Go Back   DefineBurada.CoM > DEFİNE İŞARETLERİ KATOLOĞU VE CÖZÜMÜ BULUNMUS DEFİNE İŞARETLERİ > Firavun Sırları Ve Pramitler Hakkında Videolar
alan tarama | dedektör | toprak altı görüntüleme sistemleri

Cevapla
 
Seçenekler Thema bewerten Stil
Alt 12-04-2009, 04:48 PM   #1
SEYRANİ
Administrators
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 1.162
Tecrübe Puanı: 349017
SEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond repute
Standart AKHENATON alehhislam

FİRAVUN DENİLİNCE hepimizin aklına hemen kafirler gelir
ama müslüman firavunda vardı.

konu başlıgını böyel açtım çünkü mısırlı müslümanlarf ona böyle hitab ediyordu

ALLAHA İNANAN Firavun Akhenaton:


ONUN YAZDIGI BİR ŞİİRLE BAŞLAYALIM

Tanrı uludur; birdir, tektir.
Ondan başkası yoktur.
Bir tanedir,
O'dur her varlığı yaratan
Bir ruhtur Tanrı, görünmeyen bir ruh...
Ta başlangıçta vardı Tanrı,
Tek varlıktı o.
Hiç bir şey yokken o vardı.
Her şeyi o yarattı
Ezelden beri süregelen varlığı,
Ebediyete kadar sürecek,
Gizlidir Tanrı, kimse görmemiştir onu.
İnsanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman.




Sanki günümüzde inanılan din kitaplarından alınmış gibi görünen bu şiir, yaklaşık 3300 yıl önce Mısır’ın 18. sülalesinden Firavun Akhenaton tarafından yazılmıştı. Akhenaton tek Tanrı’ya inanıyordu. Gelmiş geçmiş bütün Firavunların içinde yalnız onun inancı böyleydi. Akhenaton Firavun olduğunda adı IV. Amenofis’ti ve o da diğer Firavunlar gibi geleneksel 13 tanrıya inanıyordu. Fakat ne olduysa Akhenaton Tahta çıktıktan 5 sene sonra 41 yaşında iken kendisinde çok büyük bir manevi değişiklik hasıl oldu; adını ve dinin değiştirdi. Tanrı'nın bir, isminin ise Aton olduğunu halkına ilan etti. Tapınaklardaki bütün putların kırılmasını, duvarlardaki tanrı isimlerinin kazınmasını emretti. (bunlar daha çok Tanrıların kadınlarla cinsel ilişkiye girdiklerini gösteren resimlerdi) Ameophis (İmparatorluk tanrısı Amus razı olsun) olan adını Akhenaton (Aton'un hadimi, yani hizmetkarı) olarak değiştirdi. Akhenaton'un inandığı ve halkının da inanmasını istediği tanrı, kendi ifadesine göre, yalnız Mısırlıların değil, bütün insanların, bütün kainatın tanrısı idi. Güneş'i, Ay'ı, yıldızları yaratan "O" idi. Günümüzdeki tasavvuf inancına benzer bir inançla her şeyde Tanrı’yı görüyordu. Ona göre Güneş Tanrı’nın bir görüntüsüydü.
__________________
https://www.facebook.com/groups/133566160037768/
SEYRANİ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Facebook'ta Paylaş


Alt 12-04-2009, 04:51 PM   #2
SEYRANİ
Administrators
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 1.162
Tecrübe Puanı: 349017
SEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond reputeSEYRANİ has a reputation beyond repute
Standart

Göklerin ufkunda belirmen ne kadar güzeldir,
Ey! Hayatın temelinde yaşayan Aton,
Sen doğu göğünün ufkunda doğduğunda,
Tüm memleketi güzelliğinle doldurursun,
Uzaklaşsan da, ışınların dünya üzerindedir,
Ne kadar yüksek olursan ol,
Senin adımlarının izleri gündüzdür,
Sen, ışınlarını dağıttığın zaman,
Mısır'ın her iki ülkesi de bayram eder,
Hepsi uyanık ve ayaklarının üzerindedir,
Çünkü Sen, onları uyandırmışsındır,
Onlar tüm organlarını sende yıkarlar,
Ve kollarını kaldırıp, Sen'i şafakta selamlar,
Sonra tüm dünyada herkes kendi işini yapar,
Hayvanlar otlardan zevk alırlar,
Ağaçlar ve bitkiler çiçeklenirler,
Kuşlar, kanatları sana doğru ibadet edercesine kalkık,
Bataklıklarda uçarlar,
Sen üzerlerinde oldukça onlar yaşarlar,
Kadında çocuğu Sen yaratırsın,
Ananın karnında çocuğa Sen hayat verirsin,
Sen ana rahminde dahi çocuğu besleyensin,
Ne zaman civciv kabuğu içinde bağırsa,
Sen ona hayat vermek için nefes verirsin,
Ey Tanrım, Senin ne kadar çok eserlerin vardır,
Sen! Ebediyetin hakimi! Senin isteklerin hep iyidir,
Sen yaşamın ta kendisinin ve yaşam Sen'de yaşar,
Tanrım Sen yaşamsın ve yaşam ancak sende görülür.



Şiirde geçen ‘Mısır'ın her iki ülkesi’ Nil nehrinin doğu ve batı yakaları, yaşam ve ölüm ülkeleridir. Görüldüğü üzere yine günümüz inancında olduğu gibi yaşamda ve fizik kurallarında Tanrı’nın varlığının kanıtları aranmaktadır. Nil nehri, doğu ve batı ülkeleri ve Nil deltasından oluşan tepesi yuvarlak haç biçimi, Aton veya Akhinaton haçı adı ile bilinir. Hıristiyanlar, ancak Bizans İmparatoru Jüstinyen döneminde Akhineton Haçı biçimini bırakıp ve düz haç modeline geçmişlerdir. Bu da ilk kez Ayasofya'da kullanılmıştır. Ayasofya’nın yapımı 6. Yüzyıla denk gelir.

Akhenaton’un inandığı dinde erkekler sünnet oluyorlardı. Domuz eti yemek günahtı. Tapınağa girmeden önce el ve ayaklarla yüz belirli bir ritüele uygun olarak yıkanıyor, yani abdest alınıyordu. Cinsel ilişkiden sonra da günümüzde gusül abdesti dediğimiz biçimde mutlaka baştan aşağı yıkanmak gerekiyordu.

