Go Back   DefineBurada.CoM > DEFİNECİYE GEREKLİ OLAN BİLGİLER > Antik Şehirler
alan tarama | dedektör | toprak altı görüntüleme sistemleri

Cevapla
 
Seçenekler Thema bewerten Stil
Alt 06-28-2010, 09:43 PM   #1
redkit
Tecrübeli Üye
 
redkit - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 170
Tecrübe Puanı: 145014
redkit has a reputation beyond reputeredkit has a reputation beyond reputeredkit has a reputation beyond reputeredkit has a reputation beyond reputeredkit has a reputation beyond reputeredkit has a reputation beyond reputeredkit has a reputation beyond reputeredkit has a reputation beyond reputeredkit has a reputation beyond reputeredkit has a reputation beyond reputeredkit has a reputation beyond repute
Standart Ankara-Nallıhan Juliopolis antik kenti Sarıyar barajı altında


25.06.2010
İsmini Roma İmparatoru Jul Sezar’dan alan Juliopolis antik kentinin, 1956’da yapılan Sarıyar Barajı’nın suları altında kaldığı ortaya çıktı.
Nallıhan İlçesi'ne bağlı Çayırhan beldesinde Juliopolis antik kentini gün yüzüne çıkarmak için yürütülen kazı çalışmaları başladı.
Gülşehri mevkisinde olduğu tahmin edilen Juliopolis’e ait ilk kalıntıları geçen yıl bulan Anadolu Medeniyetler Müzesi Müdürü Melih Arslan başkanlığındaki 4 kişilik bir ekip, bu yıl ki kazı çalışmaları için Çayırhan’a geldi.
Çalışmaları yakından izleyen Çayırhan Belediye Başkanı Ömer Bayrak, Juliopolis’in 2 bin yıl önce bölgenin önemli bir yaşam merkezi olduğunu ifade ederek, kazı çalışmaları sonucu tarihin gün yüzüne çıkacağını söyledi.
Yürütülen çalışmalar ile çok önemli bir kültür hazinesinin kurtulacağını dile getiren Bayrak, “Geçen yıl yapılan kazılarda yaklaşık 100 nekropol yani mezarlık ortaya çıkarılmıştı. Daha sonra kazı çalışmalarına ara verildi. Şimdi bölgede kazılar yeniden başladı” dedi.
Kazı çalışmalarının kış mevsimine kadar devam edeceğini anlatan Bayrak, “Burada 2 bin yıl öncesi uygarlıkların ayak izleri var. Anadolu Medeniyetler Müzesi arkeologlarının özverili çalışmaları ile Roma dönemine ait yaşam kalıntıları gün yüzüne çıkarılacak” diye konuştu.
Bayrak, bölgede yapılan kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan tarihi eserlerin Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde bulunan özel bir bölümde sergilendiğini de sözlerine ekledi.
Çayırhan’daki kazıları yöneten Anadolu Medeniyetler Müzesi Müdürü Melih Arslan da, çalışma yaptıkları alanda şehrin Helenistik dönemden Bizans dönemine kadar kullanılmış bir mezar olduğunu aktaran Arslan, bugüne kadar buradaki bir çok mezarın define avcıları tarafından harabe edildiğini kaydederek, şöyle dedi:
“Define avcıları bir çok mezarı kazarak çok sayıda tarihi eseri yağmalamış. Biz ekibimizle geçen yıldan bu yana 85 mezarda çalışma yaptık. Kaçak kazı yapanların elinden kurtulan 43 yeni mezar bulduk. Bu mezarlarda çok sayıda mücevher ve değerli eşyalar bulduk. Hatta gece yapılan kaçak kazılarda define avcılarının kaçarlarken düşürdüğü çok değerli mücevherler bulduk. Şu an da tüm bu eserleri Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergiliyoruz”
redkit isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Facebook'ta Paylaş


