|
|
Seçenekler | Thema bewerten | Stil |
03-01-2016, 10:12 PM | #21 |
Profesyonel Defineci
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 219
Tecrübe Puanı: 52016 |
Osmanlıca Sözlük (Z)
________________________________________ ZABT: 1. Sıkı tutma. 2. İdaresi altına alma, kendine mal etme. 3. Silah zoru ile bir yeri alma. 4. Anlama, kavrama. 5. Kaydetme, özetini yazma. ZÂHİB: 1. Gidici, giden. 2. Bir fikre veya zanna uyan, kapılan. ZÂHİR: Açık, belli, görünür, meydanda olan. ZÂHİRÎ: Dıştan görünen, meydanda olan. ZAİL: Sona eren, sürekli olmayan. ZAMİR: 1. Her şeyin iç yüzü. 2. Yürek, vicdan. 3. Gizli fikir. 4. Zamir, ismin yerini tutan kelime. ZÂNİ: Zina eden erkek. ZÂNİYE: Zina eden kadın. ZARAR: Ziyan, eksiklik, kayıp. ZARF: Yer ve zaman bildiren edat. ZAT: Kendi, asıl, öz, cevher, saygıdeğer kişi. ZAYİ': Elden çıkan, yitik, kaybolan. ZAYİAT: Kayıplar, yitikler. ZEBÂNÎ: Zebanî, cehennemlikleri cehenneme atan melek. ZEBERCED: Zümrütten daha açık renkte bir süs taşı. ZEBH: Boğazlama, kesme, kurban kesme. ZECR: 1. Yasaklama, yaptırmama. 2. Zorlama, zorla yaptırma, angarya işletme sıkma, eziyet. ZEKER: Erkek, erkeklik organı. ZELİL: Hor, hakir, alçak. ZELLE: 1. Ayak sürçüp kayma. 2. Hata, suç. ZEM (ZEMM): Birinin kötülüğünü söyleme, ayıplama, yerme, çekiştirme. ZEMHERİR: Karakış. ZEMZEME: 1. Ezgili ses, terennüm, teganni. 2. Mezamir'i okuyanların teranesi (Zebur). ZENB: Günah, suç, kabahat. ZEVAL: 1. Zail olma, sona erme. 2. Aşağılama, inme. 3. Güneşin başucunda, tam tepeden bulunma zamanı zeval vakti, öğle vakti. ZEVC: Çift, eş. ZEVCYEN: Karı-koca, iki eş. ZEVİ'L-UKUL: Akıl sahipleri, akıllılar. ZİKR: 1. Zikir, anma, hatıra getirme. 2. Ağıza alma, adını söyleme. 3. Anlatma, ifade etme. 4. Övme, iyilikle anma. 5. Tasavvufi anlamıyla Allah adını anarak zikretme. ZİKR-İ CEMİL: Güzel zikir, övgü. ZİKRULLAH: Allah'ı anma. ZİLLET: Alçaklık, aşağılık. ZİMMÎ: 1. İslâm devletinde yaşayan gayr-i müslim. 2. Haraç veren, raiyye. ZİNET: Süs eşyası, bezek. ZİRA': Dirsekten orta parmak ucuna kadar olan uzunluk ölçüsü, 75-90 santim arasında değişir. ZÎRAHİM-İ MAHREM: Nikah düşmeyen akraba kadın. ZİŞAN: Şanlı, ünlü, gösterişli. ZİYA: Işık, aydınlık. ZUHR: Öğle zamanı, öğle namazı. ZULM: Zulüm, haksızlık, eziyet. ZULMET: Karanlık. ZÜBDE: Bir şeyin en seçkin parçası, öz, özet. ZÜBUR-ZÜBÜR: Kitaplar, yazılı şeyler. ZÜHD: Dünya lezzetlerinden el çekerek ibadetle meşgul olma, sofuluk. ZÜHÛL: İsteyerek veya elde olmayarak unutma, geçiştirme, yanılma. ZÜLCELAL: Celal sahibi, Allah. ZÜLKARNEYN: İki boynuz sahibi, Kur'ân-ı Kerim'de adı geçen bir hükümdar, iki yönlü. ZÜLL: Horluk, hakirlik, alçaklık. ZÜRRİYET: Soy, nesil, kuşak.
__________________
HAYATTA EN DEĞERLİ HAZİNE SEVGİDIR.. |
Etiketler |
Yok |
|
|