Go Back   DefineBurada.CoM > BiLGİ PAYLASIMI-TARİH VE TARİHİ BİLGİLER > Tarih Bilgisi
alan tarama | dedektör | toprak altı görüntüleme sistemleri

Cevapla
 
Seçenekler Değerlendirme: Değerlendirme: Toplam 33 oy almıştır,  ortalama Değerlendirmesi 5,00 puandır. Stil
Alt 04-24-2009, 12:30 AM   #1
ilkim111
Tecrübeli Üye
 
ilkim111 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Aug 2008
Mesajlar: 412
Tecrübe Puanı: 590016
ilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond reputeilkim111 has a reputation beyond repute
Standart Ermeniler Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Ermeni, Ermenistan'da ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan bir ulusa verilen addır.Yeryüzünde çeşitli ülkelere dağılmış 7 milyon civarında Ermeni bulunmaktadır. Ermenistan'daki Ermeni nüfusu resmi rakamlara göre 3 milyon civarındadır. Türkiye'deki Ermeni nüfusu çeşitli kaynaklara göre 35.000 ila 50.000 olup hemen hemen hepsi İstanbul ilinde yaşamaktadır.

19. yüzyıla dek büyük çoğunluğu Osmanlı ve İran imparatorlukları sınırları içinde yaşayan Ermeniler, bu tarihten itibaren çeşitli nedenlerle dünyanın birçok ülkesine dağılmışlardır. Bu dağılma olayına ve dağılma sonucu çeşitli ülkelerde yaşayan Ermeni topluluklarına topluca Ermeni diasporası adı verilir. Diasporada Ermeni nüfusunun en yoğun olduğu ülkeler Rusya, ABD ve Fransa'dır. İran ve Türkiye Ermenileri kendilerini diaspora kapsamında değerlendirmemektedirler.


Ermeni Dili

Ermenice Hint-Avrupa Dilleri ailesi içinde bağımsız bir dal oluşturan bir dildir. Yukarı Fırat ve Aras havzasında MÖ 5. yüzyıldan itibaren varlığı kaydedilmiş ve MS 5. yüzyıldan itibaren Ermeni alfabesi ile yazılmaya başlanmıştır. Din adamı Mesrob Maşdots (y. 361-441) tarafından geliştirilerek günümüze dek kullanılan Ermeni alfabesi 38 harften oluşur.

Modern Ermenice yazı lehçeleri, İstanbul merkezli olarak gelişen Batı Ermenicesi ile, İsfahan'dan İran imparatorluğunun etki alanına yayılan Doğu Ermenicesidir. Ermenistan Cumhuriyetinin resmi dili Doğu Ermenicesidir. Batı ülkelerindeki Ermeni diasporası bünyesinde Batı Ermenicesi daha yaygın olmakla birlikte, son yıllarda Ermenistan Cumhuriyetinin kültürel etkisinin artmasıyla birlikte Doğu Ermenicesi giderek ön plana çıkmıştır.


Dinî Kimlik

Ermeni toplumu, geleneksel tarih anlatımına göre MS 301 yılında "Aydınlatıcı" (Lusavoriç) lakabıyla anılan Aziz Grigor/Krikor'un öncülüğünde Hıristiyan dinini kabul etmiştir. Yaygın bir kanıya göre yeryüzünde Hıristiyan dinini benimseyen ilk ulusal topluluk Ermenilerdir. Ancak İstanbul merkezli Bizans kilisesi ile Ermeni kiliseleri arasında doğan doktrin farkları ve siyasi çekişmeler nedeniyle Ermeni kilisesi 451 yılında Ortodoks/Katolik dünyasıyla yolunu ayırarak ayrı bir ulusal mezhep olarak örgütlenmiştir. Ermeni Apostolik Kilisesi adını alan ulusal kilise, Batılı kaynaklarda (Ermeni kilisesinin kurucusu olan Aziz Grigor'a atfen) Gregoryen adıyla da anılır.

Yeryüzündeki Ermenilerin ezici çoğunluğu Ermeni Apostolik Kilisesine mensuptur. Bunun yanısıra 17. yüzyılda ortaya çıkan küçük bir Katolik Ermeni cemaati ve önemsiz sayıda Protestan Ermeniler de mevcuttur.

5. yüzyılda eski Ermeni Krallığının yıkılması ile birlikte Ermeni Apostolik Kilisesine mensup olmak Ermeniliğin başlıca tanımlayıcı unsuru olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Böylece, ulusal mezhebi terkederek mesela Ortodoks kilisesine bağlanan Ermeniler Ermeni değil Rum olarak kabul edilmişler, yine aynı şekilde Malazgirt Savaşından önce ve sonra Müslümanlığı kabul eden çok büyük sayıda Ermeni de Ermeniliği terkedip Arap veya Türk ulusal kimliklerini benimsemişlerdir.

Osmanlı Devleti'nde de Ermeniliğin etnik değil dini bir topluluk tanımı olduğu vurgulanmalıdır. Geleneksel Osmanlı düzeninde "Ermeni kilisesine mensup olmayan Ermeni" deyimi anlamsız bir ifadedir. Ancak 18. yüzyılda Katolik Ermeni toplumu etrafında gelişen reform düşüncesi ve 19. yüzyılda Batı kaynaklı laik düşüncenin etkisiyle, din ve mezhepten bağımsız bir Ermeni ulusal kimliği oluşturma gayretleri modern Ermeni siyasi düşüncesinin önemli bir sorunu olarak baş göstermiştir.


Tarih I : Başlangıçlar

Ermeniler kendilerine Hay ve ülkelerine Hayastan veya Hayk adını verirler. Yabancı ulusların Ermeni ülkesi için kullandıkları bir terim olan Armina veya Arminiya ilk kez y. MÖ 510 tarihli Eski Farsça (Persçe) Bisutun yazıtında kaydedilmiştir.

Eski Fars İmparatorluğunun Arminiya eyaleti (satraplığı) Van Gölü havzası merkez olmak üzere Ağrı Dağı yöresi ve Aras ve Arpaçay vadileri ile en Batıda Elazığ ve Erzincan yöresini içerecek şekilde Yukarı Fırat havzasını kapsamaktaydı. Aynı bölge Antik Çağ boyunca Eski Yunan ve Latin kaynaklarında Armenia, İslamiyet dönemine ait Arap kaynaklarında ise Armaniyya/Ermeniyye olarak adlandırılır. Erken dönem Türkçe metinlerde coğrafi bölge adı olarak Ermeniyye terimine 15. yüzyıl başlarına dek rastlanır.

Bölgede MÖ 1. binyılın ilk yarısında Urartu Krallığı hüküm sürmüştür. Urartu uygarlığının MÖ 7. yüzyıldan itibaren zayıflayıp çökmesiyle, aynı bölgede birbirinden bağımsız hareket eden çeşitli Ermeni beylerinin ve Urartu diliyle doğrudan bir bağlantısı olmayan Ermenicenin egemen olduğu görülmektedir. Ermeni unsurunun bölgede öteden beri Urartu egemenliği altında varolan bir unsur mu yoksa Urartu düzeninin zayıfladığı dönemde bölgeye dışarıdan gelen istilacılar mı olduğu konusunda tarihçiler arasında fikir birliği yoktur.

Tarih II : Eski Ermeni Krallığı

Eski Fars (Pers) İmparatorluğunun son döneminde Arminiya eyaletinin siyasi öneminin arttığı ve bölgenin imparatorluk bünyesindeki iktidar mücadelelerinde ön planda rol oynadığı görülür. Fars İmparatorluğunun Büyük İskender tarafından yıkılmasından (MÖ 331) bir süre sonra bölgede, biri Aras Vadisinde, diğeri Sophene (Elazığ) havalisinde odaklanan iki ayrı krallık ortaya çıkmıştır. Her iki devletin hükümdar sülaleleri İran yönetici sınıfı kökenli olduklarını iddia etmekle birlikte, Suriye ve Anadolu'da egemen olan Helenistik devletlerle yakın ilişkiler kurmuşlardır.

MÖ 1. yüzyıl başında Suriye'de Selevkoslar Krallığının çöküşü üzerine Ermenistan Kralı II. Tigran (MÖ 95-55) Yukarı Mezopotamya ve Suriye'ye doğru yayılma siyaseti izleyerek egemenliğini bugünkü Lübnan'ın güneyine dek genişletmeyi başarmıştır. Tigran, başkentini de Diyarbakır (Amida) yakınlarında kurduğu Tigranakert (Tigranocerta) kentine taşımıştır. Ancak Doğu Akdeniz'de güçler dengesinin bozulmasından rahatsız olan Roma İmparatorluğunun müdahalesi üzerine Tigran, Caius Gnaeus Pompeius komutasındaki Roma kuvvetlerine yenilmiş ve fethettiği toprakları terke mecbur bırakılmıştır.

MÖ 1. yüzyıldan MS 4. yüzyıla dek Ermeni krallığının, bir yandan Roma, diğer yandan İran'da kurulan Part ve daha sonra Sasani imparatorlukları arasında bir tür "tampon bölge" görevi üstlendiği görülür. Krallar sık sık dış güçlerin müdahaleleriyle değişmiş, hatta kraliyet hanedanı dışından yabancı asıllı kişiler zaman zaman Roma veya İran baskısıyla kral atanmışlardır. Kraliyet makamının zayıfladığı bu dönemde yerel bey hanedanları (nakharar'lar) güçlenmiş ve çok sayıda beylikler ortaya çıkmıştır. En önemli nakharar hanedanları Muş'ta Mamigonyan'lar, Kars'ta Gamsaragan'lar, İspir'de, daha sonra Kars, Ardanuç ve Muş'ta Bagratuni'ler, Başkale ve Van'da Ardzruni'ler, Gevaş'ta Rştuni'ler, Tekman'da Vahevuni'ler, Erciş'te Abahuni'ler, Malazgirt'te Knuni'lerdir.

387 yılında Ermenistan Roma (Bizans) imparatorluğu ile Sasani imparatorluğu arasında ikiye bölünmüştür. Bu tarihte çizilen ve Erzurum-Silvan-Nusaybin hattından geçen sınır, yaklaşık 300 yıl boyunca Bizans-İran sınırını oluşturmuştur. Batı Ermenistan bu tarihten itibaren Bizans tarafından atanan (fakat çoğunlukla yerel nakharar ailelerinden gelen) askeri valilerce yönetilirken, Doğu Ermenistan'da kraliyet hanedanı 421 yılına kadar hüküm sürmüş, bu tarihten sonra doğuda da İran tarafından atanan valiler (vostikan'lar) dönemi başlamıştır.

451 yılında Ermeni beylerinin temsilcisi (sparabed) Vartan Mamigonyan önderliğinde İran'a karşı başlatılan fakat yenilgi ile sonuçlanan isyan hareketi, Ermeni ulusal tarihinin şanlı olaylarından biri olarak kabul edilir.

Tarih III : Ortaçağ

Ermeni ülkesi 640-653 yılları arasında gerçekleştirilen seferler sonucunda Arap egemenliğine girmiştir. Ancak Halifelik yönetimi bölgede doğrudan bir İslamlaştırma veya Araplaştırma politikası uygulamayarak, yerel nakharar sülalelerine geniş özerklik tanıyan bir düzen kurmuştur.

9. yüzyıl sonunda Abbasi Halifeliğinin zayıflaması üzerine, Bizans'ın Ermeni beylerini kazanmaya yönelik politikalar geliştirdiği, buna karşılık Bağdat yönetiminin de Arap yanlısı olarak tanınan Bagratlılar ve Ardzruniler gibi nakharar ailelerini destekleme yoluna gittiği görülür. 806'da Halife Harunürreşid Bagratlılar´dan "Et Yiyen" lakabıyla anılan Aşot'u "Ermenistan Emiri" ilan etmiştir. Bunun torunu olan bir başka Aşot Bagratuni 886'da "Şehinşah-ı Armen" sıfatıyla Ermenistan tacını giymiştir. Kars ve Ani kentlerinde hüküm süren Bagratuni'lere karşılık, Gevaş ve Akdamar Adası'nda yerleşik olan Ardzruni hanedanı onlara rakip bir Ermenistan Krallığı iddiasına girişmişlerdir. Her iki krallık iç kavgalar ve hanedan mücadeleleriyle bölündüğü halde, 10. yüzyılda ve 11. yüzyılın ilk yıllarında, bugüne kadar kalıntıları görülen çarpıcı bayındırlık ve sanat eserleri ortaya koyarlar. Akdamar Adası'ndaki Surp Haç Kilisesi ve Kars, Ani ve Artvin yöresindeki birçok anıtsal yapı bu dönemin eseridir.

