Go Back   DefineBurada.CoM > OSMANLI TARİHİ > Osmanlı Devletiyle İlgili Çeşitli Bilgiler
alan tarama | dedektör | toprak altı görüntüleme sistemleri

Cevapla
 
Seçenekler Thema bewerten Stil
Alt 03-15-2010, 10:03 PM   #1
Gaziosmanpaşa
Moderator
 
Gaziosmanpaşa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 534
Tecrübe Puanı: 313016
Gaziosmanpaşa has a reputation beyond reputeGaziosmanpaşa has a reputation beyond reputeGaziosmanpaşa has a reputation beyond reputeGaziosmanpaşa has a reputation beyond reputeGaziosmanpaşa has a reputation beyond reputeGaziosmanpaşa has a reputation beyond reputeGaziosmanpaşa has a reputation beyond reputeGaziosmanpaşa has a reputation beyond reputeGaziosmanpaşa has a reputation beyond reputeGaziosmanpaşa has a reputation beyond reputeGaziosmanpaşa has a reputation beyond repute
Standart Ayastefanos anıtı

RUSLAR YEŞİLKÖY de

Yeşilköy tarihinde yer alan en önemli olay ise Osmanlı tarihinde ‘’Ayastafanos Muaedesi ‘’ olarak anılan antlaşmanın 3 Mart 1878 de burada imzalanmış olmasıdır. Tarihte ‘’Doksan üç Harbi ‘’ olarak bilinen 1877-78 Türk-Rus savaşı sonunda bugünkü Yeşilköy de Osmanlı ve Rus elçileri arasında imzalanan bu andlaşma Osmanlı Devleti için çok ağır hükümler içermekteydi.

1877 –78 harbinde ölen Rus askerleri çeşitli ve dağınık yerlerde gömülüydüler. Daha sonra bu kemikler toplanarak San Stefano (Yeşilköy) gömülmesi ve anıt yapılması kararlaştırıldı. Yeşilköy civarında Florya yakınlarındaki Şenlik köyde Barutcubaşılara ait olan arazinin bir bölümü satın alınarak yarısı anıt yarısı kilise yapılmaya başlanır 1894-95-96-97 yapımı sürdürülen bu yapının ilk katında savaşta ölen Rus askerlerinin kemikleri saklanmıştır. Daha sonra bu bina komple yıkılarak yok edilmiştir.

Ayastefanos antlaşması:

Yeşilköy'ün tarihinde yer alan en önemli olay şüphesiz Osmanlı tarihinde "Ayastefanos Muahedesi" olarak bilinen antlaşmanın burada yapılmış olmasıdır. Tarihde 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Türk ordusu gerek Balkanlar'da, gerekse Doğu Anadolu'da birçok başarılar elde etmiş olmasına rağmen mali sıkıntılar, ulaşımdaki güçlükler, yetişmiş subay azlığı, kumandanlar arasındaki anlaşmazlıklar gibi nedenlerden dolayı yenilmişti.

Ordunun yenilgisi ve göç eden halkın perişanlığının son safhaya ulaşması sonucunda II.Abdülhamid barış istemek zorunda kalmıştı. Mütareke için Harbiye Nazırı Rauf Paşa görevlendirilir. Görüşmeler sonunda Osmanlı devleti ile Rusya arasındaki ilk anlaşma 31 Ocak 1878'de imzalanır. Anlaşmaya göre Ruslar henüz ele geçmemiş olan Bulgaristan kalelerini ve Küçükçekmece'ye kadar olan bütün Rumeli'yi işgal edeceklerdi.

Bu durum karşısında İngiliz donanması Osmanlı devletinin Protestosuna rağmen 19 Şubat'da çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul önlerine kadar gelir. Bunun üzerine Rus güçleri de hızla İstanbul'a doğru hareket eder ve Yeşilköy'ü karargâh yaparak barış görüşmelerine burada başlarlar. 10 gün süren görüşmeler sonunda 3 mart 1878'de, Türk, İngiliz ve Rus elçileri tarafından Ayastefanos antlaşması imzalanır. Antlaşmanın yapıldığı sahildeki bina daha sonra yıkılmıştır. Rusların Yeşilköy'de kaldığı süre içinde Grandük Nikola, barutcubaşılar konağında kalmıştır.

Rusların Yeşilköy'e gelmesi ve Ayastefanos antlaşmasının burada yapılması 19. yüzyılın son çeyreğinde semtin adını sık sık duyulur hale getirmiştir. Bu dönemde batı basınının tüm ilgisi bu kasabaya yönelmiş, birçok yayın organında Yeşilköy ile ilgili yazılar ve gravürler yayınlanmıştır.

Ayastefanos Rus Abidesi:
Rus ordusunun kente “Ayasofya’nın minarelerini görecek kadar” yaklaştığı “93 Harbi”nin (1877-1878) nişanesi olarak 1895 yılında, İstanbul yakınındaki Yeşilköy’de, eski Kalkıratya köyünün hemen yanı başında; Galataria’da inşa edilen bu “taştan ve son derece sağlam” yapı üç platformlu bir anıttır.