Alt 10-21-2011, 10:37 AM   #2
formen16
Tecrübeli Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 529
Tecrübe Puanı: 229016
formen16 has a reputation beyond reputeformen16 has a reputation beyond reputeformen16 has a reputation beyond reputeformen16 has a reputation beyond reputeformen16 has a reputation beyond reputeformen16 has a reputation beyond reputeformen16 has a reputation beyond reputeformen16 has a reputation beyond reputeformen16 has a reputation beyond reputeformen16 has a reputation beyond reputeformen16 has a reputation beyond repute
Standart Juliopolis

KAYIP KENT JULIOPOLIS’İNHAZİNELERİ
Melih ARSLAN
Müze Müdürü ve KazıBaşkanı
Juliopolis Nekropolü Ankara’nın Nallıhan İlçesi, Çayırhan Beldesi Gülşehri Mevkii’nde yeralır. Antik kentin eski Skopas Nehri (Aladağ Çayı) üzerindeki Sarılar Köprüsü civarında olduğu ve buranın 1950’li yıllarda inşa edilen Sarıyar Baraj Gölü suları altında kaldığı bilinmektedir. Kente ait bazı kalıntılar günümüzde baraj gölünün kuzey doğu kıyılarında görülmektedir. Kentin nekropolü ise baraj gölünün kuzey kıyısındaki kalker kayalık üzerinde yer almaktadır.
Juliopolis 2009 yılı kazılarında ortaya çıkarılan mezarlar temizlenmiş ve yeni bulunan mezarlardan çıkarılmış zengin mücevherler (altın, gümüş,bronz, değerli ve yarı değerli taşlar), seramikler, cam koku şişeleri, gümüş vebronz sikkeler, hekim mezarlarına ait bronz, demir ve kemikten cerrahi aletler,Anadolu Medeniyetleri Müzesi Ankara Seksiyonunda sergilenmeye başlamıştır
2010 yılı kazıları Haziran ayında başlamış olup, Kasım sonuna kadar devam ettirilecektir.2010 yılı kazılarında ortaya çıkarılan mezarlarda bir önceki yıla oranla daha zengin buluntular içeren kontekstlere ulaşılmıştır. Orta Anadolu arkeolojisi için etkileyici sonuçlar üreten Juliopolis Nekropolü kazıları buluntularına geçmeden önce kayıp antik kentin tarihçesinden kısaca söz etmek gerekir.
Şehrin Tarihçesi:
2009yılında Nekropolde yapılan kazılar sonucu ele geçirilen çok sayıdaki Juliopolis yazıtlı sikkeler sayesinde bu bölgenin Juliopolis kentinin nekropolü olduğu kesinleşmiştir. Juliopolis kenti antik Bithynia Bölgesi ile Galatia Bölgesi sınırında yer almaktadır. Frig döneminden beri iskân görmüş bir köy iken, Friglerin kurucu Kralı Gordios’tan dolayı Gordioukome (Gordios’un köyü) olarak bilinmektedir. Kent Helenistik dönemde küçük bir kasaba olarak yaşamını devam ettirir. Strabon Coğrafya adlı eserinde kentin M.Ö. 1. yüzyılda Kleon isimli güçlü haydut lideri tarafından genişletildiğinden bahseder. Kleon İkinci Triumvirlik Döneminde (M.Ö. 43-33) önceleri Marcus Antonius ile birlikte hareket ederken, daha sonraları, muhtemelen Actium Savaşı’nın sonucunu da tahmin ederek, Ocvatian (Augustus) ile hareket etme kararı alır. M.Ö. 27 yılında imparatorluğunu ilan eden Augustus ile iyi birilişki kuran Kleon şehrin adını Julius Caesar’a atfen Juliopolis (Julius’un Şehri) olarak değiştirir. Böylece kent İmparator Augustus’tan itibaren Bithynia Bölgesinin önemli şehirleri arasına girmiştir. Bu iyi ilişkiler Kleon’a Mysia ve Pontus bölgelerinde de topraklar kazandırmış ve Kleon adeta haydutluktan hükümdarlık seviyesine ulaşmıştır. Kleon’un Zeus Abrettenos kültünün baş rahibi sıfatını taşıdığı bilinmekle birlikte, ölümünden hemen önce Augustus’un kendisine Pontus Komana’sının da (Tokat-Gümenek) baş rahipliği görevini verdiği bilinmektedir.
YaşlıPilinius Doğa Tarihi adlı eserinde Bithynia bölgesi şehirlerini sayarken Juliopolis’i eski Gordioukome olarak anar ve bu bölge halklarının Homeros’un Helizonlar dediği deniz kavminden olduklarını belirtir.
