06-15-2008, 07:29 PM | #1 |
Administrators
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 1.482
Tecrübe Puanı: 10 |
Amasya
Amasya Tarihi
Yapılan arkeolojik araştırma ve bulgulara göre Amasya'da ilk yerleşme M.Ö. 5500 yıllarında başlayıp Hitit, Frig, Kimmer, İskit, Lidya, Pers, Hellenistik - Pontus, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemlerinde de kesintisiz olarak devam etmiştir. Bu dönemlerin arkeolojik yerleşim yerlerine ait kalıntılar halen mevcuttur. Amasya merkezinde uygarlıklarından derin izler bırakan Pontuslar'ın (M.Ö.333 - M.Ö.26) Krallarının ölümünden sonra kayalara oymak suretiyle yaptıkları Kral Kaya Mezarları, bu gün bile ilimizin anıtsal eserleri arasında yer almaktadır. M.Ö. 26 - M.S.395 tarihleri arasında Roma egemenliğine geçen ilimiz ve çevresinde bu uygarlığa ait su kanalları, kaleler köprüler vb. eserlerden bazıları günümüze kadar gelebilmiştir. 700 yıl Bizans egemenliğinde kalan Amasya'yı 1071 yılında Anadolu'ya giren Alparslan'ın komutanlarından Melik Ahmet Danişment Gazi 1075 yılında fethederek burada ilk Türk Egemenliğini kurmuştur. Bundan sonra Amasya'da Selçuklu egemenliği görülmektedir. Bu dönemde yaşamış olan vali ve emirler yaptırdıkları medrese, cami, türbe gibi eserlerle kentimizi Anadolu'nun en büyük kültür merkezi durumuna getirmişlerdir. Selçuklular 1243'deki Kösedağ Savaşı'nda Moğollara yenilmiştir. 1246 yılında başlayan Moğol istilasında, ilk Amasya Valiliği Seyfettin Torumtay'a verilmiştir. İran'da kurulan İlhanlılar, 1265'te Anadolu'yu hakimiyetleri altına alarak, yönetime el koymuş ve kendisine bağlamışlardır. Kentimizde yaşamış bazı İlhanlı şahsiyetlerinin mumyaları halen müzemizde teşhir edilmektedir. 1341 yılından sonra Uygur Türklerinden Ertana Beyliği'nin hakimiyeti görülmektedir. 1386 yılında Şehzade Yıldırım Bayezid Amasya'yı Osmanlı topraklarına katmıştır. 1402'de Osmanlı birliğinin bozulmasına sebep olan ve Timur'un zaferi ile sonuçlanan Ankara Savaşı, Osmanlılardaki kargaşayı, Şehzadeler arasında mücadeleye dönüşmüştür. Amasya Valisi Çelebi Mehmet duruma hakim olarak ikinci defa Osmanlı birliğini sağlamıştır. Amasya; Osmanlı padişah ve şehzadelerinin gösterdikleri özel ilgi nedeniyle, "Şehzadeler Şehri " olarak ün yapmıştır. Şehzade Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet, Şehzade Murat (II) (1404 yılında Amasya'da doğmuştur.), Şehzade Ahmet Çelebi, Şehzade Mehmet (II), Şehzade Alâeddin, Şehzade Bayezid (II) (oğlu Yavuz Sultan Selim Han 1470 yılında Amasya Sarayında doğmuştur.), Şehzade Ahmet, Şehzade Murat, Şehzade Mustafa, Şehzade Bayezid ve Şehzade Murad (III) çeşitli tarihlerde Amasya'da Valilik Yapmışlardır. Bu dönemde birçok âlim ve ulema yetişmiş, saray, çeşme, medrese, cami, türbe v.b. gibi kalıcı eserlerle kentimiz bir kültür merkezi olarak tarihteki yerini almıştır. Bu eserler günümüze kadar gelerek geçmişe ışık tutmaya devam etmektedir.Tarihin akışı içerisinde önemli roller üstlenen Amasya Kurtuluş Savaşı sırasında yine ön plana çıkmıştır. 