Go Back   DefineBurada.CoM > BÖLGELERE GÖRE İLLERİMİZ HAKKINDA BİLGİLER > İç Anadolu Bölgesi
alan tarama | dedektör | toprak altı görüntüleme sistemleri

Cevapla
 
Seçenekler Thema bewerten Stil
Alt 06-14-2008, 05:52 PM   #1
hira_pc
Administrators
 
hira_pc - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 1.482
Tecrübe Puanı: 10
hira_pc has a reputation beyond reputehira_pc has a reputation beyond reputehira_pc has a reputation beyond reputehira_pc has a reputation beyond reputehira_pc has a reputation beyond reputehira_pc has a reputation beyond reputehira_pc has a reputation beyond reputehira_pc has a reputation beyond reputehira_pc has a reputation beyond reputehira_pc has a reputation beyond reputehira_pc has a reputation beyond repute
Standart Ankara Tarihi

Ankara’nın ilk yerleşim tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bölgede yapılan araştırmalar, kentin Paleolitik Çağ’dan itibaren yerleşme alanı olduğunu göstermektedir.
Kızılcahamam yöresinde yapılan araştırmalarda; Paleolitik Çağ’a ait buluntulara rastlanmış olup, Eti Yokuşu, Ahlatlıbel, Karaoğlan ve Koçumbeli’nde de Eski Tunç Çağı’na ait buluntular ortaya çıkarılmıştır.
Hitit eserlerinde sık sık rastlanan Ankuva, muhtemelen bugünkü Ankara kentinin bulunduğu yerdir. Mürtet Ovası yakınındaki Bitik’te Hitit yerleşmesi ve Haymana ilçesi yakınlarındaki Gâvurkale’de Hitit dönemine ait önemli bir kutsal yerleşim bulunmaktadır.
Ankara’nın kent olarak ilk kuruluşu Phyrigia dönemindedir. Phyrigia’nın başkenti Gordion bugünkü Ankara sınırları içinde kalmaktadır ve İç Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden birisidir. Efsanelere göre Ankara’yı da büyük Phyrigia Kralı Midas kurmuştur. Phyrigialılar buraya gemi çapası anlamına gelen “Ankyra” adını vermişlerdir. Yörede bulunan tümülüsler, özellikle M.Ö. 750-500 yılları arasında Ankara yöresinde Phyrigia yerleşmesinin önemini göstermektedir.
Phyrigia Devleti’nin yıkılmasından sonra Lydialıların ve daha sonra Perslerin hâkimiyetine geçen kentin Pers Kralı I. Dareios döneminde (M.Ö. 522-486) yapılmış olan ünlü kral yolu üzerinde küçük bir ticaret merkezi olduğu bilinmektedir. Aradan iki asır geçtikten sonra Büyük İskender, Anadolu’daki Pers hâkimiyetine son vermiştir.
M.Ö. 278-277 yılında Avrupa’dan Anadolu’ya gelen Galatların bir kolu olan Tektosagların Ankara’yı başkent yaptıkları bilinmektedir. Ankara Kalesi’nde görülen ilk yapı bu devirden kalmadır.
Roma İmparatoru Augustus M.Ö. 25 yılında kenti Galatlardan alarak bu bölgeyi Roma’nın bir eyaleti olarak Roma İmparatorluğu’na bağlamış ve Ankara’yı Galatia’nın başkenti yapmıştır. 1. ve 2. yüzyıllarda Ankara, Anadolu’da Roma yol ağının çok önemli bir kavşağı niteliğini kazanmış, yönetimsel ve askeri işlevleri gelişmiş bir kenttir. Roma İmparatorluğu’nun zayıflaması ile 3. yüzyılda Ankara önemini kaybetmiştir. Daha sonra Bizans İmparatorluğu’nun eline geçen kent 334-1073 yılları arasında Bizans İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altında kalmıştır.
1071 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Malazgirt’te Bizans ordusunu yenmesinden sonra 1073 yılında Ankara Türklerin eline geçmiştir. Bu tarihten başlayarak Osmanlılar tarafından Anadolu’nun siyasal birliğinin kurulmasına kadar geçen sürede kent, Türk beylikleri, Bizans ve Moğol egemenliği altında değişik dönemler geçirmiştir. 1300’lü yıllardan başlayarak Ahi merkezlerinden biri olarak ticari işlevlere sahip olan Ankara, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme döneminde de önemli bir ticaret merkezi olmaya devam etmiştir. Ankara’daki Ahi örgütü, kervanların ve ordunun deri ve demirden yapılmış malzeme gereksinimini karşılıyor ve aynı zamanda İç Anadolu’da geniş bir bölgede üretilen tiftik Ankara’da işleniyordu. 19. yüzyıla kadar önemini koruyan Ankara, daha sonra önemini yitirmeye başlamış, kentin 1892 yılında bir demiryolu ile İstanbul’a bağlanması da bu durgunluğu çözememiştir. 20. yüzyılın başında yaşanan savaşlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve 1917 yangınının da etkisi ile daha da gerileyen kent, Kurtuluş Savaşı sırasında yeniden önem kazanmaya başlamıştır.