İmparator Traian tarafından Bithynia Valiliği’ne getirilen Genç Plinius ise (M.S. 103)imparatora yazdığı mektuplarda Juliopolis’den “içinden geçenlerin çok, trafiğin yoğun olduğu bir sınır kasabası”olarak bahseder.
Şehir asıl önemini Erken Bizans çağında Konstantinopolis’ten Nikaia’ya oradan da Ankyra üzerinden Judaea’ya (Kudüs) uzanan Hacıyolu üzerinde yer almasına borçludur. Bu sayede M.S. 4. ve 9. yüzyıllar arasında bölgenin önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelen kentin piskoposlarının isim ve imzaları düzenli olarak Bizans Sinot Meclisi (Ruhani Meclis) kayıtlarında görülmektedir.
Juliopolis 9. yüzyılda İmparator I. Basil’e (M.S. 867–886) atfen Basilium-Basileion ismini alır ve 11. yüzyıla kadar bu isimle varlığını sürdürür. Bu tarihten sonra edebi eserlerde ismine rastlanmamaktadır. Bu durum o tarihlerden itibaren kentin önemini yitirdiğinin işareti sayılmalıdır.
Juliopolis Nekropolü:
1950-56 yıllarında Sarıyar Barajı’nın inşasıyla Juliopolis antik kenti üzerine kurulan Sarılar Köyü ve eski Çayırhan Beldesi sular altında kalmıştır. Sular altında kalmayan antik şehrin kuzey nekropolü olan çalışma alanı farklı mezar tipleri ve buluntularla dikkat çekmektedir. Nekropolde, bir veya üç klineli, derin bir dromos çukuru ve bazen merdivenli girişi bulunan kaya oygu oda mezarlar, ana kayaya sanduka şeklinde oyulmuş ve üzeri tek veya iki taş kapakla örtülmüş mezarlar, kaya oygu içine küçük bir sanduka şeklinde ve üzeri taş kapakla örtülü mezarlarla birlikte daha basit taş lahit, toprak içine gömülmüş taş kapaklı ve toprağa gömülmüş ve üzeri çatı kiremitleriyle örülmüş olan altı farklı mezar mimarisi tespit edilmiştir. 2009 ve 2010 yıllarında ortaya çıkarılan 162 mezardan sadece ikisinin köşe duvarında bulunan ve ana kaya üzerine işlenmiş boğa başı betimlemeleri mezar koruyucu işlevi görmekle birlikte bölgedeki Mên kültüne de işareteder. Nekropolde ana kayaya sanduka şeklinde oyulmuş iki mezar içerinde sağlam ahşap tabutlar ve iki adet ahşap tarak bulunmuştur. Ele geçen eserlerin kondisyonlarının iyi durumda oluşu bu eserlerin bölgede yoğun miktarda bulunan sodyum sülfata dayanıklı bir ağaç cinsinden üretilmiş olabileceklerini akla getirmektedir. Bu ağacın da bölgede halen bulunan ardıç ağacı olabileceği kuvvetle muhtemeldir.
Mezar Buluntuları:
Mezar sahibi hakkında arkeologlara önemli bilgiler sunan mezar armağanları Juliopolis nekropolünde oldukça zengindir. Nekropolde yapılan kazılarda ele geçen mücevherler arasında altın, gümüş ve bronzdan eserler, yarı değerli taşlarla süslenmiş takılar olduğu gibi kemik ve camdan imal edilmiş objeler debulunmuştur. Buluntular arasında saç iğneleri, küpeler, kolyeler, yüzükler, bilezikler,elbise süsleri ve aynalar bulunur. Bu alanda kazısı yapılan önemli mezarlardan birinde 7 iskelet bulunmuştur. Mezarda ele geçen ve üzerinde İmparator Elagabalus ve İmparatoriçe Julia Paula’nın tasvir edildiği altın çerçeve içerisindeki kameolu kolye ucu dikkat çeken en önemli buluntulardan biridir. Mezarda İmparatoriçe Julia Cornelia Paula’nın kameo’daki aynı tasvirli portresinin ve isminin okunduğu bronz bir Juliopolis darplı sikke bu iki buluntuyu çok anlamlı kılmaktadır. Sikkenin arka yüzünde Juliopolis adı yazmakta ve askeri elbiseli bir şekilde imparator Elagabalus ayakta sola durmakta, sol eliyle mızrağına dayanmakta, sağ elinde tuttuğu patera ile önündeki girlandlı ve alevli sunağa libasyon yapmaktadır. Görüldüğü üzere kameo ve sikke üzerinde Elagabalus ve 1. karısı Julia Paula tasvirleri bulunmaktadır. İmparator Elagabalus ilk evliğini 219 yılında Julia Paula ile yapmış ve bu evlilik ancak bir yıl sürmüştür. Şüphesiz imparator’un kısa süren evliği hatırasına yaptırılmış olan bu güzel Kameo Madalyon ve Juliopolis sikkesinin aynı mezarda bulunmuş olmasıçok güzel bir tesadüf olduğu kadar bu mezarın M.S. 219 yılında inşa edilmiş olduğunu da bize kanıtlamaktadır.