Çan kulesi olarak da kullanılan üst bölümü yeşil parlak bir malzemeyle inşa edilmiş, anıtın tepe noktasına Rus kiliselerinin taç motifi ve üçlü Rus haçı konulmuştur. Osmanlı-Rus Savaşı’nda ölen Rus askerlerinin hatırasına inşa edilmiş, ancak Osmanlı toplumu için “93 Harbi” yenilgisinin bir simgesi olarak görülmüştür. Bu nedenle de I. Dünya Savaşı’na bir oldu-bitti ile girildiği dönemde (14 Kasım 1914) (inşa edildikten on dokuz yıl sonra) törenle yıkılmıştır.

Bu ilginç anıtın yapılma hikâyesi Osmanlı tarihinde “93 Harbi” diye bilinen 1877-1878’deki Osmanlı-Rus savaşının son dönemine dayanmaktadır. Bu savaşta tecrübeli subay azlığı, kumandanların anlaşmazlıkları, mali sıkıntılar, cephe gerisindeki yolların yetersizliğinden doğan ulaşım güçlükleri ve özellikle de askeri harekâtın Yıldız Sarayı’ndan idaresine kalkışılması, Balkanlar’da ve Anadolu’da kazanılan münferit başarılara karşın, Osmanlı için yenilgiyi kaçınılmaz hale getirmişti. Askeri bozguna göçün yarattığı sefalet de eklenince, tahta yeni çıkan 2. Abdülhamit barış istemek zorunda kalmıştır. Harbiye Nazırı Rauf Paşa 7 Ocak 1878’de Rusya’nın Balkan Orduları Başkumandanı Grandük Nikola’ya Osmanlı Devleti adına anlaşma yapma yetkisinin alındığını bildirmiştir. Osmanlı devletiyle Rusya arasındaki ateşkes antlaşması 31 Ocak 1878’de Edirne’de Grandük Nikola ile Server ve Namık Paşalar arasında yapılan görüşmeler sonunda imzalanmıştır. Anlaşmaya göre Ruslar henüz ellerine geçmemiş olan Bulgaristan kalelerini ve Küçük Çekmece’ye kadar Rumeli’yi de işgal etmiş olacaklardır. Bu kritik durum, İngiliz, Fransız, Avusturya ve İtalya yönetimlerini kaygılandırınca, İngiliz donanması Osmanlı Devleti’nin protestosuna rağmen 19 Şubat’ta Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul önlerine gelir. Bunun üzerine on iki bin kişilik Rus kuvveti de hızla ilerleyerek İstanbul’a yönelmiş ve Ayastefanos’u (Yeşilköy) karargâh yapmıştır. On gün süren barış görüşmeleri sonunda, Meclis 2. Abdülhamit başkanlığında toplanmış ve şartlar bir kez daha gözden geçirildikten sonra anlaşma sağlanmıştır.

Antlaşma 3 Mart 1878’de Ayastefanos’ta (Yeşilköy) Osmanlı Devleti namına Hariciye Nazırı Saffet Paşa ve Berlin Elçisi Sadullah Bey, Rusya adına Mösyö Nelidof ile Kont İgnatief imzalamışlardır. Osmanlı tarihinde acı bir hatırası olan bu anlaşmanın şartları daha sonra yapılan Berlin Konferansı’nda değiştirilmiştir.

1893 başlarında Osmanlı ve Rus hükümetleri arasındaki görüşmede, bir başka karar daha alınmıştır: 2. Abdülhamit, Rus Çarının 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında ölen Rus askerleri anısına İstanbul yakınlarında Yeşilköy’de büyük bir anıt dikilmesi yönündeki isteğini kabul etmiştir. Bu durum, o günlerde İstanbul’da yayınlanan Moniteur Oriental gazetesinin 12 Ocak 1893 tarihli nüshasında “San Stefano’da Rus Abidesi” başlıklı haberde şöyle anlatılmaktadır:

“1877-78 harbinde Türkiye’de ölen Rus askerleri çeşitli ve dağınık mezarda gömülüdür. Acele yapılan bu mezarlıkların çoğu yıkılmıştır. Rusya’da yayınlanan gazeteler zaman zaman bu konuya temas etmekteydi. Petersburg kabinesi, bu işle İstanbul’daki askeri ataşesi Albay Peçkov’u görevlendirmiştir. Albay, dağınık mezarlıklarla ayrı ayrı ilgilenmenin zor olduğunu bildirerek, bunların bir yerde toplanmasını ve oraya bir de kilise yapılmasını teklif etmiş, bu teklif hemen kabul edilmiştir. Askeri ataşe beş bin ölü kemiğini toplatmış ve sonunda bunların San Stefano’ya (Yeşilköy) gömülmesi kararlaştırılmıştır. Türkiye, Rus hükümetinin bu projesinin uygulanması konusunda hiçbir zorluk çıkarmamıştır. Yalnız, abidenin yapılacağı yer konusunda uzun incelemeler yapılmış ve sonunda bunun San Stefano (Yeşilköy) yakınında Kalkiratya’da olması konusunda anlaşmaya varılmıştır. Rus hükümeti orada bir arazi satın almıştır. İnşaata hemen başlanacaktır.”