Kurtuluş Savaşımızın idare edildiği bir merkez olarak, adı milli mücadelemizin sembolü haline gelen Ankara 13 Ekim 1923’te başkent olmuştur.


Başkentte, farkli kültürlerin izlerini taşiyan ve geçmişe işik tutan birçok tarihi yapi keşfedilmeyi bekliyor.

Hititler, Frigler, Lidyalilar, Persler, Makendonyalilar, Romalilar, Selçuklular ve Osmanlilarin hakimiyetine giren Ankara, günümüzde bu uygarliklarin izlerini taşiyan görkemli tarihi yapilari ve abide eserleri sinirlari içinde barindiriyor.

Tunç Çaği, Antik dönem, Helenistik, Roma, Bizans dönemleri ile Müslümanliğin ilk dönemlerine görkemli tarihi yapilar ziyaretçilerini bekliyor.

-ANTİK ESERLER-

Ankara Kalesi, bazi araştirmacilara göre, Frigler döneminde kral Midas tarafindan yaptirildi. M.Ö. 278 yilinda Avrupa'dan gelen Galatlar tarafindan genişletilen kale, M.Ö. 189 yilinda Romalilar tarafindan askeri üs olarak kullanilmiş.

Frig dönemi eserlerinden olan Augustus Tapinaği, Ulus'ta Hacibayram Camisi bitişiğinde yer aliyor. Frigya tanriçasi Men adina yapilmiş olan tapinak, zamanla yikilarak, Bizanslilar zamaninda çeşitli eklemeler yapildi ve pencereler açilarak kilise haline getirildi.

Defterdarlik ve valilik binasi arasindaki havuzun kenarinda bulunan Julianus Sütunu, Bizans İmparatoru Julianus'un M.S. 361-363 yillari arasinda Ankara'dan geçişinin şerefine dikildi. Sütun, ''Belkis Minaresi'' adiyla da aniliyor.

Ulus Meydanindan Yildirim Beyazit Meydanina uzanan Çankiri Caddesi üzerinde yer alan Roma Hamami ise iki bölümden oluşuyor. Hamamin alttaki isitma katlari ile servis kisimlarina ait kalintilari görülebiliyor. Hamamda yapilan kazilar sonucunda ele geçirilen sikke ve yazitlar ile Korinth başliklari gibi mimari buluntulardan yapinin İmparator Karakalla döneminde (211-217) inşa edildiği ve Bizanslilar döneminde de onarilarak kullanilmiş olduğu anlaşiliyor. Son yillarda kismen restore edilmiş olan Roma Hamami'nda, Roma devri Ankara'sindan toplanan yazitlari kapsayan zengin bir koleksiyon sergileniyor.