11. yüzyıl başında tamamen parçalanan Arap imparatorluğunun bıraktığı boşlukta Bizans imparatorluğu atağa geçerek bölgedeki Ermeni devletlerini teker teker egemenliği altına almıştır. Malazgirt 993'te, Ardanuç ve Yusufeli 1000'de, Ardzruni Krallığı 1020'de, Ani 1045'te, Kars 1064'te Bizans'a boyun eğer. Yenilgiye uğrayan Ermeni beyleri Bizans Devleti tarafından Fırat'ın batısındaki eski Rum topraklarına göç ettirilerek, maiyetleri ile birlikte Sivas, Kayseri, Maraş, Antep ve Kilikya bölgelerine iskân edilirler.

Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'da Bizans egemenliğinin iflası üzerine, Bizans toprakları içindeki Ermeni askeri şeflerinin bazıları İç-doğu Anadolu'da bağımsız veya yarı-bağımsız beylikler kurmuştur. Bu beyliklerin çoğu 1080'den sonra Türkler tarafından tasfiye edilir veya Müslümanlığı kabul ederek Türkleşirken, Kilikya (Çukurova) bölgesinde Sis (Kozan) ve Anavarza kalelerinde yerleşik olan Rupenyan beyliği yaklaşık 300 yıl boyunca bağımsız kimliğini korumayı başarmıştır.

Tarih IV : Türk ve İran Egemenliği

Ermeni ülkesi 11. yüzyıldan itibaren çeşitli Türk ve İran devletlerinin egemenliği altında yaşamıştır. Eski Ermeni yerleşim merkezleri 13. yüzyıldaki Moğol istilası ve özellikle 16. yüzyıldaki Osmanlı-İran savaşları sonucu büyük tahribata uğrarken, bölgeden Türk ve İran devletlerinin siyasi ve ekonomik merkezlerine doğru önemli bir Ermeni göçü vuku bulmuştur.

15. yüzyılda Akkoyunlu Devleti, Ermeni kilisesine yönelik aktif bir himaye politikası izlemiş, Ermeni Kilisesi'nin ruhani başkanlığı olan Gatoğigosluk makamının Eçmiazin'de (bugünkü Ermenistan Cumhuriyeti içinde, antik Vağarşapat kenti yakınında) 1441'de yeniden tesisine önayak olmuştur. Fatih Sultan Mehmet'in 1476'da İstanbul'da Ermeni Patrikhanesini kurdurmasında, Akkoyunlu Devletiyle Osmanlı Devleti arasındaki güç mücadelesinin etkisi görüebilir.

1606'da İran Şahı Abbas I İsfahan yakınında Yeni Culfa kentini kurarak Nahçevan ve Kars'tan getirdiği 150.000 Ermeniyi buraya iskân etmiştir. Bu tarihten itibaren Yeni Culfa, İstanbul ile birlikte, Ermeni kültürünün yeryüzündeki başlıca iki merkezinden biri olarak öne çıkar.

Tarih V : Ermeni Reform Hareketi ve Milliyetçiliğin Doğumu

Osmanlı Ermenileri arasında Batılılaşma ve reform hareketlerinin başlangıcı 18. yüzyılın ilk yıllarına dayanır. 1701 yılında Sivas'lı Mkhitar Vartabed öncülüğünde İstanbul'da başlayan reform hareketi, kız ve erkek çocuklar için modern okullar açılması, eski kilise Ermenicesi yerine İstanbul halk diline dayalı yeni yazı dilinin geliştirilmesi, Batı dillerinden kitaplar çevrilmesi, ve reformlara direnen Kilise yönetimine karşı sivil siyasi örgütlenmelerin kurulmasını hedeflemiştir. Zaman zaman sert mücadelelere sahne olan reform hareketi, 1860'ta Padişah Abdülmecid tarafından ihsan edilen Ermeni Milleti Nizamnamesi ile zafere ulaşacaktır. Bu Nizamname ile kurulan Ermeni Millet Meclisi Osmanlı Devletindeki ilk temsili parlamenter organ niteliğinde olup, 1876 Kanun-u Esasi'si ile kurulan Osmanlı Mebusan Meclisi'ne de örnek teşkil etmiştir.

İstanbul Ermeni entelijensiyası özellikle 1826-1876 yılları arasında, II. Mahmut ve Tanzimat'ın reform politikalarıyla özdeşleşerek, Osmanlı siyasi ve kültürel yaşamında daha önce sahip olmadığı aktif bir rol oynamaya başlamıştır. Ermenice basın 1860'tan itibaren hızla gelişerek Türkçe basınla rekabet edebilecek bir toplam tiraja ulaşmıştır. 1856 Islahat Fermanı'ndan sonra Ermeniler Osmanlı tarihinde ilk kez çeşitli devlet kademelerinde görev alarak, askeri ve sivil vezaret (paşalık) rütbesine ve nazırlık görevine kadar yükselmişlerdir.

Ermeni toplumu içinde devrimci ve milliyetçi akımlar 1870'lerin sonunda özellikle Avrupa'da eğitim gören üniversite gençliği arasında boy göstermiştir. 1876 Berlin Antlaşmasının öngördüğü demokratik reformların II. Abdülhamid döneminde savsaklandığı düşüncesi, devrimci hareketin gelişiminde rol oynamıştır.

Sosyalist ve devrimci nitelikteki ilk örgüt olan Hınçak ("Çan") 1887'de İsviçre'nin Cenevre kentinde üniversite öğrencisi Avedis Nazarbekyan ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. 1890'da Tiflis'te Kristapor Mikaelyan, Stepan Zoryan ve Simon Zavaryan tarafından kurulan Ermeni Devrimci Federasyonu, ya da yaygın adıyla Taşnaksutyun ("Federasyon"), Rus devrimci hareketinden aktardığı gizli örgütlenme modeli ve silahlı eylem anlayışıyla, kısa zamanda Hınçak'çıları ikinci plana iterek, ulusçu hareketin ana örgütü olarak öne çıkmıştır.

1895'te Taşnaksutyun önderliğinde Doğu Anadolu'da girişilen isyan teşebbüsü, II. Abdülhamid yönetimince sert bir şekilde bastırılmıştır. 1895 olayları Türk kaynaklarında isyan ve güvenliğin tesisi kavramları çerçevesinde değerlendirilirken, Ermeni ve Batı kaynaklarında çoğu zaman "Birinci Ermeni Katliamı" olarak adlandırılır. Ancak 1895 Van, Bitlis, Erzurum, Erzincan ve Sivas olaylarının can kaybı rakamları hakkında güvenilir kaynaklar bulunmamaktadır.

Abdülhamid saltanatının son yıllarında Ermeni Devrimci Federasyonu rejime karşı direnişin önemli bir nüvesini oluşturmuş ve bu niteliğiyle İttihat ve Terakki örgütüne de model ve müttefik olmuştur. 1908 Devrimi'nde İttihat ve Terakki ile Taşnaksutyun beraber hareket etmişlerdir. Ancak ihtilalden kısa bir süre sonra iki örgüt arasında anlaşmazlık başgöstermiş, ve iktidar partisinin eski müttefikleri hakkındaki kuşkuları, İttihat ve Terakki'nin 1912'den itibaren belirginleşen Ermeni aleyhtarı politikasında küçümsenemeyecek bir rol oynamıştır.
ilkim111 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Facebook'ta Paylaş


Alt 04-24-2009, 02:52 AM   #2
istihkam
Guest
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 1.521
Tecrübe Puanı: 0
istihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond repute
Standart Ermeni Kiliseleri

İstanbul Ermeni Patrikliği'nin kuruluşundan (1461) sonra 55 Ermeni Kilisesi inşa edilmiştir. Bunlardan 30 kadarı halen ibadete açıktır.

Halen ayakta kalan kiliselerin en eskileri, İstanbul'un fethinden sonra yerli Rum halkından alınarak Ermenilere verilen kiliselerdir. Bu kiliselerin başında Kumkapı'daki Surp Asdvadzadzin Patriklik, Samatya'daki Surp Kevork eski Patriklik ve Balat'taki Surp Hreşdagabed Kiliseleri gelir. İlk inşa tarihleri çok eski olmakla birlikte, ahşap ve az dayanıklı yapı malzemelerinden yapıldıklarından, deprem ve yangınlara karşı koyamamışlar, birçok kez farklı planlarla yeniden inşa edilmişlerdir.



Ermeni Patrikhanesi
Ermeni kiliselerinin çoğu 18-19. yy'larda inşa edilmiştir. Bugün yaşayan kiliselerden 15'inin ilk tesisi bu döneme rastlar. Daha önce inşa edilen kiliseler de bu dönemde büyük onarımlar geçirmişlerdir.

Geleneksel mimari uyarınca, ibadethane bir haç planı üzerine oturur. Başka bir diğer plan şekli ise baziliktir. Bu yönden İstanbul'da tipik Ermeni kilise mimari planına uygun bir kilise bulmak oldukça zordur. Yapının doğu ucunda sunak vardır. Çatı örtü sisteminde yaygın olan merkezi kubbedir. Osmanlı döneminde kubbe yapımına yazısız bir yasak olduğundan ya hiç uygulanmayarak bir tonozla geçiştirilmiş ya da Beşiktaş'taki Surp Asdvadzadzin Kilisesi'ndeki gibi kırma çatının altına dışardan görülmeyecek şekilde uygulanmış ya da Kuzguncuk'taki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'nde olduğu gibi yalnızca bir kez uygulanmıştır.

Cumhuriyet Dönemi
Cumhuriyet döneminde kilise yapımı yasaklanmıştır. İstisna olarak bu dönemde Karaköy'deki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi yeniden inşası dikkat çekicidir. Bir de Balıklı Ermeni Mezarlığı'ndaki Surp Sarkis Şapeli'nin yapımı kayda değer (1985).

İstanbul'da günümüzde varlığını koruyan Ermeni Gregoryen kiliseleri şöyle sıralanabilir:

Surp Hovhannes Avedaraniç Kilisesi (Gedikpaşa),
Surp Tateos-Partoğomeos Kilisesi (Yenikapı),
Surp Hovhannes Avedaraniç Kilisesi (Narlıkapı),
Surp Nigoğayos Kilisesi (Topkapı),
Surp Hreşdagaberdatz Kilisesi (Balat),
Surp Yeğya Kilisesi (Eyüp-Nişanca),
Surp Asdvadzadzin Kilisesi (Eyüp-İslambey),
Surp Pırgiç Şapeli (Yedikule),
Dzınunt Surp Aasdvadzadzin Kilisesi (Bakırköy),
Surp Harutyun Kilisesi (Kumkapı),
Surp Istepanos Kilisesi (Yeşilköy),
Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi (Surp Istepanos Kilisesi ile-Karaköy),


Surp Istepanos Kilisesi

Surp Yerrortutyun Kilisesi (Surp Minas Şapeli'ni kapsar-Beyoğlu),
Surp Asdvadzadzin Patriklik Kilisesi (Surp Toros Ayazması ile-Kumkapı),
Surp Kevork Kilisesi (Surp Hovhannes Mıgırdiç Ayazması ile-eski Patriklik-Samatya),
Surp Hagop Kılkhatir Kilisesi (Altımermer),
Surp Sarkis Şapeli (Balıklı),
Surp Harutyun Kilisesi (Taksim),
Surp Hripsimyantz Kilisesi (Büyükdere),
Surp Takavor Kilisesi (Kadıköy),
Surp Haç Kilisesi (Üsküdar-Selamsız),
Surp Vartanantz Kilisesi (Feriköy),
Surp Asdvadzadzin Kilisesi (Beşiktaş),
Surp Asdvadzadzin Kilisesi (Ortaköy),
Yerevman Surp Haç Kilisesi (Kuruçeşme),
Surp Santuht Kilisesi (Rumelihisarı),
Surp Yeritz Mangantz Kilisesi (Boyacıköy),
Surp Asdvadzadzin Kilisesi (Yeniköy),
Surp Garabet Kilisesi (Üsküdar-Yenimahalle),
Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi (Kuzguncuk),
Surp Yergodasan Arakelotz Kilisesi (Kandilli),
Surp Nigoğayos Kilisesi (Beykoz),
Surp Nişan Kilisesi (Kartal),
Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi (Kınalıada).