12 iskelet bulunmuş olan bir başka oda mezarda ise, Marcus Aurelius’un karısı 2.Faustina’yı tasvir eden kameolu bir altın yüzük ve Elagabalus’un birinci karısı Julia Paula’yı (M.S. 219) betimleyen altın çerçeveli kameo kolye ucu da dikkate değer eserlerdir. Aynı zamanda Julia Paula betimli ikinci kameo kolye’nin Juliopolis nekropolünde bulunmuş olması bir tesadüf sonucumu, yoksa bir kameo işleme atölyesinin Bithynia’da veya Juliopolis’te olduğunu mu bize göstermektedir?.
Nekropol kazılarında ele geçen mücevherlerden bir diğer önemli buluntu grubu da intaglio tekniğinde işlenmiş taşlı yüzüklerdir (gemma). Mezar sahiplerinin sağlıklarında kişisel mühür olarak kullandıkları bu yüzüklere ait taşlarda Zeus, haberci tanrı Hermes, Pan, horoz, tavşan, kerevit, ay-yıldız gibi motifler yer almaktadır. Juliopolis Nekropolü’nde bulunan tavşan tasvirli yüzük taşlarının sayısı üçe ulaşmış olup bu simgenin Ankara’nın dünyaca tanınmış Angora tavşanı yünü ile olan bağlantısı araştırılmaya devam etmektedir. Bununla birlikte yüzük taşları üzerinde yer alan ay-yıldız simgesi bölgedeki Mên kültüne işaret eder.
Juliopolis nekropolünde ortaya çıkarılan bir diğer önemli buluntu grubu da hekimlere ait mezarlardan çıkarılan bronz ve demir cerrahi aletlerdir. Şimdiye kadar dört adet hekim mezarı tespit edilmiştir. Bu mezarlar arasında 139 numaralı olanı, bir ahşap kutu içine konulmuş vaziyette ele geçen 8 bronz tıp aleti ile dikkate değerdir. Anadolu’da yapılan arkeolojik araştırmalarda hekim mezarları buluntusu oldukça azdır. Müzelerde yer alan birçok tıp aleti ise kaçak kazılar sonucu bulunmuş, yani kronoloji vermeyen eserlerdir. Bu nedenle Juliopolis Nekropolü hekim mezarları bu alanda Anadolu arkeolojisindeki boşluğu doldurmaya önemli katkı sağlayacaktır.
Ahşaptan sandık, tarak ve kozmetik aletleri, camdan parfüm şişeleri, seramik kaplar ve kandiller, bronz ve demirden bıçaklar, testiler, strigilisler (ter kazıyıcı),bronzdan yapılmış divit saklama kapları ve mürekkep hokkaları Juliopolis Nekropolünden bulunan diğer önemli buluntulardır.
Juliopolis Nekropolünde kazılan hemen her mezardan sikkeler bulunmuştur. Ölülerin dudaklarına veya ağızlarına bırakılan bu sikkeler pagan inanışına göre onları ölüm tanrısı Hades’in ülkesine götüren tekneyi kullanan kayıkçı Kharon içindir.Böylece ölü ait olduğu yere sağ salim ulaşmış olur. Bu yitik kenti günümüzde eniyi tanıtan maddi kültür kalıntılarının şehrin Roma Döneminde bastığı bronz sikkeler olduğu rahatlıkla söylenebilir. Juliopolis’te sikke darbı, Vespasianus(M.S. 69- 79) ile Gallienus (M.S. 253-268) dönemleri arasında kesintisiz devam etmiştir. Buda bize şehrin bu dönemlerde kent statüsünde olduğunu göstermekle birlikte, kentin tapınakları ve kültlerinin neler oldukları konusunda da ipuçları verir. Juliopolis’te darp edilen çok çeşitli tipteki sikkeler içerisinde, tanrıMên, Dionysos, Asklepios, Herakles, Hermes, Zeus ve Kybele en çok rastlanan figürlerdir. Şehrin darp etmiş olduğu sikkeler dışında komşu kentlerin bronz sikkeleri ve Roma İmparatorluğu’nun genel kullanımda olan
Beypazarı’nı19 km.geçtikten sonra karşınıza çıkacak olan Çayırhan’da Sarıyar Baraj Gölü kıyısındaki Juliopolis Teknesi sizi önce Kuş Cennetine götürecek oradan daJuliopolis Nekropolüne ulaştıracaktır. Nekropolden çıkan eşsiz buluntuları görmek isterseniz de Ankara Kalesine, Anadolu Medeniyetleri Müzesine uğramanız yeterli olacaktır.