Bizans mezarliği, saat kulesi ve Ankara'da bulunan tek Bizans dönemi yapisi Clemens kilisesi başkentin tarihine taniklik eden eserlerden.

-CAMİLER, HANLAR, HAMAMLAR-

Malazgirt Savaşi'nin ardindan 1073 yilinda Selçuklular tarafindan fethedilen ve bu tarihten sonra sürekli Müslümanlarin elinde kalan Ankara'da, o döneme ait başta han, hamam ve camiler olmak üzere sayisiz eser bulunuyor.

Suluhan, Haci Doğan Mahallesi Tekneciler Sokaği ile Sulu Han Sokaği arasinda yer aliyor. Suluhan'in, Şeyhülislam Cevvar Zade Emin Bey tarafindan 1685 yilinda Zincirli Camisi vakif olarak yaptirildiği tahmin ediliyor.

Ankara Kalesi'ne giden yol üzerinde bulunan Kurşunluhan, Osmanli Padişahi Fatih Sultan Mehmet'in sadrazamlarindan Mahmut Paşa tarafindan 1421 yilinda inşa edilmiş. Kurşunluhan'in bitişiğinde yer alan Mahmut Paşa Bedesteni, 1421-1459 yillari arasinda han ile birlikte Sadrazam Mahmut Paşa tarafindan yaptirilmiş.

15. yüzyilda inşa edilen Haci Bayram Camisi, Anadolu tüccarlarinin piri sayilan ''hoşgörü sultani'' Haci Bayram Veli'nin türbesi olarak kabul ediliyor.

İstiklal Mahallesi Aci Çeşme Sokak'ta bulunan Şengül Hamami ve geçmişi 15. yüzyila dayanan Harap Hamam, bu dönemin önemli eserleri arasinda sayilabilir.

Klasik Osmanli şehir içi hanlarina örnek olarak gösterilen Atpazari Meydani Sefa Sokak'ta bulunan Çengelhan, Atpazari'ndaki Zafran Hani, Pilavoğlu Hani, Yenihan, Kibris Hani, Çengelhan'in bitişiğindeki Çukurhan bu döneme ait önemli yapilardan.

Hamamönü semti, adini Osmanli paşasi Ankarali Karacabey'in yaptirdiği tarihi Karacabey Hamamindan aliyor. Karacabey Hamami yillara meydan okurcasina hala Ankaralilara hizmet veriyor.

Tüm bu eserlerin yani sira İslamiyet dönemine ait onlarca camii de bu tarih hazinesi içindeki yerini aliyor. Zincirli Camisi, Ağaçayak Camisi, Ahi Elvan Camisi, Alaaddin Camisi, Eskicioğlu Cami, Haci İlyas Camisi, Kurşunlu Cami bu eserler arasinda sayilabilir.

-40 TARİHİ ESER ONARILDI-

Başkentteki Selçuklu ve Osmanli dönemlerine ait han, hamam ve camilerden birçoğu Vakiflar Ankara Bölge Müdürlüğü tarafindan restore edilerek yeniden vatandaşlarin ziyaretine sunuldu.

Vakiflar Ankara Bölge Müdürü Aslan Yildiz, AA muhabirine yaptiği açiklamada, Vakiflarin sorumluluğunda, Ankara ve ilçelerinde 160 tarihi yapi bulunduğunu söyledi. Onlarca yillik geçmişe sahip olan bu yapilardan 2005-2007 yillari arasinda 40'ini restore ettiklerini belirten Yildiz, 2008 yilinda 19 tarihi yapiyi daha onaracaklarini dile getirdi.

Yildiz, Ankara'daki restore edilen han, hamam ve cami gibi tarihi yapilardan 17'sinin Ulus ve çevresinde bulunduğunu belirterek, vatandaşlara Türk kültürünün önemli eserlerinden olan bu yapilari mutlaka ziyaret etmelerini önerdi.