Ermeni Katolik kiliseleri:

Anarad Hığutyun Kilisesi (Pangaltı),
Surp Andon Kilisesi (Tarabya),
Anarad Hığutyun Kilisesi (Samatya),
Surp Asdvadzadzin Kilisesi (Beyoğlu-Sakızağacı),
Surp Levon Kilisesi (Kadıköy),
Surp Yerrortutyun Kilisesi (Beyoğlu),
Surp Boğos Kilisesi (Büyükdere),
Surp Hovhannes Mıgırdıç Kilisesi (Yeniköy),
Surp Hovhan Vosgeperan Kilisesi (Taksim),
Surp Asdvadzadzin Kilisesi (Büyükada),
Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi (Ortaköy),
Surp Hisus Pırgiç Kilisesi (Galata).

Ermeni Protestan kiliseleri:

Avedaranagan Amenasurp Yerrortutyun Kilisesi (Aynalıçeşme-Beyoğlu),
Emanuel Kilisesi (Fincancılar-Eminonü),
Gedikpaşa Protestan Kilisesi,
Halıcıoğlu Protestan Kilisesi ve Üsküdar Şapeli vardır.
istihkam isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 04-24-2009, 02:54 AM   #3
istihkam
Guest
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 1.521
Tecrübe Puanı: 0
istihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond repute
Standart ermeni kelımelerın ıngılızcelerı

1. գագաթ
crest ◊ top
2. գագաթնակետ
top ◊ zenith
3. գազան
animal ◊ beast
4. գազար
carrot
5. գազի
gas
6. գալ
arrive ◊ come
7. գալարվել
meander ◊ wriggle
8. գալը
arrival
9. գալիք
forthcoming
10. գալուստ
arrival
11. գաղափար
concept ◊ idea
12. գաղափարախոսություն
ideology
13. գաղութ
colony
14. գաղտաբառ
password
15. գաղտագողի
stealthily
16. գաղտնագիր
code
17. գաղտնի
confidential ◊ secret
18. գաղտնիք
secret
19. գաճաճ
dwarf
20. գամ
rivet
21. գամել
beat ◊ clench
22. գամփռ
sheep-dog
23. գայթակղեցնել
tempt
24. գայթակղիչ
seductive
25. գայթակղություն
temptation
26. գայլ
wolf
27. գայլաձուկ
pike
28. գայլիկոն
drill bit
29. գանահարություն
beating
30. գանգ
cranium ◊ skull
31. գանգատ
complaint
32. գանգատարկել
protest
33. գանգատվել
complain
34. գանգուր
curly ◊ twisted
35. գանգուրներ
curls
36. գանգրահեր
curly
37. գանգրանալ
be twisted
38. գանգրացում
coil
39. գանձ
treasure
40. գանձապահ
cashier
41. գանձարկղ
cash department
42. գանձում
assemblage
43. գաջ
alabaster ◊ plaster
44. գառ
lamb
45. գավաթ
cup ◊ mug
46. գավաթիկ
cup ◊ mug
47. գավիթ
yard
48. գարեջուր
beer
49. գարի
barley
50. գարնանային
spring
51. գարնանը
in the spring
52. գարշահոտ
stench
53. գարշահոտություն
halitosis
54. գարշանք
disgust
55. գարշապար
heel
56. գարշելի
mean
57. գարուն
spring
58. գդալ
spoon
59. գդակ
service cap
60. գեբեռնել
load
61. գեղազարդային
decorative
62. գեղանի
graceful
63. գեղանկազմ
graceful ◊ statuesque
64. գեղանկար
picturesque
65. գեղանկարչություն
painting
66. գեղասահորդ
figure skater
67. գեղասահորդուհի
figure skater
68. գեղարվեստական
art
69. գեղեցիկ
beautiful ◊ handsome ◊ perfect ◊ superb
70. գեղեցկություն
beauty
71. գեղձ
gland
72. գեղմ
fur
73. գեշ
bad
74. գետ
river
75. գետածածան
carp
76. գետակ
flow ◊ stream ◊ torrent
77. գետաձի
hippopotamus
78. գետային
river
79. գետափ
embankment ◊ quay
80. գետին
floor ◊ ground

81. գետին գցել տապալել
overturn
82. գետին իջնել
land
83. գետին տապալել
topple
84. գետին տապալվել
fall
85. գեր
corpulent
86. գերագնահատել
overestimate
87. գերագույն
paramount ◊ supreme
88. գերադասել
prefer
89. գերադասություն
advantage ◊ superiority
90. գերադասում
preference
91. գերազանց
exquisite
92. գերազանցել
exceed ◊ overtake ◊ surpass
93. գերազանցնել
excel
94. գերածախս
over expenditure
95. գերակատարել
re-execute
96. գերակշռել
prevail
97. գերակշռություն
advantage ◊ overweight ◊ superiority
98. գերան
cross-bar ◊ log
99. գերանդի
scythe
100. գերարագ
super high-speed
101. գերբ
emblem
102. գերեզման
grave
103. գերեզմանոց
cemetery
104. գերի ընկած
captive
105. գերիշխանություն
hegemony
106. գերհզոր
powerful ◊ super-power
107. գերհոգնածություն
over fatigue
108. գերհոգնել
overtire
109. գերձայնային
supersonic ◊ ultrasonic
110. գերմանական
German
111. գերմանացի
German
112. գերություն
captivity
113. գերչակի ձեթ
castor-oil
114. գերված
captive
115. գզրոց
box
116. գթալ
pity ◊ regret
117. գթություն
mercy ◊ pity
118. գժտություն
quarrel
119. գժտվել
quarrel
120. գիծ
line ◊ rail
121. գին
price
122. գին դնել
estimate
123. գինեգործություն
winemaking
124. գինեգույն
claret
125. գինի
wine
126. գինովանալ
get drunk
127. գիշատիչ
predator
128. գիշեր
night
129. գիշերային
night
130. գիշերը
at the night
131. գիշերով
at the night
132. գիշերվա
night
133. գիշերօթիկ
boarding school
134. գիպսե
plaster
135. գիպսից
plaster
136. գիսաստղ
comet
137. գիտակ
competent ◊ connoisseur ◊ expert
138. գիտական
scholar ◊ scientific
139. գիտակից
conscious
140. գիտակցել
realize ◊ understand
141. գիտակցություն
consciousness ◊ reason
142. գիտահետագոտական
research
143. գիտատեխնիկական
scientific and technical
144. գիտափորձ
experiment
145. գիտելիքներ
the items of information
146. գիտենալ
know
147. գիտություն
item of information ◊ knowledge ◊ science
148. գիր
letter
149. գիրանալ
become stout ◊ grow stout
150. գիրկ
embrace
151. գիրք
book
152. գլանակ
cigarette
153. գլանման
rolling
154. գլանում
hire
155. գլանվածք
hire
156. գլխանոց
hood
157. գլխաշոր
co sonny ◊ kerchief
158. գլխապտույտ
dizziness ◊ giddiness
159. գլխավ անել
nod
160. գլխավոր
general ◊ main
161. գլխավորել
be in the lead ◊ head
162. գլխավորող
leader
163. գլխարկ
cap ◊ hat
164. գլխացավանք
efforts
165. գլխի ընկնել
guess
166. գլխի ընկնելը
reason
167. գլխի ընկնող
sharp
168. գլորվել
be rolled
169. գլուխ
chapter ◊ head
170. գլուխ բերել
settle
171. գլուխ գալ
manage
172. գլուխ գործոց
masterpiece
173. գծագիր
diagram ◊ draft
174. գծագրել
draw
175. գծանավ
battleship
176. գծանկար
diagram
177. գծապատկեր
diagram
178. գծել
draw
179. գծուծ
petty
180. գմբեթ
cupola ◊ dome
181. գյուղ
village
182. գյուղական
village
183. գյուղատնտեսական
agricultural
184. գյուղացի
peasant
185. գյուտ
discovery ◊ find
186. գյուտ անել
invent
187. գյուտարար
originator
188. գնալ
descend ◊ go ◊ leave ◊ reach ◊ visit
189. գնալ գալ
visit
190. գնահատական
estimation
191. գնահատել
appreciate ◊ estimate ◊ regard
192. գնահատություն
recognition
193. գնահատում
estimation
194. գնահատված
valuable
195. գնացուցակ
price-list
196. գնդակ
ball ◊ bullet
197. գնդակահարել
shoot
198. գնդակահարում
execution
199. գնդապետ
colonel
200. գնդասեղ
pin
201. գնդացիր
machine gun
202. գնդացրորդ
gunner
203. գնդերիզ
screw
204. գնել
buy ◊ purchase
205. գնելու
purchasing
206. գնողական
purchasing
207. գնորդ
buyer ◊ client
208. գնում կատարել
buy
209. գնչու
gipsy
210. գնչուական
gipsy
211. գնչուհի
gipsy
212. գոգ
sill
213. գոգնոց
apron ◊ pinafore
214. գոլորշի
vapour
215. գոլորշիանալ
evaporate
216. գոլորշիացում
evaporation ◊ fumes
217. գոհ
pleased
218. գող
thief
219. գողանալ
steal
220. գողթեցնել
move
221. գողություն
larceny ◊ theft
222. գոճի
piglet
223. գոմաղբ
dung ◊ manure
224. գոմեշ
buffalo
225. գոյական
noun
226. գոյակցել
coexist
227. գոյակցություն
coexistence
228. գոյություն
life
229. գոյություն ունենալ
be ◊ essence ◊ exist
230. գոշ
beardless
231. գոռալ
cry ◊ rattle ◊ shout
232. գոռաց
shout
233. գոռգոռալ
shout
234. գոռոզ
haughty ◊ presumptuous ◊ proud ◊ supercilious
235. գոռոց
scream
236. գովաբանել
flatter ◊ praise
237. գովազդ
advertising
238. գովասանք
praise
239. գովատելի
creditable
240. գովել
praise
241. գովելի
creditable
242. գովեստ
flatter ◊ praise
243. գոտի
belt ◊ strap ◊ zone
244. գոտկատեղ
loin ◊ waist
245. գորգ
carpet
246. գործ
affair ◊ business ◊ job ◊ labour ◊ occupation ◊ work
247. գործադուլ
strike
248. գործադուլ անել
strike
249. գործադրել
apply
250. գործազուրկ
unemployed
251. գործազրկություն
unemployment
252. գործալիք
shirker ◊ truant
253. գործալքում
truancy
254. գործածել
spend ◊ use
255. գործածում
use
256. գործածված
worn
257. գործակալություն
agency
258. գործակատար
seller
259. գործակատարուհի
saleswoman
260. գործարան
factory
261. գործարար
business man
262. գործարկել
launch ◊ let
263. գործարկում
start-up
264. գործարք
bargain ◊ deal ◊ transaction
265. գործարքային
price-work
266. գործել
affect ◊ braid ◊ function ◊ knit ◊ weave
267. գործելակերպ
fashion ◊ manner
268. գործելը
viscous
269. գործընթաց
process
270. գործընկեր
colleague
271. գործիչ
figure
272. գործիք
instrument ◊ tool
273. գործիք երաժշտական
instrument
274. գործնական
business ◊ practical
275. գործող անձ
character
276. գործողություն
act ◊ action
277. գործողություն կատարել
operate
278. գործոն
factor
279. գործուղել
send
280. գործուղում
business trip
281. գործունեություն
activity
282. գործվածք
fabric ◊ matter
283. գորշ
grey
284. գորովալից
gentle
285. գորորշիներ
fumes
286. գորտ
frog
287. գութան
plough
288. գուլպա
stocking
289. գուլպաներ
hose
290. գուղձ
lump
291. գումակ
train
292. գումար
sum
293. գումարած
plus
294. գումարել
add ◊ combine ◊ summarize
295. գումարտակ
battalion
296. գույն
blossom ◊ colour
297. գույն տալը
colouring
298. գույնավոր
colour
299. գույնզգույն
motley ◊ multi-collared
300. գույնը գցել
fade
301. գունագեղ
colourful
302. գունատ
pale
303. գունդ
globe ◊ lump ◊ regiment ◊ sphere
304. գունեղ
colourful
305. գուներանգ
tone
306. գուշակ
sorcerer
307. գուշակել
foresee ◊ guess ◊ predict ◊ solve
308. գուրգել
cured sturgeon
309. գուրգուրել
fondle
310. գուցե
can be ◊ maybe ◊ perhaps
311. գռեհիկ
trite ◊ vulgar
312. գռփող
hawk
313. գվվալ
hoot
314. գտնել
find
315. գտնված տեղը
residence
316. գտնվել
be ◊ find
317. գրադարակ
book-shelves
318. գրադարան
library
319. գրազ
bet
320. գրախոսել
review
321. գրախոսություն
review
322. գրականագետ
writer
323. գրականություն
literature
324. գրանցել
enlist ◊ register ◊ write down
325. գրանցում
record ◊ registration
326. գրանցվել
be registered ◊ register ◊ undersign
327. գրաշար
type-setter
328. գրառում
mark ◊ record
329. գրասեղան
desk
330. գրասենյակ
office
331. գրավ
pledge
332. գրավական
guarantee ◊ pledge
333. գրավել
attract ◊ occupy
334. գրավիչ
nice
335. գրավոր
written
336. գրավում
capture ◊ occupation
337. գրատախտակ
board ◊ table
338. գրացուցակ
catalogue
339. գրաֆիկ
diagram
340. գրաֆիկային
graphic
341. գրգռել
excite ◊ whet
342. գրել
write
343. գրելաոճ
style
344. գրելու
written
345. գրիմ
make-up
346. գրիչ
pen
347. գրիպ
influenza
348. գրկախառնություն
embrace
349. գրկախառնվել
be embraced
350. գրկել
embrace ◊ hug
351. գրոհ
attack ◊ onset ◊ onslaught ◊ storm
352. գրոհով
by storm
353. գրոհում
attack
354. գրող
writer
355. գրություն
letter ◊ slip
356. գրչածայր
feather
357. գրպան
pocket
358. գցել
desert ◊ drop ◊ put ◊ throw out ◊ throw
359. գցվել
throw
Bu adres: http://dictionary.hayastan.com/index...2=%D4%B1%D4%BF
istihkam isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 04-24-2009, 02:57 AM   #4
istihkam
Guest
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 1.521
Tecrübe Puanı: 0
istihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond repute
Standart Rum Ve Ermeni çeteleri

