları şimdi sadece
gelen ziyaretçiler için atalarının kıyafetlerini giyiyorlar. 1992´de Orta
Amerika’nın yerlileri olan Maya halkına karşı Meksika devleti tarafından
zulmedildi, yapılanlar, insan haklarına aykırıydı.1990’daki toprak
kavgasında 11 kişi, bundan iki yıl önce de Maya halkından 100 kişi
yakalanmış ve işkence edilmişti. 30 saat boyunca hiç bir tıbbi müdahale
olmadan aç bırakıldılar ve Mayalar, 140.000 Guetamalalıyı öldürecek
gerilla savaşına başladılar. Hükümet onların köylerini yaktı.16.yy’da
İspanyol istilası sırasında birçok yerli, dini inançlarından
uzaklaştırılmışlardı. Kabartmalar yıkılmış, dini inançlarına ait olan
herşey misyonerler tarafından harap edilmişti. Yeni koloniler kurmak için
köle gibi çalıştırıldılar. 400 yıl boyunca İspanyollar tarafından
ezildikten sonra Meksikalılar tarafından işgale uğradılar ve hala
öyleler... Bugün Meksika Hükümeti, insan hakları adına Mayalara eşit şans
tanıyacaklarını açıklamasına rağmen; Mayalar hala sosyo ekonomik sıranın
en altındalar. Chipas’ta 9 tane yerli dili konuşuluyor ve Meksikalılar
azınlıklara rağmen iktidarı ellerinde tutuyorlar. Ne yazık ki, yerli
nüfusu ülke potansiyelinin çok üzerinde. Ayrıca yerlilerin % 70’i su
sıkıntısı çekiyor. Bu kötü koşullarda birçok Maya insanı modern yaşam
şartlarını reddederek eski alışkanlıklarını sürdürüyorlar. Dağlarda
yaşayan Mayalar, 4000 yıl önceki ataları gibi yaşıyorlar.

.
__________________
Ölüm var YAAA ÖMER
Edeple gelen lutufla gider
bir gemileri yakanı sevdim birde gemileri karada yüzdüreni
tarıkziyad isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
Yok


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı



WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:39 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.