Restore edilerek Ankaralilarin ziyaretine sunulan tarihi yapilar arasinda Çengelhan'in da bulunduğuna anlatan Yildiz, şöyle konuştu:

''Ankara'da birçok tarihi eseri yeniden kazandik. Bunlardan, Hamamönü'nde bulunan Zeynel Abidin Camii ve türbesini restore ederek ibadete açtik. Rüstem Nail Mescidi, Beypazari Suluhan, Haci Bayram Veli Camisi, Zincirli Cami, Nasuh Paşa Camisi, Yenikent Eski Bucuk Köyü Camisi, Çiçeklioğlu Cami ve Hoca Hundi Mescidi restorasyonlari tamamlanan eserlerden bazilari.''

Yildiz, Mimar Kemalettin tarafindan inşa edilen eski Hukuk Mektebi'ni de restore ederek müzeye dönüştürdüklerini animsatti. Yildiz, içinde paha biçilmez hali, kilim, çini ve el yazmalarinin bulunduğu müzenin görülmeye değer olduğunu söyledi.

-CUMHURİYET DÖNEMİ YAPILARI-

Ulusal Kurtuluş Savaşi'nin ardindan kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin başkenti olan Ankara'da, birçok Cumhuriyet dönemi mimarisi eserleri de bulunuyor.

1. Ulusal Mimari dönemine ait eserler arasinda, 1. Meclis ve 2. Meclis binalari Ankara Palas, Etnografya Müzesi Binasi geliyor.

Günümüzde, Büyük Önder Atatürk'ün ebedi istirahatgahi Anitkabir ile TBMM binasi da ziyaretçi akinina uğruyor.


Örenyerleri
Gordion - Polatlı/Yassıhöyük: Frigya Krallığının başkenti, ünlü Gordion şehrinin kalıntıları; Ankara-Eskişehir karayolunun yakınında, Sakarya (Sangarios) ve Porsuk nehirlerinin birbirlerine yaklaştıkları yerde, Polatlının 21 km. kuzeybatısında, Ankaradan 90 km. uzaklıkta, Yassıhöyük köyündedir.

Gordion un tarihi M.Ö. 3000 yılma (Eski Tunç Çağı) kadar dayanmaktadır. Asur, Hitit (M.Ö. 1950 - M.Ö. 1180) ve Frigya (M.Ö. 900 -M.Ö.620) nın önemli bir yerleşme yeri idi. Frigya Devletine başkentlik yapmıştır. Gordios adlı (Frig başkenti kurucusu) kralın adını almıştır. Kral Gordios tarafından bağlanan ünlü düğüm, Büyük İskender tarafından M.Ö. 333 yılında kışı geçirdiği Gordionda kesilmiştir. Gordionda, bu tarihten sonra Büyük İskender Dönemi (M.Ö. 300-100) başlamış, sonra Roma Dönemi (M.Ö. 1.- M.S.4. yy.), daha sonra Selçuklu (M.S.11.-13. yy.) dönemi sürmüştür.



Roma Hamamı

Ankara/Merkez: Ulus Meydanından Yıldırım Bayazıt Meydanına uzanan Çankırı Caddesi üzerinde, caddeden 2.5 metreye kadar yükseklikteki bir platform üzerinde bulunmaktadır. Hamamın bulunduğu yüksek platformun höyük olduğu bilinmektedir.

Hamam, Caracalla (M.S. 212-217) devrine tarihlenir. Caracalla Hamamının Çankırı Caddesindeki girişi, sütunlu bir revak kalıntısının çevrelediği geniş bir alana, palaestraya yani bir güreş sahasına açılır. Bu revaklı avlunun bir kenarında 32 sütun olmak üzere bütün yüzünde 128 mermer sütun bulunmaktadır. Hamam binaları paleastra kısmının hemen arkasında yer alır. Bu yapılar ender rastlanan bir büyüklükte olup, her zaman olduğu gibi Apoditerium (soyunma kısmı), Frigidarium (soğukluk kısmı), Tepidarium (ılık kısım) ve Caldarium (sıcak Kısım) bölümlerinden oluşur.