Akhenaton’daki bu değişikliğin sebebi neydi? Neden geleneksel inançları reddetmişti? Bunu bazı tarihçiler Asya’dan gelen bir eşe bağlıyorlar: Nefertiti’ye! Şimdi biraz Antik çağın evlilik ve aile ilişkilerine ve Akhenaton ailesinin yaşantısına bakmalıyız. Güzelliği ile ün salmış antik Mısır’ın kraliçesi Nefertiti Akhenaton’un eşiydi. Ailesi hakkında kesin bulgu olmasa da Mitannilerden gelme Asyalı bir prenses olduğu düşünülüyor. Asıl adı Tadukhepa'ydı, fakat o kadar güzeldi ki, eski Mısır dilinde 'güzel kadın geldi' anlamına gelen Nefertiti olarak anılmaya başlandı. Akhenaton ve Nefertiti’nin bu evlilikten 6 kızları oldu. Hiç erkek çocukları yoktu. Kızlarının adları:
Meritaten: 2 evlilik yılında (M.Ö. 1348 ).
Meketaten: 3 evlilik yılında (M.Ö.1347 ).
Ankhesenpaaten, sonra Tutankhamun eşi: 4 evlilik yılında (M.Ö.1346 ).
Neferneferuaten Tasherit: 6 evlilik yılında (M.Ö.1344 ).
Neferneferure: 9 evlilik yılında (M.Ö.1341 ).
Setepenre: 11 evlilik yılında (M.Ö.1339 ).


O zamanlar aile içi –ensest- ilişki normal görünüyordu. Büyük bir olasılıkla Nefertiti Akhenaton’un –kardeş gibi- yakın akrabası idi. Nitekim iki kız çocuğu prematüre idi ve fazla yaşamadılar. Akheneton erkek evlat edinebilmek için üvey kardeşi Smenhkare ile evlendi. Daha sonra kendi kızlarının ikisiyle evlendi. Aile içi ilişkinin bir nedeni daha vardı. Bunlar asil oldukları için tebaalarından biriyle evlenemezlerdi.

Bunun şöyle bir etkisi var. Nefertiti için Asyalı olduğu söyleniyordu. Akhenaton’un heykellerinden anladığımıza göre bizzat kendisinin gözleri bir Asyalı gibi çekikti. Akhenaton’un çekik gözlü olmasını kimi yazarlar ensest ilişkilere ve genetik bozulmaya bağlıyorlar. Ancak bana göre bu biraz spekülatif bir yaklaşımdır. Daha sonra Firavun olan oğlu Tutankhamon’un ele geçen hazineleri arasında bir kadın büstü bulunuyor. Bu büst de tartışma götürmez bir şekilde çekik gözlüydü. Ayrıca üst düzey insanların gözlerine çekik gözlü imiş gibi sürme çekme adeti vardı. Bu bana göre –başkalarından farklı olduğu için- güzel sayılan çekik gözlere bir öykünme idi.

Buradan çıkabilecek bir sonuç, Akhenaton Asya’da yaşamakta olan Şaman dininden etkilenmişti. Bilindiği gibi 10000 yıl önce Asya’dan Amerika’ya geçen Kızılderililer de Şamandır ve tek tanrıya, cennete inanırlar. Yani Akhenaton döneminde Şamanlık vardı.

Akhenaton’un tek tanrıya inanmasına başka bir sebep daha gösterilir. Hz. Yusuf Akhenaton’dan önce Mısır’da yaşamıştı. Firavun’un ondan etkilendiği düşüncesi öne sürülmüştür. 18. hanedandan 10. firavun olan Akhenaton'un tahtta kaldığı tarih: İsa'dan önce 1355-1335 yılları olduğuna göre Hz Musa'dan önceki zamanda yaşamıştır. Onun için başka olasılıklar da düşünülür. Bir peygamber olması olasılığı. Burada olabilecek tek kişi Hz. Musa’dır. Ancak din kitapları öyle söylemezler. Din kitapları Akhenaton’dan sanki hiç yaşamamış gibi ayrıca da tek satır olsun söz etmez. Elde Mısır kaynakları olmasaydı bunu doğru kabul etmek mümkün olabilirdi. Ama böyle değildir. Tevrat’ta farklı bir şekilde Lut peygamberin erkek evladı olmadığı için iki gün arayla iki kızıyla -onlar tarafından sarhoş edilip- ilişkiye girdiği anlatılır. Lut Peygamber aynı zamanda ailesini alarak Sodom ve Gomorra’yı terk etmiştir. Bu kentler Tanrı’nın gazabıyla yok edilmiştir. Akhenaton ise din değiştirdikten sonra rahiplerin kendisini rahat bırakmayacağını bildiğinden, eski dinin ve ülkenin başkenti olan Teb şehrinden çıkıp onun 300 km. kadar kuzeyinde Nil nehrinin doğu yakasında yeni bir tapınak/başkent yapmıştır. Bu tahta geçişinin 6. yılına tekabül etmektedir ve o zamana kadar "Amenofis" olan ismini "Akhenaton" olarak değiştirmiş ve yeni başkentine de aynı ismi vermiştir. Bu olasılık bana daha yakın geliyor. Akhenaton belki de Lut peygamberdi. Tabi bu konu din kitaplarında böyle anlatılmaz. Doğruluğu yanlışlığı ‘kişinin okumasına’ ve yansız olarak araştırmasına bağlıdır. Bu konularda internette çok zengin kaynak bulmak mümkündür.

“30.Lut Soar'da kalmaktan korkuyordu. Bu yüzden iki kızıyla kentten ayrılarak dağa yerleşti. İki kızıyla birlikte bir mağarada yaşamaya başladı.
31.Büyük kızı küçüğüne, "Babamız yaşlı" dedi, "Dünya geleneklerine uygun biçimde burada bizimle yatabilecek bir erkek yok.
32.Gel, babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım."
33.O gece babalarına şarap içirdiler. Büyük kız gidip babasıyla yattı. Ancak Lut yatıp kalktığının farkında değildi.
34.Ertesi gün büyük kız küçüğüne, "Dün gece babamla yattım" dedi, "Bu gece de ona şarap içirelim. Soyumuzu yaşatmak için sen de onunla yat."
35.O gece de babalarına şarap içirdiler ve küçük kız babasıyla yattı. Ama Lut yatıp kalktığının farkında değildi.
36.Böylece Lut'un iki kızı da öz babalarından hamile kaldı.”
(Tevrat, Yaradılış Bölümü 19/30-36)

Bir olasılık da Akhenaton’un tek Tanrı düşüncesine yargı yoluyla varmış olmasıdır. Fakat bunu yapmak çok zordur, bütün kurulu düzeni reddetmek demektir. Öyle olmadı ise biri bu düşünceyi ona telkin etti. Müslüman bazı düşünürlerin söylediğine göre tek Tanrı ve gerçek din Adem’le Havva’dan beri vardır ancak zaman zaman kesintiye uğramıştır. Fakat Kuran’da Akhenaton’dan hiç bahsedilmemiş olması size ilginç gelmiyor mu?