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun'da başlayan Milli Mücadele'nin ilk adımı, 12 Haziran 1919 tarihinde Mustafa Kemal'in Amasya'ya gelmesiyle devam etmiştir. Kurtuluş mücadelesinin planları hazırlanmış, Erzurum ve Sivas kongrelerinin toplanmasına burada karar verilmiş, 22 Haziran 1919 tarihinde yayınlanan "Amasya Tamimi" ile "Milletin İstiklâlini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır" denilerek Milli Mücadele burada fiiliyata geçirilmiştir. Bu itibarla, Amasya, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da ilk önemli adımın atıldığı yer olmuştur. TARİHİ YER VE ESERLERİ Amasya Kalesi Şehrin savunmaya en uygun mevkii olan Harşena Dağı üzerinde kurulmuştur. Kalenin önemli tepe noktası kesme, sur duvarları moloz taşlardan yapılmış olup, Yeşilırmak'ın kıyısına kadar 8 müdafaa kademesine sahiptir. Kalede Cilanbolu denilen ve kalenin orta yerinde giriş kapısının hizasında yüksekçe bir yerden kayaya oyulmuş 150 basamakla aşağıya inilen 8 metre çapında dehliz (gizli yolpoterne) vardır. Yine kalede sarnıçlar, su depoları, eteklerinde Osmanlı dönemine ait hamam kalıntıları ve kayaya oyulmuş Pontus Kral Mezarları bulunmaktadır. Kalenin sur duvarlarının çoğunluğu ayakta kalmıştır. Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı döneminde genelde askeri amaçlı kullanılmış ve defalarca onarım görmüştür. Kral Kaya Mezarları Amasya Kalesi (Harşena) eteklerinde düz bir duvar misali dikine uzanan kalker kayalara oyularak yapılmış olan 5 adet mezar yapı itibariyle en büyükleri mevkii itibariylede şehre hakim bir yerde oldukları için ilk bakışta dikkati çekmektedir. Çevreleri oyularak ana blok kayadan tamamen ayrılmışlar bir birine kaya bloklarına merdivenlerle bağlanmışlardır. Sayı itibariyle vadi içerisinde irili ufaklı toplam 18 adet kaya mezarı bulunmaktadır. Amasya'da doğan ünlü coğrafyacı Srabon'un (M.Ö. 63-M.S. 5) verdiği bilgiye göre kaya mezarları Pontus Krallarına aittir. Aynalı Mağara Amasra çevre yolunun Samsun güzergahından sağa ayrılan Ziyaret Beldesi yolu üzerinde şehir merkezine 3,3 km. uzaklıktadır. Kral Kaya Mezarlarının en iyi işlenmiş ve tamamlanmış olanıdır. Yerden dört basamakla çıkılan 1.65 m. yüksekliğindeki mezar düz satıhlı bir kayaya oyulmuştur. Genişliği 9.8 m. Yüksekliği 13 m. dir. Mezar ile kaya arasında rutubet olmaması için üç taraftan 1'er metre genişliğinde aralık bırakılmıştır. Dikdörtgen bir kapıdan girilen mezarda dikdörtgen ve kare şeklinde iki oda vardır. Asıl mezar odası dikdörtgen olanıdır. Kare şeklindeki odada Bizanslılar döneminde yapılmış freskler (duvar süslemesi) yer alır. Tonoz kısmında 6'sı sağda, 6'sı solda olmak üzere 12 havari tasviri ile kuzey ve güney duvarlarında bir takım kadınlı erkekli figürler, doğu cephesinde ise İsa, Meryem ve Yoannes'ten oluşan bir kompozisyon bulunmaktadır. Alınlık kısmında THE APXI IEPEY (Büyük Rahip Tes) yazısı vardır. Ferhat Su Kanalı Kentin su ihtiyacını karşılamak için Helenistik Dönemde yapılmış olan su kanalı yaklaşık 75 cm. genişliğinde 18 Km. uzunluğundadır. Terazi sistemine göre kanallar oyularak, tunel açılarak bazı yerlerinde duvarlar örülerek inşaa