Gavurkale Örenyeri

Ankara/Haymana: Ankaranın 60 kilometre güneybatısındadır. Yanında akmakta olan Babayakup Deresinin tabanından 60 metre yüksekte olan tepe, uzun süren bir yerleşmeye sahne olmuştur. Tepeye buradaki eski yıkık duvarlar nedeniyle Gavurkale adı verilmiştir.

Gavurkale, bir tepe üzerindeki dik kayaların güneye bakan yüzünde yer alan; birbiri ardına yürüyen iki tanrı, karşılarında oturan bir tanrıça kabartması ve bu kayalığın çevresindeki iri bloklardan oluşan duvarlar ile dikkati çekmiştir. Söz konusu kaya kabartmaları Hititlere özgü eserlerden olup, Anadolunun değişik yerlerinde bulunan benzer anıtlardan sadece birisidir.

Yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda buranın surlarla çevrili önemli bir merkez olduğu anlaşılmıştır. Önceleri yalnızca Hititlerin ibadet yeri olarak bilinen Gavurkale de önemli Frig yerleşiminin olduğu da anlaşılmış, burası 1930 yılındaki çalışmalar sırasında bizzat Atatürk tarafından ziyaret edilmiştir. Daha sonraki yıllarda çevresinde çeşitli yüzey araştırmaları yapılmış olan Gavurkalede 1998 yılında Anadolu Medeniyetleri Müzesi Başkanlığında kazı çalışmalarına da başlanmıştır.

Karalar Köyü Örenyeri - Ankara/Kazan
Karahöyük Harabesi - Hacıtuğrul Köyü
Etnografya Müzesi
Ogüst Mabedi - Ankara/Altındağ


Ahlatlıbel :

Ahlatlıbel, Ankaranın 14 kilometre güneybatısında Taşpınar Köyü - Gavurkale -Haymana eski yolu üzerindedir. Ankaraya çok yakın olan bu Eski Tunç Çağı istasyonu Anadolu için önemli bir düz yerleşme birimidir.

Bitik :

Bitik Höyüğü Ankaranın 42 kilometre kuzeybatısındadır. Yukarıdan aşağıya doğru M.Ö. V. yüzyılda başlayan bir Klasik Çağ iskânı ile kalın bir Eski Tunç Çağ iskânı meydana çıkarılmıştır. Bitik teki Eski Tunç Çağı kalıntıları bölgenin Doğu ve Batı Anadolu ile ilgisini belgeler.

Etiyokuşu :

Ankaranın 5 kilometre kuzeyinde, Çubuk Çayı kıyısındadır. Buradaki kazı Prof. Şevket Aziz Kansu tarafından 1937 yılında Türk Tarih Kurumu adına yapılmıştır. En alt katta Eski Taş Devri tipte aletler ele geçmiştir. Onun üstündeki Eski Tunç Çağı kültürü Ahlatlıbel kültürü ile benzerlik gösterir. En üstte ise çeşitli devirlere ait büyük bir sarayın kalıntılarına rastlanmıştır.

Augustus Tapınağı :

Ulusta Hacı Bayram Cami bitişiğindedir. M.Ö. II. yüzyılda Frigya Tanrıçası Men adına yapılmış olan tapınak zamanla yıkılmıştır. Bugün kalıntıları bulunan tapınak ise son Galat Hükümdarı Amintosun oğlu Kral Pylamenes tarafından Roma İmparatoru Augustus adına bir bağlılık nişanesi olmak üzere yaptırılmıştır.