Akhenaton ve Nefertiti öldükten sonra hazineleri ile ünlü Tutankhamon Firavun oldu ve Akhenaton’un kızı, yani üvey kardeşi aynı zamanda kayınvalidesi, belki de annesi Ankhesenpaaten ile evlendi. Yeni dönemde rahiplerin baskısıyla tek tanrılı din terk edildi, tekrar eski çok tanrılı dine dönüldü. Tutankhamon’un ömrü uzun sürmedi, 19 yaşında öldü. Dul kalan Ankhesenpaaten babası ve kardeşinden sonra büyük olasılıkla büyük dayısı olan yaşlı rahip Ay ile evlendi. (Daha önce de başka bir üvey kardeşi ve amcasıyla da evlendiği tahmin ediliyor. Yani ailede evlenmediği erkek yok). Ancak o da ölünce yeniden dul kaldı. Bunun üzerine düşmanları olduğu halde Hitit Kralı Suppiluliumas’a mektup yazarak eş olmak üzere oğullarından birini göndermesini istedi. Kral Suppiluliumas oğlu Prens Zannanza’yı gönderdi ama prens yabancı birini Firavun olarak görmek istemeyen bir Mısırlı tarafından öldürüldü. Bu mektubu kimin yazdığı konusunda şüpheler var. Bu kişinin Ankhesenpaaten olduğu yalnızca bir tahminden ibaret.

Bu süre içinde Akhenaton’un tek tanrılı dini yok edildi gibi göründüyse de tam bu dönemde Hz. Musa ve Musevilik ortaya çıktı. Bir görüşe göre Hz. Musa Akhenaton’un ta kendisi; bir görüşe göre onun dinini devam ettirmek isteyen bir Mısır Prensi. Eski din geri gelince tek Tanrıya inananlar Mısır’da barınamadılar ve Filistin’e göç etmek zorunda kaldılar. Bundan sonrasını çok iyi biliyoruz.

Din kitaplarında Hz. Musa farklı bir biçimde anlatılır.

Tevrat’ın Exodus bölümünde şu şekilde anlatılır.Adı verilmeyen bir firavun döneminde, Mısır toprakları üzerinde yaşayan İbranilerin sayısı giderek artmıştır. Bu nüfus patlaması Mısır yönetimini endişelendirir. Çünkü herhangi bir savaş durumunda İbranilerin düşmanla birlikte olacaklarından kuşkulanırlar. Firavun yeni doğan İbrani erkek çocuklarının hepsinin öldürülmesini emreder. Bu felaketten sadece bir erkek çocuğu kurtulur. Bu çocuk Nil’de bir prenses tarafından bulunup evlatlık edinilir. Adını Musa koyar. Musa sarayda büyür. Musa sudan çekip çıkarma anlamına gelen bir fiil kökünden türetilmiştir ve günün birinde herkesin bildiği o malum olay gerçekleşir. Bir Mısırlı, İbrani kölelerden birine eziyet etmektedir. Araya giren Musa Mısırlıyı öldürür ve artık burada kalamayacağı için Sina çöllerine doğru, Midyan adıyla söz edilen bölgeye gider ve Exodus, göç olayı gerçekleşir.

Bununla ilgili olarak


bağlantılı forumda bir kişi şu yorumu yapmış:

Büyük oranda mit izleri taşıyan bu hikayeyle ilgili olarak birçok tarihçinin kuşkusu vardır.
*Mısır kayıtlarında Musa adında birinin yaşadığına ilişkin hiçbir kayıt yoktur! Mısır gibi kayıt tutmaya meraklı bir toplumda bu rastlanacak bir durum değildir ve oldukça şaşırtıcıdır.
*Hikayede anlatıldığı gibi bir Mısır prensesi nedimeleriyle birlikte neden Nil nehrine yıkanmaya gitsin? Zira Mısırlılar hijyen konusunda çok titizdir. Hatta sıradan halk bile, banyosunu filtre edilmiş suyla, hamamlarda alır.
*Sarayın himayesinde yetişmiş ve dolayısıyla soylu kabul edilen biri sıradan bir insanı öldürdüğü için neden sıvışma lüzumu hissetsin bu olay pekala örtbas edilebilirdi öyle değil mi!
İşte tutarsızlıklar silsilesiyle örülü ucube bir hikaye üstelik kendilerini hiç ilgilendirmediği halde Müslümanlar da bu saçmalıklara inanıyor
yukarıdaki saptamalar ışığında değerlendirdiğimiz takdirde bahse konu olan hadiselerin bırakınız gerçekliğini Musa adında birinin yaşayıp yaşamadığı bile son derece şüphelidir.
Saygılarımla

Bir başka yorum aşağıdaki gibidir.