Bilindiği gibi Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918 de Mondros Mütarekesi’ni imzalayıp savaştan yenik ayrılmasından ve Mütarekenin uygulanmaya konmasından sonra, bu durumdan cesaret alan, aynı zamanda İtilaf Devletlerinden de destek gören azınlıklar özellikle Rum ve Ermeni örgütleri tekrar hedefleri doğrultusunda faaliyete geçtiler. Nitekim ilk etapta Mütareke gereği 13 Kasımda İstanbul’a gelen İtilaf Donanması içinde verdikleri sözün aksine Yunan zırhlısının bulunuşu, 18 Kasımda Yunan Amirali Kakoladis’in Beyoğlu Yunan Kulübünde tahrik edici konuşması, Rum kiliselerinde yapılan ayinlere İtilaf Devletleri subaylarının bir kısmının katılması gibi gelişmelerden cesaret alan cesaret alan İstanbul ve çevresindeki Rumlar çeşitli taşkınlık hareketlerine giriştiler. [1]Diğer taraftan Rum ve Ermeni Patrikhaneleri de ki Patrik Zaven Efendi Rum Patrikhanesinde düzenlenen, Türkler aleyhindeki toplantılara katılarak onlarla işbirliği yapıyordu,Rum ve Ermenilerin örgütlenmesinde önemli roller oynamaktaydı. [2] Nitekim bu doğrultuda Rum Patrikhanesinden yönlendirilen ve Etnik-i Eterya Cemiyetinin şubesi şeklinde çalışan başkanlığını Yunanlı Manuel Sozokos adlı birinin yaptığı Kordos Komitesi (Rum Muhacirleri Merkez Komisyonu) Adalardan ve Yunanistan’dan göçmen gibi gelen örgüt mensuplarını ayrıca 1. Dünya Savaşında Anadolu’dan firar edip Yunan ve İtilaf Devletleri safında savaşmış Rumları Türkiye’ye sokup Anadolu’nun çeşitli yerlerine göndermekteydi. [3] Aynı şekilde Mavri Mira Cemiyeti de Türkiye’den koparılması hedeflenen bölgelerde ki, Megali İdea doğrultusunda hareket eden Yunanistan Başbakanı Venizelos’un 3-4 Şubat 1919 günleri Paris Barış Konferansı huzurunda dile getirdiği isteklerinde İzmit’te dahil olmak üzere tüm Batı Anadolu bulunmaktaydı, dehşet meydana getirerek buradaki Türk nüfusunu kaçırtmak, buralara Rum nüfusu yerleştirmek, nitekim bu sırada Rusya Bolşevik Ordusu önünden kaçan Yunan Mültecisinin Yunanistan’a değil İstanbul’a gönderilmesi isteniyordu, bu sebeple aynı zamanda Mondros Mütarekesi’nin yedinci maddesine işlerlik kazandırarak işgale zemin hazırlamak düşünce ve gayesiyle Rum çeteleri yani terör örgütleri teşkil etmekteydi. [4]
Gerçi Hükümet Nisan 1919 da bu olayları ve gelişmeleri engellemek üzere Harbiye Nezareti’nin teklifi üzerine, silah, cephane ve üniformanın ülkeye sokulmasının meni, Osmanlı Tebaasından olmayan sivil yabancıların seyahat maksadıyla ülkeye gelmeleri hakkında bazı kayıt ve şartların tatbiki, Balkan Muharebesi’nden sonra Yunanistan ve Bulgaristan Hükümetleri ile akdedilen antlaşmalar gereğince mübadele olunan ahalinin ülkeye ***** meni kararlarını aldı. [5] Ancak buna rağmen Hükümet 1. Dünya Savaşı sonunda Rusya’ya veya başka yabancı ülkelere kaçmış bulunan, adam öldürmüş veya bu derecede suç işlemiş olanlarla, Ülkenin sükun ve güvenini bozmaları ihtimali olan ve “Pasaport Kanununun 3. Maddesine nazaran” Ülkeye girmeleri yasaklananlar hariç diğerlerinin Ülkeye girmelerine müsaade etmek zorunda kalmaktaydı. [6] Çünkü Mondros Mütarekesi öncesi hükümet Savaş sebebiyle başka mahallere sevk ve nakledilen ahalinin memleketlerine ***** müsaade etmişti. Ayrıca 18 Ocak 1919 da toplanan Paris Barış Konferansı da, göç etmiş olan Ermeni ve Rumların yerlerine ***** konusunu ele alarak bu yönde karar almıştı. [7] Ayrıca Padişah ve Hükümet “Heyeti Nasiha”lar vasıtasıyla gayri Müslimleri yeniden “sadık Osmanlılar” olarak Devlete bağlı hale getirilebileceğini düşünerek bu yolda girişimlerde bulundu. [8] Nitekim bu şekilde ilk nasihat heyeti 20 Mart 1919 da Şile ve civarında eşkıyalık yapan Rumları yola getirmek için Bölgeye gönderildi.Ancak bunun önemli bir etkisi olmadı. [9] Netice olarak Rum ve Ermeni faaliyetleri artarak devam etti. Bu çerçevede Kocaeli Yarımadası ile Yalova ve Bursa çevresinde Ermeni ve özellikle Rum faaliyetleri gittikçe genişleme istidadı gösterdi. [10]

Kocaeli Yarımadasında Rum Terörü

Paris Barış Konferansı’nda Yunan isteklerinin belirmesinden sonra Yunan istekleri arasında yer alan diğer bölgelerde olduğu gibi İstanbul’un Boğaziçi Anadolu kıyılarından başlayarak Şile, İzmit, Mudanya yöresine kadar uzanan bölgede de Yukarıda belirttiğimiz gibi burada yaşayan Türkleri insanlık dışı baskılarla sindirmek ve göçe zorlamak üzere Rum örgütleri ve çeteleri büyük bir tedhiş hareketi içine girdiler. Şile ve civarında, İngilizlerin himaye ve müzahereti altında çalışan ve Mavri Mira’nın elebaşılarından olan Rum bakkal Todori’ye bağlı olarak hareket eden,ki bu şahıs bakkal eşyası şeklinde el altından gerekli yerlere silah, cephane, bomba sandıkları gönderiyordu, irili ufaklı Rum çeteleri şunlardı: Tenasoğlu Gaylib, Hiristooğlu Dimitro, Aposoğlu Pandali, Hiristooğlu Gorki, Vasiloğlu Panayati, Alkismihanoğlu Nikola, Kastitaşoğlu Yani, Todoroğlu Vasil, Kimiyakoğlu Yani, Dimitrioğlu Yorgi, dimitrioğlu Yorki, Yoraloğlu İliya, Yinapatoğlu Hiristo, Hiristooğlu İspiro, Hiristooğlu İstilyanos ; Yeniköy Rum Çeteleri de şunlardı ; Hiristooğlu Petro, Zinmesioğlu Apostol, Petrooğlu Yorgi, Hiristooğlu Anesti, Penayotioğlu Yorgi, Nikolaoğlu Dimitro, Hamaoğlu Yorgi, İstadrioğlu Yani, Penlapeoğlu Zişti, Vangeloğlu İliya, Kastiziyeoğlu Vasil, Alkaoğlu Alkisandardi, Nikolaoğlu Yorgi. [11] İsimlerini verdiğimiz bu Rum çeteleri Osmanlı Hükümeti’nce yakalanan veya takip sonucu teslim olanlardı. Bunların dışında da bölgede faaliyet gösteren Rum çeteleri mevcuttu ve bunların tümü etrafa dehşet saçarak Türk ve Müslüman ahalinin öteye beriye dağılmasını sağlamak, onları sindirmek, böylece yerlerine yukarıda da belirttiğimiz gibi Rumları iskan etmek, ayrıca asayişsizliğin ortadan kaldırılmasının ancak bu bölgelerin müstakil idare şeklinde Yunanistan’a raptı ve ilhakı ile mümkün olacağı imajını yaratmak gayesi ile bölgede terör estiriyorlardı. [12] Nitekim 4 Mart 1919 da on iki kişilik Rum çetesi Bostancı’da Hariciye memurlarından Eşref Bey’in köşküne baskın düzenleyerek Eşref ve Nidai beyleri öldürdüler. [13] İzmit civarında Mihaliç köyünden Kostantin, Yeniköy’lü Deli Yani, Kocabey Hiristo, Barbar Yani, Deli Hiristo çeteleri de ayni şekilde terör estiriyorlardı. [14] Bundan başka Büyük ve Küçük Bakkalköy Rumlarından Çakır Yorgi, Anesti Kaptan ve Karabacak çete reisleri yönetimindeki Rumlar bölgede terör estirerek,Türk köylerini basıyorlar, kadın, erkek demeden çoluk çocuğu öldürüyorlar ve aynı zamanda köyleri soyuyorlardı. Nitekim Üsküdar Ümraniye köyü ahalisinden erkek, kadın ve iki çocuktan mürekkep bir kömürcü kafilesini Ömerli kazasına bağlı Çavuşbaşı çiftliği mezrasına gitmekte iken Budakdere mevkiinde önlerine çıkan Paşaköy ile Yeniköy Rumlarından mürekkep takriben yirmi kişilik çete tarafından kolları bağlanarak kaçırılıp meçhul bir yere götürüldüler. [15] Bundan başka etrafa dehşet salmaya çalışan Rum eşkıyası tarafından Pendik ve Kartal civarlarında hayvan otlatmakta olan iki Türk kızı dağa kaldırıldı. Ayrıca 14 yaşlarında İsmail, 12 yaşında Recep oğlu Mustafa ve ismi belirlenemeyen 10 yaşlarında bir çocuk da çeşitli yerlerinden bıçaklanarak vahşice öldürüldüler. [16] Yine Gebze’nin Mudarh köyünden iki erkek çocuk ile iki yetişkin erkek başları parçalanmak suretiyle öldürüldüler. [17] Bundan başka Nisan 1919 ortalarında Milto adında bir Rum’un idaresinde oniki kişilik Rum çetesi Anadolu Hisarı’na saldırdı. Bu sırada yolda rastladıkları bir polis memurunu bağlayarak, üzerindeki silahını da aldılar. [18] Ülkenin diğer yerlerinde olduğu gibi bölgede tespit edilebilen Rum teröründe yukarıda belirttiğimiz bibi Rum Patrikhanesinin, özellkle Patrik Germanos V’in yerine “Locum Tenens” (vekil kaymakam) seçilen Dorotheos Mamelis’in de etkisi vardı. Bu Kişi aynı zamanda İtilaf Devletleri nezdinde politik alanda da etkili rol oynuyordu. [19]