Bizanslılar zamanında çeşitli eklemeler yapılıp, pencereler açılarak kilise haline getirilmiştir. Etrafı dört sütunla kuşatılmış dört duvar halindedir. Etrafını çevreleyen uzunluğuna on beşer, enine altışar adet kırk iki, tapınağın kapısı önünde dört, arkada iki adet sütunun yerleri bulunmaktadır. Yalnız iki yan duvarı ile kenarları işlemeli olan kapı kısmı eski hali ile ayakta durmaktadır. Aslı Roma Tapınağında bulunan ve Augustusun başardığı işleri gösteren vasiyetnamesi bir yazıt ile bu tapınağın türbeye bitişik duvarına konulmuştur.

Julianus Sütunu :

Defterdarlık ve valilik binası arasındaki havuzun kenarında bulunmaktadır. Hiçbir yazıtı yoktur. Gövdesinde birçok halka olup, yüksekliği on beş metre kadardır. Sütunun İmparator Julianus un (M.S. 361)

Ankara Roma Tiyatrosu :

Hisar Caddesi ile Pınar Sokak arasında yer alır. İlk defa 1982 yılı sonunda bulunmuş, kurtarma kazılarına 15 Mart 1983te Müzeler Genel Müdürlüğünce başlanmıştır. Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürlüğü de kazılan 1986 yılı sonuna kadar sürdürmüştür. Sonuçta M.S. II. asrın başına tarihlenen tipik bir Roma Tiyatrosunun kalıntıları çıkarılmıştır. Bunlar arasında tonozlu parados binaları, döşemeli orkestra, seyirci oturma yerleri (kavea), sahne odası (scene)ndan artakalan temel ve duvarların yanı sıra birçok heykel ve parçalan bulunmuştur.


Akköprü :

Varlık Mahallesi önünde ve Ankara Çayı üzerinde olup, Ankaranın en eski köprüsüdür. 1222 yılında Selçuklu Hükümdarı I. Alaaddin Keykubat tarafından Ankara Valisi Kızılbey zamanında yaptırılmıştır.



Höyük ve Tümülüsler

Beştepeler Tümülüsü :

Anıtkabir alanındaki tümülüslerde ilk kazı 1926 yılında Makridi tarafından yapılmıştır. 1945 yılında Anıtkabir alanında yapılan toprak düzeltmesi sırasında birkaç tümülüsün kaldırılması gerekmiş, iki tümülüs açılmış ve burada Friglere ait birçok çanak çömlek ile beraber aletler de ele geçmiştir. Uzmanlar bu tümülüslerin Gordion Frig mezarlarıyla çağdaş olduğunu meydana çıkarmışlardır.

Yumurtatepe (Demetevler) Tümülüsü:

Çiftlik - Demetevler Kavşağında Demetevlere giden yolun sol tarafında yer alır. 1986 ve 1987 kazı mevsimlerinde Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürlüğünce kazılmıştır. Yapılan kazılar sonucunda, tümülüsün tepesinde Eski Tunç Çağına ait küçük ve yuvarlak tek bir yapı ve içinde pişmiş toprak eserler ele geçirilmiştir.

Kül Höyük :

Oyaca Kasabası sınırları içerisinde olup, Ankara-Haymana karayolunun yaklaşık 50. kilometresinde sola ayrılan Boyalık, Culuk, Çalış ve Durupınar yolundan 1.5 km gittikten sonra yolun sağında ve 150 metre mesafededir. Orta büyüklükte höyüklerden olan Külhöyükte, Anadolu Medeniyetleri Müdürlüğü Başkanlığında kazı çalışmaları yapılmaktadır.

Karaoğlan :

Karaoğlan, Ankaranın 25 km. güneyinde ve Ankara-Konya yolu üzerindedir. Höyükte Kalkolitikten itibaren tüm uygarlık katları görülmektedir. Ankara Gölbaşı bölgesinde Hitit ve Frig katlarına sahip en önemli istasyonlardan birisidir.
hira_pc isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Facebook'ta Paylaş


Cevapla

Etiketler
Yok

Seçenekler
Stil Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı



WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:19 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.