“Kutsal topraklara geri dönüş M.Ö. 1280-1250 yılları arası. Bu tarihler arası kesin olarak kabul görür. Son araştırmalara M.Ö. 1264-1260 olarak daraltılmış. Musa isminde birinin yaşayıp yaşamadığı konusunda bilgiye ulaşılamadı. Bu isim, göç sırasında grup liderine ya da duyularımız ile algılayamadığımız tek tanrı fikrini ortaya atana sonradan verilmiş isim olabilir olarak düşünülüyor.
İlk tek tanrı düşüncesini ortaya atan Firavun Akhenaton. Fakat onun tek tanrısı güneş. 18. sülalenin son firavunlarından olan Akhenaton, eski mısır pagan dinine karşı çıkıp, rahipler sınıfını ortadan kaldırıyor. Gelirlerini kesiyor. Kuzeye çıkıp orada yeni bir şehir kurduruyor. Bu sırada inşaat için çevre ülkelerden de sanatçılar ve işçiler geliyor. Kudüsten gelen grubun başında İbrahim(Efraim) var, ve tek tanrıdan habersiz pagan Akad dinine mensup. Sonradan o da tek tanrıcı yapılmış. Akhenaton sonrası yeni bir aile mısır yönetimini ele geçiriyor. I. Seti firavun oluyor. Ve eski Mısır dinine dönülüyor. Akhenaton taraftartarları, onun dinine inananlar ise hor görülüyor. Bunlardan II. Ramses zamanı Kudüse dönen İbrahim'in torunları yolda tanrıyı güneşlikten çıkarıyorlar. Dönüş yolu kızıldeniz değil Nil deltası, sellerin olduğu dönem.
Sümerde Enki, Akatlara ismi EA olan bir tanrı var. bu yaratıcı tanrı değil. Fakat tanrılar üst kurulunun en önemlisi. Halk arasında EA, yea olarak telaffuz ediliyor. Binin üzerindeki tanrı sayısı nedeniyle isimler kimsenin aklında değil, sadece önemli olanlar iyi tanınıyor. EA nın sıfatı diğerleri de her şeyi ondan sorup öğrendikleri için her şeyi bilen, her şeye kadir. Tercümesi tam böyle. Göç sırasında Akad dinini de tam bırakamayan yahudiler bunun adını batı dillerindeki var olmak fiilinin eril üçüncü tekil haline getiriyor. Yea oluyor YAHVE. Yani He is. O vardır.
Ya diğerleri, onları da melek yapıyorlar iklim, ölüm, insanlara tanrılardan haber getiren, mikalil, cebrail, azrail, israfil, bunlar tanrılar üst kurulunun üyeleri. Diğer önemsizler ise, bildiğiniz melekler. Aradan 300 yıl geçince yeni din geliştiriliyor, sümer dininin yaratılış hikayesi aynen alınarak tevratın ilk sayfası yapılıyor. Nuh, adem,de sümer dininden alınma. Diğerleri israil krallarının hayat hikayesi. O krallar da bizim peygamberlerimiz. kitap M.S. 200 bazılarına göre 350 yıllarına kadar yazılıyor. Eski metinler ile hepsi bir araya getirilip yahudilerin kitabı çıkıyor ortaya.
İçlerinden İsa isimli biri diğer insanları da tek tanrıya inanca çağırıyor. Öldükten 50 sene sonra onu da peygamber ilan edip yeni bir din yaratıyorlar. ve yeniden yazmalar başlıyor. 300 yıllarına kadar 4 kişi onun hayatını yazıyor. Buna hıristiyanlar yeni ahid(sözleşme), tevrata da eski ahid diyorlar.
Yani yaşadıysa eğer ne Musa, ne de İsa tanrının kendilerine kitap indirdiğini iddia etmedikleri gibi, peygamber olduklarını da söylememişler.
Pagan(çok tanrılı) Sümer dini üzerine yazılmış hikayeler geliştirilerek günümüze dek geldi. Allah sonumuzu hayırlı etsin.”

Kutsal topraklara dönüş tarihi (M.Ö. 1280-1250 yılları arası) ile Akhenaton’un hüküm sürdüğü tarihlere (M. Ö. 1355-1335 yılları arası) baktığımızda yalnızca 45 yıllık bir fark görürüz. Tarihler yaklaşıktır. Küçük tarihleri aldığımızda bulunan 45 yıl, bir insanın yaşayabileceği bir süredir. Ancak büyük tarihleri aldığımızda 95 yıl olur ki buradan –Firavun olduğunda en az yirmi yaşında yetişkin biri olduğunu da katarsak- Akheneton ile Musa’nın aynı kişiler olmadığını, buna karşılık Akhenaton’un dinini devam ettirmek isteyen bir Mısır prensi olma olasılığının güçlendiğini çıkarabiliriz. Çünkü tarih tam tek tanrı dininin Mısır’da dışlandığı döneme denk gelmektedir. Tevrat’ta ve Kuran’da Firavun Akhenaton’dan, Mısır kayıtlarında Hz. Musa’dan, İbranilerden söz edilmemektedir. Mısır’da olaylar yaşanırken taşlara kayıt yapıldığı, ama Tevrat’ın M.S. 200 yılına kadar yazıldığı göz önüne alınmalıdır. Bu noktada işin içine insan faktörü girer ve tarih ilerlemiş bir dine hizmet edecek biçimde değiştirilmiş olabilir. (Sırası gelmişken şunu da belirtmeliyim ki din bir dogmadır. Dinin öğretilerine inanmak ve onu kabul etmek için herhangi bir kanıt görmek, kanıtlar farklı şeyleri işaret ediyor diye dini terk etmek gerekmez.)


Yazı şöyle:

“Hz.İbrahim Firavun'du

İki Fransız araştırmacı (doğrulanırsa sadece eski Mısır ve Yahudi tarihini değil, binlerce yıllık geçmişe dayanan siyasi iddiaları da değiştirecek) müthiş bulgulara erişti:
Mısır'dan kovulan Yahudiler aslında tek tanrılı Mısırlılar'dı ve anavatanları Yukarı Mısır'dı. Hz.İbrahim, Mısır'ın ilk tek tanrılı Firavun'u, Nefertiti'nin kocası Ahenaton'un kendisiydi. Tevrat'ın anlattıkları doğru ancak adı geçen Yahudi büyükleri Mısır asilleriydi. Hz. Musa ise, daha sonra 1.Ramses adıyla Firavun olacak Mısırlı bir generaldi.

İki Fransız araştırmacı sadece bilim dünyasını değil, tarihi değiştirecek, Ortadoğu'da dengeleri altüst edecek bir iddia ortaya attı: İbrahim Peygamber aslında Mısır'ın tek tanrılı ilk firavunu Akhenaton'dan başkası değildi. Ve Mısır'dan kovulan ve İsrail'e dönen Yahudi kavmi de, Akhenaton'un tek tanrılı dinini benimsemiş Mısırlılardı. Yahudi kökenli iki Fransız bilim adamı, Roger ve Messod Sabbah 20 yıl süren çalışmalarını bir kitapta topladılar. Bugün Hz.Musa'nın bir Mısırlı olduğuna kesin gözüyle bakılıyor. Yahudi tek tanrıcılığının Aton dininin devamı olduğu da yeni bir iddia değil.

Yahudiler aslında Mısırlı

Ancak, Mısır tarihini ve kayıtlarını inceleyen uzmanlar şimdiye kadar Hz. İbrahim'in, Yusuf'un veya Musa'nın izine rastlamadılar. Daha da anlaşılmaz olanı, Eski Ahit'e göre 430 yıl boyunca Mısır'da yaşayan, 210 yıl köle olarak tutulan onbinlerce Yahudi'den Mısır tarihi nasıl olur da hiç bahsetmez? Firavun'dan kaçan binlerce Yahudi köle Kenan bölgesine, yani Firavun'un topraklarına nasıl, korkusuzca yerleşebilmiştir? Niçin Mısır'da tek bir Yahudi mezarı, bir mezar taşı, bir duvar yazısı veya bir mektup bulunamamıştır?