İzmit, Bursa ve Çevresinde Ermeni Terörü

İzmit ve çevresinde Rumların yanı sıra yukarıda değindiğimiz gibi Rum Patrikhanesi ile işbirliği yapan Ermeni Patriki Zaven Efendi önderliğinde Ermeniler de faaliyet gösteriyordu.Nitekim Mütareke sonrasında Ermeni Komiteleri bölgede terör estirmeğe başladılar.
Esasında Bölgedeki Ermeni faaliyetleri yeni değildi. Daha 1913 Ekim ayında Ermeni harflerinin icadının 1500 . yıldönümü gerekçesiyle düzenledikleri gösterilerde taşkınlıklarda bulunmuşlar ve olaylar çıkarmışlardı.Olaylar sırasında birkaç Türk askeri ve polis hayatını kaybetmişti. Bu sebeple Hükümet tedbir olarak halkın elinde bulunan ateşli silahları toplama yoluna gitmiş, arkasından da takip sonucu katl ve yaralama olayına karışanları yakalamıştı. [20] Bundan sonra Bölgedeki Ermeniler Birinci Dünya savaşı sırasında Rusların Ereğli’yi bombalamaları üzerine taşkınlıklarını arttırarak Rusların karaya asker çıkaracakları ve bölgede tek Türk bırakmayacaklarını propaganda etmeye başlamişlar,düşman lehine casusluk yapmaya girişmişler, böylece açıkça düşmanlıklarını ortaya koymuşlardı.Bu gelişmeler üzerine Hükümetin Adapazarı ve İzmit’te başlattığı soruşturma sonucunda binlerce bomba, mavzer ve gras tüfekleri, jandarma üniformaları ile bomba yapımına yarayan makine ve araçlar bulunmuştur. Ayrıca ihtilal hareketlerine ait evrak da ele geçirilmişti. Soruşturma sırasında tutuklanan komite reisleri Rus askerlerinin Sakarya Bölgesine varır varmaz bölgede karışıklıklar çıkaracaklarını ve Osmanlı Ordusunun direncini kırmak için silahlı harekete girişeceklerini itiraf etmişlerdi. Bu şekilde isyan hazırlıklarının ortaya çıkması üzerine komite reisleri , çeteler kurarak bunları Bahçecik ve Yalova üzerinden Bursa’ya doğru yaymışlar, bilahare bu çeteler İzmit’teki işçi gurupları ile birleşmiş ve 60 ile 70 kişilik çeteler kurarak Müslüman halka saldırmaya başlamışlardı.İzmit’ten sonra ayni şekilde terör olayları Bursa ve çevresine yayılmıştı. Bu isyan hareketlerinin merkezi olarak da İzmit ile dolayı ve özellikle Bahçecik seçilmişti.Diğer taraftan İstanbul’da Taşnaksutyun’u ve onun yayın organı Azadamard’ı yaşatan İzmit, Adapazarı, Bursa ile çevresi idi. [21] İşte bu gelişmeler sebebiyle bu bölgedeki Ermeniler de Hükümetçe 27 Mayıs 1915 de çıkarılan “Sevk ve İskan” kararı kapsamına alınarak tehcire tabi tutulmuşlardı. [22] Bilahare Savaşın sonunda Mondros Mütarekesini imzalayacak olan Ahmet İzzet Paşa Hükümeti Yukarıda belirtildiği gibi Savaş sebebiyle başka yerlere nakledilen Rum ve Ermenilerin emniyet içinde geri ***** ilgili karar aldı ve bunu tatbike koydu. İşte şimdi bu karar doğrultusunda Ermeniler bölgeye ***** başlamıştı.Hükümet de aldığı karar doğrultusunda tehcirden dönenlerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyordu.Bununla beraber Ermeniler birer bahane ile Türkler aleyhine alacak iddiasında bulunuyorlar, ancak iddiaları hakikate dayanmadığından bunları hükmen değil idare ten almak istiyorlardı.Ayrıca Ermeniler bu çerçevede Türkleri İtilaf Devletleri nezdinde kötü göstermek için yalan haber yaymakta ve propaganda yapmaktaydılar. [23] Diğer taraftan yine yukarıda belirtildiği gibi komiteler oluşturma yoluna gitmişlerdi. Böylece bölgede yeniden ermeni terörü başladı.
Bu ortam içinde bölgede birçok Ermeni çetesi oluştu.Nitekim İzmit’in Yuvacık Köyünden olan Vahan Çetesi bunlardan biri idi. Bu çete Rum çeteleri ile işbirliği halinde bölgede terör estiriyor, Türk köylerine baskınlar düzenliyordu. [24] Bunun dışında Karamürselli Artin ve Antranik çeteleri de bölgede ayni şekilde terör estiriyorlardı. [25] Antranik (Donik) çetesi 300 kişi ile bu çetelerin en büyüğü idi. Çetenin Reisi olan Donik aynı zamanda İstanbul Hükümetince gıyabında idama mahkum edilmişti. Kendisini İzmit’in Nahiyesi olan Derbent’den İstanbul’a kadar olan bölgenin kralı olarak tanıtan Donik çetesi ile birlikte bölgedeki Türk köylerini basıyor ve her türlü kötülüğü yapıyordu. Bir keresinde esir aldıkları Müslümanlardan on kişiyi önce ziyafet sofrasında zorla içki içirerek sarhoş etmişler sonra da kurşuna dizmişlerdi. [26] Bunların dışında Bahçecik Nahiyesi ve civarında, Kandıra kazası dahilinde, Adapazarı’nın karasu Nahiyesi ile çevresinde faaliyet gösteren Ermeni Çeteleri de vardı. Bunlar da yukarıda ifade edildiği gibi bölgelerinde terör estiriyorlardı. [27] Bölgede Rum ve Ermeni nüfusunun bulunduğu diğer bir yerleşim birimi de Geyve ve taraklı havalisi idi. Buradaki Ermeniler de daha 1. Dünya Savaşı sırasında bölgedeki Ermeni Komitelerine yardım ve yataklık etmişler bu sebeple kendilerinin tehcire tabi tutulması ile ilgili rapor tutulmuştu. Şimdi Mütareke sonrası Şubat 1919 da beş İngiliz subayı ile bölgeyi dolaşan bir ermeni papazının direktifleri doğrultusunda yeniden faaliyete geçmişlerdi ki, yörede faaliyet gösteren en azılı çete 40 kişilik Ermeni Haris çetesi idi. [28]
Bu gelişmeler karşısında Hükümet, pek etkili olamıyor, heyeti nasiha gibi bazı girişimleri de olumlu bir netice getirmiyordu. Bu sebeple savunma durumunda olan Türkler de kendi aralarında birlikler oluşturarak silahlandılar. Bu gelişme bölgede terör hareketlerinin hızını bir nebze olsun yavaşlattı. [29]