edilmiştir. Burmalı Minare Cami Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev II. zamanında Vezir Necmeddin Ferruh Bey ve kardeşi Haznedar Yusuf tarafından yaptırılmıştır. (1237 - 1247) bir çok tamir ve restorasyon sonucu orjinal görünümünü kaybetmiştir.Kıble duvarlarına dikey uzanan ortada daha geniş üç nefi plana sahiptir. Orta nef (Mihrap) önündeki daha büyük kubbe, yan kısımlar tonoz örtülüdür. Girişin sol tarafındaki cepheye bitişik sekizgen biçimli klasik Selçuklu Kumbeti ve sonradan eklenmiş burmalı minaresi caminin önemli özelliklerindendir. Her ikiside iç kısma açılmaktadır. Halifet Gazi Kümbeti 1242 yılında Selçuklu Emirlerinden Halifet Alp İbni Tuli için yaptırılmıştır. Selçuklu Türbeleri tarzında kare bir taban üzerine sekizgen planlı kule şeklinde yapılmıştır. Türbenin mekan kısmında bir sanduka bulunur. Sandukanın güneye bakan kısmında kabartma olarak kıvrak boynozlu birer koç kafası vardır. Bu iki koç kafasında iki tane kanat takılı Melek başı görülmektedir. Türbe güney cephesi haricinde sade görünümlüdür. Gökmedrese Camii 1267 yılında Amasya Valisi Seyfettin Torumtay tarafından yaptırılmıştır. Cami; medrese ve mezar odası ile kapalı bir külliye şeklindedir. yanında bulunan kümbet mavi renkte çinilerle süslendiğinden Gökmedrese adını almıştır. Sadece kesme taş mimarisi olgun nisbetleri ve süslemeleri bakımından Anadolu'da eyvan biçimli portali olan bir camidir. Türbe tuğla ve tek renkli koyu yeşil çinilerden meydana gelmiş zikzak motiflidir. Cami Anadolu Selçuklu sanatının en iyi temsilcisidir. Torumtay Türbesi Amasya Valisi Seyfettin Torumtay'ın ölümü üzerine 1278 yılında yaptırılmıştır. Türbe içinde Seyfettin Torumtay'ın torunları ve çocukları vardır. Tamamı kesme taştan yapılmış olan türbenin güney cephesinde dekorlu pencere bulunmaktadır. Pencerenin üst yanlarında palmet ve rumi yapraklarından meydana gelen dört köşe panolar bulunmaktadır. Bu panolar eski Selçuklu Sarayı halılarının taşa gelmiş yegane izleridir. Bimarhane (Darüşşifa) İlhanlı Döneminden günümüze ulaşan tek eserdir. İlhanlı Hükümdarı Sultan Mehmet Olcaytu ve hanımı Ilduz Hatun adına köleleri Anber Bin Abdullah tarafından 1308-1309 yılında yaptırılmıştır. Yapının bilhassa ön cephesi sanat bakımından çok değerlidir. Anadolu Selçuklu Mimarisinin orjinal sütun başlıkları olan geometrik yaprak tezyinatlı ve mukarnaslı sütun başlıkları kullanılmıştır. Türk üçgenlerinden meydana gelen ters dönmüş sütun başlıkları, Anadolu Selçuklu Mimarisinde ilk defa bu yapının cephe kenarlarında denenmiştir. Bina kesme taşlardan örülmüş ve iki köşesine silindir şeklinde dayanaklar yaptırılmıştır. Sadece Amasya Bimarhanesine mahsus bir özellik olan kapının kilit taşında diz çökmüş vaziyette insan kabartması mevcuttur. Gümüşlü Cami Taceddin Mahmut Çelebi tarafından 1326 yılında yaptırılan cami Amasya'da bulunan ilk Osmanlı Dönemi eseri olduğundan önem taşır. Kesme taştan kare plan şemasına sahip cami kiremit örtülü ahşap kubbe ile kapatılmıştır. Son cemaat yeri ahşap direkler üzerinde ve üçgen alınlıklı bir çatı ile örtülüdür. Revak kemerleri