Messod ve Roger Sabbah bu ‘muammaları’ çözmeyi başardılar.
Tevrat'ta anlatıldığı şekliyle, Yahudiler'in Mısır'dan Musa'nın önderliğinde kaçışının hiçbir tarihi kaydı yoktur; çünkü Yahudi tarihinin ‘Yahudiler’in Göçü' diye verdiği olay, Ahet-Aton kentinde yaşayan tek tanrılı Mısırlılar'ın Firavun Ai tarafından sürülüşünden başka birşey değildir.
Mısır'ın ilk tek tanrıya inanan firavunu Akhenaton'un ölümünden sonra, Firavun Ai, Akhenaton'un başkenti Ahet-Aton (şimdiki Tell el-Amarna) halkını sınırdışı etti. Böylece tek tanrıcılığı Mısır'dan atmış oldu. Ancak, tek tanrıcılık yok olmadı. Ahet-Aton halkı Sazlıklar Denizi'ni aşarak Sina Çölü'ne geçti. ‘Denizin yarılması’ efsanesi de Mısır mitolojisinde yer alan ‘Anadeniz’in Firavun tarafından ikiye açılması' efsanesinden farklı birşey değildir. Filistin'in Kenan bölgesine yerleşen Mısırlı rahipler ve asillere ‘Firavun’a (yani Akhenaton'a) tapan' anlamına ‘Yahud’ adı verildi. Yahudlar, burada Yahuda Krallığı'nı (Yuda) kurdular.
Yani Tevrat'ta adı geçen Hz. İbrahim, Sara, İshak, Rebeka, Yakup, Israil, Laban ... hepsi aslında Mısırlı asillerdi. Böylece, iki araştırmacının çalışmaları sonucunda ‘kimin kim olduğu’ da ortaya çıkmış oluyor:
Hz. Musa, ileride Firavun 1. Ramses adıyla tahta geçecek olan Mısırlı general Mose (Ra-Messu) idi. Yuşa (Musa'nın halefi) ise Musa'nın büyük oğlu.
Ve en önemli bulgu, bugüne kadar çözülememiş sır da ortaya çıktı:
Hz. İbrahim, Firavun Akhenaton’dan başkası değildi. (Müslüman Mısırlılar bugün bile bu firavundan ‘Ahenaton Aleyhisselam’ diye söz ederler.)
Bu bulgular doğruysa, sadece 3500 yıl öncesine ait tarih yeniden yazılmayacak, Yahudiler'in anavatanının Filistin değil, Mısır'ın Yukarı Nil kıyıları olduğunun ortaya çıkmasıyla, yakın tarihe bakış da gözden geçirilecek.

Ortak Atamız Akhenaton mu?
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Harran'da Nisan ayında Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile ortaklaşa düzenlediği seminerde ‘Ortak Atamız’ olduğu dünyaya ilan edilen İbrahim Peygamber, iddiaya göre, Mısır'ın tek tanrılı firavunu Akhenaton'dan (MÖ 1372-1354) başkası değildi.
Amenofis IV, MÖ 1372'de firavun oldu. Nefertiti'nin kocasıdır. 1366'da başkentini Teb'den yeni inşa edilen Ahet-Aton'a (bugünkü Tell El-Amarna) taşıdı. Adını ‘Kürenin (Güneş) beğendiği’ anlamına gelen Ahenaton şeklinde değiştirdi. Atalarının çok tanrılı Amon dinini reddederek, tek tanrılı evrensel Aton dinini resmi din ilan etti. Yerine geçen firavunlar tek tanrılı dini silerek ve yeni başkenti yıkarak Amon kültüne geri döndüler.”

Görüldüğü üzere çeşitli kaynaklardan gelen tarihlerde farklılıklar var. Ancak 3000 yıl geride kalmış olaylar için yarısı silinmiş duvar yazılarını okuyup 20 yıllık bir hata ile tarihleri saptama başarı sayılmalıdır.

Mısır tarihi İbrahim Peygamber için de hiçbir şey yazmaz. Ancak din kitaplarından İbrahim Peygamber’in Musa’dan önce yaşadığını, birtakım cefalar çektiğini biliyoruz. Onun Firavun Akhenaton olup olmadığı belli değil. Hz. İbrahim’in tek olan Yaratıcı'yı akıl yoluyla -yani herhangi bir vahiy gelmeden- bulduğu söyleniyor. Aynı şey Akhenaton için de söyleniyor. Fakat bu aynı kişi olmaları için yeterli değil. Akheneton’un adı dini bir kaynakta Hanif-Akheneton olarak geçer. Kendisinin Güneşe taptığını biliyoruz. Kuran’ın suresinde Hz. İbrahim’den şöyle söz edilir:

“..İbrahim Peygamber, yıldızı görür, yıldıza , “Tanrım” der; Ay’ı görür, Ay’a “Tanrım” der. Güneş’i görür, Güneş’e “Tanrım” der. Bu gökcisimlerinden Güneş’i daha büyük ve daha parlak görünce, “İşte Tanrım budur, bu daha büyüktür” diye konuşur. Ne var ki, “Tanrı” dedikleri batınca, onlara “Tanrı” demekten vazgeçer. İbrahim Peygamber önce yıldızdan, sonra Ay’dan en sonunda da Güneş’ten vazgeçer.” (En’am Suresi, Ayet 76, 77 ve 78)



Ali Imran Suresi, O’nun için “hanif” ve “müslim”di der. Ibn Nedim’in ünlü “El Fihrist” adlı eserinde “Hanifler” şöyle tanıtılır: “Hanifler, Ibrahimci (el İbrahimmiye) Sabiilerin ta kendileridir.(s.32) Sabiiler, Ortadoğu ve Islam kaynaklarına göre yıldızlara tapıyorlardı. Yıldızların içinde de en başta, Ay ve Güneş sayılıyordu.
__________________
https://www.facebook.com/groups/133566160037768/
SEYRANİ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 12-04-2009, 05:30 PM   #3
MEZARCI
Banned
 
Üyelik tarihi: Nov 2009
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 376
Tecrübe Puanı: 0
MEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond repute
Standart Ahenaton bizim allahımıza inanmıyordu seyrani

Ahenaton, Eski Mısır firavunlarından (krallarından) biri olan Ahenaton, İÖ 1379 ve 1362 yılları arasında, 17 yıl süreyle Mısır'ı yönetmiştir.
Güçlü ve zengin bir ülke olan Mısır'ın halkı bu gücün kaynağını çok sayıda tanrıları olmasına bağlıyordu. Oysa IV. Amenhotep (ya da IV. Amenofis) adıyla tahta çıkmış olan Ahenaton, bir süre sonra bütün öbür tanrıları yadsıyarak tek bir tanrıya inandığını açıkladı. Güneş tanrısı Aton'un tek tanrı olduğu bu yeni dini benimseyince, babasından gelen Amenhotep adını bırakıp "Aton'un hizmetkârı" anlamındaki Ahenaton adını aldı. Başkentini de değiştirerek, ülkeyi Teb kenti yerine, Acon'a adanan ve bugünkü adı Amar-na olan yeni bir kentten yönetmeye başladı.