Yunan İşgali Sırasında Bölgedeki Rum ve Ermeni Terörü

Mütareke sonrasında Haydarpaşa – Eskişehir demiryolu hattını İngilizler denetim altına almışlar İzmit’e de bir askeri birlik yerleştirmişlerdi. Ancak Kuvay-ı Milliye’nin Bölgede Nisan 1920 de baş gösteren Ankara’ya karşı çıkarılan ayaklanmayı bastırması ve yine Damat Ferit Hükümetince Ankara’ya karşı harekete geçirilen Kuvay-ı İnzibatiye’nin harekatını etkisiz hale getirmesi sırasında İzmit önlerine kadar gelmiş olan Kuvay-ı Milliye birliklerinin İngiliz birlikleri ile çatışması karşısında kendilerini askeri yönden zayıf hisseden İngilizleri endişeye sek etmişti. Bu sebeple bölgedeki güvenlikleri için Yunan askeri kuvveti kullanma yoluna gitmişlerdi. Nitekim 8 Temmuz’da Bursa’yı işgal eden Yunan Kuvvetlerinin küçük bir kısmı yani 400 kişilik Yunan taburu 11 Temmuz’da kara yoluyla, bilahare 18 Temmuz’da İngiliz Torpidosunun himayesinde araba vapuruyla Karamürsel’e getirilmişlerdi. Bu kuvvetler her gelişlerinde bölgede birkaç gün kalmış, kasaba ve köylerde baskı ve çapulculuk yapmışlardı.Daha sonra 5 Eylül’de Yalova’yı işgal eden Yunan birliklerinin 11. Yunan Tümeni’ne ait birlikleri aynı ay içinde İzmit ve havalisine gelmişlerdi. Bundan sonra İngilizler Bölgeyi Yunanlılara terk ederek boşaltmaya başlamışlardır. Bundan sonra İzmit’i karargah merkezi yapan Yunanlılar Ekim Ayı içinde Akmeşe, Derince ve Kandıra’ya askeri birlikler yerleştirerek denetim altına almışlar, bilahare askeri işgallerini Sapanca, Arifiye ve Adapazarı’na kadar genişletmişlerdi. Yine 27 Ekimde Yenişehir ve İnegöl’ü de işgal etmişlerdi.13 Ekimden itibaren İngilizler önemli istasyonlarda İngiliz subayları bulunmak şartıyla Haydarpaşa- Adapazarı demiryolu hattının denetimini Yunanlılara teslim etmişlerdi. [30]
Daha Bölge Yunanlılar tarafından işgal edilmeden öce 1920 Mayısında, Kandıra ve havalisinde Yunanlılar Müslüman ahaliye karşı birçok cinayet ile baskılarda bulunmuşlardı. Nitekim bu olaylar üzerine, Sadaret’in isteği doğrultusunda Hariciye Nezareti’nin girişimleri sonucunda, meydana gelen olayları incelemek üzere İtilaf Devletleri Mümessillerince ayrı ayrı üç heyet oluşturularak muhtelif mahallere gönderilmesi kararı alınmıştı. [31]
İşgal edilen bölgelerde bilahare dışarıdan Rum nüfusu getirilerek yerleştirilmeye başlandı. Nitekim İzmit’ dışarıdan bir çok tekneci ve küfeci Rumlar getirilerek, zorla alınan Türk evlerine ve camilere yerleştirildi. Aynı zamanda Yunanlılar işgal bölgelerindeki Rum ve Ermenileri silahlandırarak onların savunmasız Türk halkı ve köyleri üzerine saldırmalarına göz yumdular.Ayrıca Yunanlılar silahlandırdıkları Rum ve Ermenilerden kendilerine 700- 800 kişilik yardımcı kuvvet de oluşturdular. [32]
Biz burada makalenin boyutu gereği Yunanlıların İşgal bölgelerindeki tüm faaliyetlerini ele almayıp, sadece elimizdeki belgeler ölçüsünde yerli Rum ve Ermenilerin faaliyetlerine değineceğiz. Bu cümleden olarak, Bölgenin Yunan Birliklerince işgalinden sonra yerli Rum ve Ermenilerden oluşan çeteler şimdi Yunanlıların desteğinde yukarıda belirtildiği gibi sindirmek ve bölgeden kaçırtmak gayesiyle Türk halkına saldırmaya ve katliam yapmaya başladılar.
Nitekim Gebze ile Kandıra civarında Paşaköy ve Yeniköy Rumları Türk köylerini basarak katliam yapmağa ve ayni zamanda yağmalamağa devam etmekteydiler. [33] Yine Rum çeteleri 10-11 Temmuz günlerinde Budakdere’de Müslüman kömürcü kafilesinin önünü keserek onları meçhul bir semte götürdüler ve bir daha kendilerinden haber alınamadı. [34] İzmit’te de milli kuvvetlere mensup bir kişi Rumlar tarafından kurşuna dizildi. 24 Ağustos’ta ise Karsak Boğazı’nda yol kesen Ermeni çeteleri 20 Müslüman Türkü katletti.27-28 Ağustos’ta Nuhveren şimdiki Düzce Cumaova yakınlarında gezen ve çevrede terör estiren Rum ve Ermeni çeteleri ile Milli kuvvetler mensup birlikler arasında dört saate yakın şiddetli çarpışma meydana geldi. [35]
Bursa’nın Yunanlılar tarafından işgalinden sonra da Şehir halkı, oldukça çok Yunan ve yerli Rum ile Ermeni zulmüne maruz kaldı. Nitekim işgal sırasında Yunanlılar tarafından şehirde üç yüzden fazla insan katledildiği gibi, Bursa Ovası’nda tarlalarında çalışırken tesadüf ettikleri aciz orakçı ve amele gibi yüzü aşkın kişi de yaralanmış ve katledilmiştir. Ayrıca işgalden hemen sonra Yunanlılar, diğer yerlerde olduğu gibi, Bursa ile çevresindeki köylerde sadece Müslümanlardan her türlü silahları toplayarak onları silahsızlandırma yoluna gittikleri gibi, onlar için herhangi bir savunma tertibatı da almamışlardı. Bu ortamdan da istifade ile civar Rum köyleri halkı Yunan askeri ile beraber Müslüman köylerine hücum ve tasallut ederek, köylülerin mal ve mülklerini gasp etmişlerdir. Ayrıca Yunan askerleri Bursa Ovası’ndaki her türlü mahsulatla bağ ve bahçelere tasallut ederek, külliyetli miktarda hasar vermişlerdir. [36]
Yine Yunan işgali altında olan Karamürsel, Yalova, Orhangazi,Yenişehir ve Orhaneli ile civarlarında Yunan işgal kuvvetleri desteğinde Rum ve Ermeni çeteleri katliam ve mezalimlerini sürdürmekteydiler. Nitekim Orhangazi ve Yalova havalisinden İstanbul’a gelen Heyet tarafından verilen bilgiler doğrultusunda Harbiye Nezareti’nin oluşturduğu rapordan anlaşıldığına göre 8 Eylül’de Orhangazi’nin Damlıca ile Yenişehir’in Bayır köyleri Ermeni çeteleri tarafından basılarak sakinleri toptan katledildi. Aynı zamanda da tüm eşya ve hayvanları yağmalandı. Bu sırada Orhangazi Kasabası Yunan birliklerince muhasara altına alındı. Aynı zamanda Orhangazi civarında Müslüman köylerinden silahlar Yunanlılar tarafından toplandı. Bu esnada Orhangazi’den yedi, Çakırlı Köyünden yirmi kişi kurşuna dizilerek öldürüldü. Üreyil ve Çakırlı köyleri halkı feci bir şekilde toptan katl ve idam edildi. Malları ise yağmalandı. Toplanan silahlar da Hıristiyan ahaliye dağıtıldı. Bu şekilde aynı zamanda bölgede Rum ve Ermeni çeteleri teşkil edildi ki, bunlar dışardan gelen Rum ve Ermenilerle de birleşerek bölgede terör ve yağmacılığa başladılar. Diğer taraftan Yunanlıların Karamürsel’i işgali sırasında Yalova’nın yerli Rumlarından iki bin kişi işgal kuvvetlerine katıldı. İşgal sırasında kara ve denizden icra edilen top ateşi ile civardaki on dört köy yerle bir edildi. Aynı zamanda bütün çiftliklerle hayvanlar yağmalandı. Yine Katırlı taraflarından gelerek Yalova’yı işgal eden bir Yunan birliği bayram günü Zindan Köyü’nde camide toplanan halkı buradan kaldırarak bunlardan sekiz kişiyi süngü ile, on beş kişiyi de darp suretiyle öldürdüler. Gülek köyünde de odun tüccarı İbrahim Ağa darp suretiyle katledildi. Bütün bunların yanı sıra gerek Yunan işgal birlikleri gerekse Rum ve Ermeni çeteleri Müslüman kadınların namus ve ırzlarına da tasallut ediyorlardı. Nitekim Gemlik’ten kadınlar zorla götürülmüşlerdi. [37] Bu bölgedeki çeteleri Sisamlı bir papazın tahrik ve teşvik ettiği anlaşılıyor.Aynı zamanda bu baskılar ve katliamlar karşısında bölgeyi terk etmeğe çalışan Müslüman halka Yunanlılar, olayları gizlemek ve örtmek böylece aleyhlerinde oluşabilecek propagandayı engellemek gayesiyle olacak engel oluyordu. Nitekim 15 kasım 1920 de Harbiye Nezareti’nden Sadarete sunulan raporda (Yalova ve Karamürsel’de) Yunanlıların ve yerli Rumları Müslüman ahaliye karşı yaptıkları mezalim ve fecayinin 3-8-11 Kasım 1920 tarihli raporlarla bildirildiği ifade edildikten sonra,” bu mezalimler günden güne kesbu şedit ve tevsi ettiği tevali eylemekte olan şikayet ve tezalümattan anlaşılıyor. Mütecavizeyn meyanında ön ayak olan Sisamlı bir papaz gayrı Müslimleri tesli ve Müslümanlara karşı enva-i habaset ve cinayet ikaına sevk ve tahrik eylemektedir. Bu zalimlerin ika eyledikleri havf ve dehşet ve irtikab ettikleri enva-i vahşet karşısında Müslümanlar inim inim feryad etmekte ve muhafaza-i namusu ve canları için terk-i dar ve diyara kalkışmakta iseler de Yunan kıtaatının muhalefet vakası üzerine hicrete de muvaffak olamamaktadırlar..” denmekteydi. [38]
Yine 11Kasım 1920 de Baytar Yüzbaşı Ali Efendinin Harbiye Nezareti’ne gönderdiği raporda da ifade edildiği gibi, Rum ve Ermenilerden müteşekkil çeteler Adapazarı ve civarında da katliamlarını sürdürmekteydiler. [39]
Bütün bu gelişmeler ve olaylar karşısında Sadaret, Harbiye Nezareti’nin raporları ve talebi doğrultusunda, Hariciye Nezareti’ne gönderdiği tezkere ile yukarıda içeriğini verdiğimiz Harbiye Nezareti tezkeresinin pek ehemmiyete haiz bulunduğunu ifade ederek bu tezkerenin tercüme ettirilerek bir suretinin İngiliz, Fransız, İtalyan sıyası mümessillerine gönderilmesi ile müessir teşebbüslerde bulunulup neticenin alınmasını istedi. [40] Hariciye Nezareti bunun üzerine ilgili devlet mümessillerine nota verdi. Ancak İtilaf Devletleri Mümessillerinin işi geçiştirdikleri anlaşılıyor. Nitekim İngiliz Yüksek Komiseri Notaya verdiği cevapta, notaların suretlerinin Yunan Yüksek Komiserliğine verildiğini beyan etmektedir. Bu girişimlere rağmen işgal bölgesinde mezalim ve feci vakaların günden güne şiddetlenerek artması üzerine, yine Harbiye Nezaretinin girişimleriyle Hükümetin 20 Kasım 1920 tarihinde aldığı karar doğrultusunda Hariciye Nezareti, 18 Aralık 1920 de Sadarete bildirdiğine göre, Bölgeye İngiliz Mümessili gönderilmesi veya daha Önce İzmir’deki katliamlar üzerine yapıldığı gibi, Fransız, İngiliz ve İtalyan memurlarından teşkil edilecek karma bir komisyonun bölgeye gönderilmesi girişimlerinde bulundu. [41] Ancak bu girişimlerden de olumlu bir netice alınmadığı anlaşılıyor.
Diğer taraftan Bölgedeki bu Yunan işgal kuvvetleri destekli Rum ve Ermeni çetelerine karşı Kuvay-ı Milliye birlikleri mücadele etmekte ve halkı korumaya çalışmaktaydı. Bu doğrultuda zaman zaman şiddetli çarpışmalar meydana gelmekteydi. Bu şekilde taraflar arasındaki çarpışmalar işgal boyunca Yani Adapazarı, Kocaeli ve çevresinde Yunan işgalinin son bulduğu haziran 1921 sonları, Bursa ve çevresinde ise yine işgalin son bulduğu Eylül 1922 ye kadar devam etmiştir. [42]
Bütün bunların yanı sıra Yunanlıların Bölgedeki işgal ve harekatları sırasında yerli Rum ve Ermeniler diğer yerlerde olduğu gibi aynı zamanda onlara istihbarat sağlamakta ve kılavuzluk da yapmaktaydılar. Nitekim Adapazarı yöresinde Yunanlılara kılavuzluk eden yerli bir Ermeni 24. Fırka birlikleri tarafından ölü olarak ele geçirildi. Aynı şekilde Gemlik ve Mudanya tarafında da bu yönde faaliyetler tespit edildi. [43]

Sonuç

Sonuç olarak, Yunanistan ile Patrikhane desteği ve yönlendirmesinde Megali İdea peşinde koşan örgütlerle bağlantılı hareket eden yerli Rum çeteleri ile yine yukarıda belirtildiği gibi kendi Patrikhaneleri desteğinde ham hayal peşinde koşan Ermeni örgütleri ile bağlantılı hareket eden Ermeni çeteleri, Mütareke ortamından da istifade ederek terör estirmişlerdir. Terörlerini Yunan işgali sırasında Yunanlıların desteğinde de sürdürmüşlerdir.Yunan kuvvetlerinin Bölgeden çekilmesi esnasında da diğer bölgelerde de olduğu gibi Yunan birlikleri ile birlikte her tarafı yakıp yıkmışlar ve sayısız cinayetler işlemişlerdir. Nitekim İzmit katliamını haberini alan Ankara’nın İstanbul’daki temsilcisi Hamit Bey, buradaki Müslüman halkı kurtarmak üzere üç büyük vapur hazırlatmış ve General Pelle’den de bir torpido alarak gizlice İzmit’e doğru hareket etmiş, ancak gemiler İtilaf donanması tarafından Adalar civarında durdurulmuştur. [44] Bu arada doruk noktasına çıkan Yunan mezalimi karşısında İstanbul’daki Yüksek Komiserler 4 Eylül 1921 de mezalim ile ilgili bir nota vermek zorunda kalmışlardır. [45] Dahiliye Vekili Ali Fethi Bey’in 29 Aralık 1921 tarihinde Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu bilgiden anlaşıldığına göre, İzmit, Adapazarı, Karamürsel, Kandıra, Yalova, İznik ve çevresinde Yunan Mezalimi ile Rum ve Ermeni terörü sonucu resmiyete intikal eden rakamlara göre ki, bu aslında çok daha fazla idi; toplam 1194 kişi öldürülmüş, 151 kişi kaybolmuş, 314 kişi esir veya kaybolmuş, 192 kız ile 530 kadın tecavüze uğramış, ayrıca toplam 63630250 lira taşınmaz, 92350480 lira taşınır mal kaybolmuştur. [46] Bölgedeki bu terör ve mezalim ancak Bölgenin tamamen Milli Kuvvetlerin denetimine geçmesinden sonra son bulacaktır. Bölgede terör eylemlerinde bulunan ve bir şekilde eylemlere karışan Rum ve Ermeniler, Yunan kuvvetlerinin çekilmesi ile birlikte çekilmiş ve çoğunlukla İstanbul’a kaçmışlardır. [47] Bölgede kalan diğer Rumlar ise Lozan Konferansı sırasında imzalanan Mübadele Anlaşması gereği Yunanistan’a gönderilmişlerdir.

EK B E L G E

Ek: 1 B.O.A.B.E.O. UMUMİ NO: 349746

HARBİYE NEZARETİ Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Şifre Kalemi

Numara
4156 Bir sureti ... Yüzbaşıya
Suretler: Paris’e İlh. Bî-taraflara ve her mahal ?

Maruz-u Çaker-i Kemineleridir Ki .