yıkılmış, kemer yastıkları ortadadır. Kapı üstü mukarnaslarını yarısına kadar örten çok basık bağdadi bir kubbe bulunmaktadır. Kalem işleri son devirdendir. Yörgüç Paşa Cami Sultan II. Murat'ın Vezirlerinden Atabey Abdullah oğlu Yörgüç Paşa tarafından 1428 yılında yaptırılmıştır. Kalıplar ve kemerler kahverengi taş ve beyaz mermerler periyodik olarak dizilmiştir. Giriş kapısının üstünde geometrik motifler ve çiçeklerle süslenmiş sağır pencerelerin altında gayet ustaca yazılmış bir kitabe yer alır. Bayezid Paşa Cami Amasya Emiri Bayezid Paşa tarafından 1414 yılında yaptırılmıştır. yapı pek az değişikliklerle Bursa Yeşil Cami planına benzemektedir. Planı, arka arkaya iki kubbe, öndeki kubbenin yanlarında ikişer küçük kubbesi ile tipik bir zaviyeli camilerdendir. Cephenin bazı yerleri mermer kaplamalaı olup oldukca tezyini biş kubbeli abidevi bir son cemaat yerine sahiptir. Sultan II. Bayezid Külliyesi Sultan II. Bayezid adına 1485-86 yılında cami, medrese, imaret türbe, şadırvan ve çeşmeden ibaret külliye olarak yapılmıştır. 15. yüzyılın son çeyreğinde yan mekanlı camii mimarisinin gelişmiş bir geçiş dönemi örneğidir. Camii beş kubbeli bir cemaat yeri ile geniş bir kemerle birbirine bağlanan arka arkaya iki kubbeli mekan ve buraya açılan yan mekanlardan ibarettir. Doğu kısmındaki minaresi renkli taşlarla yivli, batı kısımlarındaki palmetlerle süslü olarak gerçekleştirilmiştir. Batıda (U) plan şemasına sahip medrese mevcuttur. Doğudaki (L) Plan şemalı yapı imaret ve konuk evidir. Her iki minare hizasında bulunan yaşlı çınar ağaçlarının külliye ile yaşıt olduğu tahmin edilmektedir. Kapı Ağa Medresesi Sultan II. Bayezid'ın Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından 1488 yılında yaptırılmıştır. Ön Asya ve Selçuklu mezar anıtlarında görülen sekizgen plan şeması fonksiyon itibariyle ilk defa bu medresede tatbik edilmiştir. Her kenarda üçer adet, tonozlu revakların gerisinde bulunan kubbeli odalarda güney kenarında daha büyük ve yüksek kümbet ve örtülü mekana yarım kubbelerin bağlanması ile meydana gelen (I) planlı dershane, yapının esasını teşkil eder. Duvarlarında üç sıra tuğla arasında moloz taş kullanılmış, giriş daha yüksek tutularak silmelerle yumuşatılmıştır. Avluda köşeli sade başlıklar sütunlar üzerine oturtulmuş, dengeli revak kemerleri ve duvar üzerindeki plastik Bursa Kemeri uygulaması iç mimariye cazibe kazandırmıştır. Dershane önündeki revak kubbesi iç orjinal mukarnas dolgu ile bezenmiştir. Şirvanlı (Azeriler) Camii Kafkasya'nın Karabağ ve şirvan şehirlerinde gelerek ilimize yerleşmiş göçmenlerden toplanan yardımlarla Şeyh Hacı Mahmut Efendi tarafından yaptırılmıştır. İlimizde barok stilde 19. yüzyılda yapılmış tek camii olması bakımından ayrıca önem taşımaktadır. Çilehane Yakup Paşa tarafından 1413 yılında yaptırılmıştır. Dikdörtgen plana sahip eserin beden duvarları moloz taştan inşaa edilmiştir. Yapı zaviye ve tekke olarak kullanılmıştır. İçerisinde türbe, mescit, divanhane ve ziyaret odaları mevcuttur. |
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Etiketler |
Yok |
|
|