Ahenaton'un tek bir tanrıya inanması halkını tedirgin etmişti. Özellikle Ahenaton'un düşmanları, onun eski firavunlar kadar güçlü olmayı amaçladığına ve artık büyük ölçüde rahiplerin eline geçmiş olan dinsel gücü yeni*den kazanmaya çalıştığına inanıyorlardı. On*lara göre tek bir tanrıya tapmak çok yanlıştı.

Ahenaton babası gibi bir asker değil, her şeyden önce bir düşünürdü. Zamanının büyük bölümünü Amarna'da, karısı Nefertiti ile birlikte yeni dinin "gerçeklerini" bulmaya çalışarak geçiriyordu. Düşman ülkeler fira*vunun savaşçı olmamasından yararlanarak Mısır topraklarına akınlar düzenlediler. Ahenaton'un ölümünden sonra yerine önce dama dı Smenhkare, sonra da öbür damadı Tutanhamon geçti. Tutanhamon' un mezarı, Ahenaton dönemindeki Mısır sanatının inceliğini ve zenginliğini sergiler. Ahenaton halkını tek bir tanrıya inanmaya zorlayan ilk yöneticilerden biridir. Ama onun ölümünden sonra görüşleri yasaklanmış ve eski inançlar yeniden canlanmıştır.


Kaynak: MsXLabs.org &Temel Britannica
MEZARCI isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 12-04-2009, 06:42 PM   #4
MEZARCI
Banned
 
Üyelik tarihi: Nov 2009
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 376
Tecrübe Puanı: 0
MEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond repute
Standart Aleyhisselam denmesi yanlıştır !!

HZ İBRAHİM İN FİRAVUN AKHENATON DENİLMESİ İDDİASI

İddia şu: Hz. İbrahim Mısır’da tek Tanrılı dini halkına dayatan firavun IV.Amenofis tir. Mısır tarihi kayıtlarını inceleyen uzmanlar; İbrahim’in, Yusuf’un, Musa’nın izine rastlayamadılar. Daha da anlaşılmaz olanı Eski Ahit’e göre 430 yıl boyunca Mısır’da yaşayan, bunun 210 yılında köle olarak çalıştırılan on binlerce Yahudi’den nasıl olurda Mısır tarihi hiç bahsetmez? Firavundan kaçan kocaman bir ulus Kenan bölgesine, yani firavunun topraklarına nasıl korkusuzca yerleşebilmiştir? Niçin Mısır’da tek bir Yahudi mezarı yoktur? Bir mezar taşı, bir mezar duvar yazısı veya bir mektup bulunamamıştır?

Tevrat’ta anlatıldığı gibi Yahudilerin, Musa’nın önderliğinde Mısır’dan çıkışlarının hiçbir tarihi kaydı yoktur. Çünkü Yahudi tarihinin Yahudilerin göçü diye anlattığı olay Akhetaten (Tell el-Amarna)kentinde yaşayan Akhenaton(IV.Amenofis) tek Tanrılı dinine inanan Mısırlıların Akhenaton’un ardılı firavun Ai(Ay)tarafından sürülüşlerinden başka bir şey değildir.

Mısır’ın ilk tek Tanrıya inanan firavunu Akhenaton’un ölümünden sonra Ai Akhenaton’un başkenti Akhetaten halkını sınır dışı etti. Böylece tek Tanrıcılığı Mısır’dan atmış oldu. Ancak tek Tanrıcılık yok olmadı. Mısır’dan sürülen halk sazlıklar denizini aşarak Sina çölüne geçti. Bu geçişte Kızıldeniz’in yarılıp Mısır ordusunu boğması, Mısır mitolojisinde yer alan ‘’Akdeniz’in firavun tarafından ikiye açılması’’ efsanesinden başka bir şey değildir.

Kenan ülkesine yerleşen Mısırlı inananlara, Firavuna tapan ‘’yani Akhenaton’a’’ anlamına YAHUD adı verildi .Yahudlar yeni ülkelerinde Yahuda Krallığı’nı kurdular.

Yani Tevrat’ta adı geçen Sara, İshak, Rebeka ,Yakup, İsrail, Laban… Hepsi aslında Mısırlı asillerdi.

Hz.Musa ise ileride I.Ramses adıyla Mısır tahtına geçecek olan General Moşe(Ra-Messu)idi.

Hz. İbrahim Firavun Akhenaton’dan başkası değildi. Müslüman Mısırlıların bazıları bugün bile firavundan “Akhenaton Aleyhisselam” diye söz ederler.

Bu haberdeki iddialar ispatlandığı taktirde sadece Eski Mısır ve Yahudi tarihi değil, binlerce yıllık Yahudilerin siyasi iddiaları da değişecektir.

http://www.unyeses.net/hzibrahim.htm SİTESİNDEN ALINTIDIR
MEZARCI isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 12-04-2009, 06:46 PM   #5
MEZARCI
Banned
 
Üyelik tarihi: Nov 2009
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 376
Tecrübe Puanı: 0
MEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond repute
Standart Aleyhisselam denmesi yanlıştır !!

Kötü bir kimseye ,Allah a inanmayan birine aleyhisselam demek insanı uçuruma götürebilecek sözlerden biridir.
Aleyhisselam, "Allah'ın selamı üzerine olsun" anlamında bir selam ve saygı ifadesidir. Dinî literatürde peygamberlerin adını söyledikten sonra "aleyhisselam" derken, Peygamber Efendimiz için "Aleyhissalâtü vesselam" veya "Sallallâhu aleyhi vesellem" deriz.
"Aleyhisselam" ifadesi peygamberler için kullanılır. Bu söz bırakın bir hayvan için, peygamberlerin dışında hiçbir insan için dahi söylenmez. Çünkü peygamberler, Allah tarafından özel olarak görevlendirilmiş Allah'ın elçilerdir. Peygamberler, insanlığın en yüce ve en yüksek mertebesinde bulunan insanlardır.
Bunun içindir ki, bir mümin, peygamberlerin adını söylerken, onlardan bahsederken, onları anlatırken kullanmış olduğu saygılı ifadeleri ne bir insan için, ne de bir hayvan için kullanmamalı. Hele hele bir hakaret anlamı taşıyan "öküz ya da manyak" lafıyla birlikte hiçbir zaman kullanma cüretinde bulunmamalı.
MEZARCI isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 12-04-2009, 07:17 PM   #6
MEZARCI
Banned
 
Üyelik tarihi: Nov 2009
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 376
Tecrübe Puanı: 0
MEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond repute
Standart Hz ibrahim kimdir ?