Bugün (2 Teşrin,i sani 336) Orhaneli Yalova havalisinden Makam-ı Çakeriye müracaat eden bir İslam heyeti tarafından Karamürsel Vak’yı ahiresi sırasında Yunan Kıtaat-ı işgaliyesiyle yerli Rum ve Ermeniler tarafından harekat-ı askeriyeye saha olan havali-i mezkurede i’ka edilen mezalim ve fecayi bervech-i ati telhisen arz kılındığı üzere izah eylemişlerdir:
1- Orhangazi civarında (Ureyil ve Çakırlı) İslam karyelerindeki silahlar toplanarak ahalisi feci bir surette kâmilen katl ve idam edilerek malları yağma ve haneleri ihrak olunmuştur. Müsadere edilen bu silahlar Hıristiyan ahaliye verilmiştir.
2- (Rodlice) Karyesi ile buna civar on bir İslam karyesi yerli Ermeniler tarafından kâmilen yağma edilmiş ve bu havalide ancak birkaç hane bu tecavüzden masun kalabilmiştir.
3- (Orhangazi) den yedi ve (Çakırlı) dan yirmi kişi kurşuna dizilerek (Orhangazi) Kasabası taht-ı muhasaraya alınmış ve sekiz yüz haneden ibaret olan bu köy karşısına top tabya edilerek sekiz yüz mavzer teslim edilmediği taktirde kasabanın ihraki tebliğ olunarak tehdit olunmuştur.
4- (Gemlik) den gelen bir zatın ifadesine nazaran bu kasabadaki kadınların (fahişe oldukları) bahanesiyle cebren götürülmektedir.
5- Yeniköylü Ahmet Bey namında bir zat beray-ı şikayet Dersaadet’e geldiğinden ailesi Yunan kumandanlığınca tevkif edilmiştir.
6- (Katırlı) cihetinden gelerek (Yalova) ı işgal eden Yunan kıtaatı bayram günü (Zindan Karyesi) nde bulunan camiye toplanan halkı camiden kaldırarak bunlardan sekiz kişiyi süngü ile ve on beş kişiyi de darp suretiyle itlaf etmişlerdir. Binbaşılıktan mütekait Memduh Bey o havalide bulunan bir İngiliz zabitiyle bu suretle idam edilenlerin cesetlerini bil muayene bir rapor istihsal ederek, Mümaileyh Zabit vasıtasıyla göndermiş ise de Yunanlılar Memduh Beyi (Armutlu) Karyesinde derdest etmişler ve (Çinarcık) Karyesi eşrafını da alıp götürmüşlerdir. Gerek Memduh Beyin ve gerek eşrafın akıbetleri meçhuldür.
7- (Gülek) Karyesinde odun tüccarı Pirinççi oğlu İbrahim Ağa darp edilerek itlaf edilmiştir.
8- (Orhangazi) den gelen bir müfreze bu havalide mevcut her karyedeki hayvanatı sürüp altmış ile seksen kıymetinde olmalarına rağmen sekiz ile on lira gibi pek cüzi bir ücret mukabilinde beğendiklerini cebren almışlardır. İş bu hayvanatın Yunanistan’a sek olunduğu mustahberdir.
9- Mustafa Çavuş isminde bir zat (Yalova) da bulunan silahları teslim ettiği halde hayat ve memadı meçhuldür. Yalova’dan beş yüz (bomba) talep edilerek verilmediği taktirde köyün yakılacağı tebliğ ve eşrafı hapsedilmiştir.
10- Yunan Kıtaatının (Karamürsel’i) işgali esnasında (Yalova)’nın yerli Rumlarından iki bin kişi bu kıtaata iltihak ederek (Karamürsel) de iki yüz kişi idam edilmiş kara ve denizden icra edilen ateşlerle on dört köy hak ile yeksan ve bu havalideki bütün çiftlikler ve hayvanlar yağma olmuştur.
11- (Kurt Ali’nin topçu çiftliğinden) üç yüz sığır ve beş yüz koyun alınarak (Elmalık) Rum Karyesine sürülmüş ve burada pastırma ve sucuk imaline başlanmıştır. Bu çiftlik ihrak ve bin kile zahiresi de müsadere olunmuştur.
12- Bu hadisatın cereyan ettiği sahada Rum ve Ermeni çeteleri teşkil edilmiş ve yağmacılık taammüm etmiştir. Hariçten gelen ve yerli olmayan Rumlar havali-i mezkuredeki zeytinleri toplamaktadır.
13- Gerek Yunan kıtaatı ve gerekse yerli Rumlar tarafından İslam karyelerindeki kızlara tecavüz ede bulunularak bikrileri izale edilmektedir. Yunanlıların talep eyledikleri silah ve bomba gibi fecayi’ bir bahane için ihdas edilmiş olup hakikat-ı halde Yunanlılar ahali-i İslamiyedeki eslihayı kâmilen alarak hiçbir silah bırakmamışlar ve aldıkları silahlarla ahali-i Hıristiyaniyeyi teslih eylemişlerdir.
Evvelce ve defaatle arz edildiği vechiyle işgâl ve istilaya maruz kalan mıntıkada Yunanlıların İslamları imha siyasetini takip eyledikleri bu vak’ayile de teyid etmektedir.
Keyfiyet İngiliz Mümessil-i Askeriyesiyle Fransa ve İtalyan İrtibat zabitlerine tebliğ ve hadisatın derce-i hakikati ve tarz-ı vukuu hakkında kanaat-ı kâmile tahsil edilmek üzere İngiliz, Fransız ve İtalyan Mümessilleri makamatından tayin edilecek zevattan mürekkep bir heyet teşkil ve mahallinde tahkikat ve tedkikat icrası lüzumu iş’ar kılınmıştır. Makam-ı Fehimanelerinden de teşebbüsat-ı siyasiye icrası ile meselenin hüsn-ü neticeye intac ve iktiranını ehemmiyetle arz ve istirham eylerim .Ol babda emr-u ferman Hazret-i Veliyyül emrindir.

11 Sefer 339 ve 3 Teşrin-i sani 336
Harbiye Nazırı


* Hacettepe Üniversitesi
istihkam isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 04-24-2009, 03:03 AM   #5
istihkam
Guest
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 1.521
Tecrübe Puanı: 0
istihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond reputeistihkam has a reputation beyond repute
Standart ermeni techırı oncesı nufus bılgısı