Aslında
Ruslar, Osmanlı-Rus savaşı sonunda İstanbul’a doğru ilerleyişlerinde vardıkları en ileri nokta olan Yeşilköy’de bu olayın anısına bir zafer anıtı dikmek istemişlerdi. Bu yüzden de anıtın yapımı iki devlet arasında uzun çekişme ve tartışmalara neden olmuş, daha sonra uzlaşmaya varılmıştır. Bunun üzerine Rus hükümeti harekete geçmiş, bugünkü Yeşilköy civarında, Florya yakınlarında bulunan Şenlikköy’de (eski adı Kalkiratya) Barutçubaşılar’a ait arazinin bir bölümünü satın alarak, derhal inşaat hazırlıklarına başlamıştır. Anıt, Rusya’nın İstanbul’daki askeri ataşesi Albay Peçkov tarafından belirlenen prensipler çerçevesinde Rus mimar Bozarov tarafından tasarlanıp yapılmıştır. Ayastefanos (Yeşilköy) Rus Anıtı, kare plan üzerine simetrik şemalı üç platformu olan ve sonuncu platform üzerinde, kolonların taşıdığı soğan kubbeli piramidal bir kuleyle tamamlanan bir yapı olarak tasarlanmıştır. Geniş merdivenlerle ulaşılan birinci platformda, görkemli giriş kapısı bulunmaktadır. İç içe yarım daire kemerli ve ortasında muhtemelen metal bezemeli kapısı olan girişin üstünde ve iki yanında aziz figürlerinin bulunduğu panolar yer alıyordu. Girişin iki yanından yükselen merdivenlerle ulaşılan ikinci platformda yine yarım daire kemerli ve ortası metal bezemeli bir bölüm daha vardı. Bu platformların oluşturduğu ilk bölüm, masif görünümlü ve Romanesk-Bizans karışımı, hatta kale benzeri askeri görünümlü bir tasarımdı. Kolonların taşıdığı ve alttan ayrılıp yükselen üst kesim ise belirgin neo-Slav karakterdeydi. Çan kulesi işlevi de gören bu bölüm, yeşil renkli parlak bir malzemeyle inşa edilmişti.

Rusların bir zafer abidesi olarak yaptıkları bu anıt, I.Dünya savaşı'nın başladığı yıllarda Türk halkını savaşa motive etmek için başlatılan kampanyada hedef haline gelmiştir. Osmanlı devletinin İttifak Devletleri'nin yanında yer almasının kesinleşmesiyle Ayastefanos Rus abidesi'nin yıkılması Milli bir dava haline gelmiş, özellikle yazdığı makalelerle Aka Gündüz konuyu bütün halkın sorunu haline getirmiştir. Savaşın resmen ilan edilmesinden on üç gün sonra 14 Kasım 1914' te saat 08.30'daYeşilköy yakınlarındaki bu anıt, halkın gözleri önünde havaya uçurulmuştur. Bu sırada abidenin on iki sütun üzerine oturtulan kısmı havaya uçurulurken kalan diğer bölümler ise üç ay içinde temizlenmiştir

Türk Sinema Tarihi'nin İlk belgesel Filmi:

Ayastefanos Rus abidesinin havaya uçurulmasıyla tarihimize de bir ilke imza atılmıştır. Anıtın yıkılacağı bilindiğinden, bu olayın filme alınmasına karar verilmiştir. Bu işi için Viyana'da bulunan bir firmayla anlaşılmış ise de, Milli hassasiyetler dolayısıyla bu işlemin yabancı bir şirket tarafından yapılması uygun görülmemiştir. Yapılan araştırma sonucu orduda görevli, daha önce de sinema işlerinde çalışmış Fuat adında genç bir yedek subay bulunur. Sonraları Uzkınay soyadını alacak olan genç yedek subay, bu büyük tarihi olayı kaydederek ilk aktüel sinemacımız olarak tarihe geçmiştir. Ne yazık ki, tarihi belge niteliğindeki bu film elimizde bulunmamaktadır.
Eklenen Resim Ön İzlemesi
Dosya tipi: jpg yesilkoy.JPG (41,9 KB (Kilobyte), 5x kez indirilmiştir)
__________________
" Sende bir yumurta var, bende bir yumurta var
Ben yumurtamı sana verdim, sen yumurtanı bana verdin
Senin bir yumurtan, benim bir yumurtam oldu.
Ama.. Sende bir bilgi var, bende bir bilgi var,
Ben bilgimi sana verdim, sen bilgini bana verdin.
Şimdi benim iki bilgim var, senin de iki bilgin var”
Gaziosmanpaşa isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Facebook'ta Paylaş


Cevapla

Etiketler
Yok

Seçenekler
Stil Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı



WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:15 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.