AKTÜEL ARKEOLOJİ DERGİSİNDEN ALINTIDIR.

Kleon adındaki haydutun,bulunduğu zamanın şartlarını iyi kullanarak yerel hükümdar olması çok ilginç değilmi?
Bu durum size günümüzle ilgili bir şeyler çağrıştırıyor değilmi?2000 yıl öncesinin süper gücü Roma'ydı,bu gün ABD.
Bu gün itibarıyla da ülkemizin güney doğusunda başrahip olmak isteyen haydutların olması;aslında tarihin tekerrür ettiğini ama maalesef ders alınmadığını gösteriyor.
Strabon,bu haydutun topladığı hazinelerin büyük bir kısmını Mysia Olympos'una (Bursa Uludağ) taşıtıp sakladığından bahseder.Hemşolarım buraya dikkat?Ayrıca ölüm sebebini de başrahip olmasına rağmen tanrılara olan saygısızlığı yüzünden uğradığı ani bir kan hücumu (kalp krizi yada beyin kanaması) olarak gösterir.Mevzu uzun,konu açıldığını görüp;bu yüzden bazı hususları anekdot olarak kısacık verdim.Saygılarımla.
__________________
SUSSAM GÖNÜL RAZI DEĞİL;SÖYLESEM TESİRİ YOK.
FUZULİ
formen16 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 12-18-2012, 01:53 PM   #3
adwardrob
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2012
Mesajlar: 1
Tecrübe Puanı: 12
adwardrob is on a distinguished road
Standart

i lyk it!! good one!!
keep it upp!!
adwardrob isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
Yok

Seçenekler
Stil Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı



WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:01 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.