M.Ö. 2000´li yılların başlarında yaşamış, üç semâvî dinin ve bu dinlerin peygamberlerinin atası olarak kabul edilen peygamberdir. Doğduğu ve yaşadığı yerler hakkında üç dinin kitaplarında ve âlimlerin verdiği bilgilerde farklılıklar vardır. İslâmi kaynaklara göre Hz. İbrahim, Harran´da dünyaya gelmiş, sonra babası ile Babil´e (bu günkü Filistin topraklarına) gitmiştir. Harran, bilindiği gibi günümüzdeki Şanlıurfa´dır. Putperestler arasında yaşamış olmasına rağmen hiçbir puta tapmadı. O, tek bir ilâhî gücün varlığına inanıyordu. Kur´an-ı Kerim´de adı en çok geçen Peygamberdir. Orada, putları nasıl kırdığı ve bu sebeple putperestlerce ateşe atılmasına rağmen yanmadığı anlatılır. Hadis-i Şerif´lerde de çok sık anılır. Hz. İbrahim, ateşe atılma olayından sonra putperestlerin ve onların başı olan Nemrut´un bulunduğu bölgeden ayrılır, eşi Sâre, yeğeni Lût ve diğer adamlarıyla birlikte, önce Harran´a, ardından Ürdün ve Mısır´a gider, daha sonra da Filistin´e geçer. Hz. İbrahim, ilerlemiş yaşına rağmen çocuğu olmayınca, Allah´a(cc) yalvarır, sâlih bir çocuk ister. Bir oğlu dünyaya gelir. Çocuğu koşabilecek çağa geldiğinde, onun kurban edilmesi gerektiği bildirilir. Bu bir imtihandır. Allah´a (cc) inanıyorsa oğlunu kurban edecektir. Ismail´i kurban etmeye hazırlanır. İmtihanı başarmıştır. Kurban edeceği oğlu yerine gönderilen koçu kurban eder. Ayrıca, bütün insanlar tarafından ebediyyen anılmak üzere mükâfatlandırılır. Kur´an-ı Kerim´de, Hz. İbrahim´in hayatından kesitler anlatılmış olmasına rağmen ölümü hakkında bilgi yoktur. İslâm âlimlerinin yazdığı kitaplarda belirtildiğine göre ölüm meleği, çok yaşlı bir kişi görünümünde geldiğinde, Hz. İbrahim ona yemek ikram eder. Meleğin, yemek yemeğe mecâli yoktur. Hz. İbrahim O´na yaşını sorar. Kendisinden iki yaş büyük olduğunu öğrenir. Bunun üzerine O´nun durumuna düşmemek için Cenab-ı Allah´tan canını almasını niyaz eder. Bu isteği kabul edilir. Ebedî âleme intikal ettiğinde, kimi kaynaklara göre 175, kimilerine göre 200 yaşındadır.Kur´an-ı Kerim´e göre Hz. İbrahim, Hz. Nuh´un milletindendir. İnananların babası ve Allah (cc) dostudur. O´nun emirlerine uymuştur. Oğlu ile birlikte Kâbe´yi inşa etmesi, kendisinin Müslüman olduğunun delili olarak kabul edilir. Çünkü Musevilikte ve Hıristiyanlıkta Kâbe kavramı yoktur.
MEZARCI isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 12-04-2009, 07:20 PM   #7
MEZARCI
Banned
 
Üyelik tarihi: Nov 2009
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 376
Tecrübe Puanı: 0
MEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond reputeMEZARCI has a reputation beyond repute
Standart Sonuç

Sonuç olarak hz ibrahim , firavun akhenaton değildir , akhenaton Allah (c.c.) a değil güneşe tapmıştır atalarının inandığı tanrıları inkar etmiştir , haliyle akhenaton a aleyhiselam denmez çok sakıncalıdır saygılarımla

mezarcı
MEZARCI isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 01-10-2010, 01:40 PM   #8
zeci
Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2009
Mesajlar: 12
Tecrübe Puanı: 6015
zeci has a reputation beyond reputezeci has a reputation beyond reputezeci has a reputation beyond reputezeci has a reputation beyond reputezeci has a reputation beyond reputezeci has a reputation beyond reputezeci has a reputation beyond reputezeci has a reputation beyond reputezeci has a reputation beyond reputezeci has a reputation beyond reputezeci has a reputation beyond repute
Standart

o halde,
-(Nemrut Dağı)-
nemrut tümülüsününün önündeki başında fes olan müslüman heykeller peygamberi varlıklardı demek midir? evet.
kral yahut zalim olsalardı başlarında fes deeğil taç olurdu, sade giyimli değil, şatafatlı olurdu.
anadolu nun güney ve batısındaki medeniyetler eski yunan değil Mısır-Firavun medeniyeti eserleridir bu medeniyet yunanistanı da kapsamaktadır.
yunanlılar, mısır-firavun medeniyetinini ikincil unsurudur. asıl medeniyet asil olan mısır-firavun medeniyetidir.
eğer bazıları derseki efendim şudur... budur...
sormak lazım gelmezmi
eski yunan ırkı tüm anadolu da yaşamadımı?
peki aspendos gibi bir eser neden kayseride yok,
sivasta, malatyada,çorumda, vs anadolunu içlerinde yok.
büyük bir yutturmaca var beyler bayanlar.
yunan medeniyeti denen bir medeniyet yoktur.
bu medeniyet mısır-firavun medeniyetine aittir.
yunanlılar bunu çalmişlar ve kendilerine maletmişlerdir.
tıpkı bizim baklava mızı ve kemençemizi ve daha birçok şeyimizi çaldıkları gibi,fakat camilerimizi çalamamışlardır, onlarıda yerlebir etmişlerdir
saygı ve selamlar
zeci isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 01-10-2010, 08:40 PM   #9
ilkim111
Tecrübeli Üye
 
ilkim111 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Aug 2008
Mesajlar: 412
Tecrübe Puanı: 590016
ilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond repute
Standart Akhenaton ve Aton dini

[

Akhenaton


Akhenaton ya da IV. Amenhotep olarak da bilinir. Mısır yeni dönem 18. hanedanının bir firavunudur. Kraliçe Tiye ve III. Amenhotep'in genç olan çocuğudur. Büyük kardeşi Thutmosis babasından önce ölünce tahtı önce ortak oldu sonra da M.Ö. 1353-1336 ya da M.Ö. 1352-1334 yılları arasında (Mısır kronolojisinde değişir) firavunluk yaptı. Eşi Nefertiti'ydi.