Tehcir Öncesi ve Sonrasında Ermeni Nüfusunun Durumu Nedir?
Ermeni komitacılar ve bugünkü destekçileri tarafından günümüzde en çok istismar edilen konu Ermeni nüfusunun tehcir öncesi ve sonrasındaki durumudur. Savaş döneminde tutulan kayıtlar, resmi rakamlar, kilise kayıtları, yabancı misyonların raporlarında yer alan nüfus bilgileri ve diğer belgelere rağmen sürekli olarak o günkü gerçek nüfusun asgari üç katı bir rakam gösterilerek soykırım iddialarına dayanak aranmaktadır. Verilen rakamlardan bazıları, dünya genelinde bugün yaşayan toplam Ermeni nüfusunu bile birkaç kat aşmaktadır. Bu nedenle, nüfus bilgilerini veren ciddi kaynaklar karşılaştırmalı olarak müteakip maddelerde değerlendirilmiştir.
Tehcir Öncesi Ermeni Nüfusu:
Osmanlı Devletinde yaşayan Ermenilerin nüfusuna ilişkin çok değişik iddialar mevcuttur. Bunları sırasıyla aşağıdaki şekilde açıklayabiliriz;
Ermeniler ve Diğer Yabancı Kaynaklara Göre Osmanlı Devleti'nde Ermeni Nüfusu:
- 1917 İngiliz Salnamesine göre; 1.056.0001
- Patrik Ormanyan'a göre; 1.579.000 2
- Kevork Aslan'ın "Ermenistan ve Ermeniler isimli kitabında Anadolu'da 920.000, Kilikya (Adana, Sis, Maraş Bölgesi) 180.000, Osmanlıların diğer bölgelerinde 700.000, olmak üzere toplam 1.800.000 3
- Alman Papas Johannes Lepsius'a göre; 1.600.000 4
- Cuinet'e göre; 1.045.018 5
- Fransız Sarı Kitabına göre; 1.475.011 6
- Basmacıyan'a göre: 2.280.000 7
- Patrik Nerses Varjabedyan'a göre; 1.150.000 8
Osmanlı Devleti Resmi Belgelerine Göre Ermeni Nüfusu:
Yabancılar Osmanlı belgelerini görmezden gelmeye çalışmaktadır. Ancak, bu konudaki en güvenilir rakamların resmi belgelerde olduğu kesindir. Son zamanlarda olduğu gibi tehcir öncesi Ermeni nüfusun olduğundan 4, hatta 5 kat fazla gösterildiği olmuştur. Örneğin 1878 Berlin Kongresi'nde Bağımsız Ermenistan isteyen Ermeniler, Doğu Anadolu illerinde 3.000.000 Ermeni olduğunu savunmuşlar ancak Berlin Anlaşmasında Hıristiyanlardan vergi alınması hükme bağlanınca, bu sayıyı Osmanlı Hükümetinin belirlediği sayının altına indirmişlerdir.
Osmanlı Devletinde İstatistik Genel Müdürlüğü 1892 yılında kurulmuştur. Genel Müdürlük görevini 1892 yılında Nuri Bey, 1892-1897 yılları arasında Fethi FRANCO adlı bir Musevi, 1897-1903 yılları arasında Mıgırdıç ŞINABYAN isimli bir Ermeni, 1903-1908 yılları arasında Robert isimli bir Amerikalı, 1908-1914 yılları arasında Mehmet BEHİÇ Bey yapmıştır9.
Görüldüğü gibi Ermeni meselesini siyasi alana taşıyan önemli olayların cereyan ettiği dönemde, Osmanlı nüfus bilgileri yabancıların kontrolü altındadır. Buradan hareketle, bugüne kadar aksi bir belge ve kanaat olmadığına göre Osmanlı nüfus bilgilerine itibar edilmesi gerekmektedir.
- 1893 Nüfus sayımına göre Ermeni nüfusu 1.001.465'tir.
- 1906 Nüfus sayımına göre Ermeni nüfusu 1.120.748'dir.
- 1914 Nüfus istatistiğine göre Ermeni nüfusu 1.221.850'dir10.
Her üç grup veri kaynağı değerlendirildiğinde, gerek Osmanlı, gerek Ermeni ve yabancı istatistikler, I. Dünya Savaşı döneminde yaşayan Ermenilerin nüfusunun 1.250.000 civarında olduğunu ortaya koymaktadır.
Yer değiştirme uygulaması sırasında çeşitli yollardan göç ettirilen Ermenilerin ayrıldıkları ve vardıkları yerlerdeki sayıları devamlı şekilde kontrol edilmiştir. 9 Haziran 1915'ten 8 Şubat 1916 tarihine kadar Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden yeni yerleşim bölgelerine taşınan ve yerlerinde bırakılan Ermeni nüfusun ne kadar olduğu, Osmanlı Arşivi'nin ilgili tasniflerindeki belgelerden şu şekilde derlenmiştir11:
Sevk edilen Kalan
Adana12 14.000 15-16.000
Ankara (Merkez)13 21.236 733
Aydın14 250 -
Birecik15 1.200 -
Diyarbakır16 20.000 -
Dörtyol17 9.000 -
Erzurum18 5.500 -
Eskişehir19 7.000 -
Giresun20 328 -
Görele 250 -
Halep21 26.064 -
Haymana22 60 -
İzmir23 256 -
İzmit24 58.000 -
Kal'acık25 257 -
Karahisarı sahib26 5.769 2.222
Kayseri27 45.036 4.911
Keskin 1.169 -
Kırşehir28 747 -
Konya29 1.900 -
Kütahya30 1.400 -
Mamuretülaziz31 51.000 4.000
Maraş32 - 8.845
Nallıhan 479 -
Ordu 36 -
Perşembe 390 -
Sivas33 136.084 6.055
Sungurlu 576 -
Sürmene 290 -
Tirebolu 45 -
Trabzon34 3.400 -
Ulubey 30 -
Yozgat35 10.916 -
TOPLAM 422.758 32.766
Diğer taraftan Göçmen ve Aşiretleri Yerleştirme Müdürü Şükrü Bey'in 18 Ekim 1915 tarihinde Halep'ten gönderdiği telgrafta, Halep'e sevk edilen Ermenilerin tahminen 100.000 civarında olduğu bildirilmektedir36.
Bu arada Musul ve Zor çevresine gönderilmek üzere 18 Eylül 1915 tarihi itibariyle Diyarbakır'da 120.000, 28 Eylül 1915 tarihi itibariyle de Cizre'de 136.084 Ermeni nüfusun toplandığı kayıtlardan anlaşılmaktadır37. Şükrü Bey'in 3 Kasım 1915 tarihinde Nizip'ten çektiği bir şifre telgrafta ise, taşımanın gayet düzenli bir şekilde devam ettiği ifade edilmektedir38.
Yukarıda verilen listede yer değiştiren nüfus içinde yer alıp da henüz taşınmamış olduğu belirtilen kalan nüfustan Adana'dakiler, daha sonra yeni yerleşim bölgelerine taşınmışlardır39. Buna göre sevk edilen nüfus toplam 438.758, Halep'tekilerle birlikte iskan sahasına varan nüfus ise 382.148'dir. 40 Görüldüğü gibi, ikisi arasında 56.610 kişilik bir fark bulunmaktadır.
Göç ettirilenlerle, yeni yerleşim bölgelerine varanlar arasındaki bu 56.610 kişilik fark, belgelerden elde edilen bilgiye göre, şu şekilde ortaya çıkmıştır: 500 kişi Erzurum-Erzincan arasında; 2.000 kişi Urfa Halep arasındaki Meskene'de; 2.000 kişi Mardin civarında eşkıya ve Arap aşiretlerinin saldırısı sonucu katledilmiş, ayrıca bir o kadar, yani yaklaşık 5.000 ve belki de biraz daha fazla kişi de Dersim bölgesinden geçen kafilelere yapılan saldırılar sonucu öldürülmüştür41. Bu bilgiler ışığında toplam 9-10 bin kişinin yer değiştirme uygulaması sırasında katledildiği tespit edilmektedir.
Ayrıca yollarda açlıktan da ölümler olduğu belgelerden anlaşılmaktadır42. Bunun dışında tifo, dizanteri gibi hastalıklar ve iklim koşulları sebebiyle de yaklaşık 25-30 bin kişinin öldüğü tahmin edilmektedir ki43, bu şekilde 40 bine yakın kişi yollarda kaybedilmiştir. Kalan 10-16 bin kişinin bir kısmı, yola çıkarılmış olmakla birlikte, henüz iskan bölgesine varmadan yer değiştirmenin durdurulması sebebiyle, bulundukları vilayetlerde alıkonulmuştur. Mesela 26 Nisan 1916'da Konya iline, ilde henüz yollarda olan Ermenilerin sevk edilmeyerek il dahilinde iskan edilmeleri için yazı gönderilmiştir44. Öte yandan yer değiştirme kapsamında bulunan Ermenilerden bir bölümünün Rusya'ya, Batı ülkelerine ve Amerika'ya kaçırıldıkları da tahmin edilmektedir.
Nitekim belgelerde, Osmanlı ordusunda silah altında bulunan Ermenilerden 50.000'inin Rus ordusuna katıldığı, yine Türklerle savaşmak üzere 50.000 Ermeni'nin de Amerikan ordusunda üç-dört yıldır eğitim gördüğü gibi kayıtlar yer almaktadır. Gerçekten de, Amerika'da yaşayan bir Ermeni'nin Elazığ'da dava vekili olan Murad Muradyan'a yazdığı mektupta bu türden bilgiler bulunmaktadır45.
Mektupta, bir kısım Ermeni'nin Rusya'ya ve Amerika'ya kaçırıldıkları ve Amerika'da eğitilen 50.000 askerin Kafkasya'ya hareket etmekte olduğu açıkça ifade edilmektedir. Bütün bu belgelerden de anlaşılacağı gibi, Osmanlı tebaası pek çok Ermeni, harpten önce ve harp içinde Amerika ve Rusya başta olmak üzere çeşitli ülkeler dağılmışlardır. Mesela ticaret maksadıyla Amerika'da bulunan Artin Hotomyan adlı bir Ermeni'nin 19 Ocak 1915'te Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği bir mektupta çeşitli yollarla binlerce Ermeni'nin Amerika'ya kaçırıldığı ve bunların aç ve perişan bir halde yaşadıkları ifade edilmektedir46.
Bu bilgiler, Anadolu ve Rumeli'nin çeşitli bölgelerinden yer değiştirmeye tabi tutulan Ermenilerin sayıları ile, yeni iskan merkezlerine ulaşanların sayılarının birbirini tuttuğunu göstermekte ve dolayısıyla sevk ve iskan sırasında herhangi bir katliam olayının olmadığını ortaya koymaktadır.
Öte yandan yer değiştirmeye tabi tutulan Ermenilerin sayısının 500.000 civarında olduğu belirlendiğine göre, sevk ve iskana tabi tutulmayan Katolik ve Protestanlarla yine yer değiştirme dışında tutulan İstanbul, Bursa, Kütahya vs. Ermenilerinin ve bu sırada Rus işgali altında bulunan Kars ve Van gibi doğu illerindeki Ermenilerle birlikte, Osmanlı Ermenilerinin toplam nüfuslarının da ancak 600.000 ila 800.000 arasında olduğu ortaya çıkmaktadır.
Nitekim 1918 yılında, Ermeni Delegasyonu Başkanı olan Boghos Nubar Paşa'nın Fransa Dışişleri Bakanlığı Yüksek Yetkili Bakanı Monsieur Gout'a gönderdiği raporda: Kafkasya'da 250.000, İran'da 40.000, Suriye-Filistin'de 80.000, Musul-Bağdad'da 20.000 olmak üzere 390.000 kişinin Türkiye'den sürgün edildiğini, aslında sürgünlerin toplam sayısının 600-700 bin kişiye ulaştığını ve bunlardan ayrı olarak çöllerde şuraya buraya dağılmış sürgünleri kapsamadığını bildiriyor47.
Boghos Nubar Paşa'nın verdiği rakamlardan 290 bin kişinin yer değiştirme uygulaması dışında Osmanlı topraklarını terk edenler olduğu anlaşılıyor. Göç ettirilenlerin toplam sayısı olarak verilen 600-700 bin kişiden 290 bin kişi çıkarılacak olursa, yer değiştirmeye tabi tutulan nüfusun 400 bin civarında olduğu görülüyor. Bu da Ermeni delegasyonu başkanının, yer değiştirmenin gerçekleştirilmesi sonrasına, yani 1918 yılına ait verdiği sayılarla, Osmanlı belgelerinde verilen rakamlar arasında büyük ölçüde uygunluk görünmekte ve Ermenilerin iddia edildiğinin aksine sağ salim iskan yerlerine vardıklarını ve dolayısıyla soykırım iddialarının ne kadar dayanaksız olduğu ortaya çıkmaktadır.
Nitekim o sırada Amerika Büyükelçisi bulunan Morgenthau da günlüğünde Ermeni Protestanlarının vekili olan Zenop Bezciyan'la olan görüşmesinde Bezciyan'ın ifadelerinden hayrete düştüğünü belirtiyor48. Bu görüşmesiyle ilgili olarak Morgehthau şöyle diyor:
"Ermeni Protestanlarının vekili Zenop Bezciyan uğradı. Schmavonian kendisini benimle tanıştırdı. Okul arkadaşıymışlar. (İçerilerdeki) şartlar hakkında bana çok şey anlattı. Zor'daki Ermenilerin hallerinden oldukça memnun olduklarını söylemesine şaşardım; işlerini kurup, hayatlarını kazanmaya başlamışlar bile; bunlar ilk gönderilenler olup katledilmeden oraya varmışa benziyorlar. Bana çeşitli kampların nerelerde olduğunu gösteren bir liste verdi ve yarım milyon kişinin buralara nakledildiğini sandığını söyledi. Kış bastırmadan onlara yardım edilmesi gerektiği hususunda ısrarlıydı."
Bu ifadeler, ABD Büyükelçisi Morgenthau'nun, bir Ermeni'nin ağzından Ermenilerin hallerinden memnun olduklarının ifade edilmesi karşısında nasıl hayrete düştüğünü gösteriyor.
Keza 1917'de Deyr-i Zor'a gelen İsveçli Sven Hedin'in İstanbul Ermenilerinden olan tercümanı da, Fırat kenarında yer yer yüzlerce beyaz çadır gördüğünü, içerisinde barınanların Kafkas cephesinden veya Halep'ten gelen Ermeni kadın ve çocuklar olduğunu anlatmaktadır49.
Bu konuyla ilgili olarak, kimsenin görmek istemediği bir gerçek daha vardır: o da ölen Türklerin sayısıdır. Justin McCarthy bu konuda şunları yazmaktadır:
"Ölü Ermeni sayısı ele alınırken ölü Müslüman sayısını da göz önüne almalıyız. İstatistikler çoğunun Türk olduğu 2.5 milyon Müslüman'ın da öldüğünü söylemektedir. Ermenilerin yaşadığı 6 vilayette 1 milyondan fazla Müslüman ölmüştür... Sivas ili savaş sınırları içinde değildi. Rus ordusu asla bu kadar içeri girmedi. Fakat Sivas'ta 180 bin Müslüman öldü. Aynı şey bütün Anadolu için geçerliydi.50"

KAYNAK:
Halaçoğlu, Prof. Dr. Yusuf-; Ermeni Tehcirine Dair Gerçekler (1915), TTK Yayını, Ankara 2001
9) Mazıcı, Nurşen, Belgelerle Uluslar arası Rekabette Ermeni Sorunu, İstanbul 1987.
10) Daha geniş bilgi için bkz. Karpat, Kemal, H. Ottoman Population 1830-1914 Demographic and Social Charsetistic, The University Of Winsconcin Press, 1985 London.
11) Bu arada Kastamonu, Balıkesir, Antalya, İstanbul, Urfa Ermenileriyle, Protestan ve Katolik Ermenilerle, hastalar, öğretmenler, yetim çocuklar ve kimsesiz kadınlar sevk edilmemiştir.
16) Belgelerde Diyarbakır'dan ne kadar Ermeni'nin naklolunduğu bildirilmemektedir. Bununla beraber başka illerden gelenlerle birlikte 120 bin Ermeni'nin sevk edildiği kayıtlarda yer almaktadır. Bu sebeple bu ilden 20.000 Ermeni'nin sevk edildiği varsayılmıştır.
18) ŞFR. nr.54/162. Her iki belgede sevk olunan Ermenilerden 500 kişilik bir kafilenin Erzurum-Erzincan arasında Kürtler tarafından katledildiği, diğer belgede ise Dersim bölgesinden gönderilen kafilelerin Dersim eşkıyası tarafından yine tamamen katledildiği bildirilmektedir. Bu kafilelerde kaç kişinin bulunduğu bilinmediğinden tahmini olarak 5.000 kişi alınmıştır.
20) Giresun, Perşembe, Ulubey, Sürmene, Tirebolu, Ordu ve Görele aynı vesikada verilmiştir (Bkz. DH. EUM.
39) Haleb'e gelenlerin 100 bin civarında olduğu bildirilmesine karşılık (Bkz. DH. EUM. 2. Şube, nr.68/80) buraya gelen nüfus 100.000 olarak alınmıştır.
40) Yer değiştirmeye tabi tutulan edilen ve yeni yerleşim bölgesine varan nüfus ile ilgili olarak belgelerde kesin rakamlar verilmekle beraber, bazı yerlerden net sayılar verilmemesi sebebiyle her ikisi için de artı-eksi % 10 oynama söz konusu olabilir.
41) Mesela Trabzon, Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Elazığ, Bitlis illeriyle Maraş ve Canik mutasarrıflarına 26 Temmuz 1915 tarihli şifre telgrafta, savaş başlanıcından beri hastalık ve isyan sebebiyle ne kadar Ermeni'nin öldüğünün bildirilmesi istenmiştir (ŞFR., nr. 54-A/112). Ayrıca Ereğli ve Musul'da Ermeni göçmenler arasında tifüs, dizanteri, sıtma gibi bulaşıcı hastalıkların yaygın olarak görüldüğü anlaşılmaktadır.
istihkam isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Alt 04-24-2009, 09:35 PM   #6
KAMPUT
Yeni Üye
 
KAMPUT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2009
Mesajlar: 2
Tecrübe Puanı: 15
KAMPUT has a reputation beyond repute
Standart

Ermeniler Tarihimizde Bize çok Zulmetmiş Bir Halktir, Ve Gerekende 1915 De Yapilmiştir, Bunun Adi Ne Olursa Olsun,

Diğer Yandan Taş Ve Taki Ustalarinin En Iyileri Ermenilerdir, Anadoluda Bir çok Ermeni Işaretiyle Karşilaşmamiz Mümkün Hatta Bir çoğu, Bu Işaretlerin Bir çoğu Gizli Anlam Taşimaktadir, Ve çoğu Kutsal Saydiklari Gizli şifreler Koyduklari Işaretlerdir,

Ve Göç Esnasinda ülkemiz Topraklarinda Bayaği Bir Emanetler Birakmişlardir, Temennim Türk Evlatlarinin Bunlari Bulup çözmesi Ve Faydalanmasi
KAMPUT isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
Yok

Seçenekler
Stil Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı



WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:02 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siz bu Konuyu değerlendirmişsiniz: