06-17-2008, 07:25 PM | #1 |
Administrators
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 1.482
Tecrübe Puanı: 10 |
Tekirdağ
Tekirdağ il toprakları çok eski çağlardan bu yana bir yerleşim merkezi olarak eski bir târihe sâhiptir. Anadolu’da ilk siyasî birliği kuran Hititler, Marmara Denizinin ötesini geçmemiş olup bu bölge Hititlerin sınırları dışında kaldı.
Trakya’ya adını veren Orta Asya menşeli Trak Türkleri uzun müddet bu toprakları ellerinde bulundurdular. M.Ö. 1200 târihlerinde Frigler bu bölgeyi ve Trakya’yı ele geçirdiler. Anadolu’ya geçerek Frigya Devletini kurdular. Frigleri yıkan ve Anadolu’da hâkim olan Lidyalılar bilâhare M.Ö. 6. asırda Pers Kralı Dârâ’ya yenilince Anadolu’nun mühim bir kısmı ve Trakya, Perslerin eline geçti. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender, Pers Devletini yenerek ortadan kaldırınca Trakya, Anadolu ve İran topraklarına katıldı. İyonlar devrinden beri bu bölgeye ve Yunanistan’a gelen göçmenler, sâhillerde küçük siteler, koloni şehirler kurdular. M.S. 46’da Romaİmparatorluğu bu bölgeyi kendi topraklarına kattı. 395’te Roma ikiye bölününce bölge Anadolu ve Trakya gibi Doğu Roma (Bizans) payına düştü. Balkanlardan, kuzeyden, Orta ve Doğu Avrupa’dan zaman zaman bu topraklara akınlar yapıldı. Bu akınların çoğu muhtelif Türk kavimleri tarafından düzenlendi. Beşinci asırda Attila emrindeki Hunlar, Avar Türkleri ve Peçenek Türkleri bunların başlıcalarıdır. Gotlar, Moğollar, Slavlaşmamış Bulgar Türkleri ve Lâtinlerin bu bölgeye akınları oldu. Bölgeye İslâm akıncıları da akınlar yaptılar, fakat feth edilen yerleri uzun müddet ellerinde tutamadılar. Rumeli Fâtihi ünvânıyla anılan Şehzâde Gâzi Süleymân Paşa(Orhan Gâzinin büyük oğlu) Gelibolu’yu fethettikten sonra 1356’da Şarköy ve Malkara’yı alarak Tekirdağ topraklarınıOsmanlı sınırına yaklaştırdı. Gâzi Süleymân Paşanın vefâtından sonra Bizanslılar bölgeyi geri aldılarsa da, Sultan Birinci Murâd Hüdâvendigâr tahta çıkar çıkmaz 1362’de, bu toprakları yeniden, aynı târihte Gâzi Evrenos Bey de Malkara’yı fethetti. Bizanslıların Çorlu’yu geri alma teşebbüsü başarısızlıkla netîcelendi. 1402 Ankara Savaşından sonra Sultan Yıldırım Bâyezîd Hanın Tîmûr Han karşısında yenilmesiyle Osmanlı Devleti sarsıntı geçirdi. Osmanlı Devleti yeniden birliği temin ve kaybedilen toprakları geri almak için geçen devrede bölge ve Trakya’ya sırasıyla Süleymân, Mûsâ ve Mustafa Çelebi hâkim oldular. Sultan Birinci Mehmed (Çelebi) Hanla oğlu Sultan İkinci Murâd Han, Osmanlı Devletinin bütünlüğünü ve otorite birliğini yeniden tesis ettiler. Fâtih Sultan Mehmed Hanın 1453’te İstanbul’u fethiyle Tekirdağ bir iç şehir hâline geldi. Bu bölgeyi Türkleştirmek için Anadolu’dan Yörük Türkleri getirilerek yerleştirildi. Osmanlı devrinde Tekirdağ, şimdi Kırklareli sınırlarında bulunan Vize’ye bağlı bir sancaktı. Bu sancak merkezi Sofya’da bulunan oldukça geniş Rumeli Beylerbeyliğinin (eyâletinin) 26 sancağından birini teşkil ediyordu. Tanzimattan sonra Tekirdağ, Edirne eyâletinin (vilâyetinin) altı sancağından birine merkez oldu. Dört kazâsı vardı. Cumhûriyet devrinde Sancaklar (mutasarrıflıklar) il (vilâyet) olunca, Tekirdağ da il oldu. Balkan Harbinde Bulgarlar Tekirdağ’ın büyük bir bölümünü işgâl ettiler. Nesillerden nesillere anlatılacak tüyler ürpertici büyük cinâyetler işlediler. İhtiyar, çocuk, kadın demeden binlerce mâsum insanı şehit ettiler. Annelerin gözleri önünde küçük çocukları süngülere takmaktan, fırına atmaktan büyük zevk duydular. Eski Bahriye Nâzırı Ferik (Korgeneral) Hurşit Paşa, Tekirdağ’ı tamâmen Bulgarlardan kurtarmak için Marmara’dan bir kolorduyla çıkarma yaptı. Şarköy’ü aldı. Fakat Tekirdağ’ı kurtaramadan geri döndü. Birinci Dünyâ Harbi sonunda Osmanlı Devleti toprakları muhtelif devletler tarafından işgâl edilince, Tekirdağ Yunanlıların istilâsına uğradı. 1922 sonlarına kadar burada kalan Yunanlılar en az Bulgarlar kadar mâsum halka zulmettiler. İstiklâl Harbi sonunda diğer yerlerden olduğu gibi buradan da çekilmek mecburiyetinde kaldılar. Lozan Antlaşmasıyla buradaki Rumlar Yunanistan’daki Türklerle mübâdele edildi. TARİHİ YERLERİ VE ESERLERİ Rüstem Paşa Külliyesi: Ertuğrul Mahallesinde Kânûnî Sultan Süleymân Hanın damadı Rüstem Paşa tarafından 1553’te Mîmar Sinân’a yaptırılmıştır. Külliye; câmi, hamam, bedesten, medrese ve kitaplıktan meydana gelmiştir. Günümüze orijinal şekliyle câmi, kütüphâne ve bedesten ulaşmıştır. Câminin tek ve geniş kubbesi ve yazıları bir sanat şaheseridir. Medrese yıkıntı hâlindedir. Hamamın sâdece taş ve tuğla duvarlarından bir kısmı kalmıştır. Bedesten altı kubbeli dikdörtgen bir yapıdır. Taş ve tuğla karışımından inşâ edilmiştir. Câmiye 1841’de Sultan Abdülmecîd devrinde son cemâat yeri ilâve edilerek ortaya beşgen saçaklı ve on musluktan şadırvan inşâ edilmiştir. Eski Câmi: Ertuğrul Mahallesinde olup, kitâbesi yoktur. İlk yapı şekli yanmıştır. Daha sonra yapılan câmi 1830’da Zâhire Nâzırı Tekirdağlı Ahmed Ağa tarafından yaptırılmıştır. Çatısı ahşap, üstü kiremit kaplıdır. 1912 zelzelesinde yıkılan minâre, Cumhûriyet devrinde yeniden yapılmıştır. Orta Câmi: Kürkçü Sinân Ağa tarafından yaptırılmıştır. Eski câmi yıkılmış olup, günümüzdeki câmi 1854’te eskisinin yerine yapılmıştır. Câmi duvarları kalın taşlardan olup, çatısı kiremitle kaplıdır. Hasan Efendi Câmii: Hasan Efendi Mahallesinde olup, 1627’de Hasan Efendi tarafından yaptırılmıştır. Hasan Efendinin mezarı yanındadır. Minâresi tâmir görmüştür. Sultan Süleyman Câmii: Çorlu ilçesinde çarşı içindedir. 1521’de yapılan câmi kesme taştan kare plânlı yapı yuvarlak kubbeyle örtülüdür. Tek şerefeli minâre silindirik gövdelidir. Gâzi Ömer Bey Câmii: Malkara ilçesinde Fâtih’in meşhur komutanı ve Mora Yarımadası Fâtihi Gâzi Ömer Bey tarafından yaptırılmıştır. Eski Osmanlı câmilerindendir ve hâlen sağlamdır. Yanında 1490’da yapılmış Ömer Beyin türbesi vardır. 1830’da câmi tâmir görmüştür. Ayas Paşa Câmii: Saray ilçesinde Sadrâzam Ayaz Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştan küçük bir yapıdır. Ana mekan kubbeyle örtülüdür. İnce silindirik gövdeli minâre tek şerefelidir. 1569’da yapılmış olan câminin avlusunda Kırım hanlarından İkinci Devlet Giray Hanın (v. 1725), İkinci Fetih Giray Hanın (v. 1746), İslâm Giray Sultanın (v. 1772), Üçüncü Selim Giray Hanın (v. 1785), Dördüncü Devlet Giray Hanın (v. 1780) ve Şahbaz Giray Hanın (v. 1792) kabirleri vardır. Tekirdağ Müzesi: Eski çağlarla Osmanlı devrine âit eserler sergilenir. Oldukça zengin sayılır. Rakoczi Müzesi: Macar Kralıİkinci Ferenc Rakoczi’nin 1720-1735 arasında Tekirdağ’da kaldığı ev, müze hâline getirilmiştir. Burada kullandığı eşyâlar, silâhlar, yaptığı yağlıboya tabloları ve tahta oymalar sergilenmektedir. Avusturya İmparatoruyla savaşan Rakoczi, Fransa’ya sığınmış ve Sultan Üçüncü Ahmed Han, Rakoczi’yi Macar Kralı tanımış ve Osmanlı Devletine dâvet etmiştir. 1735’te ölmüştür. Sonradan kemikleri Macaristan’a nakledilmiştir. Eski Eserler: Marmara Ereğlisi: M.Ö. 601’de Samoslar tarafından kurulmuş eski bir şehirdir. Karaevli Köyü: Târihî bir Trak şehridir. Eski adı Mokapora (Mocasura) idi. Germeyan Köyü: Roma Devrinde Aproi-Apros-Apri isimli bir şehirdi. İnecik: Eski Trak şehridir. Roma devrinde gelişmiştir. Barbaros (Banados): M.Ö. 6. asırda kurulmuş târihî bir şehirdir. Mesinli Kale Kalıntıları: Çorlu ilçesine bağlı Mesinli köyündedir. Beşiktepe: Merkez ilçeye bağlı Ahmedikli ve Hacıköy arasında beşiğe benzer tepede kale kalıntıları vardır. Güneşli: Saray ilçesi yakınında eski bir yerleşim merkezidir. |
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Etiketler |
Yok |
|
|