İsimleri:

Amenhotep (doğumda verilen ismi)=Amon hoşnuttur.
Amenophis (isminin yunan gezginlerce söylenen hali)
Nefer-kheperu-Ré (Ön ismi ya da ünvanı) =Ra'nın şekilleri güzeldir.
Akhenaten (Aten için çalışan) Atenizmi kurduğunda verilen isim.=Aten'in hizmetkarı.
Akhenaton, Akhenaten'in alternatif bir söylenişi. Tıpkı Akhnaton, Akhnaten, Ikhnaton gibi...


Yaşamı

M.Ö. 14. yüzyıl yaşamış olan Mısır kralıdır. Babası III. Amenhotep'in ölümünden sonra tahta geçti. Tahta geçtiği ilk yıllarda aile adı olan Amenhotep'i (Amonun hoşnut olduğu) kullandı. Daha sonra adını değiştirerek Akhenaton (Atonun hizmetkarı) ismini kullanmaya başladı ve geleneksel çok tanrılı Mısır dinini yasaklayarak tek tanrılı Aton dinini kurdu.

Kralığının 5. ya da 6. yılında kökten bir kararla yüz yıllardır Mısır'ın başkenti olan Teb'i terk ederek bugün Tel el Amarna olarak bilinen el değmemiş topraklara yeni bir başkent kurmaya karar verdi. Akhenaton, eski tanrıları yok etmek için tapınaklardan eski tanrıların isimlerini sildirdi. Ahenaton yaklaşık 15 yıl tahtta kaldı. Ölümünün ardından kurduğu din çöktü. Akhenaton'un şehri yerle bir edildi ve lanetli firavun olarak anılır oldu. Akhenaton'dan sonra 8 yaşında tahta geçen, -Akhenaton'un oğlu olduğu tahmin edilen- Tutankhamon da fazla yaşamadı ve baba-bir kızkardeşi olan Ankhesenamen ile olan çocukları ya doğum öncesi ya da doğum sonrası öldü. Tutankhamon da 18 yaşında ölünce bu nesil son buldu.


El Amarna dönemi

Burası yeni dinin yaşanacağı ve Teb'deki düşmanlardan uzak bir sığınak olarak tasarlanmıştı. Bu şehir, tarihteki ilk planlı yerleşimlerden biridir. Binalar, tapınaklar ve yollarıyla tamamen güneş tanrı Aton'a tapmak için tasarlanmıştır. Amarna'nın tamamlanmasına yakın Kral ve eşi Nefertiti şehre yerleştiler. Bu arada Mısır büyük bir istikrarsızlığa düşmüştü. Bu dönemde sanatta da yenilikler olmuştur: firavun resimleri eskisi gibi tanrısal bir durağanlıkla değil, daha çok gerçekçi şekilde çiziliyordu. Bir bakıma sanatın dinden ayrılmasını Akhenaton başlatmıştır. Firavun geleneksel sahneler dışında, yemek yerken, karısını öperken, bir törene başkanlık ederken de çizilebiliyordu. Uzun boyunlu, göbekli resmedilen Firavunun resimleri oldukca ilginçtir. Uzun boyunlu beden yapısı, bu dönemdeki diğer eserlerde de sık sık kullanılmıştır.

Aton dini

Akhenaton tahta geçişinin birinci yılında din alanında bir devrim yaparak Atenizm (bazen Atonizm) dinini kabul ettiğini ve tüm diğer Mısır tanrılarını reddederek (Ra, Maat, Hathor, İsis, Nephthys, Set, ...) tek tanrı olan güneş tanrısı Aton'a ibadet edilmesini bir kanunla halka duyurdu. Başlangıçta eski Mısır diniyle benzer gibi gözükse de, Atenizm tek tanrılı bir dine geçiş teşkil etmektedir. Aten bu noktada Ra-Amon-Horus un bir karışımı olarak dikkat çekmektedir. Akhenaton'un yaşadığı dönemde Amon Rahipleri oldukça güçlüydüler. Firavun herhangi bir iş yapmadan rahiplere danışmak ve kehanetlerine başvurmak zorundaydı. Akhenaton bu etkiden kurtulmak ve kendi inançlarının da doğrultusunda eski Mısır dinini yasaklamış, Karnak tapınaklarını kapatıp Amon rahiplerinin görevine son vermiştir. Bu durum ülkede büyük bir kargaşaya sebep olmuştur. Ölümünden sonra dini terk edilmiştir. Akhenaton ve soyundan birçok kimsenin isimleri tapınak duvarlarından silinmiştir. Bu dönemle ilgili birçok konu hala araştırılmaktadır.

Musa, Tevrat'ta sözü edilen II. Ramses (d. M.Ö. 1302 – ö. M.Ö. 1213) ile dönemdaştı ve zaten bilinen en eski tek Tanrılı Semitik Din de Yahudilik'ti; Oysa daha önce yaşamış olan Akhenaton, aşağı yukarı aynı bölgedeki daha eski tek Tanrılı dini benimsemiş, savunmuş ve dönemdaşı olan kendi rahipleri (Ay) tarafından da alel acele yokedilmiş, savunduğu din de örtbas edilmiştir.


Evet arkadaşlar mısır tarihi açısından önemli bir isim fakat müslüman kesinlikle değildir ve sadece iddaalardan öteye geçmemektedir. Kaynak : Vikipedi
__________________
CENNET,SİZE AYAKKABINIZIN BAĞINDAN DAHA YAKINDIR. CEHENNEM DE ÖYLEDİR...
ilkim111 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 01-10-2010, 08:43 PM   #10
ilkim111
Tecrübeli Üye
 
ilkim111 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Aug 2008
Mesajlar: 412
Tecrübe Puanı: 590016
ilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond repute
Standart

Zeci kardeş, zaten yunanlıların özü mısırlılara dayanmaktadır. İnkar edilen bir durumda yok zaten. Sırasıyla romalılar,bizanslılar ve yunanlılar. Hepsinin geçmişinde mısırlılar vardır. Kolay gelsin...
__________________
CENNET,SİZE AYAKKABINIZIN BAĞINDAN DAHA YAKINDIR. CEHENNEM DE ÖYLEDİR...
ilkim111 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
Yok

Seçenekler
Stil Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı



WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:05 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.